• harvey keitel'in basrolunu oynadigi 1978 yapimi fingers filmin yeniden yapilmis hali. sanki orijinalinin biraz sulandirilmis hafiflestirilmis hali gibi geldi bana. ne ask, ne hayaller, ne baba-ogul iliskisi derinine inilerek anlatilmis. sanki bakin boole kotu bi insan var, mafya filan, cunku babasinin yolundan gidiyo sorgulamadan... sonra bunun boole bi de sanatci olma hayali var cunku annesi sanatciymis ama annesi oldugunden beri kendini bu yonunden sogutmus... bir de boluk porcuk ask/sex hayati var her insan gibi diyor senaryo... gerisini de sen hayal et derinlestir istiyorsan diyor. ben istememeliyim ve hayalini kurmamaliyim sanki - sanki bi eksiklik var.

    bu ikilemler cok daha derin bir boyuta tasinabilir. az mi incelenmis, ustunkoru mu anlatilmis - bence hayir. sadece senaryodaki diyaloglarda bir boyut bilerek atlanmis - daha gundelik bir hale burunmus. insanlarin duygularini, icsel catismalarini seyirciyle paylasmamis jacques audiard.

    tarz meselesi - bence tatmin etmiyor. yazik olmus. ozellikle de fingers gibi bir orijinal varken, bu filme ne gerek var diye dusundum ister istemez.
  • ayrıca belirtmek gerekir ki romain duris burada hakkaten oynar. benoit magimel fransız sinemasının viskisiyse, romain duris de romu olacaktır.
    (bkz: teşbihe buradan buyrun)
  • filmden kopmamak veya sonuna kadar dayanmak için çok çaba ve sabır gerektiren bir film. başrol oyuncusunun ise hakkını vermek lazım. tebrik!

    --- spoiler ---
    chinese öğretmen ile aralarındaki iletişememe problemi ve mini-komik tartışmaları seyirciyi güldüren, uyuyanları uyandıran sahnelerdi.
    --- spoiler ---
  • curzon diye bir sinema salonu var, bar italia'ya giden sokagin basinda.. ortalikta bilumum beter filmin cirit attigi bir donemde, canim acayip film seyretmek istediginde dalarim onun salonlarindan birine.. film kritigi okumama, adina dahi bakmama gerek yoktur.. muhakkak iyidir, eger curzon'da oynuyorsa.. tabii ben bu entry'yi ne diye curzon basligina yazmadim, o da ayri, neyse.. iste oyle izledim bu filmi.. "ne var" dedim su an oynayan.. buymus... sabirli piyano hocalarina, sabirli kaybedenlere selam olsun...
  • türkçe meali "atmaktan,kalbim durdu" olur, veya belki fransızcasındaki o devrikliği ve esrikligi(?) yakalayabilmek için "atmaktan durdu kalbim" desek daha yerinde olabilir.
  • ya tuzu ya da biberi eksik film.
  • konusu goz onune alindiginda, aslinda cok guzel olabilecekken, piyano melodileriyle izleyenleri havaya sokmaya calismaktan oteye gidememis filmdir. bende mi bir sorun vardi bilmiyorum ama bir turlu filmin icine giremedim; sanki hep bir yuzeysellik vardi diyaloglarda, goruntulerde, olaylarin akisinda. televizyonda ve dergilerdeki pek cok ovgu dolu yorumdan kaynaklanan bir onyargiyla izledigimden olsa gerek, fena halde hayal kirikligina ugratan bir film olmustur.
  • hayli düzgün bir film olmasinin yani sira soundtrackinde banquet adli bloc party parçasini bulundurmaktadir. bol yakin plan, bol bol katharsis, güzel oyunculuk bununla birlikte "özüne dön" filmi.
  • cumartesi gecesi itibariyle sekiz cesar odulune sahip olan film. bunlarin arasinda en iyi film, en iyi yonetmen ve en iyi senaryo uyarlamasi var, ki sanirim bu son odul ilk defa veriliyor.
  • filmekimi 2005 kapsamında gösterilecektir; iksvsitesinde yer alan konusu;

    --- spoiler ---
    yönetmen: jacques audiard
    oyuncular: romain duris, niels arestrup, aure atika

    fransa, 2005
    35 mm. / renkli / 107’
    fransızca-ingilizce; türkçe altyazılı

    1 cumartesi 16.00
    3 pazartesi 13.30
    2005 berlin gümüş ayı (en iyi film müziği)

    james toback’ın 1978 yılı yapımı kült kara filmi fingers’dan uyarlanan ve ilk kez 2005 berlin film festivali’nde gösterilen kalbim bir an durdu, klasik müzikle bir suç imparatorluğu arasında kalan genç bir adamın hayatına mercek tutan nitelikli bir karakter incelemesi. yirmi sekiz yaşındaki thomas seyr, paris’te bir emlak mafyasının gelecek vaat eden üyelerindendir. babasının izinden giderek, tehdit ve yıldırma taktikleriyle istenmeyen kiracıları çıkartıp evleri ucuza kapatır. thomas’ın, bu “erkek” mesleğinin gölgesinde kalan bir özelliği ise, bir konser piyanisti olan annesinden geçen piyano çalma yeteneğidir. annesinin ölümünden sonra tuşlara hiç dokunmamış olan thomas, annesinin eski menajeriyle tesadüfen karşılaşınca, emlakçılık uğruna yüz çevirdiği bu yeteneğinin asıl önceliği olduğunu fark eder. vietnamlı bir göçmenden piyano dersleri almaya başlarken bir yandan da, çoğu kez güç kullanarak, kira toplamayı sürdürür. ortağının karısıyla gizli bir ilişkiye girip piyano dersleri yüzünden emlak işini ihmal edince thomas’ın hayatı, çelişkilerle dolu bir çalkantıya sürüklenir.

    melville ve clouzot geleneğini sürdüren yönetmen jacques audiard ve bu yıl festival’de gösterilen exils / sürgündekiler filminin yıldızı romain duris’den neredeyse baştan sona baş karakterin bakış açısından anlatılan ve el kamerasının getirdiği özgürlüğü doyasıya kullanan gerçekçi bir büyüme öyküsü.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap