• iki gözümün çiçeği keanu reeves in yıllar sonra romantik komediye döndüğü film..

    filmin en ilginç özelliği, tüm konuşmaların, kalabalık bir düğün ortamında tanışan iki insan arasında geçmesi... yani filmde keanu ve winona dışında kimse tek kelime etmiyor.. bişey içer misin diyen garson bile yok...

    bu iki asosyal ve sorunlu tip, öyle mekanlarda, öyle anlarda, öyle konular konuşuyorlar ki, yüksek sesle kahkaha atmamanız mümkün değil.

    evet itiraf ediyorum, bu adam bi kuru sandalyede saatlerce otursa, ben film diye onu bile izlerim... ama bu film gerçekten benim için çok keyifli bir pazar sabahı geçirme nedeniydi..
  • keanu reeves'in john wick 3'ün set aralarında uğrayıp oynadığı film. saç sakal, giyim kuşam ve konuşma şekli bildiğiniz john wick.
  • --- spoiler ---

    hayata bakışı aynı seviyede aşırı narsist 2 kişinin ilişkisini anlatan bir film. tabi böyle yazınca çok şey olmadı...

    denildiği gibi çok konuşuyorlar, çünkü kendileri gibi kişiler çok yok ve birbirlerini bulunca konuşmaktan kendilerini alamıyorlar, ilişkilere bakışları aşağı yukarı aynı olsada, birbirlerini anlasalar bile aynı sebepten (narsisizm) kendi aralarında bir ilişki istemiyorlar. biri gidiyor alakasız tiplerle idareten birşeyler yaşamaya çalışıyor öteki hiç çabalamaya bile çalışmadan parayla hallediyor.

    buna benzer çok film, dizi var ama en yakın ve bilinen örnek olarak house md'nin frozen bölümünü sayabiliriz. ikiside kendilerini cezbeden özelliklerine rağmen ilişkiyi başka şekillerde yaşıyorlardı. burda ise bir nevi mutlu son yapılmış, orası güzel olmuş. keanu reeves'in don ve çorapla sinüz temizlemesi, vinona ryder'in şarap gibi güzelliği, kırılganlığı, aşırı seksi pijamaları renk katıyor.

    posterleri çok acayip böyle şaraplı, asma bağları falan romantik komedi gibi duruyor ama daha çok olgun kesimin bir kısmına hitap eden bir film olmuş.

    --- spoiler ---
  • eğer ekşi sözlük erkeği bir film karakteri olsa bu filmdeki frank (keanu reeves) olurdu.
  • keanu abimizin ve winona ablamızın oynadığı iki kişilik film, sanki bir tiyatro oyunu gibi.
    bu dibine kadar yalnız ikili film boyunca konuşuyorlar, konuşuyorlar ve konuşuyorlar.
    ama ne konuşmak, sikişirken bile konuşuyorlar, film boyunca sadece bu sahnede güldüm, ama fena güldüm.
    aşk nedir, aşk muhabbet etmektir, sevdiğinle konuşmaktır, her konuda konuşabilmektir.
    işte bu yüzden çiftlere allah muhabbetinizi artırsın derlermiş eskiden.
    bunu anlatmış bu filmde, ilk yarı sıkıcı olsada, ikinci yarıda toparlanıyor.
    izlemeye değer bence.
  • sadece keanu reeves yüzü suyu hürmetine bile izlenebilecek film. yaşlanmış olsa dahi benim icin hep neo.

    kesinlikle kötü değil. başroller film boyu sadece konuşuyorlar. uçakta konuşuyorlar, arabada konuşuyorlar, kırlarda bayırlarda konuşuyorlar, masada konuşuyorlar, yatakta konuşuyorlar, hep konuşuyorlar. film bundan ibaret. ama sevdim. donuk karakterleri seviyorum, bu filmdeki karakter de donuk bir karakterdi bence, odun desem daha iyi mi olurdu bilemedim.

    filmle ilgili canımı sıkan tek şey az salonda gösterimde olmasıydı. çeşitli değişkenleri kombinleyerek anca bugün gidebildim. bu beni çok kızdırdı.
  • şahsen beğendim bu filmi. durmadan vır vır vır konuştular ama bu nedense hoşuma gitti. konuşmaları boş beleş ve gelişigüzelmiş gibi dursa da aslında doğru ve doluydu.

    keanu ‘yu hiçbir filmde bu kadar konuşurken görmemiştim.:)) sürekli herşeye muhalefet olması ve winona’nın da altta kalmaması ve ikisinin de bir çok dediklerinde haklı olması vs güzeldi. ben ikisini varsa da daha önce bir arada görmemiştim ama enerjileri güzeldi.

    üstelik keanu’nun bizim adımıza winona’yı
    winona’nın da bizim adımıza keanuyu tam da bizim düşündüğümüz şekilde fiziksel tanımlamaları da süper tatlıydı.

    mekanı çok kullanmasalar da mekan da çok sıcak ve tatlı geldi

    sonu klişeydi evet ama
    amann mutlu son olsun korona var zaten bari filmlerde mutlu son olsun
  • bayıldım. asıl o konuşmalarda bütün olay zaten. o iki narsistin diyalogları tek başına bir olay örüntüsü, hayata dair, her telden hem de. 40'lı yaşlarımın foreshadowingi gibi oldu, eminim bir düğünde bir benzerinin kahramanı da ben olacağım.

    --- spoiler ---

    -ayrıca seksi olduğun hâlde seksi giyinmiyorsun, seksapelin bunun tam tersi olduğunu anlamışsın ki bu çok değerli bir bilgidir
    --- spoiler ---
    (bkz: bir erkekten duyulan en iyi iltifat)
  • en sevdiğim aktör ve aktristi birleştiren filmlerden bir tanesi.

    keanu constantine'den sonrasında en sevdiğim aktör sıralamasına geçmeyi başarmış iken, winona'ya ise beetlejuice'dan beri sırılsıklam aşığım (yaşlandık ama ölmedik).

    filmin kendisine dönersek, aslında bir film değil bence bir diyalog kaydı. sinematografik olarak hiçbir özelliği yok çünkü, doğru düzgün kamera hareketi ve geçişler vs bile yok. baya bildiğin kamerayı karşıya sabitlemişler ve oyuncular karşısında konuşmuş kıvamında çekilmiş bir şey, o yüzden dediğin gibi sinematografik olarak bir değeri yok ve film olarak nitelendirmek istemiyorum kendisini. ancak bu izlediğim ve gördüğüm şeyi beğenmediğim manasına gelmiyor, gayet de beğendim, bir sabit bir kamera ile çekilmiş bir diyalogtan ibaretti evet, ama o diyalog o kadar güzeldi, keanu ve winona arasındaki dinamikler o kadar iyiydi ki, sıkılmadan izledim üstüne bir de oldukça beğendim hatta. dediğim gibi müthiş dolly zoomlar, panlar vs yok, süper ve özgün bir color grading vs gibi şeyler de yok. önemli ve kayda değer özgün bir konu ve hikaye desen o zaten hiç yok, ama iki tane müthiş tatlı insan ve oyuncu var.
  • herkes yapmak istediği işi yapmak ister. ve bir işte yeterince yetkin hale gelirseniz alternatifler arasından tercihte bulunursunuz. bu tercihiniz de mizacınızla, hayata bakışınızla, o an içinde bulunduğunuz duygu durumunuzla ilintilidir. filme dönecek olursak keanu reeves da winona ryder da -siz de takdir edersiniz ki- film yapmış olmak için film yapacak insanlar değiller. elbette yıllar sonra bazı projelerde yer almış olmaktan üzüntü duyabilirler. ancak o an öyle bir tercihte bulunduklarını kabul edebilecek olgunluktalardır.

    bu film ise bence "iyi ki yapmışım" diyecekleri bir film. çünkü -bana göre- zamanın çok ilerisinde bir film. işte modern insan ve modern insanın ilişkileri tam da bu olacak. biz henüz modernlik seviyesinde ilkel tercihlere olan yatkınlığımızdan dolayı bu durumu farklı değerlendiriyoruz. sıkıcı, monoton, gereksiz ve uzun diyalogların olduğu bir film olarak algılıyoruz. halbuki hayatlarının merkezlerine kendilerini koyan -narsist ve asosyal diyebileceğimiz- iki insanın hafta sonu boyunca hayatlarının merkezlerine kendilerini koymalarını, etraftaki onca olaya, kişilere ve akan zamana rağmen salt kendi isteklerini yerine getirmelerini çok güzel bir şekilde ifade etmişler. onca insana ve mekana rağmen sanki kendilerinden başka hiç kimse yokmuş ve her şey kendileri için yapılmış gibi davrananmaları, aralarında geçen konuşmalar ve bu konuşmaların sanki daldan dala atlıyormuş gibi gelişmesi beni fazlasıyla etkilerdi. bunda tabii ki benim de algılarımın seçiciliği söz konusu. fakat mutlaka kendinizden birşeyler bulabileceğiniz bir film. filmin sonu biraz seyirciyi memnun etmek için mutlu şekilde tamamlanmış. fakat gerçek hayatlar böyle olmayabiliyor!

    sonuç olarak -izleyince kaybolmayacak- bir buçuk saatlik şirin bir film.
hesabın var mı? giriş yap