• eskiden
    dendenin derdi
    yaramaz çocuk gibi
    tam altına gelmekti
    cümle alemin.
    sonraları
    copy paste geldi ve
    tabuları budayıp
    resimler yapıştırdı
    unutturuverdi
    bu densizi.
  • okuma önceden öğrenilmişse ve insanın öğretmeni kendi annesi olursa tahtaya yazılan fişleri birer sayfa yazmak yerine denden koyup hem şebeklik yapmak hem de veletlik(!) yapmak ister minik bünye. yaparsanız.. peki ne olur? anne/öğretmen gelir ve tüm sınıfa ibret-i alem olsun diye tokadı basar, geçer. göt olduğunuzla kalırsınız..
  • ilkokul ikinin sonlarına doğruydu bu noktalama işaretiyle tanışmam.

    öğretmen iki sene boyunca sayfalarca alt alta yazdığımız ali ata bak, emel eve gel, ışık ılık süt iç, cumhuriyet çok yaşa, oya okula koş'tan sonra ''lan gerizekalılar aslında böyle bi işaret vardı yukardakinin aynısı demek la nası kekledim sizi iki senedir'' dercesine bunu bize ikinci sınıfın sonunda öğretmişti.

    ama ben naptım sevgili denden severler (wipeout dış sesi gibi konuştum) naptım biliyonuz mu. öğretmen dendeni öğretti ve hadi yapın bakalım dedi ya. hepimiz çılgınlar gibi denden koyuyoz alt alta üst üste falan. sonra ben sayfa bitince arka sayfaya geçip hiçbişey yazmadan denden koymaya devam ettim kalbin kadar temiz sayfanın en tepesinden. bunu gören öğretmen ''hah işte tam da bunu söylemek istiyordum'' diyip benim defteri kaptı ve cümle aleme ibret olarak ''işte böyle yapmayacaksınız. böyle olmaz. en üstte bişey yazılı olmalı ki altına denden koyabilelim'' dedi.

    ben o gün bugün denden kullanmam arkadaşlar. o gün bugün kılım ben bu işarete. her ne zaman yapmaya kalksam defterimin ibret için sınıfta dolaşma sahnesi aklıma gelir koyamam o dendeni yazarım hepsini bi daha. daha iyi.
  • cocuklugumuzun copy/paste i işte.
  • farsça "dendân"
    1. dişler
    2. arap yazısında be, te, sin vb. harflerinin çıkıntıları.
  • bursa'da hafta sonları canlı müzik yapılan mekanlarda sahne alan bir rock grubu. güzel, geniş ve eğlenceli bir repertuarları var.
  • babamdan öğrendiğim ilk noktalama işaretiydi. (telaffuzuna bayıldığım apostrofu ise abimden öğrenmiştim.) daktilosunu karşısına almış, köy derneğinin bitmek tükenmek bilmez makbuzlarının başında bir şeyler yazıyor, kayıt defterine uzun listeler işliyordu; bazı isimlerin ve rakamların altındaki eğik çizgileri görünce harflerden çok farklı bularak "bunlar ne, nasıl okunuyor ki" demiştim, "denden, kızım" demişti. meraklı çocuk gözlerim hem yeni bir şey öğrendiği hem de öğrendiği bu yeni şeyin tam olarak ne anlama geldiğini çözemediği için bir an bakakalmıştı öyle, o da şaşkınlığıma bakıp keyifli keyifli gülerek açıklamıştı. şimdi bir metinde ne zaman denden işaretlerini görsem aklım ve gönlüm o vakitlere uçup gidiyor, babamın daktilosunun tıkırtılarıyla birlikte o eşsiz anları ne kadar özlediğimi gözlerim sızlayarak fark ediyorum.
  • takıntılı kişilerde yazma işini kolaylaştırmaktan ziyade zorlaştıran işaret. küçükken yaptığım anlamsız davranışlardan biri öğretmen bir şey yazdırırken harflerin büyüklüklerini, kelime arası boşlukları, satır sonlarını falan "denden" işareti kullanacak şekilde ayarlamaktı. bazen sırf denden işareti kullanabilmek için birkaç kelime silip daha büyük ve aralıklı ya da daha küçük ve birleşik yazdığım olurdu. modern insanın en mustarip olduğu sorunlardan mekanikliğe çare olarak ortaya çıkan anlamsız eğlence biçimleri var ya, bu da o hesap galiba. 40 dakika boyunca hiçbir şey düşünmeden, üretmeden, bir şey katmadan yazmak zorunda oluş böyle oyunlar oynatıyor insana. eğitim sistemimizi kınıyor, bana okumayı sevdiren lise edebiyat hocama saygılarımı sunuyorum.
  • (bkz: sahte okey)
  • yazı aleminin yankısı.
hesabın var mı? giriş yap