• yunusların en sevdiği yiyecek. pembe yunuslarla akıllara zarar manzaralı bi adanın yanında 3 hafta geçiren bi araştırma grubuna, ayrılık zamanı hediye olarak getirmişti yunuslar bundan, belgeselde gözlerimle gördüm*. dış ses de dedi ki, bu hareket göründüğünden de anlamlıymış, yunusların insanlara hediye vermesinden öte, en sevdikleri yiyeceği getirmeleri bonus bi mucizeymiş*
  • insan beyninde milyarlarca nöron varken, bu canlıda sadece 20.000 nöron vardır. ama yine de öğrenebilme yeteneği vardır.

    ör: deniz hıyarına hafifçe dokunulduğunda tepki vermez, ardından güçlü su fışkırtınız hemen kıvrılır. bu hareketleri birkaç kez tekrarlarsanız, en sonunda hafifçe dokunulduğunda da tepki vermeyi öğrendiğini görürsünüz.
  • mıncıklaması keyifli bir sualtı canlısı*. bir kız arkadaşımla scuba dalışı yaparken yerde görüp ona doğru uzatmıştım o da almıştı nedir bu diye. sonra birisi bunu sıçmış şeklinde işaret yaptığımda elinden fırlatışını hatırladıkça gülmekten yarılıyorum. hoş, sudan çıktığımızda gırtlağıma sarılmaya çalışmıştı ama o kısmını hatırlamak o kadar da güzel değil...
  • ilk balık tutma* denememde yakaladığım şey. doğanın "abi sen bu işe pek uygun değilsin" mesajı.
  • bu hayvanlar tehlike sezinlediklerinde anüslerinden iç organlarının tamamını veya bir kısmını* atarlar..sonra tekrar bu organları oluştururlar*.
    kurutulduktan sonra tatlarından yenmez..çin'de pazarlarda trepang adıyla satılırlar..
    ayrıca hemen hemen her denizde rastlayabilirsiniz.
  • cok değişik bi canli. psikolojimi bozdu resmen. değişik değisik huylari var ipnenin. tehlike aninda kendini şişirmesi, ic organlarini ve midesini götünden cikarmasi, sonra tekrar bu organlari olusturmasi, sabunumsu iğrenç bi sivi salgilayip ortadan sivişmasi falan.
    ama yufka gibi de bi yüreği var. tehlikedeki bir baliği -inci baliği- tehlike geçene kadar götünde sakliyor bu abimiz. ınci baliğinda da hic mide, hic utanma yokmus arkadaş.. izlemeyin sakin. google'a falan yazmayin sea cucumber pearlfish falan. aman diyim. haha.
  • ilk kez aristotales tarafından incelenip kayda geçirilen, omurgasız hayvan türü. hayvanın şekline bakan aristo töbee töbee deyip bu hayvana ahlaksız anlamına gelen holoturie adını koymuştur.
  • buna hangi hayta isim verdiyse, bu ismi verirken ya kafası güzeldi ya da başına silah dayalıydı. zira aklıselim birinin yapabileceği bir şey değil bu. deniz hıyarını önceden -belki de senin gibi sözlükçü- denizde yetişen hıyar zannederdim. denize kıyısı olan ovaların yanıbaşında bittiğini düşündüğüm bu nanenin, tıpkı hıyar gibi, çeşitli salatalara doğrandığı zannederdim. zamanla öğrendim ki, deniz hıyarı denen şey omurgasız hayvanmış! bizler hıyara tuz koyup salata, cacık yaparkene, o plankton ve organik maddelerle beslenirmiş. uzak doğu'da bunu yiyenler de varmış amma, yakın akrabalığı olduğunu zannettiğim hıyar ile alakası yokmuş. bir isim insanı bu kadar mı yanıltır be! söyleyin bu güzide hayvana kim koydu bu ismi? çıksın ortaya. vallahi az döveceğim.
  • "bu işte çok para var hacı!" hayvanı. fizibilitesini bile yapmıştı bir su ürünleri mühendisi arkadaşım. feridun bitir kılıklı olduğundan bir anda köşeyi döndü hesapta ama uzak doğuda bağlantı bulma olayı zor geldi biraz. pek elleyesi gelmez insanın bu hayvanı, kötü şeyler çağrıştırır.*
  • denizlerin akciğeri olduğu söylenen bu canlının türkiye'de de avlanması yasak ancak kaçak avcılık çok yaygın. özellikle kışın balık tutmak için gittiğim meralarda gece tam teçhizatlı dalgıçlar gelip açıklarda bu canlıları çuval çuval avlıyorlar. söylediklerine göre 15m derinlikten sonra kullandıkları ışıklar su yüzeyinden gözükmüyormuş. bu yüzden fark edilmesi oldukça zor. anca jandarma veya sahil güvenlik ancak denize girerken veya çıkarken yakalayabiliyor. şikayet üstüne yakaladıkları da oluyor ama gece o saatte sahilde kim olacak da şikayet edecek. ayrıca deniz hıyarı haricinde trofe sayılabilecek, anaç olan deniz hayvanlarını da yakalıyorlar. gece gözüne ışığı tutunca tavşan gibi donup kaldıklarını, elindeki çuvala rahatça soktuklarını söylüyorlar. özellikle ahtapotlar...

    geçen sene avcılığı yapanlardan biriyle konuşma fırsatım oldu. adam denize girmeden önce uyuşturucu kullanıyormuş, sürekli yasadışı işlerle uğraşmış, artık iş bulamayınca bu işe yönelmiş. bu işin toptancısının eskiden ayıklanmamış şekilde kilosunu 60 liraya aldığını, şimdi ise ayıklandıktan sonra 60 liraya aldığını söyledi. ayıklandıktan sonra kilosu 100+ $'a çin'e gönderiliyormuş yasa dışı olarak.

    yakalanınca ise oldukça ciddi cezaları var. bu konuda sahil güvenlik çok sıkı. bir kere tüm teçhizata el koyuyorlar. sonra çok ciddi para cezaları yiyorsunuz. ancak bu işle uğraşanlar genel olarak yasadışı işlerle uğraşan, malı mülkü olmayan insanlar olduğu için yedikleri cezalar bir işe yaramıyor çünkü ödemiyor, devlet de haczedemiyor. tekrar dalış kıyafeti bulup devam ediyor işlere.

    bir de tekneyle yapılan avcılıklar var. özellikle ayvalık adaları civarında yapıldığını duymuştum. teknelerle açılıp avlanılıyor. sahil güvenlik tarafından bir çok kez yakalanan ve adı çıkan tekneler mevcut. sahil güvenlik çok sıkı ancak koca denizde ellerinden gelen belli. %100 engelleme bir durum söz konusu değil. burada bizlere de görev düşüyor. azıcık şüphelenince bile hemen jandarmaya/sahil güvenliğe haber verilmesi gerekmekte. özellikle biri gece denize tüple dalış yapmak için giriyorsa veya su üstünde dalış şamandırası görüyorsanız(bot tipi olanlar) mutlaka şüphelenin.

    edit: yasaktan kastım şu; mesela balık tutmak herkes için serbestken(belli ağırlık veya sayıya kadar) ticari olarak balık tutmak için ruhsat almak zorundasınız. ancak deniz hıyarı için mutlaka ruhsat almak zorundasınız ve ticari balıkçılık gibi değil, kotaya tabi.
hesabın var mı? giriş yap