• ankara'daki itfaiye meydanı ile anafartalar caddesi arasında yer alan kısa bir caddedir (taş çatlasa 200 metre).
  • yeğenbey vergi dairesi'nin bulunduğu cadde.

    eski ankara'nın önemli caddelerinden biriydi. ilçelere kalkan dolmuşların durağı buradaydı. bala, haymana.

    asıl hareketliliğini eski adliyeden alırdı. adliyenin kapanması, itfaiye yönünden samanpazarı'na doğru geniş bir caddenin açılması o bölgede birçok eski ankara evinin yıkılmasına yol açtı. aslında bir tarihi doku yok edildi.
  • kayaş dolmuşlarinin kalktiği yerdi. hala öyle midir bilmiyorum ama ankara lisesinden buraya yürüyene kadar, yediğim sokak kokoreççiler, demode olmuş ama benim için kiymetli 3 kuruşa kasetler, pil taksak çalişir mi diye sorup sorup biraktiğim oyuncak arabalar, az itfaiyeye dönüp iyi durumda 2.el markali spor ayakkabi aramalar, sağ kolunu önüne ve arkasina doğru 145 derece sallayarak yürüyen varoş delikanlilar, çikriçilardan torbalari çaputlarla doldurup hizli hizli yürüyen sikmabaş teyzeler, mahalleye gitmeden hizli hizli içilen gençlik sigaralari, arada bir akmana çikip boza içmeler hala orada midir bilmiyorum. ama 90'lara kadar kizilayi henüz keşfedememiş ankara'nin doğusu için kaçiş yerlerinin kesişme noktasindaydi. cebeci, kurtuluş ve ulus var miydi daha eğlencelisi.
  • ankara'nın yok olan "esas" caddelerinden biri. şu anda derme çatma 2-3 yüncü, birkaç lokanta ve hamamdan ibarettir, anneanne-dededen dinlenen, dayının favori mekanı olan caddeden eser yoktur...
  • ismiyle heyecan yaratan cadde. sanırsın ki sağlı sollu denizcilerin takıldığı kafeler filan var, sokaklarda beyazlar içinde erler, üniformalarıyla daha da yakışıklı ya da güzel görünen subaylar, astsubaylar volta atıyor, çıkacakları sefer öncesi eğlencenin, zevkin dibine vurmaya hazırlanıyorlar.
  • ankara gastronomisinin iki mühim lokantası olan uludağ kebapçısı ve boğaziçi lokantası bu eski ulus sokağındadır.

    boğaziçi lokantasında ankara tava yiyip üstüne de fırın sütlacı iyi edebilirseniz, hem gurmeliğinizin hem de gurmanlığınızın hakkını vermiş olursunuz. çok lezzetli ve fakat oldukça ağır bir yemek deneyimi olur bu. hem malzemelerin kalitesinden hem de porsiyonların devasalığından. iki kişi gidip ikisini de paylaşmak ise daha aklıselim bir davranış olacaktır.
  • bir zamanlar (40'ların sonu, 50'lerin başı) ankara sahaflarının-kitapçılarının kalbi burada atarmış. sağlı sollu barakalarda pek çok kitap erbabı okurlarla buluşur, onlara aradıklarını buldururmuş.

    hattâ:
    (bkz: #141916275)
  • bu caddenin asıl adı karaoğlan caddesi , 20'lerde gayet canlı ve merkezi bir cadde. asıl angara ile yenişehir bölgesini bağlayan rotanın bir kısmı. bu bakımdan resmi kurumlar ve resmi-olmayan halkın kullandığı sosyal ortamların-mekanların şaşırtıcı bir karışımını teşkil eder. hala bunların bir kısmı cadde üzerinde ve hemen yakın bir alt bir üst sokaklarda, yine çok yakın meydanlarda yer alıyor: hanlar, hamamlar, bit pazarları, itibarlı okullar, eski zamandan kalma, merkezi imparatorluk otoritesini değil, sade vatandaşı, şehrin ticaret burjuvazisinin sade ve sivil ifadesini yansıtan harikulade camiler, alt tarafında ermeni mahallesi (en son 2019 senesinde burada mukim son ermeni vatandaşımız olan kirkor bey ile tanışıp kısa sohbet ettik), hemen üst başında yahudi mahallesi, havra, ayrıca yahudi hamamı...miras niteliğinde şehir dokusu değerlerini barındırır.

    angara'nın en güzel şehir merdivenlerinden biri de yine bu cadde üzerinde, ama yazmayayım.

    70'lerin başlarında, rahmetli pederim, beni bu cadde üzerindeki bir berberde tıraşa götürürdü. yine caddenin hemen üzerindeki bir binanın bodrum katında bulunan ayakkabı imalathanesinde tam ayağıma göre sipariş kösele-deri ayakkabı yaptırırdı. bunlar büyük miktarda ayakkabı imal ediyorlardı, ancak dostluğa binaen rica nedeniyle bu siparişi kabul ettikleirni tahmin ederim. zannederim firma sahibinin ismi remzi bey idi. kendi başıma gidip ölçü verdiğim aklımda, hatta bir defasında remzi bey, sen çok spor giyiniyorsun demişti bana (unapprovingly diyeyim), sipariş ayakkabılarımı teslim alınca da giyip sevinçle caddeden aşağı yürüyüp gittiğim de unutulmaz tabii.

    bir de bu caddenin eski zamanda sahhafların bulunduğu zaten entri olarak yazılmış, ben bilemiyorum. ancak şu var: meşhur sahih-i buhari külliyatı ki, 12-13 kadar hacimli ve dev abatlı ciltten oluşur. gözünüzde canlandırmanız için dev bir ansiklopedi takımı kadar hacimli bir külliyattır. genç yaşımdayken, 70'lerde abd'de bir dergide sahih-i buhari komple külliyatının ingilizce tercümesinin satışını yapan bir nevi küçük ilana denk geldim. ilana dikkat ettiğimde bunun angara'da denizciler caddesi üzerinde adresi verilen bir yayımevi-kitabevi olduğunu gördüm. telefonu var mıydı onu da hatırlamıyorum, gerçi olsa ne olacak? irtibat kurmak zor, ancak adresini not ettim. sadece merak saikiyle, angara'ya dönünce bir aralık kalktım gittim, yeğenbey vergi dairesinden aşağı doğru inerken sol kolda yeralan bir pasaj içindeki adresi verilen mekanı buldum. ancak mekan kapalıydı. her neyse, bina ön cephesinde pasajın girişi olan büyük kapı, angara'nın bazı binalarında görülen kahve-pembe taştan oyma taş işçiliği eseri gayet etkileyici bir mimari unsur olarak aklımda kaldı. hem o yapı hem de oyma taş kapı hala duruyor. yayımevi-kitabevi hakkında ise bilgim yok. kapalı olduğunu gördüğüm günden beri bir daha pasajın içine girmek fırsatı olmadı. meraklı bir teenagerın adres araştırmasının üzerinden 50 seneye yakın zaman geçmiş ki, dile kolay, yarım asır. uzatacak değilim, ancak o yayımevi tarafından yayımlanan külliyata bazı kütüphanelerde denk geldim, fakat detayını hatırlamıyorum, taa 70'lerde (çalışma daha önceden yapılmıştır gerçi) buhari külliyatının tamamını ingilizceye çeviren kimdi? angara'daki bir yayımevi bu işe nereden, nasıl girmişti? o konuları hala merak ederim. hafızam beni yanıltıyor da olabilir tabii. çok zaman geçmiş, ama bunu yazdıktan sonra hemen şimdi netten baktım buhari külliyatının birkaç farklı ingilizce çevirisi var. nedir? hangisi hangisidir? bilmiyorum, kifayeti müzakere. burada keseyim.

    caddenin adı, daha sonra değişmiş, cumhuriyetin ilk döneminde deniz kuvvetleri komutanlığı bu caddede yeralan bir konakta faaliyet gösterdiği için, denizciler caddesi adı verilmiş, öyle kalmış.

    ancak şu andaki perişan haliyle, mezbelelik sayılır. böyle olmaz yani, melih bey'in yirmi küsur sene bir hayrını göremedik, ama mansur başkan biraz eğilseydi bari diyeceğim ama, ne gezer? memleketin hali böyle
hesabın var mı? giriş yap