derya sayın
-
bugün yeğenimin doğum günü. 2 yaşını dolduruyor prensesim. keyifliydim sabah kalktığımda. twitter'da haberlere bakarken öğrendim. "içimden sanki bir şeyler kopup gitti."
1994'te üniversiteye başladığımda tanıdım kendisini. leman dergisinin sıkı okurlarından biriydim. her bir sanatçısı ayrı bir efsaneydi elbette. yine de derya sayın'ın ayrı bir yeri vardı bende. çizgileri çok etkilerdi, yazdıkları çok etkilerdi. bir yandan müthiş anarşist/devrimci bir mizah, bir yandan müthiş naif ve romantik çizgiler, söylemler...
1995'te bir defter hazırlamaya başladım. leman'da çok beğendiğim karikatürleri kesip defterime yapıştırıyordum. derya sayın'ın karikatürlerini bir sayfada topladım. daha doğrusu yan yana iki sayfada. kâh güldürüyor, kâh hüzünlendiriyor, kâh içimdeki anarşisti hareketlendiriyordu.
o defter sayfasının görüntüsü: https://twitter.com/…ssey/status/649556348036907009
o sayfadan bir karikatür: https://twitter.com/…ssey/status/649554991699599360
bugün yeğenimin 2. doğum günü ve bugün derya sayın yok, gitti.
çamur gibi bir tat ağzımda, "bugün küskün bir gün var masamda"
http://youtu.be/edygsgvk0oa -
cassey'nin bir üstteki entry'sini görünce inanamadım. ne hissedeceğimi bilemedim. birkaç yıl önce tanışmıştım derya abiyle. oturup birlikte rakı içmişliğimiz var. sözü vardı, yaptıracağım ilk dövmeyi o çizecekti. benim bir türlü karar veremeyişimden ertelemek zorunda kalmıştık. "acele etme" demişti bana, "vücudunda hep kalacak bir şeyden söz ediyoruz, bir yere gittiğim yok, karar verdiğinde çizerim" demişti.
şimdi bir arkadaşını aradım. inanmak istemedim cassey'e. "ya, işte twitter'da eşek şakası yapmışlar" diyecekler diye bekledim ama yok. akciğer kanseriyle uğraşıyormuş bir süredir. kemoterapiye girerken kalp ilacını alamadığı için kalp krizinden kaybetmiş hayatını. sen kanserle mücadele et, kalp krizi gelip bulsun.
hala inanasım gelmiyor. -
90'larda milyonlarca gencin hayatına anlam katan ve dünyaya karşı uyandıran mizah dergilerinden aşina olduğumuz, üzerimizde emeği olan biridir. toprağı bol olsun.
-
giresunlu'ydu; kavafis'in* kent şiirini*, giresun ile de bütünleştirerek, en güzel yorumlayan kişilerdendir gözümde. pek çok gurbetteki giresunlu'nun ortak hafızasındadır o meşhur karikatürü:
http://img.hurriyet.com.tr/_np/6459/31636459.jpg
başımız sağolsun... -
çocukluğumun favori çizerlerinden. sıcak bir yaz günü babaannemin evinde divana uzanmış öyküsünü okurken hatırladım kendimi. eskiye ve güzele ait ne varsa gidiyor bir bir.
-
karikatürlerinde çizdiği detaylı arka plan ve manzarlarla hatırlayacağım usta karikatürist.
-
yakın bir arkadaşı(*) anlatmış kendisini. tıpkı derya abi gibi, hüzünlü ve dokunaklı bir yazı olmuş. o bizim emekçi dostu(!) dergilerde üç kuruşa sigortasız çalıştırıldığını da anlatıyor, en çok o dokundu içime.
yazıdan bazı bölümleri alıntılıyorum;
--- spoiler ---
karaköy rıhtımına yanaşan o büyük transatlantiklere bakar, içinde yaşananlar ile ilgili tahminlerde bulunurdu. karikatürlerine konuları gerçek hayatın tam içinden imbikten geçirir gibi süzerdi. “şimdi orada öpüşüp, sevişenler de vardır. belki de hayatının son deminde dünyaya açılmak istemiş olanlar da. paraları çok olanlar kumar masalarının etrafına dizilip poker oynuyor büyük paralar sürüyorlardır… acaba orada kavga edenler var mıdır? kaç hayat sığar bu gemilere? beyoğlu'ndaki gibi; kız araklamak isteyen erkekler briyantinli midir ki? zengin koca bulmak isteyen dar paçalı pantolon, mini etek giyen yüzlerinde tonla makyajlı avcı kızlardan var mıdır, varsa kaç tane vardır bu gemide? uzar uzar uzardı sorularımız ve cevaplarına birlikte gülerdik henüz çizilmeden.
.....
dünyayı değiştirirdi bir gecede olmadık renklere boyar, kimi zaman morcivert, kimi zaman kırmızısı bol olanından orange olsun dünya ister, hatta yeşilin en cırtlağına boyamak isterdi. savaşlar olmazsa, barışa gerek de olmaz der, duruma karşı çıkar, savaşları durdur, çocukları büyütür, ölmelerine engel olan hislerimizi ve sözlerimizi çarpıştırırdık çalışma masalarımızda.
.....
nazım hikmet'i anar, ahmet arif şiirleri okur, ara ara attila ilhan şiirlerini dinlerdik youtube'dan. can babanın, cemal süreyya'nın şiirleri çok zaman fon sesimiz olmuştur demlenirken yavaş yavaş. pablo neruda ve konstantinos kavafis'in dizeleriyle de karikatürlerini beslemiştir.
.....
çok iştahlı değildi kanser tedavisi görene dek ama neşe'nin (cehiz) pişirdiği balıkları ve fesleğenli makarnasını, benim yaptığım değişik börekleri yemeyi severdi. balık ve balık mevsimi dendiğinde aklına gelen ilk isim neşe olurdu. böreklerden en çok peynirliyi sevse de sebzeli börekleri de yerdi ama mantarlı böreği asla es geçemezdi. “bugün cebim kabarık leman'dan 100'lük geldi, mantarla yufka dışında ne alıp sana gelsem börek yapar mısın” demesini özleyeceğim.
.....
derya sadece karikatürist değildi, iyi bir ressamdı da. son nefesine dek kitap kapakları, portreler ve sulu boya resimler yaptı. en son arton boyacıyan'ın “yeter” isimli parçasına yaptığı klip çizimlerinden 400 tl aldığında zengin olduğunu söyleyecek kadar gönlü tok arkadaşımız, az kazanıyordu. özünde sigortasız çalıştığı (emekçi dostu) dergilerden aldığı ücretler ev kirasına bile yetmiyordu ama o bunu en yakınındakine bile hissettirmiyordu.
--- spoiler ---
çok daha fazlası var yazıda; askerliği, son gecesi, cenazesi, beyoğlu ve cihangir'de gezişleri, hastalığı, gece çizimleri, kıyafet seçimi ve dahası...
yazının tamamını okumak için; http://www.haberingundemi.com/…ir-derya-makale-9455
(*): gazeteci hatice özbay. "annelik ömür boyu" adlı kitabın yazarı. -
vefat etmiş.
gençliğimden bir parça daha kopup gitti. -
parkasının cebinde kitap taşıyan bıyıklı adam çizmeyi çok seven insandı, gitmeseydi iyiydi.
-
ani ölümüyle doksanlarda leman'ı düzenli takip etmiş herkesin içinden bir şeyler koparmış unutulmaz çizer.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap