• (bkz: tezer ozlu) nun agabeyi. ferit edgu ile birlikte varoluscu akim icerisinde yer almistir. bir kucukburjuva'nin genclik gunleri, berlin'de sanri, ithaka'ya yolculuk gibi tadina doyulmaz kitaplari vardir.
    stokholm'u viyana'yı ve onlarin kafelerini ondan iyi kimse anlatamaz.
    turk edebiyatinda nedim gursel'le birlikte en iyi "sevisme" yazan yazardir.
  • neden bu kadar az okunduğunu anlayamadığım, yazdığı satırlarda ara ara kaybolduğum güzel bir insandı.
    her şey sevgi ile öykü ile ilgili. iyi ki kalmış, iyi ki yazmış.
    saygı ile anıyorum.
    güzel bir sözünü paylaşmak istiyorum.

    "şimdi düşününce, yaşamım, birbirinden ayrı parçalar halinde yaşanmış çok uzun bir süreç gibi geliyor bana. hayatın kısa olduğunu söyleyenlerle aynı düşüncede değilim. tersine, çok uzundu, çok uzundu iç sürem..."
  • 1935 yılında istanbul'da doğdu.
    ödemiş istiklal okulu, izmir karşıyaka ortaokulu, kabataş erkek lisesi (1953) ve iü hukuk fakültesi'ni bitirdi (1959). bir yıl kadar paris'te kaldıktan (1961-62) sonra türkiye'ye dönerek iü hukuk fakültesi'nde hukuk felsefesi ve metodoloji kürsüsü'nde asistanlık yaptı (1960-64). siyasal eylemleri nedeniyle işine son verilince, avukatlık mesleğine döndü (1964-79). 1971'deki askeri müdahaleden sonra bir süre tutuklu kaldı. 1979'da isveç'e yerleşti; burada hukuk danışmanlığı yaptı. 1980'deki askeri darbeden sonra vatandaşlıktan çıkarıldı; türkiye'ye ancak aralık 1989'da dönebildi. isveç yazarlar birliği (sveriges författarförbund) ve isveç pen kulüp üyesi. stockholm ve istanbul'da yaşıyor. ilk şiirleri, 1952'de kabataş lisesi öğrencilerinin yayımlandığı dönüm dergisinde, daha sonra türk dili'nde çıktı (1953). öykü, deneme, eleştiri ve çevirileri mavi, a, türk dili, pazar postası, yeni ufuklar, soyut, somut, yeni edebiyat, gösteri, adam öykü dergilerinde yayımlandı. 1980'den sonra roman, anlatı, anı, günce ve gezi kitaplarına ağırlık verdi.
    yapıtları :
    öykü:
    bunaltı, 1958; soluma, 1963; boğuntulu sokaklar, 1966; aşk ve poster, 1980; stockholm öyküleri, 1988; istanbul büyüsü, 1994 (der beginn einer liebe, frankfurt: literaturca verlag, 2002); geçen yaz kentte kızlar, 2001; sapka, deniz kıyısı ve yüz, 2003.
    roman:
    bir uzun sonbahar, 1976; bir küçükburjuvanın gençlik yılları, 1979; bir yaz mevsimi romansı, 1990; tatlı bir eylül, 1995; ithaka'ya yolculuk, 1996.
    anlatı:
    bir beyoğlu düşü, 1985 (ein istanbuler traum, franfurt: dağyeli verlag, 1987); berlin'de sanrı, 1987 (halluzination in berlin, berlin: aubau verlag, 1992; halluzination a berlin, paris: publisud, 1993).
    anı:
    sürgünde on yıl, 1990.
    günlük:
    berlin güncesi, 1991; paris güncesi, 1999.
    gezi:
    ne mutlu ulysses gibi, 1991.
    eleştiri-deneme:
    borges'in kaplanları, 1997; kentler, kadınlar, yazarlar, 2003; samuel beckett'in terzisi, 2003.
    diğer:
    siyasî yazılar, 1993; balkur'da akşam yemeği (düzyazı şiirler ve bir öykü), 1997.
    ödülleri :
    1964 tdk öykü ödülü (soluma).
    1989 sait faik hikâye armağanı (stockholm öyküleri).
    1990 orhan kemal roman armağanı (bir yaz mevsimi romansı).
    1997 dünya kitap dergisi yılın kitabı ödülü (ithaka'ya yolculuk).
    1998 yunus nadi roman ödülü (ithaka'ya yolculuk).
    1998 düşler öyküler dergisi öykü onur ödülü.
    2004 tgc sedat simavi edebiyat ödülü (amerika 1954)
    dunyakitap.com'dan
  • anlatması da anlaması da zor olan yazarlardan birisidir. eserlerini okurken "ne anlatıyor yahu bu adam" demişliğiniz vardır. fakat okudukça görürsünüz ki insan denilen kuyunun içine bir merdiven dayamıştır ve ha bire aşağılara doğru inmektedir. bazen o kadar derinlere inerki içinizdeki o derinliği gayet güzel hissedersiniz. eserlerindeki dil sadedir. "ne var bunda bende yazarım" deme gafletine düşürebilir sizi. popüler olmak gibi bir kaygısı hiç bir zaman olmamıştır. yazarlığa ticari anlamda bakmadığı eserlerinden rahatlıkla anlaşılabilir. hakettiği değeri göremediğini düşünüyorum. bunun sebebi olarak da belli bir seviyenin üzerindeki edebiyat camiasına hitap etmesini görüyorum. hala yaşıyorken bir adresini ve yahut bir e-mail adresini bulabilsem çok mutlu olurdum.
  • yapay, zorlama, snob bulunmasını doğallıkla karşıladığım edebiyat adamı. oysa öyle midir demir özlü? türk edebiyatının en ince birkaç kaleminden biridir. yok olup gitmekte olduğumuzu, büyük savaşın içinde korkakça durduğumuzu; ikiye ayrılmış yolların, uzak kentlerin, sürgünün tam ortasında yürüdüğümüzü -üstelik o naiflikten hiç de beklenmeyecek hayvani bir cinsel arzuyla- ben bu adam kadar kendinden emin, büyük ve güzel bir farkındalıkla anlatanını görmedim.

    varoluşçuluk bir yana da, eğer türkçede bir kaybeden edebiyatı varsa, bu özlü'yü okumadan anlaşılamaz. kanımca tezer özlü hep daha sonra gelir, her anlamda daha sonradan.

    bu arada sel'den çıkan son kitabı için: (bkz: kanal kentlerinde)
  • (bkz: bir beyoğlu düşü), (bkz: berlin'de sanrı), (bkz: kanallar) ve (bkz: amerika 1954) isimli eserlerini okuma fırsatı buldum. ilginçtir hepsini de çalışmaktan yorulmuş ama yeni iş ararken, ve inzivaya çekildiğim dönemlerde, tek seferde okudum.

    daima, başladığı ritmde biter eserleri. arada kısa heyecanlar olur. çok önemli bir görüş savunmaz, siyasi çıkarımlar olmaz. sadece insan anlatır demir özlü. yalnızken pencereden bakıp bir şeyler düşünürsünüz, gelecek ile ilgili hayal kurarsınız ya da kaygı duyarsınız.. demir özlünün karakterleri de non-stop bu ruh halindedir. etraflarında olup bitenleri yeniden düşünürler, sorgularlar.
    bunalımı, umudu, sevinci, korkuyu,mutluluğu... düşünce - iç ses formatında çok iyi veren bir yazardır.
  • kızkardeşi tezer özlünün hiç yayımlanmamış eserlerini feriköy'deki anne evinde bulan ve yarın isveç'e gidecek olan yazar, the marmara müdavimi.
  • o da sık sık "bulvar" der, tıpkı tezer gibi.
  • sevgili kardeşi tezer*'in yanına gitmiştir. arkada kalan ferit edgü yalnız kalmıştır, sezer duru biraz olsun dindirir belki edgü'nün yalnızlığını.
  • (bkz: kentler ve gölgeler) 'de stockholm'den bizlere (bkz: ilhan koman) 'ı anlattığı güzel bir bölüm var.
    link
hesabın var mı? giriş yap