• bir hoimar von ditfurth eseri. (bkz: bilinç gökten düşmedi)

    alan yayıncılık baskısında dinozorların sessiz gecesi isimli serinin 3. ve 4. kitapları olarak basıldı.
  • cumhuriyet kitapları'ndan da "bilinç gökten düşmedi" adıyla yayımlanmış eser. cognitive science hakkında bildikleri daniel dennett'tan ibaret olan benim gibi otomatlara hoimar v. ditfurth'un ilaç gibi geldiğini söyleyebilirim. bilinç kavramını ilk hücreden itibaren ele alarak süreci anlaşılır bir şekille tahlil etmesi ve bunu beş yüz küsür sayfaya yayarak yapması, dirfurth üstadın malesef şimdi azon ve karbona dönüşen ellerinden öpmek için yeter de artar bile...
  • hoimar amcanın zamanında oldukça ses getirmiş kitabı.

    evrime ilişkin detayları bulma amacıyla gidip aldığım - ki kitabın içinde detaylı bir şekilde mevcut- ancak kitabın daha önsözünde "bigbang öncesi ile ilgili bir şey söylemek mümkün değil" gibisinden bir ifade görünce; sizin bilim adamlığınıza ve teorinize tüküreyim diyerek masal kitabı niyetiyle okuduğum kitap. bu ne lan! tamam evrim süreci gayet doyurucu anlatılıyor - en azından kendi içinde tutarlı- ama tanrıya alternatif bir teori sunulmaksızın kitap bitiyor.

    çok uğraşmıştım tanrı/allah yerine bir şey koyabilmek için ama sonuç olarak bu ve benzeri kitaplar/kaynaklar allah inancımı netleştirdi.

    ön zöge edit: kuran veya incil vb. okuyup allahın varlığına inancını kaybedenler de olabilir. ister hiçbir şeye inanmayın, ister şanlı milan formasına tapın; saygı/sevgi hepimizin borcu. hürmetler.
  • --- spoiler ---

    /.../ ''hayatın doğum saatinde, önündeki yolu kendiliğinden yürümesini sağlayacak yapı taşları hazır durumdaydı. /.../

    biz insanların doğa tarihine bakış açımızın, daha doğrusu kendi dış dünyamız olarak var olan ve algıladığımız şeyi, bütün bir nesnel gerçeklik yerine koyuşumuzun ve onunla örtüştürüşümüzün, ikide birde değinegeldiğimiz temel bir zaafımızdan, anlayacağınız bu dünyadaki rolümüzü iyice abartmamızdan kaynaklanan bir yanılgı olduğu açıkça görülmektedir.

    içinde yaşadığımız, geçmiş ile gelecek arasındaki zaman dilimi, gelişme içinden, varlığımızın rastlantısal bir döneminin çekip çıkarttığı keyfi bir uğraktan başka bir şey değildir ve gelişme, elbette bu uğrağın çok çok ötesine geçecektir.

    bugünkü haliyle biz insanların beyninin, bütün bir dünyayı olanca özellikleriyle kavrayıp içerebilecek ilk basamağı temsil ettiği varsayımımızı haklı kılabilecek en ufak bir gerekçe, en ufak bir belirti yoktur ortalarda.

    /.../ kimi hayvanlar ultra ses dalgalarını işitirler; gene kimileri, bizim için pratikte var olmayan renkleri görürler; kısacası dünyanın, kavrayamayacağımız ve kafamızda, gözümüzde canlandıramayacağımız niteliklerle dolup taştığını en azından bilmekteyiz.

    '' görülebilir ışığın'' elektromanyetik dalgalar spektrumu içindeki payının ne kadar küçük olduğunu düşünmek bile, görme duyumuza bakarak, gerçeklik diye yaşadığımız şeyin, asıl dünyanın minicik bir bölümünü oluşturduğunu anlamamıza yeter.

    aslında hemen hemen kör sayılırız. algılama mekanizmamız, çevremizde sonsuz sayıda program cirit atarken, hiç değişmeksizin, net bir şekilde, tek bir istasyona ayarlanmış bir radyo alıcısını andırmaktadır.
    --- spoiler ---
  • kaç aydır okuduğum kitap. bir ara bir ay hiç okumadım, hâlâ kitabı okuyor olmamda onun da etkisi var tabii. kitaptan bir alıntı:
    ... bitkiler genelde, başka hayatları yok etmeden beslenebilen biricik dünya canlılarıdırlar.

    benim tepki: ah, çok tatlılar! bizse onları yiyoruz, onların hayatlarını ellerinden alıyoruz. mecburuz. :(
hesabın var mı? giriş yap