• bacakları yüzmeye yarayacak şekilde kürek biçimi almış deniz canlıları.

    yumurtalarını gece kumsallarda açtıkları çukurlara gömerler. ortalama 100 yumurta bırakabilirler. kuluçka süresi 2 aydır. yavruların cinsiyeti durduğu kumun sıcaklığına göre belirlenir. 29 dereceden sıcak yerlerde dişi, soğuk yerlerde de erkek deniz kaplumbağası nüfusu daha yoğun olur.

    yumurtadan çıkan kaplumbağa yavruları deniz yönünü denizin pırıltısından hissederler. suyun üzerindeki parlaklık onları çeker. denize varabilmeleri için etrafın tamamen karanlık olması gerekir. ışığı yanan bir ev, sokak lambası gibi bir durum varsa yavrular denize değil, ışık kaynağına yönelerek yola çıkabilmektedir. gece çıkmalarının sebebi asıl olarak güneşin kavurucu etkisinden korunmaktır. ayrıca güneş yönlerini şaşırtır.

    deniz kaplumbağaları, yumurtalarını bırakmak için sahile çıktıklarında, tuzlu gözyaşı dökerler. bunun sebebi denizde yüzerken içtikleri tuzlu sudan gelen tuz fazlasını atmaktır.

    yavrular büyüdükleri zaman yumurta bırakmak için doğdukları kumsala geri dönerler. yani nesillerce aynı kumsalı kullanarak çoğalırlar.
  • "genç charles darwin'in hayatta ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. babası onu sürekli iğnelerdi:
    - kendin ve ailen için hayırsız biri olup çıkacaksın.

    1831 yılı sonlarında çekip gitti.

    amerika'nın güneyi, galapagos adaları ve diğer yerleri kapsayan beş yıllık deniz yolculuğundan sonra londra'ya döndü. yanında üç dev deniz kaplumbağası getirdi ve bunlardan biri daha yeni, 2007 yılında avustralya'daki bir hayvanat bahçesinde öldü." eduardo galeano - espejos una historia casi universal
  • yapılan yeni çalışmalara göre; deniz sularındaki anormal ısınma bu gevşek arkadaşlarımızın yumurtlama alanı olan akdeniz sahillerinden vazgeçip ufaktan ufaktan karadenize doğru yayılmaya başlamasına sebeb olacağını göstemekte.

    yakın gelecekte biz karadenizliler de akdenizli arkadaşlarımız gibi sabahlara kadar yumurta nöbeti tutup minik gevşeklerin denize ulaşmalarını kolaylaştırmaya çalışacağız gibi görünmekte.
  • zeus, ra, hattusa, maya tanrilari hangisi yarattiysa bunu kendisinden razi olurum. ucmak hayalimken, aparatsiz yapamayacakken, bu hayvanla her yuzdugumde ucuyor hissine kapiliyorum.

    oyle guzel aciyorlar kollarini, miyop olsam suzuluyor sanirim bir marti.
    oyle guzel donus aliyorlar, izlerken ogreniyorum ellerimi kullanmadan donmeyi.
    oyle guzel dinleniyorlar, cocukluguma donuyorum, aksam serinligini bekliyorum oynamaya.
    oyle guzel canlilar, baska canlilari rahatsiz etmeden yasamam gerektigi bilgisini kaziyor her biri, beynime.

    ucmuslugum yok gokyuzunde aparat takmadan. yeryuzunde uctum sayelerinde, su altinda da olsa, yeryuzu.
  • kum 30 derecenin altındaysa bütün yumurtalar erkek, 30 derecenin üstündeyse tüm yumurtalar dişi doğarmış. su kaplumbağlarını yaratırken tanrı off günündeydi sanırım. :)
  • yumurtadan çıktığı an kendi kendine yeter. birbirlerinden ayrılan yavrular artık tek başlarına. on yıl boyunca farklı denizlerde yolculuğa çıkarlar. daha sonraki dönemlerde dişiler kumsala dönüp yumurtlarlar.
  • bu canlıların plastik ile olan imtihan videolarına hepimiz denk gelmişizdir. ağızlarından, burunlarından saplanan plastikleri çıkarmaya çalışan hayvanseverleri izlerken hep 'nasıl oldu da bu plastikler bu kadar etkili bir şekilde saplandı bu hayvanlara' diye sorardım. o zamanlar bu sorunun en yaygın cevabı kaplumbağların plastikleri görüntülerinden dolayı denizanalarına falan benzettiği hipoteziydi. bugün önüme gelen ve current biology'de(ki bilen bilir ne kadar sağlam bir journal olduğunu) yayında çok iyi tasarlanmış bir deneye göre ise mesele plastiğin görüntüsünde değil kokusunda. deniz kaplumbağaları plastiklerin kokularını, tıpkı yedikleri yemeklerin kokuları gibi algılıyorlar. her ne kadar bu durumu açıklaması bakımından önemli bir bilimsel bulgu olsa dahi yine de cevaplanmayan bazı sorular da yok değil.

    yayın:
    'odors from marine plastic debris elicit foraging behavior in sea turtles, current biology,
    https://doi.org/10.1016/j.cub.2020.01.071 '
  • deniz kaplumbağaları, yönlerini bulabilmek için dünyanın manyetik alanını kullanırlar.
  • yumurtasından çıkan deniz kaplumbağaları, yuvalarından çıkarlar ve beslenip büyüyecekleri açık denizlere yüzerler. yıllar geçip de kaplumbağa gelişirken binlerce kilometre yüzdükten çiftleşmek ve kendi yumurtalarını bırakmak için doğdukları sahillere geri dönerler.

    bu, yavrulara en yüksek hayatta kalma şansını sunmak için evrimleşmiş inanılmaz bir seyir çabasıdır. eğer bir kaplumbağa bir kumsalda başarılı bir şekilde kabuğundan çıkmış, kendisini avlamak isteyen yırtıcılara rağmen denize ulaşmışsa bu alanın geri döndüğünde kendi yavruları için de güvenli bir yuvalama alanı olma şansı yüksektir. (tabii günümüzde maalesef insan etkisi bunu olumsuz etkilemektedir.)

    kaplumbağalar doğdukları sahillere dönmek için bir dizi duyuya başvururlar. açık denizde yüzen kaplumbağaların güneş'in konumunu kullanarak yön bulabildiklerine dair kanıtlar mevcuttur. yine kokular da kaplumbağaların yön tayininde önemlidir. akvaryum testlerinde yavru deniz kaplumbağaların ortama verilen çamur kokusuna kafalarını sudan çıkararak yüzerek tepki verdikleri ancak diğer kokuları göz ardı ettikleri görüldü. bu da karaya özgü olan kokuları tanıyabildiklerinin düşünülmesine yol açtı.

    deniz kaplumbağalarının en önemli ve en gizemli yön bulma duyusu ise manyetik algılama duyuları yani dünyanın manyetik alanını algılama yetenekleridir. bunu nasıl yapabildikleri ise tam olarak bilinmemekle beraber, yavru kaplumbağaların denize yaptıkları ilk yolculukta dahi bu yeteneklerini kullandıkları bilinmektedir. doğdukları yerin manyetik imzasını öğrenerek yumurtalarını bırakmak için buraya geri dönebilmektelerdir.

    hint okyanusu'nda gps etiketleri ile izlenen yeşil deniz kaplumbağalarının son zamanlarda oldukça kaba bir manyetik haritayı takip ettikleri, hedef alanlarını yüzlerce kilometre aştıkları ancak bir şekilde rotalarını düzelterek, belki de başka duyularını kullanarak hedeflerini önünde sonunda buldukları gözlemlenmiştir.

    kaynak: science focus
  • bu yavrucakları, karaya çıkıp yumurtladıkları sırada ağlarken görmek mümkündür.

    sürüngenlerin böbrekleri, memelilerden daha az verimli çalışır. içtikleri deniz suyundan daha yüksek tuz konsantrasyonuna sahip idrar üretemezler.

    vücutlarında tuz birikmemesi ve sonucunda zehirlenmelerini önlemek için gözlerinde, tuz iyonlarını gözyaşına pompalayan tuz bezleri bulunur. vücuttaki tuz dengesinin sağlanması için bu tuz bezlerinin sürekli, aktif olarak çalışması gerekir.

    yumurtlarken ağladıklarını görmemiz ve bunu yumurtlama ile ilişkilendirme sebebimiz onları karada gördüğümüz tek anın bu anlar olmasıdır. aslında bu tuz bezleri su altında da çalışır yani "ağlama" dediğimiz işlem su altında da devam eder.

    bu ağlama fonksiyonu tuz dengesini düzenlemenin yanı sıra gözlere kaçan kumların temizlenmesi işlevini de görür.

    özetle, ağlayan bir deniz kaplumbağası gördüğünüzde, neden mutsuz olduğunu düşünüp kendinizi harap etmenize gerek yoktur.

    kaynak: bbc science focus
hesabın var mı? giriş yap