• 70 lerden meral zuhal şarkısı.. grubun yeter ki anla isimli plaklarının b yüzünde yer alır.
  • anam köyde kendinden sonraya komşusu melahat'ı ölü yıkamacı olarak yetiştirecekmiş. gençlerden de eğitmesi gerek ama namaz kılan genç kız bilmiyor. ölü yıkama beceriye, duruma göre yarım saat - 1 saat arası sürebiliyor. ön hazırlık olarak sabun kalıp biçiminde kullanılmıyor, sabun rendeleniyor. rendeli veya rendelenecek sabun için kese dikilir. kefenin içine gül kurusu, karanfil mutlaka atılır. zemzem suyu, gül suyu da gezdirilir. azıcık çöreotu kefenin içine sepilir. yıkama kazanının içine demir para atmak adettir. bizim yörede sahil taraflarda yaprak dökmediğinden yaz kış her mevsim mersin bulunur ve hem yıkamanın, hem sonra mezarlık ziyaretinin vazgeçilmezlerindendir. bizde defne dalı bilinmiyor, kullanılmıyor. (bkz: ölü yıkama/@ibisile)

    (bkz: defne/@ibisile)
  • bir ahmet hamdi tanpınar şiiri.

    defne dalı

    fırtına, sonsuzluk, esrarlı bitiş,
    gece dağıtıyor meyvalarını,
    yemyeşil bir ağaç sarsıyor geniş
    kollarında ufkun dört duvarını.

    boğuşan devler var uzak bir yerde,
    kanlı hiddetidir bu ses onların.
    yarın bir gül açar bu bahçelerde,
    belki son çığlığı boğulanların.

    ne çıkar, sonu bir neşe ve hüznün,
    açılmış bir kapı ümit boşluğa,
    ölüm şifasıdır her üzüntünün,
    sükût defne dalı her yorgunluğa.
  • büyük harp sonu edebiyatını yoğuran nesil arasında titiz bir estetik davasının bayrağını ısrarla omzularında taşımış olan ahmet hamdi tanpınar'ın defne dalı, uzun bir sanat çilesinin gayri meş'ura açılmış kapısından sonsuzluğa ve esrarlı bir bakıştır.

    uzun bir sanat çilesi? evet... saf şiir yazmak yolunda yirmi yıl beraber yürüdükleri arkadaşları, başka kanaatlerin arkasına takılarak ahmet hamdi tanpınar'ı yalnız bırakacaktır. ve o, sökecek kanlı şafağın bekleyen bir gece kuşu gibi ölümün sarı dünyasında renkler, kokular, baharlar ve hayaller aradı.

    ölü endişesini ana motif olarak alan son şiir eseri. sarsılan ufuklar, boğuşan devlerin kanlı hiddeti, fırtına, sonsuzluk, esrarlı bitiş, meyvelerini dağıtan karanlık... ve sükût.. bitmez, tükenmez sükût... işte defne dalı:

    fırtına, sonsuzluk, esrarlı bitiş,
    gece dağıtıyor meyvalarını,
    yemyeşil bir ağaç sarsıyor geniş
    kollarında ufkun dört duvarını.

    boğuşan devler var uzak bir yerde,
    kanlı hiddetidir bu ses onların.
    yarın bir gül açar bu bahçelerde,
    belki son çığlığı boğulanların.

    ne çıkar, sonu bir neşe ve hüznün,
    açılmış bir kapı ümit boşluğa,
    ölüm şifasıdır her üzüntünün,
    sükût defne dalı her yorgunluğa.
hesabın var mı? giriş yap