• 2500 yıllık devlet aklı denen saçmalığı kim uydurdu? bizde böyle bir gelenek yok. şu an ise hiç yok. akp'nin muhafazakarlıkla, devlet aklıyla, gelenekçilikle ilgisi hiç olmadı. akp talan partisidir, yıkım partisidir. akp ne osmanlıyı anlayabildi, ne cumhuriyeti. kırmızı kitap yok. akp'nin uyduğu bir gelenek yok. sadece tek adamın, ailesinin ve üç beş zenginin çıkarları var. kurtlar vadisi izlemekten beyni sulanmış milletin. biz cumhuriyeti bile tek adam sayesinde kurduk, ne 2500 yıllık devlet aklından söz ediyorlar? mustafa kemal olmasaydı iç anadolu'da yok edilmeyi bekleyen bir devletçiktin sadece. ne geleneği?
  • bugüne kadar sözlükte tanımı yapılmamış olmasına şaşırdığım zeka türü. oysa özellikle milliyetçi görüşten gelen insanlar zamam zaman kullanıyor.

    devletin, istihbarat kurumları ile beslenen ve güncellenen, bürokratları ve gelenekleri ile hafızasında taşınan, siyasetçileri ile yorumlanan ve devletin hareket tarzına yön veren, yazılı olmayan bir bilinç olarak algılıyorum ben bunu. sağ gelenekte, devleti kutsamak ve önem arz etmek için de kullanılan hatta yüzlerce binlerce yıllık geçmişe dayandırılan bir kavram bu.

    mesela suriye'ye girmek, ya da fetöcüleri ayıklamak, ya da güneydoğu politikaları gibi sivri uçlu, zor konulara dair bir karar alındığında ya da tam tersi topluma ters gelebilecek, örnek veriyorum, kck'dan yargılananlar serbest kaldığında hemen birileri çıkıp bu gizemli "devlet aklı"na referans veriyor. sanırım bu bir tür güven ve huzur duygusu da getiriyor: "bizim göremediğimiz ama devletin gördüğü şeyler var. onlar en doğru kararı verir." falan. oysa daha iki ay önce devleti yönetenlerin en yakınındaki yaverlerin devletin mücadele ettiği terör örgütüne mensup olduğu ortaya çıktı. bu nasıl akıl??

    overrated bir kavram.
  • bazen kişiyi ales'e evinden 30 km uzaktaki okulda sokarken sınava ulaşım kartıyla girmeyi yasaklamasıyla gösterir kendini, bazense bir adliyede 1 dakikalık bir işi 5 ayrı birimle uğraştıktan sonra 1 saatte bitirirken.

    pek pratik bir şey değildir.
  • twitter'daki gayrıresmi propagandacıların her terslikte güya 921561691875 yıllık varlığıyla millete güvencesini verdiği hayal kahramanı.

    gerçekte ise tek bir kişi o ne düşünüyorsa o.

    bırak yüzlerce yıl sürmeyi, karar verici bir mekanizma bile yok. hangi klik neyi ne zaman yutturursa o oluyor.
  • zamanında chp'yi elitistlikle, halka inememekle suçlayan güruhun, temelinde halkı hakir görmek için kullandığı kelime grubu. sen anlamazsın, milyar yıllık devlet aklı var işin içinde. sanki bana teknokrasi amk. diploması olmayan, esnaflıktan gelenlerin aklı mı devlet aklı.

    eğer bir ülke ingiltere, abd gibi vizyonlu yöneticilere sahip değilse devletin aklı yoktur. bu milliyetçiliğin ekmeğini yiyen politikacıların yalanıdır.
  • ulusalcıların ve aktrollerin uydurduğu bir mit.

    böyle bişeyin olmadığını süleyman soylu çok güzel göstermektedir.
  • hukuk devletinin zıddı. eskilerin ifadesi ile "hikmet-i hükümet". almanca: staatsrasion, fransızca: rasion d'etat kavramlarının türkçedeki karşılığı. bu kavramı hikmet-i hükümet yerine kullanan ilk yazar ise mithat sancar . peki ne demektir devlet aklı? hangi tür devletler için kullanılır?

    hangi zaman diliminde olursa olsun, yeryüzünün neresinde bulunursa bulunsun bütün devletler, varlıklarını açıklayacak bir meşruiyet kaynağına ihtiyaç duyar. yönettikleri insanların kendilerine karşı isyan etmemeleri, devletlerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için devletlerin "neden devlet denilen bir şey var" sorusuna vatandaşlarının ikna olacağı bir cevap vermesi gerekir. uzun yıllar bu konuda pek bir sorun yaşanmaz. ister hristiyan dünyası, ister islam dünyası olsun, 16. yüzyıllara kadar devlet tanrının yeryüzündeki gölgesidir. o dönemler boyunca devletler neden var oldukları sorusuna bu cevabı vererek meşruiyetlerini sağlamışlar, varlıklarını devam ettirebilmişlerdir. ama 16-17. yüzyıla geldiğimizde batıda işler karışmaya başlamış, bağzı dosyalar kaybolmuş (bkz: pardon). nelerin olduğu çok uzun hikaye ama yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan ve kilisenin tahakkümünden kurtulmaya çalışan merkezi devletler tanrıdan başka bir meşruiyet kaynağı aramaya girişmişler. işte gel zaman git zaman bağzı düşünürler(bkz: machiavelli) (bkz: hegel) demişler ki devletin meşruiyetini sağlaması için ayriyeten başka hiçbir meşruiyet kaynağına ihtiyacı yoktur, devlet bizatihi devlet olduğu için meşrudur. yani devlet tanrı içindir anlayışından devlet devlet içindir anlayışına bir zıplama olmuş. işte devlet aklı dediğimiz şeyin kaynağında devlet devlet içindir anlayışı yer alır. bu fikri savunan düşünürlere göre devlet kendisini tehlikede gördüğü her durumda varlığını devam ettirebilmek için her türlü tedbiri alabilir. (bkz: susurluk) o devletin vatandaşları bu tedbirlere uymak, gerektiğinde devletin bekası için herşeyden vazgeçmek zorundadır. devlet devlet içindir anlayışının bir sonucu olarak insanlar da doğal olarak o devlet için yaşar sonucuna varılır. tabi bir tarafta devleti tanrının elinden kurtarıp ona kutsallık atfedenler vardır ama diğer tarafta da bir burjuva sınıfı vardır. ticaretten çok deli paralar kazanan bu sınıf (öyle böyle paralar değil) çoktan aristokrasinin karşısına dikilmiş ona meydan okumaya başlamıştır. yarın ne yapacağı belli olmayan, istediği zaman istediği şeyi yapma hakkına sahip olan bir devlet anlayışı, geçimini ticaretten kazanan bu burjuva sınıfının pek işine gelmemiş (evde çocuklar ekmek bekliyor, ne yapsınlar?). ve biz bu devletin boynuna bir yular geçirelim, öyle istediği zaman istediği şeyi yapamasın diye düşünmüşler. çözümü de kendisini hukukla sınırlayan (ne demek şimdi bu?) bir devlette bulmuşlar. ve hukuk devleti dediğimiz şeyi ortaya çıkarmışlar. tabi bu işler öyle entry yazmak gibi kolay olmamış. çok kan akmış, insanlar ölmüş, ama bir kaç yüzyıl süren bu mücadele sonunda devlet kendisini burjuva sınıfının istediği sınırlara çekmiş. (tabi batıda olmuş bu olay. doğuda neden devlet hukuka uymuyor diye soruyoruz ya işte bundan dolayı. bu topraklarda burjuva sınıfı hiç olmamış da ondan. e tabi burjuva sınıfı neden doğuda değil de batıda ortaya çıkmış diye haklı olarak insanın aklına bağzı sorular gelmiyor değil ama sorunun cevabı burası değil, şimdi tadımız kaçmasın). peki bu burjuva sınıfı ne talep etmiş devletten? bu olayların yaşandığı dönemde bağzı düşünürler (bkz: john locke) (bkz: hayek) "devletten önce insan vardır aga" demiş. sen öyle kafana göre iş yapamazsın demişler, devlete. mülkiyet hakkı, yaşam hakkı kutsaldır, sen devlet bile olsan bu hakları ihlal edemezsin demişler (bkz: doğal hukuk) ve devletin bu hakları koruyacak kurallar koymasını, kendisinin de bu kurallara uymak zorunda olduğunu söylemişler. hukuk devleti denilen şeyin esprisi de bu. dolayısı ile hukuk devleti dediğimiz şey aslında kapitalizmin bir talebi. kapitalizmin gelişmiş olduğu topraklarda doğal olarak hukuk devleti anlayışı da gelişiyor.

    bize baktığımızda ise biz ne osmanlı devleti zamanında, ne osmanlıdan sonra cumhuriyet döneminde, ne de 14 yıllık akp iktidarı döneminde hiç bir zaman hukuk devleti olmamışız. aslında daha doğrusu şu: hukuk devleti anlayışı, bizim kültürümüzde hiçbir zaman yer etmemiş. ister islamcısı olsun ister kemalisti, bizde devlet kutsaldır. yeri geldiğinde devlet her şeyi yapabilir (bkz: kardeş katli). anayasalarda, şurada burada hukuk devleti yazması hiçbirşey ifade etmez. bizde güçlü, güçlü olduğu için haklıdır. bu anlayış bizim toplumsal zihniyetimin kılcallarına kadar işlemiştir. hani avrupa'ya gidenler ballandıra ballandıra anlatırlar ya yaya geçitlerinde araçların durup yayalar geçiyor diye, ha işte hukuk devleti dediğimiz şey bu anlayışın olduğu toplumlarda var olabilir. orada güçlü (araç sahibi), güçlü olduğu için haklıdır kuralı işlemez, güçlü gücünü önceden konuşmuş kuraldan (yaya geçidinde yol hakkı yayanındır kuralı) alır. güçlüsü de zayıfı da bu kurala uyar. ama bizde ne araç geliyorsa yaya geçidinden geçebilirsin, ne de devlet ben şunu yapacağım dediğinde ona karşı koyabilirsin. biz hukuka değil güce taparız. biz de böyle bir milletiz işte.

    sonuç olarak devlet aklı denilen şey, kendisini hukukla bağlı görmeyen, kendi varlığının devamı için yapılması gereken her şeyi yapabilen devlet anlayışı için ve olumsuz bir anlamda kullanılır. ama ne olursa olsun devlet aklı zihniyetine sahip bir devlette bile en az iki şey vardır: devlet ve akıl. bazen öyle durumlar olabilir ki insanlar devlet aklı anlayışına sahip bir devlete dahi muhtaç durumlara düşebilirler. tabi bu söylediğimin bizim devletimizle uzaktan yakından alakası yok. biz, anayasamızda da belirtildiği gibi hukuka saygılı bir devlet ve milletiz. bu da böyle biline.
  • gelişmemiş ülkelerde yoktur. kurumların düzgün ve bağımsız işlediği ülkelerde vardır. herşeyi tek bir adamın dizayn ettiği yerde devlet olmaz ki aklı olabilsin. onun yerine kabile aklı daha uygun bir deyim olacaktır.
  • bugün kesinleşmiş bir cezamdan dolayı infaz kurumuna gittim. hapishaneye yani. katılım yapacağım. kapıdaki memur “son 15 gün içinde yurtdışına çıkıp çıkmadığımı” gösteren kağıdın 5 gün önce yapıldığını bu yüzden yenisini gidip yaptırmam gerektiğini söyledi.

    bunu yapan polise gittim durumu anlattım. adam “ biz zaten yapmışız bunu. bize yeni kağıt göndermen lazım” diyerek gönderdi beni.

    adliyeye infaz hakimliğine gittim. oradaki memur, polisin elimdeki kağıda işlem yapabileceğini, olmazsa da hapishane memurluğunu ararsa yardımcı olacaklarını söylediler.

    tekrar polise gittm ve polis” ben zaten resmi olarak imzalamışım bunu imzalamam” diye tekrar adliyeye göndedi.

    adliyedeki memur baştan verebileceği temiz kağıdı çıkardı verdi. o an aklıma geldi. dedim “ benim pasaportum var. senelerdir yurtdışına çıkmadım. onu gösterryim. resmi belge sonuçta” dedim. memur bi afalladı ve olmaz dedi. neymiş kağıt lazımmış.

    sonra tekrar polise gittim ve evrakı imzalattım. pasaportta göremedikleri yurtdışına çıkmamış olma durumumu o kağıtla kanıtladım.

    devletin aklı bu işte. size verdiği resmi belgeyi (pasaportu) kendi bile kabul etmiyor. mevzuat mevzuat mevzuat. yurtdışına çıkmadığım pasaportla kanıtlıyken, illa kağıt olacak.

    baştan yapacağını, ordan oraya yollayarak en son yapan memura da ne demeli ayrı konu.

    yani devletin aklı memurdur işte. çok da uhrevi makamlara yüceltmeye gerek yok.
  • türkiye'de devlet aklı yok demek yanlıştır. türkiye'deki devlet aklı bozuk saat gibidir. günde 2 defa doğru anı gösterir.

    türkiye'de devlet aklı denen şey olsaydı dolar 1.2 olurdu. burada yaşayan herkes avrupalı gibi yaşardı. türk devlet aklı ölümcül hatalardan belki dönmeye yarar. sonrasında uykusuna devam eder.
hesabın var mı? giriş yap