• 1988 yapımı, başrolünde gülşen bubikoğlu ve fikret hakan'ın oynadıkları uyuşturucu konulu acayip bir film. özellikle gülşen bubikoğlu'na gençler tecavüz ederken, kameraya doğru bir ileri bir geri gitmeleri gibi denyo hareketleri, ayasofya'da geçen final sahnesinde kızın kötü adam yerine kukla'yı aşağı düşürmesi de beni çok yarmıştır.
  • kerime nadir in yazdıgı bir korku romanı. olaylar güneydogu ekspreksi ve hakkari'nin cilo dagları'nda geçmektedir. batı edebiyatı ürünü korku eserlerinden özenerek yazıldıgı her halinden belli, ba$arısız bir eser.
  • bram stoker s dracula gibi başlayan bu eser müslüman vampirlerle ilgili çok değerli bilgiler içermektedir. örneğin, boyna takılan bir muska haç vazifesi görmektedir.
    ayrıca eski türk filmleri ağzıyla yazılmış olduğundan daha da enterasan bir hal almıştır bu yapıt.

    (kurban): öfkeniz bana tesir etmez artık. habis ruhunuz kahrolsun! aynadan seyrettiğim içyüzünüz bir rüya değil, ayniyle vaki bir hakikattir...

    (vampir): size bu hususta kim yardım etti kuzum?
  • 1989-turker inanoglu yapimi olan filmin, kendim yazmaya usenip alinti yaptigim konusu *;

    yaralı olarak hastaneye kaldırılan, kanında alkol ve uyuşturucunun yanısıra tecavüze de uğramış olan cemile (aka gülşen bubikoğlu ) adlı genç kızı sorgulayan polis, ona inanmaz. yeterli delil ve tanık yoktur. olayı ihbar eden de ortalıkta görünmez ve cemile fahişelikle suçlanır. savcı yalçın da (fikret hakan) komiser mahmut gibi düşünür **. olayın geçtiği ve nişanlısı sedat’la (aka metin bilgin ) gittiği evde verilen partiye katılan herkes sorgulanır. hepsi cemile’nin kendi isteği ile geldiğini söyler. cemile onları teşhis eder, fakat delil yetersizliğinden tüm zanlılar serbest kalır. elebaşıları da bulunamaz. yalçın, genç kıza inanır. suçluları bulacaktır. cemile, nişanlısı sedat’ın uyuşturucu bağımlısı olduğunu geç öğrendiğini, onu hastaneye yatırmış olsa da sonuç alamadığını anlatır yalçın’a. o gece de bu nedenle sedat’ın arkasından gittiğini, bağımlıların elebaşı akrep’in (aka mustafa alabora ) sedat’a uyuşturucu verdiğini, sonra hep birlikte kendisine tecavüz ettiklerini, yalnızca bir gencin onu kurtarmak istediğini söyler. savcı yalçın, telefon edip olayı haber verenin o genç olabileceğini düşünür. kapanan dosyayı yeniden açar ve partideki gençleri yeniden sorgular. soruşturma ilerleyince köşeye sıkıştığını hisseden akrep, sedat’ı öldürür. cemile iyileşip işe başladığında, kendisine yardımcı olan genci görür ve ondan yardım ister. sorgulanan gençler, gecenin en önemli tanığını görünce herşeyi itiraf edip, onları akrep’in zorladığını anlatırlar. polis akrep’in, akrep ise cemile’nin peşindedir. genç kızı işyerinde bulan akrep’in bu son girişimi olacaktır. cemile, içinde birikmiş kin ve öc alma duygusuna yenik düşüp akrep’i öldürür
    ..
    evet.. ben de anlamadim.
    senaryo, erdogan tunas'a aittir..
    siki bir romantik komedidir..
  • safa önal ve erdoğan tünaş tarafından senaryosu yazılmış, orhan aksoy'un yönettiği 1989 yapımı ünlü film. başrollerde gülşen bubikoğlu, fikret hakan, turgut özatay ve mustafa alabora var. özellikle alabora oscar'lık bir performans sergilemiştir bu filmde tecavüzcü akrep karakteriyle.
  • kerime nadir'in 1958'de yazdığı yerli korku edebiyatımızın ilk eserlerindendir. maceraperest kitaplar'dan* "klasik maceraperestler" adlı dizinin ilk kitabı olarak 2019'da çıkmıştır. bu baskının önsözünü anadolu korku öyküleri'nden tanıdığımız pusova'nın yazarı galip dursun yazmıştır. okurken yerel dokuyu başarıyla yansıttığına sayfa be sayfa tanık olunmaktadır.
  • kerime nadir'in dehşet gecesi romanının "prenses ruzihayal" adlı bir kahramanı varmış.
  • bu şey değil mi türk işi dracula. kerime nadir bu romanı 1958’de değil de bram stoker’ın 1897’de yazdığı dracula’sından önce yazmış olsaydı türk edebiyatının en muhteşem gotik korku ürünlerinden biri olabilirdi. ancak esinlendiği öyle ortada ki dracula’nın tekrarından öteye geçememiş. başarılı bir tekrar diyelim; zira bram stoker’ın verdiği gerilim hissini kendisi de baya iyi vermiş. aslında dracula’nın ilham alındığı tarihi karakter kazıklı voyvoda’nın türk topraklarında yetiştiğini düşünürsek bu vampir olayını ilk başlatan olmayı biz millet olarak nasıl kaçırdık ya?
  • ruzihayâl olduğuna yüz bin şahit isteyen en çirkin ve en iğrenç bir cadı ayağa kalkmış, ortadaki taş basamağa kadar gelmişti. boyu ve gölgesi bir dev heybeti taşıyordu. orada dikili durdu. ağzı taze kana bulanmıştı. saçları darmadağındı. dişleriyse, bir kurdunki gibi sivri ve keskin bir biçimde parlıyordu. nihayet gözleri… tanrım! bu gözler, beni aşk ve arzuyla kendimden geçiren o şahane gözler miydi? evet, bu cadının, yahut ruzihayâl hortlağının gözleri şimdi birer melanet kuyusu, tüyler ürperten birer hareketli yuvarlaktan ibaretti.''

    dehşet gecesi, bir vampirin hikayesi. sadece bu kadar değil. bir kadın vampirin hikayesi. yayımlandığı yıllara bakınca, sen ne yaptın kerime nadir? demekten kendimi alamıyorum. bir kadın olarak sen kalk, en aşağılanan tür olan korku temasında kitap yaz, bir de baş karakterini vampir bir kadın yap! sen çok yaşa emi! kitabın sonu da en az hikayesi kadar ilgi çekici ve başarılı.

    geniş zamanlarınızda beklerim
hesabın var mı? giriş yap