• kısa saçlı haliyle bir an guti haz'ın babası sandığım adam.
  • ergenlik dönemindeki halimi karşıma alıp nasihat verebilecek olsam, "sadece bu adamı dinle" derdim. "bu ne biçim vokal, bu ne biçim kılık deme evladım, hayatı algılayışın değişecek, şimdiden sevmeye başla!"
  • alternatif eksen'de hakkında hazırlanmış 4 adet full belgeseli izleyebileceğiniz müzisyen:
    david bowie - origins of a starman (63 dk)
    david bowie - plastic soul review (70 dk)
    david bowie - bowie in the 70's - part 1 (63 dk)
    david bowie - bowie in the 70's - part 2 (85 dk)
  • çıbanın başı.

    arkadaş, internetin her bir yanından bu adamın, mick jagger'ın, keith richards'ın ve lou reed'in beraberce eğlendiği resimler fışkırıyor. başkaları da var ama, esas pislik bunlar. bu amınakoduklarım nasıl eğlenmişlerse artık o 10-15 yıllık periyodda, dünyada geriye eğlence kalmamış. çok eğlenmişler. aşırıya kaçmışlar. yeri gelmiş kırmadıkları ceviz kalmamış, yeri gelmiş birbirlerini ağızlı dilli filan öpmüşler. kulaklarından öpmüşler birbirlerinin. kokain desen bunlarda, öroyin desen bunlarda. resimleri gördükçe sinir basıyor yahu. tamam, heteroseksüel bir insanım ama konu o değil. çekemiyorum bu kadar eğlenmiş olmalarını. net. sırf bunlardan 20-30 yıl sonra ve türkiye'de doğdum diye o kadar eğlenceyi kaçırmış olmak adil gelmiyor arkadaş. zaman makinesiyle geriye dönebilsem, direkt ihbar ederdim. aşırı uyuz oluyorum o resimleri filan gördükçe.

    edit: bu entry yazıldıktan sonra david bowie ve lou reed aramızdan ayrıldı. başımız sağolsun. kıskançlığım halen sürüyor, ama güzel eğlenmişler. helali hoş olsun.
  • dünyada her şey çözülebilir. her şeye bir açıklama getirilebilir. ama david bowie aşmış bir sanatçı mı değil mi? buna karar verilemez.

    bazı şarkıları inanılmaz yavan ve çirkin bu adamın. basit, iğrenç, kulaklara yapılan işkence, ajdar şarkılarından hallice sesler topluluğu. kendi sesi bile değişik, o ingiliz aksanı da kulağını tırmalıyo insanın.
    ama yine bazı şarkıları var ki bunların da aynı kişinin şarkıları olduğuna inamak güç. sözler. müzik. o aksan. hepsi mükemmel.

    işin garibi aynı albüm içinde görülebiliyor bu farklılıklar. hemen her sanatçının grubun talihsiz bir albümü vardır mesela, öyle bir dönemi vardır, sevenleri tarafından en az dinlenen. kabul. olur böyle şeyler.

    ama bu adamın belirli bir alogaritması yok ,garip olan da bu. hangi albümün neresinden bir garabet, neresinden bir başyapıt fırlayacak bilemiyorsunuz.

    ilgilenenler için nacizane fikir olarak bir kaç şarkı yazalım güzel olanlarından.

    (bkz: ziggy stardust), (bkz: something in the air), (bkz: i'm deranged), (bkz: moonage daydream), (bkz: lady stardust)
  • bir "wild is the wind" soyler ki.... mest eder. "serin sesli" adamdir ama; ruhsuz, kat'a degildir.

    "love me, love me, love me, love me,
    say you do
    let me fly away with you
    for my love is like the wind,
    and wild is the wind
    wild is the wind".............. *

    http://youtu.be/7csaklu0olu
  • manish boys grubunda iken, 1965'te 18 yaşında iken i pity the fool adlı bir kayıt çıkartmış. daha adı david bowie bile değilmiş. kayıtta adı david jones olarak geçiyormuş. şarkı şuradan dinlenebilir. şarkıyı ilginç yapan detay ise şarkının solosunun jimmy page'e ait olması. jimmy page eski dostu olan david bowie'ye bu şarkının kayıtları esnasında bi gitar rifi vermiş/öğretmiş. bowie bununla ne yapacağını bilememiş yıllarca. daha sonra bu rifi 1971'de the supermen adlı şarkısında ve daha sonra 1997'de dead man walking şarkısında kullanmış.
  • gençliği "çılgın" adam. iggy (daha yırtık) ve lou (daha geçmiş her şeyden) ile kanka, ama onlardan daha "bu bana yetmez!"ci.

    asıl olayı ise yaşlandıkça netleşiyor david bowie'nin. müziğinin sanılandan daha fazla zaman dinlenilebilirliği bir yana, adam şarap misali gittikçe karizmatikleşiyor, gittikçe sağlamlığı ortaya çıkıyor. diğerlerine duyulan saygı başka, david bowie bambaşka.

    müzikal açıdan sadece "the rise and fall of ziggy stardust and the spiders from mars" bile yetebilir ama zaten dahası da var: heroes olsun, scary monsters (and super creeps) olsun, hunky dory olsun... outside içinde sadece i'm deranged dinlemek bile "ne soğuk kanlı, ne havalı gidiş" dedirtebilir, diğer taraftan the man who sold the world'ün sonunda - kurt cobain'in ileride viyola kullanarak çaldıracağı - solo için kendi sesiyle yaptığı ağıtvari melodide aksinin düşünülebileceği gibi.

    tabii her yaptığına, her özelliğine bayılınmaz. aşık olacak adam mı aranıyor ki? o orada bi' adam, dinle, izle, saygı duy, "vay beee"le, geç de...

    şuna bakınca da...

    dehşet karizma bee, cidden!
  • 90'lı yılların en çok ilgi toplayan yapımlarından biri olan se7en adlı filmin sonunda çalan harika parçası için;

    (bkz: the hearts filthy lesson)
hesabın var mı? giriş yap