• futbolda günümüzde ön libero olarak telaffuz edilen ama ortasahada savunmaya yönelik olarak oynayan oyuncu modeli.
  • turkiye'de bir turlu ne oldugu ve ne yapmasi gerektigi anlasilamayan, fakat aslinda gunumuz futbolunun en onemli mevkisidir.artik bir tanesi bile yetmiyor, iki tane lazim.
  • kanımca günümüzde, psikopat yetenekli ofansif ortasaha oyuncularının sayısının artmasıyla önemi iyice artan mevkidir. bu bölgede oynayan futbolcu rakibin amc tabir edilen bölgesindeki oyuncuyu rahatsız etmek ve onun oyununu bozmakla görevlidir.
  • eskiden nasıl bir 10 numara, yani forvet arkası oynayan ortasaha futbolcusu çılgınlığı vardıysa, bugün de en gündemdeki futbolcular bu defansif ortasaha oyuncuları, ya da önliberolardır.

    görevleri sadece rakip takımının şablonunda kendi üstlerine denk düşen hucumcu orta saha oyuncusunu tutmaktan çok fazla olup, pozisyondaki oyuncunun özelliklerine göre değişmekle beraber, defansa kadar gelip topu alarak oyun kurmak, rakip hucumu ilk karşılayan adam olmak, defans tandeminin arasına girip süpürücü rolünü üstlenmek ve çok üst düzeyde oyuncuların yapabildiği ve mehmet demirkol'un belirttiği gibi takımın çıpası olup diğer oyuncuların kendisine göre sahadaki dizilişini ayarlamak olarak tarif edilebilir.
  • hirsi ile pas yuzdesi ile bu pozisyonun ornek adami: gattuso
  • hücuma katkısı ile modern dmc kavramını ortaya çıkaran en nadide örnekleri için;

    josep guardiola
    fernando redondo
  • adı defansif ortasaha olan bir görevi icre etmenize rağmen herkesin sizden hucüma katkı yapmanızı beklediği bir sikim futbol terimi. dünyada bu meviyi hakkıyla oynayan üç beş adam çıkıp gerisinin safi fos olmasının yegane nedenin ismi olduğunu düşünmekteyim.
  • ilk olarak uygulanmaya başladığı zamanlarda, son iki yıla göre hatalı bir şekilde uygulanan bir görev veya pozisyon diyebiliriz.

    örneklerle anlatmaya çalışalım:

    örneğin, sağ bek hücuma detek için ileri çıktı. bu boşalan mevkiyi iki türlü doldurabilirsin. birinci alternatif olarak sağ stoper sağ bekin kademesini alır ve defansif ortasaha o stoperin kademesini alır. işte bu yanlış uygulama. çünkü bir kişinin boşalttığı yer için iki oyuncu kayma yaparsa, en başta bu iş olması gerekenden daha fazla kompleks bir hal alır ve hataya açık olur. ikincisi, bu tür bir pozisyon alma durumunda iki adet oyuncuyu kendi mevkileri dışında kullanmış olursun. bu yüzdendir ki, bu görevin ilk çıktığı zamanlarda genellikle stoperden bozma defansif ortasaha oyuncuları kullanılmaya başlanmıştır. ayağı biraz top yapabilen (teknik açıdan iyice stoper diyelim) stoperleri bu mevkiye kaydırmakla işe başlanılmıştır. en güzel örneği barcelonadaki marquezdir. asıl mesleği stoperlik olan bu meksikalı, yıllar itibari ile doğma büyüme defansif ortasaha oyuncusuymuş gibi görülmeye başlanmıştır.

    konumuza geri dönersek, atağa çıkan bekin kademesini defansif ortasaha (veya o kanada yakın oynayan ortasaha) doldurursa, bu kayma veya kademe hareketini en basit şekilde çözmüş olursun. yani hata riskini minimuma çekersin. diğer yandan, ters kanattaki ortasaha oyuncusu da bir kanat oyuncusu gibi bindirme yapabilir. bu yüzden barcelona, busquets'in oynadığı bu bölgeye mascherano'yu transfer etti. gerçi buquets son bir yıldan beri stoper arasına kaymak yerine bu yeni görev anlayışıyla oynamaya çalşsa da kendisini bu yönde yeteri kadar ilerletemedi. tabii puyol'un bek kademesini yapma alışkanlığı da busquets'in bu şekilde oynamasına çanak tutuyor. e naapsın adamcağız, yıllardır süpürücü olarak oynamış. ona da hak vermeden edemiyorum.

    türkiye'de ise bu konuyu halen çözememiş teknik direktörlerimiz ve doğal olarak futbolcularımız var. bu yüzden de sürekli bir pozisyon (veya taktik) hatası yaşıyor takımlarımız.

    aslında tüm anlatmak istediğim buydu ama isteyen olur diye "ters kanattaki ortasaha oyuncusunun bindirme yapması" konusunu da (yazıyla anlatması biraz karmaşık olacak) yazmak istiyorum.

    örneğin, sağ bek, atak için bindirme yaptı. o kanada yakın ortasaha oyuncusu kademesini aldı. defansımız kağıt üzerinde yine dörtlü bir görünüme kavuştu. sağ bek bindirme yaptığı için topun olduğu bölge sağ açık veya civarlarında. sağ açığın arkasından sağ bek, önünden ise santrafor o bölgeye yardıma gitti. orada hücum için üçgen kuruldu. santrafor peşinden kendi stoperiyle oraya gelir (gelmezse, savunma yapan takımın o bölgeden sorumlu kanat ve bek oyuncuları 3'e 2 kalır. yani avantaj hücum takımında olur) ve o kanatta bir yığılma olur. bu arada sol açık, santrafor gibi hücum bölgesinin ortasına kayma yapar. onun boşalttığı alana ise o kanada yakın olan ortasaha oyuncusu kayar. böylece, sağ taraftan kontra bir top ile hücum yapan takım, karşı takımı hem dengesiz hem de boş alanda yakalar. tabii tüm bunlar için ne gerekiyor arkadaşlar? oyunun yönünü hızlı bir şekilde değiştirebilecek kapasitede oyuncularınızın olması. en azından yeteneği olmasa da bunu düşünebilen (dolayısıyla en azından deneyebilen) oyuncularınızın olması.

    alın size bir de bonus: bu arada, ortasahanın ortası veya forvet arkası veya çift santraforla oynuyorsanız ikinci santraforunuz rakip alanda top alabileceği en tehlikeli boşluğa hareket etmeli. ancak bu şekilde hücumda etkinlik yaratabilirsiniz.

    bu anlattığım, hücumda alan paylaşımı konusunun en basit halidir. yoksa sahaya 442-4231-433 gibi dizilişlerle çıkmakla çok alakalı değildir. diziliş, sistem değildir rıdvan dilmen'in anlattığı gibi. sistem ayrı diziliş ayrıdır.

    sonuç: artık defansif ortasaha kavramı da yavaş yavaş kalkmaktadır. çünkü defans hattınızı ileri çıkarmadığınız sürece oyunun hakimiyetini kuramaz hale geliyorsunuz. defans hattı oyunu ileri doğru sıkıştırmayınca klasik söylemiyle "bloklar arası bağlantı" kopuyor. defans hattınızı ileri çıkardığınızda ise saha dağılımınız ince-uzun bir hal almak yerine enine geniş ve dikine dar bir hal alıyor. bu durumda da tek veya çift olsun, defansif ortasaha yerine -yine klasik söylemiyle- oyunu iki yönlü oynayabilen ortasahalara ihtiyacınız oluyor.

    hadi bunu da yazmadan geçemedim. yazdıkça yazasım geliyor. bir üst paragraftaki oyunun oynanabilmesi için de en uygun sahaya diziliş 4231 gibi görünüyor. olması gerekenden biraz daha derin savunma anlayışıyla almanya bu sistemi çok güzel oynuyor. fakat, almanya topa hakim olmak yerine topu rakibe vermeyi tercih ediyor. bunun sebebi ise, göbekteki ikili ortasahalarının biraz daha defansif ve yaratıcılık açısından az buçuk yavan kalmaları. bu yüzden de öndeki üçlü çok fazla ileri-geri hareket ediyor. bu üçlü, savunma halindeyken ortasaha ikilisinin tam önüne yapıştığı için savunma açısından resmen bir duvar örmüş oluyorlar. fakat yine bu üç oyuncu çok hızlı oldukları için de manyak gibi kontratak yapabiliyorlar. tüm bunların doğal sonucu olarak da dakikalar 70'i gösterdiğinde bu üçlüden ikisini değiştirerek oyundaki dinamizmi sürdürülebilir kılıyorlar.

    433 içinse barcelona ve ispanya en klasik örnek. ama bana kalırsa onlar da 4231'e dönüyorlar yavaş yavaş. ispanya milli takımı dönüyor ama barcelona sanki bu süreci biraz daha uzatacak gibi. ispanya, almanya örneğinden farklı olarak, ortasaha oyuncularının daha yaratıcı ve teknik olmasından dolayı savunmasını daha öne çıkarıyor. bu sayede alan daralmış ve top onlarda kalmış oluyor. bu da fiziksel açıdan eksileri olan oyuncuların 90 dakika boyunca sahada kalmalarını sağlıyor. ama tabii bunun için de stoperler çok daha hızlı olmalı. almanya'nın stoperlerinin yavaşlığı da yine almanya defansının daha derin bir hatta kurulmasını mecbur kılıyor.

    sonuç: artık bu defansif ortasaha kavramı yavaş yavaş tedavülden kalkıyor. bunun yerine iki yönlü ortasahalar moda haline geliyor. bu ortasahalara da rıdvan dilmen "ön ortasaha" diyor ve beni benden alıyor.

    (bkz: ön ortasaha)
  • onu bunu bilmem; benim için en muhteşem örneği hala ve hala andrea pirlo'dur.
hesabın var mı? giriş yap