• bu günahların en büyüğü, salonda bulunan, balkon olmayan bir yere açılan balkon kapısının (o ne lan?!) iki yanına koyulan boyum kadar iki vazonun içindeki ne idüğü belirsiz çalı çırpıdır. anlamam ben öyle yok tropik dalmış bilmem ne. kuru dal lan o!

    cezasını dinin kurucusu spirit versin, bana ne.

    ya düşündüm de balkon olmadığı halde bir balkon kapısı olması da günah. eşek kadar kapı var ama açınca balkon yok. kanatlı kapının demir sürgüsü emmoğlu.

    edit: abi mesaj yollamayın artık, anladım fransız balkon o. ve ben fransızları hiç sevmem zaten. bu sizi ilgilendiren kısmı değil tabi. sizi ilgilendiren kısmı, fransız balkon olduğunu bilmem. ama genç mimar bayanlar konu hakkında bilgilendirme yapmakta serbest. tşk ederim. kib bye.
  • lambri.

    siz inanmasanız da hala evinin holü lambri kaplı olan insanlar var. lambri deyip geçme birader bütün enerjisini alıyor adamın o tahta kaplı duvarlar. kendimi seksenlerde bir avukatın ofisinde boşanma işlemlerimi konuşuyor gibi hissediyorum lan hergün! evet, anne hala sana sesleniyorum :(
  • muhtelif yerlerde, büyükten küçüğe doğru sıralanmış ''yedi tane fil''. neymiş? uğur getirirmiş. pehh

    cezası: en büyüğünün hortumu...
  • plastik çiçek.
    özenle döşediği evinin muhtelif yerlerine bunlardan koyan ve ‘’ay şekerim canlısına bakmak zor, böyle olunca daha rahat oluyor’’ diyen ev sahibine, plastikler ateşte eritilip pişirilerek yedirilmeli. çok doğal, selülit de yapmaz.
  • salondaki tekli koltukta oturan, dizlerine battaniye serilmiş ihtiyar kadın figürü.

    pardon lan, ananesiymiş adamın. ben öyle hareketsiz durunca dekor amaçlı sanmıştım.
  • salonun duvarına asılmış dev yelpaze,
    ne ulan bu, japon musun sen, evde kimono ile gezip sake mi içiyorsun, japon bile evine asmaz bunu
    cezan beyaz çorap üstüne parmak arası terlik giyip osaka ya kadar yürümek
  • kol saati seklindeki duvar saati de allah'a ortak kosmaktan ve kul hakki yemekten sonra gelen bi günahtir. hele bi de altin suyuna batirilmissa

    cezasi da agir: o duvardaki saati sol koluna takip geziyosun. üc harflilier de bes dakkada bir "saat kac" demeye geliyolar
  • vitrinde duran dilimlenmiş karpuz. gerçek değil lan. gerçek olsa yersin serin serin. örgü olanı bu. annemin bu konuda hakkını vereyim, en azından bunlardan sokmadı evimize. bunun cezası, hala bunu yapan varsa, oniki kiloluk diyarbakır karpuzu yedirip, toplum içinde altına işemesini sağlamak olabilir.
  • vitrin:
    türk dekorasyon tarihinin en yaygın klişesi, en iğrenç fikri ve tabi ki en büyük dekorasyon günahı! evi kurma aşamasında severek, neşe içinde vitrin oluşturan herkesin allah belasını versin!

    bir üst modeli:
    gümüşlük: sadece gümüş şeylerin misafirlere sergilendiği bir çeşit vitrin. allah'tan reva mı be? ben de maruz kalıyorum bizzatihi buna.
  • yılmaz güney posteri:

    bir döneme öyle ya da böyle damgasını vurmuş bu adam. ne zaman bir yaşlı evine gitsem de görürüm bir köşesinde yılmaz güney posteri. bunun cezası 10 tane "sözlükçü" arasında sağ-sol tartışmasına maruz kalmak. (caydırıcılık böyle olur)

    bilardo oynayan köpeklerin olduğu duvar kilimi:

    en az şark köşesi kadar büyük bir fiyasko olan bu günahın cezası da bilardo masasında sevişen anneanne ile dedeyi seyretmek.
hesabın var mı? giriş yap