• ampul formu 300.000 ıu, damlalıklı şişe formu 50.000 ıu d vitamini ihtiva eden d vitamini.

    tadı yağı benziyor diyen arkadaşlara gelsin:

    her 1 ml' lik ampulde: 7.5 mg (300.000 u.ı.) d3 vitamini, diğerleri: butilhidroksitoluen 0.26 mg, nötralize ayçiçek yağı q.s. 1 ml ihtiva eder.

    meali: 1 ml ayçiçek yağı içiyosunuz arkadaşım, içindeki 0.0075 gram d vitaminini tadacak haliniz yok ya.
  • üstteki entrye istinaden buradaki makalede bahsedilen ve faydası olmadığı söylenen vitamin d2. devit-3'de ise vitamin d3 formu bulunmakta ve refere edilen makaleye göre de eksiklik durumunda faydalı olduğu anlatılıyor. tavsiyem en azından refere ettiğiniz makaleleri kendiniz okuyun bari. bir sürü insan bu başlıkları okuyor ve olur olmaz edilen sözlere itimat edip alması gereken vitaminlerden de oluyor.
  • piyasada damlasını bulup ampulünü bulamayan veya ampulünü bulup damlasını bulamayanlar için doz hesabı şöyledir.

    1 damla devit-3 133 ıu'ye karşılık gelir.

    1 devit-3 amp 300.000 ıu;
    1 devit-3 damla 50.000 ıu
    olduğuna göre;

    ayda 1 amp içen birisinin damlayı aynı dozda alması için;
    - 6 günde bir şişe damlayı tamamen dikleyip içmesi
    - veya günde 75 damlayı bir dilim ekmeğe damlatıp içmesi gerekir. (sabah, öğle, akşam 25'er damla şeklinde de olabilir)

    bu arada amp 1,92 tl
    damla 4,53 tl

    geçmiş olsun..
  • suya düşen damlaları ile bardak içinde agar.io oynanabilmektedir.
  • bedavaya veriliyor bu nane, eğer yeni doğmuş bir bebeğimiz varsa. devletimiz çok yaşasın. ancak içinde bulunan koruyucu maddeler kanserojen imiş. çok afedersiniz yorrraaak diye bağırası geliyor insanın birilerine. carlson daily drop d3 diye başka bir d vitamini kullanıyor amerikalılar. içinde hindistan cevizi yağı ve d vitamini varmış sadece. demekki kanserojen madde koymadan da olabiliyor bu iş. ancak türkiyeye gönderim yapan site bulunamiyor maalesef. aklım almıyor sözlük.
  • yazlık bölgelerde oturanlar da dahil, maalesef birçoğumuzun ihtiyaç duyduğu ilaç. bunun en büyük nedeni, ne zaman güneşlenileceğinin bilinmemesi.

    bir bilgi düzeltmesi yapalım. d vitamini sentezini sağlayan uvb ışınları sonbaharın ortasından ilkbaharın ortasına kadar türkiye'ye gelmiyor. bu nedenle kışın istediğiniz kadar güneşe çıkın, d vitamini sentezleyemezsiniz.

    diğer 6 ayda ise uvb öğlen saatlerinde bize geliyor. dolayısıyla d vitamini sentezi için öğlen saatlerinde kısa süreliğine (20 dak. civarı) koruyucusuz olarak güneşe maruz kalmanız lazım. beyaz tenliler için bu oldukça zor, bunun için 5 dakika kadar çıkıp en az 15-20 dakika tekrar gölgeye geçmek lazım. bunu kendiniz ayarlarsınız.

    ayrıca güneşlendikten sonra sıcak suyla keselenerek duş almak yok. yoksa ciltte sentezlenen d vitamini cilt yağıyla beraber gidiyor. bunun yanında d vitamini kolestrolden sentezlendiğinden, çok düşük kolestrolü olanlarda sentez sorunu yaşanabiliniyor.

    uvb camdan geçemediği için mutlaka açık havada güneşlenmelisiniz. yine hava kirliliğinin çok olduğu yerlerde güneşlenilse dahi d vitamini sentezlemek zorlaşıyor.

    ilaca gelirsek bağırsaklarında emilim problemi olanlar devit-3'ü içerek değjl, iğneyle almalılar. diğerleri de ekmekle değjl, zeytinyağına dökerek almalılar. çünkü d vitamini yağda eriyen bir vitamin.

    içındeki bha içinse canan hoca, kar-zarar hesabında, kar kefesinin oldukça ağır bastığını söyler. kendisine göre d vitamini en az 80-100 arası olmalı. ayrıca artan d vitamini ile kalsiyum emilimi de arttığından bu kalsiyumu kemiklere ve dişlere yönlendirecek k2 vitaminince zengin gıdalar, kısaca mayalı gıdalar bolca tüketilmeli ve gerekirse k2 desteklerinden faydalanılmalı.
  • bilimsel dayanağı olmayan, kişisel tavsiye niteliğindeki yönlendirmelerle kullanılmaması gereken ilaç; her ilaç gibi.

    d vitamini, lokomotor sistem (kabaca iskelet-kas sistemi) açısından en hayati elektrolit olan kalsiyumun kan seviyesini düzenleyen temel mediyatörlerden biri. parathormon ve kalsitoninden farklı olarak çift yönlü çalışan bu mediyatör, doz bağımlı olarak kan kalsiyum düzeyini yükseltip düşürerek dokulardaki kalsiyum metabolizmasını ayarlar. dolayısıyla d vitamini yetersizliği gibi toksisitesi de kaçınılması gereken bir tablodur.

    peki ne yapalım, nasıl yapalım? en öncelikli olarak oradan buradan duyulanlara göre hareket etmek yerine işin ehli olan otoritelerin vardıkları sonuçlar dahilinde pozisyon almakta fayda var. o halde ne diyor bu otoriteler, bakalım.

    endokrin konusunda sözü en geçerli kurum olan endokrin derneği*, 2011 yılında klinik endokrin ve metabolizma dergisinde* bir derleme* çalışması yayınlayarak d vitamini eksikliği konusunda tetkik, tedavi ve korunma ilkelerini belirledi. konuyla ilgili üç ana maddeyi incelemek yeterli.

    1.1'de "we recommend screening for vitamin d deficiency in individuals at risk for deficiency. we do not recommend population screening for vitamin d deficiency in individuals who are not at risk." ifadesiyle d vitamini ölçümünün sadece eksiklik riski taşıyan bireylerde yapılması gerektiğinin altını çizen dernek, 1.2'de ölçümün teknik detaylarını açıklıyor.

    2.2'de "we suggest that adults aged 19–50 yr require at least 600 iu/d of vitamin d to maximize bone health and muscle function. it is unknown whether 600 iu/d is enough to provide all the potential nonskeletal health benefits associated with vitamin d. however, to raise the blood level of 25(oh)d consistently above 30 ng/ml may require at least 1500–2000 iu/d of vitamin d." diyerek 19-50 yaş aralığındaki yetişkinlerde kemik ve kas sağlığının idamesine yönelik günlük 600 iu d vitamini alınmasını önerirken, normal sınırlara ulaşma amacıyla daha yüksek miktarların gerekebileceğini ekliyor.

    ve nihayet 3.4'te "we suggest that all adults who are vitamin d deficient be treated with 50,000 iu of vitamin d2 or vitamin d3 once a week for 8 wk or its equivalent of 6000 iu of vitamin d2 or vitamin d3 daily to achieve a blood level of 25(oh)d above 30 ng/ml, followed by maintenance therapy of 1500–2000 iu/d." olarak belirlediği tedavi yaklaşımında, erişkin tedavisinin 50.000 iu d vitamini içeren preparatla (örneğin devit-3 damla formu) haftada bir olmak üzere 8 hafta sürdürülmesi gerektiğini belirterek idame tedavisinin 1500-2000 iu dozunda yapılması gerektiğini söylüyor.

    yani buradan çıkarılacak kilit önermeler şunlar:

    1) 50 yaş üstü bir erkek veya menopoza girmiş bir kadının aksine risk grubunda değilseniz, d vitamini seviyeniz açısından endişelenmenizi gerektirecek bir durum yok. beslenmenizden de önemlisi günde en az yarım saat güneş ışığı görmeye dikkat etmeniz yeterli. zira diyetle d vitamini ihtiyacınızın en iyimser ihtimalle %20'sini karşılayabiliyorken, kalan %80'lik kısmı -vücudumuzun en iyi d vitamini kaynağı olan- güneş ışığından sağlamak durumundasınız (yeri gelmişken, güneş ışığında d vitamini yok, yalnızca ultraviyole ışınlar deride depolanan d vitamininin aktif hale gelmesini sağlıyor). eğer rastlantısal şekilde d vitamini yetersizliğiniz saptanırsa, tedavi ilkeleri zaten bellidir.

    2) d vitaminini 30 ng/ml üstünde tutmak kadar seviyenin 100'ü geçmemesine dikkat etmek de mühim. çünkü, yukarıda da değinildiği üzere, d vitamini çift yönlü çalışan bir molekül özelliği taşıması nedeniyle yüksek seviyelerde kemik koruyucu özelliğini yitirerek rezorbtif (yıkıcı) etki göstemeye başlar ve kemik sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir. bununla kalmayıp kan kalsiyum seviyesinin yükselmesine bağlı baş ağrısı, uykuya eğilim, bilinç-hafıza bozukluğu, kas güçsüzlüğü, bulantı-kusma, tansiyon yüksekliği, çarpıntı benzeri çok daha tehlikeli ve hatta ölümcül sorunlara yol açabilir.

    3) tedavide 300.000 iu'lik devit-3 ampul formu kullanılmamalıdır! tıpkı kan seviyesinin 100 ng/ml'yi aştığında olduğu gibi, tek seferde alınan d vitamini dozunun 100.000 iu'yi aşması halinde de kemik sağlığı olumsuz etkilenecektir. hele ki bunun bilinçsiz kullanımla süreklilik kazanması, yukarıda sayılan semptomlara davetiye çıkarabilir.

    son söz: birtakım tuhaf şahsiyetlerin sansasyonel açıklamalarından ziyade konunun gerçek uzmanlarının önerilerine uymak ve sağlık önlemlerini profesyonellerin gözetiminde hayata geçirmek esastır. canan efendi'yi* de anlıyorum, muayenehaneye müşteri lazım neticede. fakat bu mevzular haybeden sallayarak olmuyor, güncel doğruyla çelişmemek lazım ki alaya alıp gülmesinler.

    kaynak: https://academic.oup.com/…article/96/7/1911/2833671

    edit: canan hoca'nın ve adını andığı yakınlarının en kısa sürede bir dahiliye muayenesinden geçmelerinde fayda var. o zikrettiği d vitamini seviyeleri normal olmamanın bile ötesinde.
  • vay arkadaş, 3 gündür bizim ufaklık için arıyordum bulamıyordum. meğer sebebi varmış. ah ulan, vatandaşın sağlığını şirketlerin kar emellerine oyuncak eden devlet. bir de sağlıkda dönüşüm falan demiyorlar mı, gel de delirme.

    -------------------------------------------
    ‘fiyat düşük olunca firma üretmiyor’
    d vitamini ilacının 4 buçuk aydır piyasada bulunmadığını söyleyen ankara eczacı odası genel sekreteri prof. dr. mustafa aslan ise konu ile ilgili şu bilgileri verdi:
    “ilaç 4, 4 buçuk aydır piyasada yok. ilacın fiyatı çok düşük… şu anki fiyatı 1.99 lira. ilaç takip sisteminde devlet bir ilacın nerede olduğunu, olmadığını, nerede yazılıp, nerede satıldığını tüm süreci izleyebiliyor. bir kutusunun bile nerede olduğunu tek tuşla görebiliyor. bu ilacın uzun süredir piyasada olmamasının temel sebebi fiyat politikası. buna benzer birçok ilaç yine piyasada yok. 550-600 ilaç bu şekilde piyasadan çekildi. bunların artmasından korkuyoruz. fiyatı çok düşük olunca firma üretmiyor. devlet uzun süre piyasada bulunmayan ilacı geri ödeme sisteminden çıkartıyor. ilaç geri ödeme sisteminden çıkartıldıktan bir süre sonra firma bir şekilde piyasaya sunuyor. ve en yüksek fiyata satıyor. söz konusu d vitamininin satış fiyatı 1.99 lira, maksimum piyasaya çıkış fiyatı 50 kuruştur. 8 lira olsa emin olun ki ertesi gün piyasaya çıkar. bunlara yetim ilaç diyoruz. hayati ilaçlar ama piyasada yoklar.. d vitamini de küçüklerin ve büyüklerin kullandığı hayati önem taşıyan ilaçtır.”
    -----------------------------------------------------

    üretici firmaya somuşlar, onlar da klasik, her büyük şirketin atrılmaz parçası olan "he canım tabi arkadaşım" modunda cevap vermişler;

    ‘talep geldikçe gönderiyoruz’
    ilacın üreticisi şirket ise konu ile ilgili hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada “üretim miktarlarımızda bir azalma bulunmamaktadır. ürünümüz planlandığı şekilde ve talep doğrultusunda, ecza depoları ve eczanelere ulaştırılmaktadır” denildi. (kendilerine yav he he demek lazım)

    büyük yabancı ilaç tekellerinde vicdan, insaf olmadığını biliyorduk. demekki yerli firmalarda nasiplerini almaya başlamışlar.

    http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/28172149.asp
  • ekmeğe damlatıp yediğimde salataya ekmek banmışım gibi hissediyordum. demek ki ayçiçek yağındanmış. vay arkadaş.
  • insanların sürekli ofislerde tıkılı kalması yüzünden önü alınamayan d vitamini yetersizliğine çözüm olarak reçete edilen ilaç/vitamin.

    2 senedir d vitaminim yerlerde sürünüyor. beyaz tenli olduğum için güneşten kaçıp bir de üzerine penceresiz dört duvar arasında 3 sene geçirince haliyle beni de buldu. sürekli bir el-ayak titremesi ve güçsüz/kesik uzuv hareketlerinin altından çıkan şey d vitamini seviyesinin kan tahlilinde 11 olarak gelmesiyle sonuçlandı (normal değerler 30-100, 10-30 arası yetersiz, 0-10 arası ölümcül yetersizlik). ben bunu aldım içtim iki kere mi ne 15 gün arayla, sonrasında 32'ye anca yükseldi.

    geçen hafta gene tahlil yaptırdım, gene 19'a düşmüş bok. ızdırabına sçtığım, güneşe çıkınca kavruluyorum, kaçınca bu sefer vitaminsizlikten öleceğim.

    bir de bazı insanların d vitamini sentezleme metabolizmasında sorun olabiliyor. onlardan biri miyim bilmiyorum ama anca günü kurtarıyoruz.

    bu arada ben bunu vakumlayarak çekiyorum, başka türlü dökülmüyor bir yere sağolsun.
hesabın var mı? giriş yap