• hükümet, soyut bir kavram olan devletin somutlaşmış hali olduğu için, aslında var olmayan bir farktır.
  • allahını seven akplilere ve başındaki tipe bunu anlatsın. hatta bırak hükümeti, adamlar parti=devlet sanıyorlar.
    cahiliye devrinde bile böyle cehalet görülmemiştir. hem demokrasi diyorsun hem kuvvetler ayrılığından haberin yok.

    ya sabır.

    tanım: biri yürütme biri yasama organıdır.
  • sokakta sorsan halkın yüzde doksanının açıklayamayacağı fark.
  • devlet; yasama, yürütme ve yargı'nın birleşimidir.
    hükümet ise, yürütme'dir sadece. yani normalde öyle olması gerekir.*
  • yok zannedilen fark.

    mevcut hükümeti istemediğinde, protesto ettiğinde devlete karşı gelmiş, vatana ihanet etmiş sayılıyorsun. eskiden anarşist derlerdi, şimdi moda "bozguncu". hakkını arıyorsan bozguncusun.
  • devlet evin kendisidir, hükümet ise evin kiracısıdır.

    kiracı duvarların anasını sikti diye kabahât evin değildir. evin sahibi ise millettir. evi adam gibi kiracıya vermezsen öyle mal gibi sözleşmesinin bitmesini beklersin. tam sözleşme biterken kiracı gelir eline 3 kuruş fazla verir. sen de kiraya zam yaptım diye sevinirken evinin de göz göre göre zarar görmesine sesini çıkaramazsın.
  • zamanında ortaokulda bi hocamız "devlet ev sahibi, hükümet kiracı" diye bi cümleyle özetlemişti bu durumu.
  • ev sahibi kiracı benzetmesini unutun gitsin. kendi evinde oturanlar var, kiraya verenler var, satıp savanlar var, on tane/ otuz tane / yüz tane evi olanlar var, devre mülkler var...

    şimdi bizde son durum şöyle: fark yok.
    hükümet uzak memleketteki çook duygusal sevgilsi ile birlikte evin sahibi.
    bunlar evi almadan önce iyi geçiniyor, güzel yarınlarımız olacak, pembe panjurlar yeşil badanada güzel duracak filan hayaller kuruyorlardı. emek verdiler, yardım aldılar derken uzun uğraşlar sonucu evi aldılar. e tabii bunlar zaman zaman bir araya gelip aynı yatağa girdiler, aynı bilgisayarı, aynı çöpü kullandılar, birbirlerinin boku üstüne bok yapıp aynı tencereden pilav kaşıkladılar.
    öylesine bütünleştiler ki hangisinin nerede başlayıp hangisinin nerede bittiği belli değildi.

    sonracığıma, bir şeyler oldu. olanlar da hani her ailenin başına gelebilecek şeyler yani çok eksterm şeyler değil. işte konu komşu faktörleri, başka kadınlar, borç harç, iş hayatının çalkantılarını eve taşımalar höt höt söylenmeler filan. kadın "ya bu ne böyle, biz birbirimize uygun değilmişiz, ben başlamadan o bitiyor bunun tadı kaçtı gari" deyip yatağın orta yerine kılıcı koydu. adam önce çoluk çocuğa karım karılık görevlerini yapmıyor diyemedi "dış güçler" bilmemne filan dedi ama sonra baktı evin yarısı kadının, başladı "paralel bu, yanımda öyle put gibi yatıp başka adamlarla fingirdeşiyor" demeye.

    şimdilik buraya kadar geldik, bakalım daha nelere tanık olacağız.

    yalnız demeden geçmiyeyim; şu kısa ömrümde politika arenası hakkında anladığım bir gerçek varsa o da şu:
    korkarım her şey olup bittikten sonra tarih sayfalarını düşündüklerinde bunlara başlarını iki ellerinin arasına alıp kara kara düşünmek kalacak.

    zira, ne yazık ki, bu memleket için iyi işler yapmanın, tarihe altın harflerle yazılmanın yolunda ollduklarını gözlemlemiyorum.
  • güçler ayrılığı olduğu zaman farklı şeylerdir.

    fakat bugün;

    yasama=rte
    yürütme=rte
    yargı=rte

    yani hepsi uşağa.

    sürekli "devlet ile hükümet aynı şey değil" diyen sığırlara cevabım= bok aynı şey değil.
    şimdi siktir git babanın daşşağıyla oyna..
  • bir cümleyle özetlemek gerekirse: türkiye cumhuriyeti devletinin hükumeti akp'dir.

    yani devlet hükumetiyle, muhalefetiyle, azınlığıyla bir bütündür.
hesabın var mı? giriş yap