• hayata dair yapilan bircok eylemi, gun geldiginde hayatla arandaki tek bag oldugu icin yapmak durumunda kalabiliyorsun.
    her seye ragmen yasamaya devam etmek icin sarildigin bir kol, canli olmak zorunda olmuyor o an.

    bir bayram gunu gitmistik yakin akrabalarimdan birine. onlar da istanbul'da oturdugu vakitlerde surekli yanlarina gittigim insanlar artik baska bir sehre tasinmak zorunda kaldiklarindan beri hic gitmemistim.

    siradisi ve zor da bir hikayesi vardi o ailenin. her sey guzelce giderken, birden sizofreni olan ve akil sagligini kaybeden bir cocuga ev sahipligi yapmak ne kadar zorsa, o kadar zordu onlarin durumu da. kim yapti, nasil oldu, beynine bir darbe mi aldi sorulari cevapsiz kalmisken de ilerliyordu saatler. hosgorusu yok zamanin.

    uzun yillar bu gercege alismakla, sonraki yillar ise bu durumu kabullenmislikle gecmisti. ta ki bir yerde patlak verene kadar. ınsanlar belli etmemeye calissalar da kucuk yasta da olsam anliyordum. herkesin o aileye bakisi farklilasmisti. bir gelen ikinci gelisi icin, bir takvim eskitiyordu. ciddiye alinma paylarinda dusmeler..

    oysa ki oyle degildi o insanlar. onlarin bir sucu da yoktu. misafir, birkac saatini bile ayirip katlanamazken bu duruma, onlar her gun her saat muhattapti.

    baba, o zamanin sartlarinda iki fakulte bitirmeyi basarabilmis, aydin bir insandi. "aydin" olmasindan kastim, iki fakulte bitirmesi degildi ama elbette.

    eskileri bilirsiniz, hem zoru gormus hem de mucadelesinden tek bir damla ter eksiltmemis insanlari.. hem imkansizliklarla yuz goz olup hem kendini gelistirmenin pesinde kosanlari. oyle bir aydin'lik bahsi gecen. ne zaman gorsem, elinde bir kitap. cocuklugumun en guzel figurlerinden.. bir tek bizi parka goturdugunde gormezdim elinde kitabi. kendini cok kaptirdigindan bizi ihmal etme ihtimaline karsin almazdi yanina..

    o tur okumuslar icin guzel kahveler vardi o zamanlar. ıstanbul'un herhalde onun icin en guzel, en keyifli, en sakin, en huzurlu yeriydi; bizim icinse ayni sifatlari sayabilecegimiz oraleti. butun gun konusurlardi, uslup konusundaki hassasiyetleri artik karakterine eklenmis o insanlar. butun gun konusurlardi. ben de hep dusunurdum. konusulanlari degil tabi. daha ziyade ne cok sey konusabildiklerini. okuyan insanin anlatacak ne cok seyi var..

    okunacak cok kitap var.. yasanacak cok guzel bir suru an.. yapilacak bir suru guzel eylem..

    ama birileriyle paylasmayinca, icindeki anlam da yok oluyor. bir seyler okuyoruz surekli, yeni bilgiler ediniyoruz, bir seyler yasiyoruz surekli ve hepsini anlatmak icin yapiyoruz aslinda. anlatmak icin yasiyoruz. disaridan bir goruntumuz olusmuyorsa, icimizdekini disariya tasiramiyorsak aslinda hicbir seyi basarmamamisiz da demektir.

    dunyadaki tek insan olsak, bu dunyanin uzerindeki her seye; kitaplara, saraylara, kameralara, arabalara sahip olmanin da bir anlami kalmiyor neticesinde. ıster maddi, ister manevi her kazanimin deger gormesi icin en az bir diger kisiye ihtiyacimiz var.

    tek bir cumle dahi bahsedemedigin insan yoksa kitaplar, sadece birer kagit parcasi..

    dunyanin sirrini cozsen dahi, mesela olumsuzlugu bulsan dahi bu tercih edebilir olmayacaktir.

    ve bir bayram gunu gitmistik yakin akrabalarimdan birine. onlar da istanbul'da oturdugu vakitlerde surekli yanlarina gittigim insanlar artik baska bir sehre tasinmak zorunda kaldiklarindan beri hic gitmemistim.

    eve girdigimde her sey ayniydi, ayni duzensizlikte. bikmis kardesler.. yasiyormus gibi yapmaya devam etmek icin yemek yapan bir anne.. benim geldigimi bile fark etmeyen; balkona cekilmis onundeki kul tablasini izmaritle doldurmus, kitap okuyan bir baba..

    gelmeyen misafirlere alismislar hepsi. kapi caliniyorsa muhakkak aile'den biri. kimse birbiriyle konusmuyor, baba elinde koca bir kitap altini ciziyor.

    altini ciziyor..
    bazi cumlelerin..

    ve butun bunlar, kimse icin..

    o gun anladim..
    o baba, delirmemek icin okuyor o kitabi.. yasamaya devam ettigine kendini inandirmak icin.. anlatacak kimsesi oldugundan degil, hayatla arasindaki tek bag olarak, onu gordugu icin..

    cumlelerin altina, hayat cizgisini cekiyor.
    o kitabin yerinde olmak istemiyor sanki hicbir kitap, o sorumluluk altinda..

    o kitap, delirmemek icin okunuyor..
  • doktora gitmek
  • bir şey düşünmemeye çalışmaktır ki bu da en kolay uyuma yöntemiyle olur. kimseyle konuşmamak, bir şey duymamak, bir şey yapmamak, bir şey düşünmemek için uyunur. güzel şeyler düşünerek uyunur.
  • ben uyuyorum mesela.
  • dellenmemektir. dışarıda delirten ya da dellendiren hususlar bulundukça, insanın kendine bunu yapmaması gerekir. yani kısaca kendinizi dellendirmeyiniz.
  • (bkz: hareket)

    delirmemek için bir şeyler yapmak yeterlidir. ne yaptığının genelde bir önemi yok. çalışmak uyku kadar iyi bir dinlenme yöntemidir beyin için.
  • (bkz: serenity now)
  • spor yapmak, sanat yapmak, büyük cinnetler geçirmemek için, küçük tatlı kavgalara karışmak, içinde dramanın olduğu her türlü şeyi hayattan çıkarmak.
  • https://www.youtube.com/watch?v=o6lwnodpstu dinlemektir. rahatlatır, eğlendirir, kafa dağıtır. üstüne üstlük dile dolanır.
hesabın var mı? giriş yap