• ben, sen, o” ama en çok işe yarayan şekli “biz, siz, onlar” olan grup. her devletin bu çeşit bir tavrı mevcuttur ve bireyleri kendi istediği biçimde şekillendirmekten, tarih boyunca hiçbir zaman çekinmemiştir. aslında devletin çıkış kaynağı da bir anlamda budur. “merkezi devlet” geleneğinin çıkışında da bu yatar. eski dönemlerde bu şekillendirme genellikle “din” üzerinden ilerlerken, modern iktidar artık her anlamda şekillendirici bir unsurdur ve “boğazlı kazağına kurban olduğum” michel paul foucault’nun belirttiği gibi bu açıdan büyük bir gözaltı rejimidir. “iktidar kapatır, gözetler, gözaltına da alır ve disipline eder” ve elbette ki “modern iktidar büyük gözaltıdır”…

    bir çeşit “torna tesviye” işlevi gören devletin, bunu yaparken ihtiyaç duyduğu ideolojik aygıtlar da mevcuttur ve bunlardan sonuna kadar yararlanmasını çok iyi bilir. zaten doğar doğmaz ailede başlayan şekillendirişlerin getirdiği sendromları atlatamayan bireyin, okula başlar başlamaz nefis bir şekilde beyni yıkanır, “dil açısından” ya da direkt bir şiddete maruz kalır ve bu baskı rejimi devam eder bütün bir eğitim döneminde. daha sonra kışlada devam eden bu şekillendiriş, artık öyle bir hâle gelir ki, dev bir çınar ağacından bir kürdana döner birey. yani şu anda ekrandan bu yazıyı okuyan kişi aslında yüzlerce tornadan geçmiş ve kendinden fersah fersah yitmiş bir bireydir, işbu yazıyı yazan da dahil.
  • "kötülüklerin kaynağı sistematik bir politik disiplin altına alma uygulamasındadır. eğitimden sorumlu makamlar çocuklara, dinlerin varsayması gerektiği gibi, ruhları kurtarılacak insanlar olarak bakmıyorlar. onlar çocukları gösterişli ve heybetli sosyal planlarının hammaddesi olarak görüyorlar; geleceğin fabrika "işçileri", savaşın "süngüleri", ya da bunların benzerleri olarak. her öğrencinin, kendine özgü hakları ve kişiliği olan, başlı başına bir amaç oluşturduğunu göremeyen; onları sadece yapboz bilmecesinin bir parçası, taburunun bir eri, devletin bir vatandaşı sayan kimseler eğiticilik yapmaya elverişli değildir. insan kişiliğine saygı her sosyal problemde, ama özellikle eğitimde, bilgeliğin ilk koşuludur."

    "devlet tarafından eğitilen emekçilere, tutkulu bir askeri sadakat aşılanacaktır. devletin çocuklar için uyguladığı ödeme tarifesini düşürmek ve diğer ülke insanlarını öldürecek askerleri sağlamak için, kadınlara çok çocuk yapmanın bir görev olduğu öğretilecektir. devletinkine karşı koyacak ana-baba propagandası olmayınca çocuklara aşılanabilecek yabancı düşmanlığının sınırı da olmayacaktır. böylece, çocuklar büyüdükleri zaman efendileri için körü körüne savaşacaklardır. görüşleri iktidar tarafından hoş karşılanmayan kişiler, çocukları ellerinden alınarak devlet kurumlarına gönderilmek suretiyle cezalandırılacaklardır.
    böylece, yurtseverlik ve çocuklara karşı insancıl duygusallığın birlikte uygulanmasıyla, toplumun adım adım iki kasta bölünmesi hiç de olanak dışı değildir; üst tabakadakiler evlilik kurumunu ve aile bağlarını koruyacak, alt tabakadakiler yalnız devlete sadakat besleyeceklerdir."

    bertrand russell - sceptical essays

    (bkz: sceptical essays/74389713)
    (bkz: endoktrinasyon ve türkiye'de toplum mühendisliği)
hesabın var mı? giriş yap