• yüzme konusunda rezalet bir ülke olan türkiye'nin (ki 3 tarafı denizlerler çevrili bir yarımada ülkesi olmasına rağmen insanlarını yüzücülüğe yönlendiremeyen bir ülke burası) en iyi yüzücüsü. eminim ülke çapında bir olimpiyat(!) düzenlense geçmediği yarıfinal, almadığı altın madalya kalmazdı. gelgelelim, o 6 kez katıldığı olimpiyatlarda onlarca ülke sporcusuna rakip oluyor. ve ne oluyor biliyor musunuz; bu adam ülkesinde "en iyi"yken dünya çapında vasat bir yüzücü oluyor.

    şunun gibi mesela; türkiye'de yere göğe sığdıramadığımız sporcuların özellikle avrupada 2. sınıf klüplere transfer olması gibi.

    ayrıca hakkında bundan böyle yapılabilecek en tutarlı tanım, "olimpiyatlara katılmış olmak için katılan medyatik yüzücü"dür. olimpiyatlara madalya için katılan sporculara ihtiyacı var bu ülkenin, "skor" elde etmek için katılanlara, "bulunmuşluğuyla" rekor kırmaya çalışanlara değil.

    rakipleri 20-30 yıl sonra çocuklarına olimpiyat madalyalarını gösterirken sözgelimi "bak evladım, bunu pekin'de, bunu da londra'da kazandım." derken, derya büyükuncu katıldığı 6 olimpiyatta çektirdiği fotoğrafları gösterip "bak evladım, bunu pekin'de, bunu londra'da çektirdim." diyebilecektir.

    her şeyden öte, katıldığı anlamsız yarışmalardan anlıyoruz ki özsaygısı olan bir insan sayılmaz. sporcunun hayatı düzenlidir, her saati planlıdır. saati geçtik, aylarca bedeninin düzenini kendi rızasıyla bozan bir insana ne derece saygı duyulabilir bilemiyorum. ama çok değil, o kesin.

    bundan sonraki medya kariyerinde başarılar diliyorum kendisine. umarım bir 10 sene sonra oynadığı dizilerden/filmlerden yazıyla sıfır rakamla 0 ödül aldığı vakit kameralara "bir sürü dizide oynadım ben, daha da olsa oynarım!" demeci vermez.
  • kendisi ile ilgili yazı yazacaklar için bazı hazır kalıplar:

    - türkiye'nin üç tarafı denizle çevrili olmasına rağmen
    - olimpiyatlar
    - olipiyatlara
    - olimpiyatlarda
    - başarısız olmasına rağmen
    - her seferinde
    - kendisi yüzme bilmemesine rağmen eleştiren
    - ülkemizde daha iyisi olmaması
    - survivor yarışması
    - nihat doğan
    - takdir edilmesi gerekirken
  • yıllarca yüzmüş bir insanım. derya büyükuncu'yu ilk defa 1984'te tanıdım. galatasaray'da aynı takımda yüzüyorduk. ablası berna ile beraber daha o yaşta türkiye rekorlarını tek tek kırıyorlardı. 100 metreyi, aynı takımda yüzen biz yaşıtlarından 10 saniye önde dönüyordu.

    şu ana kadar aldığı ne kadar madalya, kırdığı ne kadar rekor varsa sonuna kadar hak ederek kazandı. olimpiyatlara hep onun gitmesini eleştirmek sadece ve sadece bilgisizliktir. kimse oraya torpille gitmiyor. seçmelerden kim çıkarsa olimpiyata o gidiyor. derya'yı kendisini geliştirmedi diye eleştirmek de yine cahilliktir. her sporcunun bir kapasitesi var, derya da bu ülkedeki kendi dalında en kapasiteli sporcu oldu. ülkemizde hiç üzerine gidilmemiş bir spor dalında bile geldiği yer bence hayranlık verici.

    ülkemizde başarılı olmuş, kendi dalında mesela bilişim olsun, ciro olarak en büyük bir şirketi "google, microsoft, oracle'ın cirolarına bak bir de kendine bak" diye eleştirmeyi en hafif tabirle kendini bilmezlik, biraz daha ağır tabirle bir bok bilmezlik olarak adlandırırım.

    emre yerlici'den carlos sainz olmasını beklemek, hidayet türkoğlu'ndan kevin garnett olmasını beklemek, arda turan'dan ryan giggs olmasını beklemek, ahmet ümit'ten trevanian olmasını beklemek, haluk bilginer'den al pacino olmasını beklemek; dolayısıyla derya büyükuncu'dan mark spitz olmasını beklemek tamamen kötü niyetliliktir.

    ya da sadece ekşi sözlük yazarlığıdır.
  • her şeyden geçtim de öyle mallar var ki, savunurken ekşisözlük'teki entry giriş sayıları ve tarihleri arasında ilişkiler kuruyor. vay efendim 10 sene yalnız bırakmışlar -yani hiçbir şey yazmamışlar- sonra birden yazmışlar. o yüzden kimsenin eleştirmeye hakkı yokmuş.

    yavrucum, git biraz normal hayat yaşa. salak mısın nesin anlamadım ki. bütün dünyan burası mı senin? üç yaşında mısın?

    adam buradan yazınca gaza gelip süper yüzecek sanıyor, vay gerzek vay.

    not: birilerinin zoruna gitmiş. demişler ki derya'yı eleştirmek için tanımak lazım, savunanı eleştirmek için de tanımak lazımmış, mış da mış. hoş zaten ben derya'yı eleştirmemişim, düzeltme yapmadım ki ibret olsun.

    oysa bir yazarı eleştirebilmek gayet mümkündür. sadece bir entry yok ki, yazdıklarına genel bir bakarsın, anlarsın ne mal olduğunu.

    misal, o zoruna giden yazar, güya laf çakan yazar. okudum birkaç entrysini, kendisinin bir kısım örgütlere yakın olarak niteleyebilirim. yani ne yazıyorsan osun.
  • survivordan hala parasını almamış yüzücü.
  • 3 tarafı denizle çevrili aralarda gölleri, dereleri, sazlıkları olan bir ülkede havuzda yüzmeyi tercih etmiş kişidir.
    (bkz: it's a fact)
  • kendisini eleştirecektim ama hem yüzmedeki geçmişim hem de derya'nın gelecek olimpiyatlara da katılma isteği beni kendisini eleştirmekten vazgeçirdi.

    sonuçta önemli olan olimpiyatlara gitmek, o havayı teneffüs etmek, olimpiyat ruhu, spor, kardeşlik barış falan filan yani.

    umarım bu olumlu entry'm derya'nın başarısına bir katkı sağlar. en azından onu eleştirerek yoluna taş koymadım, onun gelecekteki başarılarına engel olmadım. mesut-bahtiyarım.
  • günah keçisi.
  • ucuz ülkenin ucuz insanları tarafından dillere sakız edilmiş olimpik sporcu. ortaya çıkan bu vahim tablonun geneline bakıp eleştiri getirmektense fırçada, boyada, çerçevede kusur bulursanız yaptığınız eleştiri bir boka yaramaz. nihat doğan'dan farkınız olsun bari.
hesabın var mı? giriş yap