• thomas mann'ın 1911 yılında 26 mayıstan 2 hazirana kadar venedik'e gittiği bilinmektedir. karısı ve kardeşi ile seyahate çıkmadan birkaç gün evvel gustav mahler'in ölüm haberi gelir. mann'ın her fırsatta hayranlığını dile getirdiği, mektup arkadaşı ölmüştür. mahler'in besteleri üzerine yazışamayacaktır ikili artık. bu duygularla gittiği venedik’te gözlemlerine dayanarak unutulmaz eserini oluşturur. kahramanımız gustave ismindedir, soyadı ise bize ölümü çağrıştırmaktadır...
    visconti'nin 60 sene sonra kamerası ile bu eserin buluşmasının neticesi de ortadadır. mahler senfoni no 5'in özellikle adagietto'su ile birçok kare hâlâ aklımızdadır. alfried ile aschenbach'ın tartışması da unutulmazdır. alfried denince de, mahler düşünülünce tek isim akıllara gelir o da arnold schönberg’den başkası değildir. ayrıca hafta geçmemektedir ki finali yâd edilmesin...
    (bkz: mahler senfoni no 8)
  • thomas mann 'ın 1911 'de venedik'te lido'ya gitmesinden sonra, bu ziyaretin verdiği esinle yazdığı roman.
  • modernist edebiyatin alameti farikasi olan "olaysizlik" bu romana da ziyadesiyle damgasini vurmustur. hatta, damga vurmakla kalmamis, bir de uzerine fiyakali bir imza basmistir.
  • acayip sıkıcı bir thomas mann kitabı. güzeller güzeli venedik ise bu metnin hiçbir yerinde göstermez kendini okuyucuya, başlığına bakakalırsınız venedik arıyorsanız..
    ayrıca (bkz: morte a venezia) (bkz: tadzio) (bkz: venedik'te ölüm)
  • thomas mann’ın çeşitli yorumlara imkan veren bu noveli başlangıçta berkenntnisse des hochstablers felix krull’a eklenmek üzere kaleme alınmış,sonra bağımsız bir novel niteliği kazanmıştır.yazar onu goethe’nin sanatkar kişiliğini işlemek sağlam bir varlığın bir tutku tarafından istilasını,yani yaşlı goethe’nin marienbad macerasını konu almak niyetiyle işe başlamıştır.ama goethe’ye duyduğu saygı ve hayranlık onun cesaretini kırmış,bu niyeti bir sür erteleyecek bir çekingenlik yaratmıştır.novel kahramanı gustav von aschebach,brioni’de seyahatteyken öldüğünü gazetelerden öğrendiği sanatkar gustav mahler’in disipline tutuklu özellikleri’ni (die leidenschaftlich strengen züge) göstermektedir.bunun yanı sıra platon ve wagner’in hatırlatan özeliklerle birlikte otobiyografik yansımalar da söz konusudur;aschenbach’ın münih’deki evi,genç yaşta ulaştığı ün;temsil ve başarı tutkusu,sonra bir çeşit kaçış niteliğinde başlatılıp yarıda kalan bir ada seyahati ve bu seyahatin lido’da devamı ve daha önemlisi aschenbach’ın neler yazdığı gibi konular.venedik’te ölüm her şeyden önce eleştirici ve ironik mesafe içinde dile getirilmiş bir tükenişin (existenzvernictung) hikayesidir ki görünürde makamların turizmi engellememek amacıyla gizledikleri kolera salgınında hayatını kaybeden bir ünlü yazarı işler.
    novel kahramanı gutsav von aschenbach yaşlı bir yazardır.son derece disiplinli bir çaışma hayatı vardır: çocukluğundan beri zayıf bünyelidir,onun için hayatı ve başarıları hep bir mücadelenin sonucudur.bu özelliğiyle aschenbach,thomas mann’ın kahraman imajını gerçekleştirmektedir.yine yorgunluğunu gidermek üzere yaptığı gezilerden birinde aschebach esrarengiz giyinimli bir yabancıya rastlar ve içinde uzaklara,tropik ülkelere açılmak arzusu uyanır.birkaç gün sonra,münih’deki evinde ayrılarak akdeniz’deki kıyı şehirlerinden birine doğru yola çıkar.ilk vardığı yer ve deniz yolculuğundan hoşlanmayınca venedig’e geçer.otelde çeşitli milletlerden müşteriler vardır.rahibeler gibi giydirilmiş iki kızla onlardan çok farklı muamele gören bir erkek çocuk ve onların öğretmeniyle,herkes tarafından özel bir saygı gören anneden oluşan polonyalı bir aile yazarın dikkatini çeker.ama asıl ilgisi,on dört yaşlarındaki cazibe ve tabii zerafet timsali oğlana yönelmiştir.aschenbach,bu çocuğu seyrettiği sürece bu ilahi mükemmelliğin karşısında kendinden geçer.biraz gayret edince adını öğrenir: tadzio! onu görebilmek için her türlü çareye başvurur.ama hava şartları sağlığına elverişli olmadığı için oradan ayrılmaya karar verirse de tadzio’nun uğruna bundan pişmanlık duyar.bagajının yanlışlıkla başka yere gönderildiğini öğrenmek,bu yolculuktan vazgeçmek için bahane olur.artık bütün işi,çocuğun güzelliğini doyasıya seyretmektir.ansızın onunla gözgöze gelmesi ve çocuğun onu selamlaması,aschenbach’da ilginin tek yanlı olmadığı düşüncesini uyandırır.yaşlı şair,seven insan olarak,güzelliğin hayranı olarak tadzio’nun peşindedir: pazarları markus kilisesindeki ayinde,şehrin sokaklarında yorulmak bilmeden hep onu takip eder.venedik’de salgın bir hastalık olduğu ve turizm endişesiyle bunun makamlarca gizli tutulduğunu öğrenir.ama hakikat birçoklarınca anlaşılıp turistler kafileler halinde şehri terk edince bile aschenbach oradan ayrılamaz.tutkusu gün geçtikçe artar,hatta sevdiğine güzel görünmek için güzelleşmek,gençleşmek için kozmetikçilere gider,saçlarını boyatır,cildini gerdirir.yine birgn tadzio’yu takip ederken onu gözden kaybeder,yorgun düşmüştür ve satın aldığı fazla olgun meyvelerle serinlemek ister.otele döndüğünde polonyalı ailenin yola çıkmak üzere olduğunu öğrenir.bu haberle sarsılmıştır,o gün öğleye kadar kıyıda şezlonguna uzanarak tadzio’yu seyreder;deniz kıyısında yalnız başına dolaşmaktadır.şairi esrarengiz bir yere çağırıyor gibidir,o da bu çağrıya uyar.
    aynı gün dünya,büyük şair gustav von aschenbach’ın ölümünü haber alır.
    gustav von aschenbach,thomas mann’ın sanatkar figürleri arasında özel bir yer alır: sanatkarlıkla burjuva özelliklerini hayatında birleştirmiştir: başarıya ve işe önem veren ahlakçıların şairidir ve başlangıçta bu iradesiyle,azmiyle büyük şair etksini uyandırabilmiştir.ama sonra,güzel’e kapılıp gidince o zamana kadarki dengeli ruhu altüst olur:son derece biçimci bir hayattan koptuğu anda varlığının çöküşü başlamıştır.venedik’te ölüm (der tod im venedig), thomas mann’ın biçim bakımından klasik ölçülerde disiplinli bir novelidir ve yazarın kendi özellikleri olarak belirttiği kronist,dekadans yorumcusu,patolojik olanın ve ölümün hayranı,uçurunlara eğilimli estet karakterini (chronist und erleauterer der dekandence,liebhaber des pathologischen und des todes, asthet mit der tandenz zum abgrund) çok yoğun biçimde yansıtır.
  • thomas mann'ın 1912 de yayınlanan eseri. öncesinde goethe hakkında bir öykü olarak tasarlanmış ve fakat daha sonra yönünü değiştirerek farklı bir şekle bürünmüş.okurken gustav von aschenbach karakterinin tadzio adlı genç çocuğa duyduğu sevginin ne tür bir sevgi olduğunu çok sonra anladım. cinsiyet önem taşımadı sonraları.sevgiydi...gitmeye zorlayan ,kalmayı arzulatan bir sevgi.

    "fikir,güzelliğin önünde tapınarak eğildiğinde doğanın hazla titrediği düşüncesiydi bu."

    "fakat boş,bölünmemiş bir mekanda zaman duygusu da elimizden gider,ölçüsüzün içinde bocalarız."

    "çünkü insan insanı hakkında bir yargıda bulunmadığı sürece sever, yüceltir; özlem, eksik tanımanın bir sonucudur."
  • thomas mann ın 1911 de yazdığı novel.

    --- spoiler ---

    hikayenin baş karakteri gustav aschenbach adındaki yazardır. kendisi apollenik bir karakter olub aslen burjuvanın kralı olsada kaiser için yazdığı eser sayesinde adına birde soyluluk ünvanı olan "von" eklenmiş daha bir apollenik yani gustav von aschenbach olmuştur. neyse bu adam yanlız yaşamaktadır çünkü karısını genç bir oğlana kaptırmıştır. kısaca hayatında anladığımız kadarıyla cinsellik neyin yoktur ama içinde patlamaya hazır bir şeyler bulunmaktadır ki netekim bir gün üretkenliğinin sıfıra vurduğu bir zamanda biraz dolaşayımda zihnim açılsın derken o lanet olası kilisenin önünde ceset suratlı yolcu kıyafetli adam (ki aslen kendisi bana göre hermes psychopompos tur. aschenbach ın duygularını kabartarak aslında ölüme bir ruh daha yollamıştır) birden içindeki yolculuk yapma isteğini uyandırıverir. o zamanlar almanyada sanatın edebiyatın entellektüellerin vesairenin kısaca kültür ve medeniyetle alakalı ne varsa merkezi olan münihten, su kanallarıyla meşhur dolayısıyla nahoş nemli vıcık vıcık bir havası olan eskiden kalma eserleriyle meşhur venedik e gitmeye karar verir. daha vapurdayken gördüğü genç erkeklere yavşayan suratı makyajlı yaşlı adam aschenbach ın sonunun ne olacağının göstergesidir. venedikte kaçak olarak iş yapan bir gondolcuyla karşılaşır falan filan derken beyimiz kaldığı otelde tadzio isimli sarışın ve heykel misali bir vücudu olan polonyalı oğlanı görünce içi kaynamaya başlar. aslında beyimiz onun estetik güzelliğine aşık olmuştur (eee apollenik adamın aşkı böyle olur gidipte afrodit misali ateşli seks bombası misali bi kadına aşık olacak değil yaa!!) gel zaman git zaman aschenbach tadzio nun ilgisini çekmek için taklalar atarken oteldeki müşteriler yavaş yavaş azalmaya başlar. beyimiz bunu araştırır ve salgın bir hastalık beklendiğini ama kurnaz venediklilerin aman turizm sektörü darbe yemesin diye işin aslını sakladıklarını öğrenir. bu yaban ellerde hastalık kapma riski vardır ama o tadzio yüzünden venediki terketmez. beyimiz hala onun ilgisini çekmeye çalışmaktadır ve en sonunda o vapurda gördüğü ve iğrendiği yaşlı adam gibi kendine makyaj yaptırır ve sahile tadzio yu görebileceği yere sahile gider ama çoktan hastalığı kapmıştır ve oracıkta aşkını seyrederken ölüverir. ölürkende nemden midir nedir yüzüne yaptırdığı makyajı akıp onu çirkin grotesk bi hale sokar ama nihayet tadzionun ilgisini çekmeyi başarır.

    --- spoiler ---

    novel mitloji ve doğa kültür çatışmasının öğeleriyle dolub taşmaktadır. aschenbachın kendisi novel içinde tanrı apollonun temsilcisi gibi birşeydir.mesela 1970 lerde çekilmiş filminde aschenbach yazar olarak değil müzisyen olarak canlandırılmıştır. daha ilk başlarda görülen yolcu hikayenin kırılma anlarından biridir zira aschenbach onu gördüğü anda regresyon moduna girer. bana göre apollonun danalarını çalmasına kaşılık bağırsaktan yaptığı liri sus payı diye veren hermes apollona yine kazık atmıştır.

    thomas mann ın kendiside 1911 yılında venedik te tatil yapmıştır. ölümünden sonra eşi, venedik tatilleri boyunca kaldıkları otelde polonyalı bir oğlanın eşinin ilgisini çektiğini ve thomas mann ın sürekli onu izlediğini belirtmiştir. aslında gustav von aschenbach karakteri thomas mann ın bizzat kendisidir ve bir bakıma bu yolla gizli eşcinselliğini itiraf etmiştir (kendisinin sarışın oğlanlara bir ilgisi vardır başka eserlerindede tadzio vari sarışın oğlanlar görülmektedir mesela büyülü dağ daki hans castorp ta küçükken sarışın bir oğlana ilgi duymaktadır)
hesabın var mı? giriş yap