• achilles'i, az biraz okuyan ya da meraklı olanlar bilir. kafanızda klasik bir kalıp var kendisiyle ilgili, biliyorum;

    "aşil tendonunun isim babası. tendonundan yaralanınca ölmüş yunan tanrısı. troy filminde brad pitt oynadı."

    peki öncesi? ben anlatayım çok ama çok kısaca;

    annesi achilles'i ölümsüzlük suyunda yıkamak için dereye gider. tanrılar, suya kesinlikle temas etmemesi gerektiğini söylediği için, kadın achilles'i ayak bileğinden tutup suya bandıra bandıra yıkar ve orası zayıf kaldığı için filmin son sahnelerinde mevta.

    kendi hikayeme geçeyim biraz da. ben de kendimi ölene dek ölümsüz sanırdım achilles gibi. yalnız çok büyük bir sorun vardı hala aklımdan çıkmayan ve cevabını asla bulamayacağım;

    kim, nasıl kalbimden tutup yıkayabildi beni?

    soru bu. tümden geliyorum, tüme gidiyorum, hatta yolumu şaşırıp allah'a inanır gibi oluyorum sabır çekmekten dolayı biraz da ama hayatımın içine eden insanların mutlu olmaya çalıştığı fotoğraflarda, ya da bir pazar kahvaltısında gülmeye çalışan yancılarının yüzünde de bulamıyorum aradığım cevabı.

    birilerinin elbet ipucu bırakmış olması gerekmiyor mu bir yerlere? bu dizi tek bölümde bitemez değil mi? hem ben başrolüm, ilk bölümden ölme şansım nedir ki?

    kalk ayağı be koca adam. profesyonel olarak 35 yıldır içiyorsun sen. bir gün olsun yıkıldın mı? kim canını sıkabildi bugüne kadar? evet, hiç kimse. bir kadın için yaptıkların, sırf yazmadığın için kitaplara girmiyorsa, neden yazılmadığını sorgulaması gereken kişi bırak da o kadın olsun. en güzel hikayeler yazılmayanlardır zaten, ki ne leylayı ne de mecnunu severim bu yüzden.

    kalbine ilk kez bir ok geldi. acıyı hissettin hayatında ilk kez, canın yandı. daha önce hissetmediğin bir şey olduğu için sevindin ilk başta, sonra başın döndü ve gözlerini kapatmanın o an için yapılabilecek en iyi şey olduğunu düşündün. öldün. seni kalbinden tutup, o şekilde yıkayan kadına atma suçu. oku kalbine saplayıp ölüp ölmediğini bile kontrol etmeyen o kadında da bulma. istersen yine sap yolundan ve tasavvufta ara cevabını ama ne olursa olsun kader deme.

    deme, çünkü hiçbir kader onun kadar güzel olamaz.

    https://www.youtube.com/watch?v=fuvq3dmse_q
  • "insanın en büyük hatası sevmek değil, sevmeye layık olmayan birinden sevilmeyi beklemektir..."

    (bkz: paul auster)
  • bu şekilde beyanatı olan kişilerin aslında yansıtma* yaptığı ve sevilmeye layık olmayanın kendileri olduğunu düşündürtür. evet aslında böyledir çünkü karşısındakinin davranışları da bu şekilde açıklanabilir.
  • hakkıyla sevilme veya sevilmeme* riskine seven kendisi değer. sevilenin hiçbir zaman değme görevi olmamıştır. o sayede bazıları değme değersizi sever, sevgisiyle kuşatır, sevilenin altında inlediği halde kendisi parlar. sonunu düşünen kahraman olamaz, sevileni hesabeden sevemez. sevilenin seven kadar parlak olması sadece ve sadece şanstır, olduysa ne ala, alacak veya hak değildir. alacak veya hak peşinde koşan seven değil yahudidir. o sevilenin değersizliğinde kendi sevme yetersizliklerinden şikayetleniyor sayılır. her çağda sevgiaşk vardır, hiçbir çağ bunlardan yoksun kalmaz, çünkü her çağın değişimi içinde andığımız mutlaklıklar yaşamak için bir kaya çatlağı bulup filizlenebilmektedir. en üstünümüz belki aptal aşıklardır. şimdi, didişken aşık veya seven-sevilen formu en iyisidir diyemem.
hesabın var mı? giriş yap