• elektrik,elektronik mühendisliği fakültelerinde sıkça oynanan bir tür çocuk oyunu.*
  • askerlik olayında pek bi revaçta olurmu$ bu devrecilik yapilanmasi...devre kaybı yada alt devre olarak gidenler bir üst devreleri tarafından her turlu işlerde kullanılırlarmış..bi rivayete göre üst devre olan adam alt devresine etek traşını bile yaptırtırmış ki; allah muhafaza diorum...
  • (bkz: devecilik)
  • galatasaray lisesi'nin disardan öcü gibi görünmesinin sorumlusu, düpedüz fasist uygulamalarla geldigi için tiksinç mantalite. aslinda bunun fikren tabani "okudaki ideal düzeni bi sekilde bulmak vs"dir fakat, ayni komünizm gibi uygulamaya geçtigi anda dayanilmaz bir hal alarak gruplaşmalara ve ciddi kavgalara sebep olmustur.
    ayrica bakiniz ne tesadüftür ki, lisedeyken en devreci-faşo takilanlar, lise biter bitmez akillanip süper insancil, muhabbetkar insanlar olup çikarlar ki, bu da bu degisen tipleri inceleyen insanlarin "herkes degisebilir" ve "bu kadar da dönülmez kardesim" teoremleri arasinda bocalamasina yolacar. yine de böylesine degislen adamlara pek güven olmaz. degisseler de, bunlarin eline ilerde yine bir güç verilse, muhtemelen yine gidip "asarim keserim döverim sikerim" seklinde aciga vururlar komplexlerini. bu da bize komplexle aklin tamamen ayri seyler oldugunu kanitlar.
  • en az "anti devrecilik" kadar saçma ve içi boş tanım.
    bu tanımları kimin ortaya çıkardığı belli değildir aslında, ama ister istemez belirginleşen bazı hatları ayırmak için kullanılagelmiştir.
    öncelikle devrecileri ofsayt koymak, içmek ve sıçmakla suçlamanın pek bir anlamı yoktur. diğer suçlamalar ise, bazı insanların değiştirmek istediği ancak bazı insanlarınsa korumaya çalıştığı değerlerin savunulmasına çalışmaktan ibarettir aslında.
    galatasaray lisesinin dışardan öcü gibi görülmesinin sorumlusu da bu sıfatla çağrılan insanlar değildir. zaten lise dışındaki insanların büyük`çoğunluğu "hiyerarşi"yi anlayamamakta, anlamadan dinlemeden "aa siz abi mi diyosunuz bi yaş büyük adama?","aa ne var ki üst devreden bi insanın alt devreyle yiyişmesinde?" gibi abuk sorularla gelmektedirler.

    gerçekten de fikir tabanı "okuldaki ideal düzeni bulmak"tır, ve kavgaların nedeni de "okuldaki düzeni baltalamak" isteyen insanların bulunmasıdır. bu insanlar ancak okulda başıboş bir ortam olursa rahat edecektir ve zannımca ellerinde olanın değerini ve anlamını pek kavrayamamışlardır.

    bazen neyi neden savundugunu anlayamamıs insanlar her grubun icinden cıkabilir, bunları genele yaymak buyuk bir hatadır. tabi bunların bazılarının 180 derece dondugu de gorulmemis degildir, bunu da kabul etmek gerekir.

    ayrıca (bkz: mektep kolej olmayacak)
    (bkz: mektep club olmayacak)

    edit : ulan ne gaza gelmisim zamaninda... pehey... kendime ibret olsun diye silmiyorum bunlari...
  • devrecilik ve anti-devrecilik terimlerinin çikmasi zaten en yanlis olaydir kanimca, nedense birilerinin cani savasmak istemiş.

    sahip olunan degerlerin korunmasi her müessesede önemlidir, özellikle galatasaray gibi farkli olmasi bu degerler tarafindan saglanan kurumlarda ayrica önemlidir. fakat varolan degerler korunulurken kullanilan yöntemler yozlasirsa, onlari korumanin da pek bir önemi kalmaz. (bkz: idam cezasi) örnegin sosyalizm veya komunizm insanlarin toplu yasamasi için en uygun yöntem olabilir, fakat komunizm yasayacak diye insanlar ölürse o zaman pek bu yöntemlerin de bir anlami kalmamis olur.

    tabi bu aciklamalar her zaman için devreci kadar anti-devreciyi de ilgilendirir, çünkü o da kendi istedigini getirmek için ayni boklari yiyebilir.

    neyi neden savundugunu anlayamamis insanlara gelince. kabul edilmelidir ki insanlarin tam olarak olgunlasmadigi 16-18 yaslari arasinda, dominant bir gruba ait olma güdüsü, galatasaray'da da cok etkili olmustur. devreci eylemler, bu insanlarin kendilerini, herkesin dikkatini cekecek bir sekilde (ki bu sekil de genellikle siddet dolu bi sekil olmustur) göstermenin bir yolu olmustur. bu insanlar devrecilerin icinde cogunlugu olusturmus, eylemlere yön veremeseler de olan olaylar içinde siddet payini epey arttirarak zaten çok insancil olmayan yöntemlere daha itici bir hava katmislardir.

    180 derece dönenler bu genclerden cikinca çok saskinlikla karsilanmaz, cünkü dedigim gibi olgunlasmak yeterlidir insanlara insan gibi davranmak gerektigini anlamak için. esas sasirtan okulda devreci eylemlere yön veren insanlarin, mezuniyetten 6 ay sonra gayet rahat bir sekilde kendi savunduklari seyleri catir catir cignemeleri olmustur. bu kisiler 6 ay önce alt devreyle konusan insanlara tepki verirken, 6 ay sonra alt devre'ye yavsayip "eee, mezunlar arasinda böyle seyler olur, artik cikarim da öperim de" aciklamasiyla dumur etmislerdir.

    son olarak, degisim öyle 6 ayda sifat degistirerek olmaz. degisim, yillarla gelir, yavasca, karsisina gecmeye calisanlari da cok fena benzetir. bizim asik olarak yasadigimiz galatasaray, o sıkı hiyerarşisine (=1 alt devre 1 üst devreyle abi abla denmeden hiç bir sey yapamaz) son 20 yılda kavuşmustur. bunu biz severiz, ama zaman illa ki bizim sevdigimize yapisip kalacak diye bir sey yoktur. asil olay, yillar sonra mezunlar samatasina gelen adamlarin, bütün o degisime ragmen kendi galatasaraylarini yasadiklarini, o kadar degisime ragmen kimseye kizmadan o ortama nasil da bagli ve asik kaldiklarini görmektir.
  • bir çocukluk hastalığı.
    (bkz: pal sokağı çocukları)
  • askeriye de üst devrenin alt devreye her türlü $eyi yaptırma olanağını sağlayan zihniyettir.
    sizin yaşınız ister 25 ister 30, yada devre kaybı olup geç gelin askere bu devrecilik olan bir yerde hiç farketmez. kimsenin sikinde olmaz. sonuçta alt devresindir ve her denileni yapma sorumluluğun vardır. bu taki seninde bir alt devren gelene kadar sürer.
    devreciliğin amacı, 15 aylık askerle 5 aylık askerin farklı olduğunu ve zamanla bazı $eylere ulaşıldığını benimsemektir ki, ne kadar mantıksızda gözükse üst devre olunca bu düşünceyi ortaya çıkaranın gözünden öpülesi gelinmektedir.
    devrecilikte,
    alt devre, yapan
    ikinci sıradaki devre, yaptıran
    üçüncü devre, yapılan işleri kontrol eden
    dört ve beşinci devreler de herhangi bir olaya müdahale ve sorun çıkaranın kellesini uçurma ile ilgilenir. yani son iki devre yatış devrelerdir.
    devrecilik zihniyetine alt devre de bulunan her asker isyan etmiştir. çünkü yenidir ve gördüğü zorluklar ona $ahsi gıcıklık gibi gelmektedir. aslında öyle değildir ama ki$i ilk üç ay alt devreliği atlatana kadar bunalır sıkılır. ister istemez devrecilikten nefret eder, küfreder. çünkü tüm yük onun üzerindedir. üst devre olduğunda ise tüm bunların farkına varır ve devreciliğin meyvelerini yavaş yavaş toplamaya başlar.
    (bkz: zaman her$eyin ilacıdır)
  • askeriye' de daha yedek subay sınavına girdiğim gün yaşadığım realite. sınavdan çıkan grup olarak yağmurun altında otobüs beklenen ve sıçan gibi ıslanılan dakikalar sonrası sınavdan yeni çıkmış kuru tipler de bekleme yerine ulaşır. ancak çoktandır orda bekleyen ve ıslanmış yedek subay aday adayları anında tavırlarını koyar : "kurular binmesin kardeşim"... iki grup arasında hıss hıss tarzı bir negatif elektrik doğar. tabii ıslaklar da kurular da kendi aralarında kaynaşmış olurlar. aynı tontonlarla ponponlar gibi.
  • -- torun şafak kaç?
    --315
    --naaptın lan adammı öldürdün yiohaha...
    -- :-(
hesabın var mı? giriş yap