• herseyin basladigi gun, her gun gibi siradan bir gunmus; charles her zaman bindigi trenini kacirmis, bir sonrakine binmek zorunda kalmis ve olaylar gelismis. iyi ki gelismis, iyi ki håfström filmini cekmis... seklinde bir girizgahtan sonra ''two thumbs up'' diye ekliyor, roger ebert'e istemeye istemeye selam ediyoruz.

    * spoiler *

    filmde gerilimin tavan yaptigi sahne kuskusuz laroche'un (vincent cassel) charles'in (clive owen) evine geldigi sahne. adami bir anda ozelinin icinde, karisiyla dizdize bulunca bizimle beraber o da olayin ciddiyetini daha iyi anliyor. bu noktada insani sinirden güldüren bir detay varsa o da deanne'in yabanci hayrani aptal amerikali tribidir herhalde. laroche şirin fransiz aksaniyla konustukca kadinin agzi acik, basi yana egik sekilde onu izlemesini, aralarinda gecen ''au revoir'' diyalogunu baska sekilde aciklayamayiz herhalde. neyse... film oncelikle bir gerilim filmi tabii, ama dramatik ogeler de iceriyor her ''ikisi bir arada''/pazarlama harikasi holivud filmi gibi. trende tesaduf eseri tanisma sahnesiyle olsun, ''dudaklarina dokunmadan seni opebilirim'' diyaloguyla olsun, charles'in otel odasindaki ''o beni sirtimdan vurdu'' temali monologuyla olsun film icinizi titretmekten geri kalmiyor. bunlar gibi bir de charles'in kizinin hasta olmasi durumu var; o da charles'in santaj meselesini polise goturmemesinin ona -manevi olarak- ne kadar pahaliya mal oldugunu, ve lucenda'ya olan ilgisinin boyutunu seyirciye gostermek icin konmus bir detay. detaylarin yerinde ve gercekci kullanildigi bir diger konu da setting. chicago'da geciyor film, ve chicago'nun gangsterlerle, drug dealer'larla, itle kopukla hasir nesir olan gecmisi malumumuz. laroche'un charles'la bulustugu yer sehrin en tekin olmayan yerlerinden. ''polisli fahiseli sahne ne alaka?'' diyen olduysa, ''chicago'lu bir filmde chicago polisi olmadan olmaz...'' diyebiliriz kolaylikla. o sahnede arabada ölü olarak yatan winston'i polisin bulma ihtimali yurek hoplattiriyor, ama sahnenin bir baska fonksiyonu da sehrin, insanlarin ne kadar bozulmus oldugunu bir kez daha gostermesi. deanne'in filmin baslarindaki ''i hate the city'' cumlesi de filmin vermeye calistigi mesajlardan birinin bu oldugunu kanitliyor. daha winston'a dair soylenecekler de var ama burada keselim simdilik.

    * spoiler *

    sozun ozu: 'aman allahim nasil bir filmdir bu!' etkisi yaratmayacak olsa da, izlemesi keyifli bir film olmus.
  • ek$i sözlük ahalisinin aksine başarılı bulduğum film.

    --- spoiler ---
    öncelikle söylemeliyim ki filmde bir match point havası esiyor. (tabi başarılı demiş olsam da match point ile karşılaştırma nezaketsizliğinde bulunabilecek bir insan değilim bunu da belirtmeliyim).

    neyse filme dönecek olursak bu filmin bizi baştan sona germediğini söylemek haksızlık olur. ha belki kimini germek yerine rahatsız etmiştir ama bence bunu da saçmalamadan yapabildiği için güzeldir. gelin itiraf edelim çoğumuz bizi rahatsız eden filmleri sevmez miyiz? ayrıca filmin sonunu kestirmek csi veya benzeri dizi takipçileri için pek şaşırtıcı olmayabilir; ancak böyle bir sona (iki son mu demeliyiz yoksa) klişe demek de büyük haksızlık olur bence. aman ne kadar da mantıksız falan diye düşünenlere de derim ki böyle olmasaydı bu da film olmazdı.

    filmin benim açımdan en güzel özelliği çoğu hollywood yapımının aksine yasak aşkın yalan çıkmasıdır. filmin başında ve ortalarında "ah be aşka tutkuya bak ne güzel sevişmeler olur hay maşallah" diyecek oluyor ve yanılıyoruz. aşkla göz boyamayan bir film bu yani. insanın biraz gözünü korkutuyor olsa da bu da ilginç bir yaklaşım. çekici kadının çekici erkeğe aşık olmamış olması bile amerikan yapımları açısından büyük bir adım olarak değerlendirilebilir.

    oyunculara gelince mr owen rahatsız duruşuyla gerçekten güzel iş çıkarmış. laroche arkadaş da sağolsun en güzel küfürlerimizi hak edecek bir oyun sergiliyor başarılarının devamını dileriz.
    --- spoiler ---

    son olarak diyeceğim bu film olağanüstü bir yapım olmasa da sıradan bir film hiç değildir.
  • çok süper bir klişeye sahip filmdir.

    --- spoiler ---
    esas oğlan takımları çıkartır, kapşonlu bol kıyafeti giyer ,aksiyon başlar

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    laroche*, charles*'in evinde kiziyla fransizca konusurken, soyadinin anlamini acikliyormus gibi yaparak charles'a da bi guzel giydirmektedir bu filmde. mimikleri kufuru hic caktirmasa da tam kufrederken charles'a attigi bakis ve charles'in "ne diyo bu pic acaba" tepkisi kacirilmamalidir.
    konusma soyle gerceklesir:

    laroche:"je m'appelle philippe laroche, comme une petite roche qui va bientôt baiser ton père par derrière"

    ingilizce cevirisi:
    "my name is philippe laroche, like a little rock who will soon screw your father from behind"

    hemen sonrasinda ise soylediginin aciklamasi olarak: "...it means a rock. like the little rocks rolling down a river" demistir laroche efendi.
    --- spoiler ---
  • charles karakteri filmin son bolumune kadar laroche tak dese sak diye yapan, o daha vurmadan kendini yere atan, evinde ona urolog ve hastasi pozisyonunda marseilles'i tersten soyleyen sinik bi adamken final sahnelerinde herifin icinden terminator cikti. ula boyle maharetin vardi da o kadar kotegi niye yedin?
  • filmde charlie karakterinin karısını oynayan aktris melissa george, friends'de ross ve rachel'ın bebeğinin dadısını oynuyordu. rachel'ı oynayan jennifer aniston da derailed'de başrolde. bu da böyle fuzuli bir bilgiydi. aynı bilgiye melissa'nın başlığından da erişilebiliyor o ayrı...
  • sonuyla başlayan filmlerden..
    once ohoo salak aldatma filmi diyerek izlemeye baslarsiniz,sonra adamın yaptıgı salaklıkları izleyerek delirirsiniz,sonra evet işte ne hale geldi dersiniz,ve beklenen son..
    jennifer aniston yine güzel neyse ki..
  • bazi roller bazi oyuncular icin yaratilmistir sanki. bu filmi izlerken de emin olduğum tek bir sey vardi, bu rol clive owen için degil, tamamen nicholas cage icin yazilmistir. karakter, davranisi, tepkileri... tam bir nicholas cage klasigi olurmus.
    clive owen, cokca da sevmeme ragmen, ezik kahraman rolüne bi turlu gitmemis gidememis.

    jeniffer anistona gelince de, oyunculuğu kotu diyemesem de bi seyler eksik. role bi turlu inandıramıyor insanları. belki de filmin sonunu tahmin etmek bu yuzden daha da kolaylasiyor. bir de brat pitti bunu terk ederek yaptigi angelina jolie tercihinden dolayi tebrik etmeden duramadim, filmle ilgili bi ayrinti olmasa da.

    film son yarim saatine kadar sıkıcı, daha dogrusu ic bunaltici, insani gerginlestiren bi yapisi var. son yarim saatte ise bir anda bosalim "oh be" dedirtiyor.
  • --- spoiler ---

    ''laroche,i chose this prison''

    --- spoiler ---
  • allahın sopası yok temalı film. clive owen için izlenmeli..
hesabın var mı? giriş yap