• eylül'de türkiye'de olacakmış, olsun tabii. ancak adamın konserlerine bilet satmak için kulanılan yöntem iğrençtir. artık konseri düzenleyene kimse bilemiyorum: adamın piyanistliği değil hastalığı öne çıkarılmakta. sanki, bir ucubeye kırbaç vura vura sirkte insanlar için şov yaptırılıyormış gibi bir tat bırakıyor.
    adama "şizofren piyanist" etiketi yapıştırıp dükkanın vitrinine koymuşlar resmen. böyle de iğrenciz, efenim.

    edit: organizatör mesaj attı, takdir ettim. bizzat david ve ailesinin isteğiymiş bu. yoksa diğer virtüözlerin yaptıklarıyla karşılaştırılırsa kendisinin müziğinin değeri anlaşılamazmış.

    yorumum ise: aradaki bu fark elbette anlatılmalı. ancak ben bu "şizofren olmasına rağmen" kısmının gereğinden çok fazla vurgulanmasından şikayetçiyim. yani "bu adam farklı" mesajı vermek için "sirk hayvanı izletilecek" hissiyatını yaratmamalısınız. bu doğru bir pazarlama yapılmadığını gösterir.
  • 20 senedir (6 yaşından beri) dünya klasik müzik piyanist piyasasını takip etmekteyim. david helfgott'un büyük piyanist kabul edildiğini ve rahmaninov piyano konçertosu no. 3'ün en bombastik kaydını yaptığını shine filmi ve kendi konser program notu dışında herhangi bir yerden okumuşluğum/duymuşluğum olmadı.

    klasik müzikte -sıklıkla olmasa da- bir eserin, bir icracı tarafından gece klübü kapatir gibi kapatılması görülmedik bir şey değil. jacqueline du pre'nin elgar viyolonsel konçertosunu, glenn gould'un koskoca goldberg varyasyonlari'nı bir şekilde kapattığı ortamda, bir rahmaninof konçertosunu da david kapatmış, çok mu? değil ama kapatamamıştır. kapatsa kapattı denirdi, david'e çok görülmezdi.

    hadi tüm yükü müzik camiasına yüklemeyeyim ben de iki kelam edeyim. yaşam hikayesini çıkartırsak helfgott'un çalışı bariz 'azmedip zorlayarak konser seviyesine gelmiş bir amatör' hissiyatında. buyurup bir karşılaştırma yapalım:

    kazasız belasız artiküle edebildiği her müzikal cümleden sonra tebrik etme isteği uyandıran helfgott

    ve argerich. bu kadına yorum yok.
  • bugün istanbul'daki konserinde kendisini dinleme şansım oldu;
    biyografisi üzerinden düşünürsek şizoaffektif bozukluk nedeniyle uzun süre takip ve tedavi edilmiş birisi için yetenekleri inanılmaz.
    şizoaffektif bozukluk gençlik yıllarında başlayan ve sıklıkla psikotik atakların olduğu ve yeti yitimi nedeniyle sonunda insanların eblek eblek ortada dolaştığı psikiyatrik bir hastalık.
    david helfgott hakkında oldukça iyi atıp tutabilen yazarların psikiyatrik rahatsızlıklar konusunda bi bok bilmediklerini oldukça rahat söyleyebilirim.
    olm bu adam 3 saat boyunca piyano çaldı lan, mal mısınız? hem de öyle böyle çalmadı.
    şizoaffektif bozukluk sonrası 60'lı yaşlara siz gelseniz anca anca bokunuzla oynuyor olurdunuz, adam eşinin ve onu seven insanların sayesinde harika piyano çalıyor ve bir işe yarıyor...
    aynı hastalıkla boğuşanların o yaşlarda ne hale geldiğine görmek için bakırköy ruh sağlığı hastalıkları hastanesi bahçesinde bi dolaşın isterseniz.
    neyse lafı uzattıkça sinirim daha da bozulacak, özet olarak:

    ruhsal hastalığına rağmen ayakta kalmış bir insan kendisi... alnından öperim!
  • gene gelmis.

    15 nisan 2014 istanbul kongre merkezi konserine iliskin cikmis bir yazi icin :

    http://imgur.com/ilbwjai

    piyanistin vasatligi \ kotulugu konusunda daha once burada da yazilmisti.

    (bkz: #38110539)
    (bkz: #42103022)
    (bkz: #41884704)
    (bkz: #23687354)

    gerek gazete yazisinin, gerekse bu elestirilerin oldukca yumusatilmis bir tonda kaleme alindiginin altini cizmem gerekiyor.

    iyi niyetli yorumlarla devam edelim. burada helfgott konserinin biletlerinin fiyatindan, hizla tukenmesinden yahut konser tarihinin finallerle cakismasindan sikayet edenler acaba yasadiklari sehirdeki diger klasik muzik etkinliklerinden ne kadar haberdarlar? soruyu su manada soruyorum : klasik muzik dinlemek istiyorsaniz bu ve benzeri konserlere muhtac degilsiniz. tam bu aylarda dunyaca unlu ve gercekten basarili bir piyanist rudolf buchbinder, istanbul'da kimilerince piyano muzigi tarihinin yeni ahit'i olarak da anilan ludwig van beethoven'in piyano sonatlari icin konser turu yapiyor, bilet fiyatlarinin daha ucuz oldugundan eminim. ornegin buna katilmayi deneyebilirsiniz. sehir orkestralari hemen her hafta bir konser veriyorlar.

    yazidan bir alinti :

    "it amazes me that 18 years later, the marketing value of that film, which won an oscar for the actor who portrayed helfgott, has the lasting power to sell tickets to his classical piano recital tours around the world"

    helfgott, yazinin geri kalaninda da alti cizildigi uzere, kitleleri bir nebze olsun klasik muzige yakinlastirmak disinda muzigin kendisi icin kaydadeger birsey ortaya koymaktan cok uzak birisi. zaten konseri akabinde yahut oncesinde yazilan yorumlarda, yaptigi muzikten cok calarken kendinden gecmesi, seyircilerin elini sikmasi, mirildanmasi vs. gibi muzik disi noktalarin alti ciziliyor.

    daha olumsuz bir bakis acisi ile sunlar soylenebilir : cok muhtemelen konsere giden kitlenin muzik dinlemek onceligi degil, oncelik, unlu birisinin konserinde bulunmus olmak. yapilan yorumlarin ekseriyetinin helfgott'un sahnedeki ve konser sonrasindaki 'sicak' tavirlarina yonelik olmasi bunun bir kaniti olarak gorulebilir.

    bu tip konserler solist dinleyicisi icin duzenlenir. (not : bkz. bos degil) bu dinleyici profilinin konsere katilma imkani vardir ama konsere katilma aliskanligi yoktur, o yuzden konserde kimi sorunlar yasayabilirsiniz. (bkz: #42042271) dikkat edilesi nokta sadece katilanlarin degil, organizasyonu yapanlarin da aliskanliklarinin olmamasidir. yoksa konser basladiktan sonra iceri haldir huldur adam almazlardi.
  • basın toplantısındaki her bünyeye sarıldığı görülmüş enerjik ve dahi piyanist.
    eskiden geçmişine obsesif şekilde bağlı olan ve röportaj vermekten ısrarla kaçan bir dehanın, artık günümüzde "yaşamaya" başlamış olması ne büyük mutluluk...
  • konser adabını bilmeyen bir dolu hanzo olduğunu görmemizi sağlamıştır.
    konserin ortasından itibaren ayaklanıp kaçmaya çalışanlar mı dersin, eline telefonunu alıp takkıdı tukkudu ayakkabılarıyla merdivenlerden salına salına inip çıkanlar mı, gözümüze kaçan ve konseri ilk yarısını mahfeden acil çıkış kapısının açık bırakılması mı dersin, yoksa saat 21.00'da başlayan konsere 21.45'e kadar seyirci almaya devam edilmesi mi. bir ara durum o kadar saçma olmuştu ki artık, konseri izlemeyi falan bırakıp sinirden gülmeye başladık .
    adamcağız bis yapacak belli, perdenin yanına saklanmış gibi yapıyor geri gelecek, maksimum 10 dakika daha çalacak alt tarafı, o kadar durup bekleyemiyor musunuz a be hanzolar? o kadar mı aceleniz var? sonuç itibariyle bizler için tek bir yarıdan oluşan bir konserdi, yine de gördük, dinledik ve beğendik.
  • shine filminde hayat hikayesi anlatilan polonyali piyanist..
  • az önce baskısı yüksek bir toplantıdan 2 dakika için çıktığımda, açık ofise girdim. saniyeler sonra çok renkli bir adam içeri girdi. bu adam, içerideki istisnasız herkese -bilgisayar başında çalışmakta olanlar dahil- titreyen bedeni ve sesiyle heyecanlı heyecanlı yaklaşarak 'what's your name? what's your name?' diye sordu; hepimizin elini sıktı. david helfgott'la tokalaştığımı anlamam biraz zaman aldı; verdiği enerjiyle bünyem toplantıya hafif döndü.

    cumartesi gecesi konserini bekliyoruz, heyecanla.
  • shineı gectim,adamın hikayesini gectim çok az klasik muzik sanatcısının sahip oldugu bir enerjiye sahiptir bu adam.teknik anlamda mukemmel ama put gibi calan dogu bloku piyanistlerine de populerlesme adına atraksiyonlara giren genc ve guzel kemancılara da bes ceker bu adam.ictendir,cocuk gibidir,seyircinin alkıslarıyla kendinden gecer ama seyircinin de kendinden gecmesini saglar.guzel piyano calan guzel insan.
  • 18 kasım'da ankara semalarında uçması bekleniyor.
hesabın var mı? giriş yap