3919 entry daha
  • düşünceler beynimizin şeklini değiştirir.

    olumlu ve olumsuz düşünceler vardır.
    olumsuz düşünceler cereyan ettikçe beyninizde siyah yollar oluşur
    beynin her tarafı siyahlaştıkçada depresyon dediğimiz hal vuku bulur.

    bu siyah yollar sadece iyi deneyimler yakalandıkça açılır. her kötü deneyimde iyice bloke olur. özellike maymun zihne sahipseniz . beyninizde yarattığınız her kötü düşünce deneyim olarak algılandığından daha yaşamadan o alanı bloke edersiniz.
    son ilişkinizde aldatıldıysanız duygularınıza giden yollar kapanır. sonraki ilişkinizde duygusuzlaşırsınız.
    olumsuz düşünceler zihninize ulaştığı anda olumlu şeyler düşünün veya meditasyon yapın .
    beyinde siyahlaşma arttıkça etkinliği azalmaya başlar. eskisinden daha yavaş stabil ve bunak olursunuz . algılarınız kapanır.
    beyninize sis inmiş gibi olur.
    beyinde seri bağlantılar vardır ve kaotikdir.
    yani sevgi duygusuna giden yolda konuşma yetenekleriniz olur genelde. sevgi duygusunu hissedemezseniz konuşamazsınız.

    eski yolları açmaktan başka şansınız yok. yok o terapi bu terapi bu işler terapiyle olucak şey değil sizi şaşırtacak ve mutluluğa inandıracak gerçeklerle karşılaşmalısınız.
    bir rüya olur bir film olur okuduğunuz bişey olur ilham almaya çalışın.
    ilham dediğimiz şeyde zaten bloke olmuş yolları açmaya çalışmaktan başka bişey değil.
    denemeyi asla bırakmamalısınız.
    ne kadar yorulsanızda denemeye devam edin illa olumlu deneyimler yaşayacaksınız ve zamanla o alanın karamsarlaşması zorlaşacak.

    pes edip bi köşede olumsuz deneyimlerinize odaklanırsanız. beyininize bundan daha büyük bie kötülük yapamazsınız.
  • üzüntü değil uzun süreli, katı bir ruh halidir. insan yavaş yavaş, tatlı tatlı gömülüyor buna. bir süre sonra normali oluyor. depresyondayken "depresyon yokken nasıldım" hatırlanmıyor mesela. yani insan "bu depresyon değil, benim karakterim. ben böyleyim" diyebiliyor. çünkü ezelden beri öyleymiş gibi geliyor.

    tekrarlayan depresyondan muzdarip olunca biraz tanımaya başlamıştım. sonraki seferler başlangıçta şöyle oluyor: "aa tanıdık bir his. bunu biliyorum. uzun süredir yoktu ama hatırlıyorum". ama bu tanıma en başlarda oluyor. sonra tekrar içinde bulunduğu duruma kör olabiliyor insan.

    bir de depresyondayken normal halimi unuttuğum gibi normal normal yaşarken de depresyondaki halimi unutuyorum. o tanıdık, iğrenç his şöyle bir yoklayıp köşeden korkuttuğunda: "aa doğru, bu böyle bir şeydi" diyebiliyorum.

    çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda bunun ne olduğu hakkında hiçbir fikrim olmadığı zamanlarda zorlanmıştım. depresyon ve anksiyete teşhisini ilk duyduğumda biraz rahatlamıştım. en azından ne olduğunu anlamaya başlamıştım. kontrol etmeyi, bununla yaşamayı öğrenebiliyoruz sanırım.

    içinde yaşadığımız toplumun bilinçsizliği insanı epey zorlayan bir etken oluyor bu arada. "bende tansiyon var" ya da "reflü olmuşum" gibi söyleyemiyorsunuz bir ortamda otururken, içinizi dökemiyorsunuz. aksine, saklamak için çaba harcıyorsunuz. aman kimse anlamasın, yanlış düşünürler diye ayrı bir kaygı yaşıyorsunuz. kendi kaygılarınız yetmiyormuş gibi.

    halbuki çekinmeden konuşmak, paylaşmak güzel olurdu. tabi poponuzda sivilce çıkınca da söyleyemiyorsunuz ama söylemenize gerek de yok. çünkü konuşmak poponuzdaki sivilceye iyi gelmeyecek ama depresyona ve anksiyeteye iyi gelebiliyor.
hesabın var mı? giriş yap