• ülkücü camiada yaygın olarak görülen bir özellik bu. devlet bahçeli'ye derin anlamlar yükleme çabası.

    devlet bahçeli'nin bir bok planladığı yok. devlet bahçeli'nin planlama kapasitesi yok. devlet bahçeli'nin tek bir özelliği var çığırtkanlık yapmak. keşke meydanlardan erdoğan'a saydırdığı günlerdeki gibi kalsaydı ve siyasi hayatını o şekilde sonlandırsaydı. ya da çıkıp; neden senelerce küfrettiği adamın destekçisi olduğunu dürüst bir şekilde açıklasaydı. bunlar siyasi kariyeri açısından güzel hamleler olabilirdi.
  • türk siyasi tarihinin en kritik anlarinda yaptigi negatif etkilerle ön plana cikan devlet bahceli'nin, yine adindan söz ettirmesi olayi. fakat bu sefer "akp'yi ve rte'yi kontrollü olarak zayiflatiyor". akp'lilerin bunu görememesi cidden güc zehirlenmesi olmali.

    mhp referandumda ve cumhurbaskanligi secimlerinde akp'nin istedigini verdi. hatta hic gündemde yokken bunlari dile devlet bahceli getirdi. fakat sonucunda akp'yi %50 almaya mecbur birakti. yani akp'yi birileriyle, kendisiyle, koalisyon yapmak zorunda birakti. mhp iktidarin nimetlerinden, iyi yönlerinden faydalanirken, kötü yönlerinden ise bir zarar görmemekte, bunun sonucunu da yerel secimlerde gördük.

    secimler, halkin tepkisini dile getirme, bir seylerin düzeltilmesini isteme talepleridir. bunu elinin tersiyle itmek, bir nevi halk ile inatlasmaktir. istanbul'u kaybettigini erdogan secim gecesi söylemisti, sonrasinda da türkiye ittifaki, her seyi geride birakmak vs. söylemleriyle yeniligin sinyalini vermisti. ne oldu da yeniden secimi konusuyoruz? erdogan'i bu hamleye iten sebep nedir?

    1- pelikancilarin basi cektigi yandas medyada yapilan "hile var" haberleri, akp'nin il baskani, sözcüsünün yaptigi aciklamalar kimseyi tatmin etmedi. nitekim akp'nin ileri gelenleri bu sürecte cikip aciklama yapmadilar.

    2- bahceli, erdogan veya binali aciklama yapmazken, defalarca istanbul seciminin yenilenmesi gerektigini dile getirdi.

    3- kilicdaroglu'na yapilan saldirida, herkesten önce bahceli cikip "ne isi varmis orada" gibi bir aciklama dile getirdi. sonrasinda ise akp kanadindan gelen aciklamalar kilicdaroglu'nu suclayici bir tavirda oldu.

    akp tükenmis ve yipranmis bir parti. mhp ile ittifaki atsa, ittifak yapacagi bir baska güc yok ortalikta, cünkü tüm söylemleri tükettiler. %40'lik bir oy ile de, ittifak olmadan ülkeyi yönetemezler yeni sistemde.

    devlet bahceli'nin plani yavas yavas isledi. akp'yi kendilerine muhtac ettiler. ve istanbul secimlerinin yenilenmesi ise sonun baslangicini getiren darbe oldu. istanbul imamoglu'na birakilsaydi, akp'nin kendini yenilemesi icin bir sans olabilirdi. ekonomi konusulurdu, dünyaya da sandik sonuclarinin sayildigi gösterilirdi. akp verilen uyariyi alir ve kendisini 2023'e kadar degistirirdi, 2023 icin bir sans kalirdi ortada. fakat simdi yapilanlar, akp'yi kendi sonunun gelecegi bir dizi sürece götürüyor:

    * senelerdir %20'yi gecemeyen, dogru dürüst ideolojik bir siyaset güdemeyen, tabani bir baska güruh ile ittifak yapmaya yanasmayan, müzmin muhalifligi kabul eden chp'yi ve chp tabanini türkiye'ye actilar. chp'liler ittifaktan, demokrasiden, haktan ve hukuktan bahsediyor, chp bir cekim noktasi haline geliyor.

    * 6 ay önce adi bile dogu dürüst bilinmeyen imamoglu'ndan bir lider yarattilar.

    * akp'yi iktidara getiren "magdur" rolü, artik "zalim" rolüne evrildi.

    * 24 haziran 2018 secimi ile tüm umutlari tükenmis muhalefete bir dava verdiler, onlara inanilmaz bir motivasyon kaynagi verdiler.

    * akp icindeki merkez sag secmenin bir oturup düsünecegi bir sürec acildi. buradan kopuslar baslarsa, akp'nin dyp'den, anap'tan bir farki kalmayacak.

    * ekonomiye negatif yönde ivme kazandirdilar. 2023'e kadar yönetecekleri ülkede ekonomideki geriye gidisi düzeltmek yerine, ekonomiyi daha berbat bir hale getirerek, erken secimin önünü actilar.

    * sanat, sinema, spor, edebiyat dünyasindan ünlülerin ses cikarmasini, bir tepki firtinasi yaratmasini sagladilar. bu karara sevinenlerin sesinden cok, karara tepki gösterenlerin sesi cikmakta. iktidara dogru esen rüzgarin ters teptigi bir sürece girdik.

    * yeni bir parti kuracaklari yönünde babacan ve davutoglu'nun adi geciyordu. onlarin parlamasi icin essiz bir firsat yarattilar. bu dönemde cikip imamoglu'ndan yana aciklamalar yaparlarsa, akp icin sok etkisi olur.

    devlet bahceli, son hamlesi ile akp'yi geri dönülemez bir yola soktu. bundan sonra akp'nin tükenisini izleyecegiz.
  • dikkat, bu yazıda bıktığınız bazı kalıplaşmış kelimeler kullanılmıştır.

    insanların böyle şeylere itimat etmemesini anlıyor ve saygı duyuyorum. eskiden ben de komplo teorisi derdim ama şimdi acaba diyorum.

    aslında şaşırmamak lazım, bizim gibi ülkelerde devlet içerisinde çeşitli güç odakları bulunur. a,b, c. bunlar yeri gelir işbirliği yapar yeri gelir kavga eder. a, b ile birlik olup c'yi yemeye çalışır, sonra bakmışsın a-c iş tutup b'ye dalıyor.

    bu kliklerin çeşitli uzantıları da bulunmakta. bir görünmeyen kısımları var (veya göremediğimiz), bir de sivil/güvenlik bürokrasi, siyaset, iş dünyası, basın gibi yerlerde görünen kısımları. bazı siyasi partiler ve siyasiler de böyle. bahçeli perinçek vb.

    yapılan mücadelede bu alanlar birer "silah" olarak kullanılıyor. siyaset bunun için çok güzel bir paravan veya kamuflaj, olmadı ambalaj. yani bizim bu siyaset diye yaşadığımız şeyler fillerin tepişmesi. bizler oy vererek (çoğunluk başka bir şey yapmıyor zaten) bu güç savaşına demokratik bir dekor olmuş oluyoruz. aslında kendi ayağımıza sıkıyoruz da neyse, uzun uzadıya girmeyeceğim bu oy sandık olayına.

    rte/akp çözülür çözülmez bilemem. açıkçası bahçeli'nin temsil ettiği klik mi, rte mi daha güçlü devlet içerisinde onu da kestiremiyorum ama bildiğim tek şey akp sonrası da "genel" olarak çok bir şey değişmeyecek. bu grupların derdi halk değil, kendi güçleri. bunun üstünü de vatan millet bayrak, bazen din ile boyamış vaziyetteler. asla demokratik bir memleket gibi bir dertleri yok. halkı da sürekli böyle şeylerle cahil bırakmaları da biraz bundan. cahil toplulukları kolay yönetir ve yönlendirirsin.

    devletin çizgileri belli. bu güç ağırlık merkezleri kolay kolay bunların dışına çıkmaz. genelde sağ piyasacı baskıcı olan bu çizgileri aşmazlar, zaten böyle bir dertleri yok. kendilerini var eden de yine bunlar. hoş, çizgileri çekenler de. aralarına kendi gibi olmayan da giremez. solcular kürtler mesela. devlet, bu gruplarındır çünkü.

    e peki nasıl kurtulunur bu döngüden? bu sistem ancak dışarıdan gelen sol bir devrimle değişebilirdi bence ama o ihtimal de kalmadı. ha, o devrim sonrası suistimal, güç yozlaşması olurdu olmazdı ayrı bir başlığın konusu.

    ülkeden neden umudun yok sorusuna verilecek cevaplardan birisi de bu kliklerdir mesela. bunların dış sermaye ve istihbarat bağlantıları da yine başka bir tartışmanın konusu.

    izleyelim görelim, gidişata bir etkimiz yok zaten.
  • polyanna sen misin?
  • çok iyi bir şekilde işlenen.

    son 1 haftada ekrem imamoğlu'na yapılan karalama kampanyası çığrından çıkmışken...
    imamoğlu sinirleniyor, valiye it diyor, kontrolü kaybediyor şeklindeki zorlamam muhabbetler gündemi oluşturuyorken...
    fatih portakal, ismail küçükkaya da işin içine girmişken...

    günlerdir suskun olan devlet bahçeli birden ortaya çıkar.

    önce binali yıldırım'ın kürtlerden oy alma planını baltalar, kürdistan-lazistan yok der...
    sonra akp'ye oy kaybettiren pontus muhabbetini yeniden açar...
    derken beka söylemine başlar birden, 31 mart seçimini kaybettiren kutuplaştırıcı dili kullanır...
    sonrasında istanbul'a mehter marşı eşliğinde girer, gereksiz bir şekilde negatif şekilde kanpanyayı etkiler...
    bir de ek olarak, hem de günlerdir, hatta akp iktidarının çekinmesi sebebiyle yıllardır beklenen tartışmanın olavağı günde, ankara'ya apar topar geri döner, istanbul'a topu topu 1 gün mitil atmıştır...

    büyüksün bahçeli reyis.
  • kimse kahkaha yapıştırmamış, dur ben yapıştırayım .

    *
  • hadi bahçeli tam zamanı şimdi, yap ölüm vuruşunu.
  • deme be.
hesabın var mı? giriş yap