• big brother tarafından ülkemize gelen bir satış sistemidir timeshare. ülkemizde amaç her alanda hizmet değil insanların cebindeki parayı söğüşlemek olduğu için en doğru yapanı dahi hiçte masum değildir. yabancı kökenli bir sistem olmasından mütevellit ingilizce kökenli kelimeler kullanırlar.piramit yapısı şu şekildedir.

    boss: patron
    line manager: ekip lideri
    t/o: satış müdürü
    rep: tanıtım elemanı (aslında game plan dedikleri şeyin bir aldatmacası.)
    conf: çağrı merkezi diyelim buna.
    opc: anketör

    basit olarak bu kelimelerden bazıları için;
    up: aile anlamında kullanılır.
    n/q up: fakir aile
    q up: orta sınıf
    over up: zengin aile (belki tam olarak yazılmıyordur.)
    cover up: muhafazakar
    yesman up: her şeye evet deyipte paraya gelince geri vites yapan aile. (bu komik özellikle.)
    fun: ceza
    kick: satış iptali
    deal: satış
    kiss: aptala yatmak
    warm up: aile ile sohbet, tanışma (bilgi öğrenme)

    genelde anadolu şehirlerinde anketler düzenlenir ve bu anket bilgileri ofiste replere dağıtılır. bu numaralar tek tek aranarak tanıtım kapsamında konaklamalı yada günübirlik olmak üzere tesislere davet edilir insanlar. masrafların kendilerince karşılandığı söylenir. bu aramalara conf deniyor. aileler otobüsler ile tesise getiriliyor ve repler aileleri karşılayarak beraber yemeklerini yiyorlar, tesisi toplu olarak başta bir lider olmak üzere dolaşıyorlar. her şey güzel, söylenilen hizmetlerden yararlanıyor aileler. varsa havuz, hamam, konaklama. iş geliyor tanıtıma. büyük bir salon ve yüksek ses ile müzik çaldığını düşünün. ailelerin yüzleri t/o yani satış müdürlerinin tersine olacak şekilde oturtuluyor ki masada sorun yaşayan replere arkadan el kol ile işaret edilebilsin. iş burada başlıyor. aileler bu tanıtım içinde mesela dışarı çıkamıyor. tamamen bitene kadar o masada oturup dinlemek zorundalar. namaz vaktim geldi diyene yasak denildiği bir ortam dersem daha açıklayıcı olur sanırsam. gelenler zaten belli kesimden insanlar. yurdumun saf, art niyeti olmayan insanlarımı orada toplayıp psikolojik baskı altında tutarak o gün orada o mülkü satmaya daha doğrusu itelemeye çalışılıyor. repler bu ailenin güvenini kazanmak zorunda. bunu ise satış ile alakalarının olmadığı belirterek sağlıyorlar. sadece tanıtım üzerinden prim aldıklarını, ailenin devremülk almasa dahi kendilerini etkilemediğini, sadece tanıtımı dinleyerek zor duruma düşürülmemelerini isteyerek yapıyorlar. ama doğru mu bu ? tabi ki yalan. game plan dedikleri şeyin bir parçası bu. rep masada fiyat vermiyor mesela. çünkü satıcı olan insan güvenilmezdir. sizin paranızda gözü vardır. rep ise orada sadece tanıtım elemanı ve sizden çıkarı yokmuş gibi gözüküyor. satış müdürü geliyor gayet efendi, rep ise müdürü geldiğinde korkusundan yada saygısından ayağa kalkıyor ellerini bağlıyor öylece bekliyor. oysaki siz yokken onlar orada enseye parmak göte şaplak modundalar her şey bir oyun kardeşim. bir örnek verelim;

    yaşlı bir karı kocayı düşünelim. amcamız emekli maaşı alıyor 950 tl ve işçi emeklisi. teyzemizin sosyal güvencesi yok. daha önce devremülk aracılığı ile dolandırılmışlar ve halen ödemeleri var. yıllarca cefa çekmiş bu aile. yıllarca çalışmış bu amca. devlet ise emekli maaşı olarak 950 lirayı layık görmüş bu emekçimize. repimiz görevini yaparak iyi polis rolünü üstlenip güven kazanıyor. kenara koydukları üç kuruşa, aldıkları maaşa göz koyan patronlarının dolduruşu ve gazı ile akıllarına girmeye çalışıyor. amcamızın telefonu çalıyor tanıtım esnasında. repimiz "kapat kapat amca ne yapıyorsun" diyerek uyarıyor. amcamız saf, temiz haberi yok bir şeyden, eli ayağına karışıyor. teyzemiz ağlıyor dayanamıyor artık. köle gibi içeri hapsedilen bu insanlar kalkıpta akşam yemeği neden vermiyorsunuz diye sorunca mesela neredeyse kovuluyorlar. rep rep rep. evet tüm iş aslında bu arkadaşlarda. peki onlar bu işten ne kadar kazanıyor ve ne gibi çıkarları var. doğru düzgün sosyal güvenceleri yok. sosyal hayatları hiç yok. çünkü bu azılı kapitalist sistemin uyduruğu olan bu saçma sapan pazarlama stratejisi yüzünden yeri geliyor tatil günleri ellerinden alınıyor. tek sosyallikleri patronlarının, ekip liderlerinin şu kadar satış yaparsanız parti yapıyoruz,size şunu vereceğiz diye teşvikleri. ay birincisine bu ay sürprizimiz var diyerek gaza getirilen bu arkadaşlar alkış tutuyorlar bunada. her biri birinci olmak için, ödül için çabalarken sadece tek bir kazanan oluyor. o da tabi ki şirket.

    patronların tavsiyelerini öğrenmek ister misiniz peki. ufak, pembe yalanlar. kendinize ufak hikayeler yaratın diyorlar. mesela depremzede olduğunuzu, gurbette yaşayıp ekmek parası için buralara geldiğinizi ve ailenize yardım etmek için bu işi yaptığızı söyleyebilirsiniz. evet aynen böyle. hiç bir aileye güvenmemeniz gerektiğini. gelenlerin her şeyden haberi olduğunu, size numara yaptığını söylüyorlar. kendileri mükemmel insanlar çünkü. art niyetleri yok, dürüstler, doğrular. fakat emekli maaşı ile hayatını idame ettirmeye çalışan amcamız güvenilmez, art niyetli size her türlü numara yapabilir.

    yukarda bahsettiğim pramitte t/o ve üzerinde olanlar aslında game plan dedikleri stratejide olduğu gibi gerçekten kötü polisler. çoluğunuza çocuğuna vereceğiniz parayı, emekli maaşınızı, yıllarca didinipte bir araya getirdiğiniz parayı sizden çekip alabilmek için her şeyi mübah görenler. her şeyin farkında olanlar. rep, opc dediklerimiz bu planda sadece birer maşa görevi görüyor. bu cambazlar tarafından tatlı dil ile doldurularak insanların üzerine salınıyorlar. burada suç kimde diye sormak lazım. tanıtım adı altında satış yapmaya çalışan insanlar mı? yöneticileri mi? buna göz yuman müessese mi? sistemi bilipte destekleyen devlet mi? bunu yaratan düzen mi?

    100 liralık bir pasta düşünün. siz bu pastadan en fazla iki dilim yiyebilirsiniz değil mi? geri kalan ise ziyan olacaktır. peki bütün bir pastayı almak yerine yiyebileceğiniz miktarda pasta dilimi alsanız bu sizin için daha karlı olmaz mı?

    tanıtımın anahtarı budur. mantıklı geliyor oysaki. o pasta dilimlerini size satarlar. satarlar satmasına da birde yediğiniz her dilim için sizden çatalın kullanım ücretini de alırlar. o pasta sizin gibi bir çok kişiye satılır, yedirilir bir güzel.

    bunu okuyan ve rep olarak çalışan arkadaşlara sorum şu; oturduğunuz o masada karşınızda sizin anneniz, babanız, dedeniz, anneanneniz yada babaanneniz olsa ve dertlerini sıkıntılarını bildiğiniz halde akıllarına girmeye vicdanınız el verir miydi?

    varsa paranız gidin araştırın, bu tür turlara katılmadan bilinçli bir şekilde mülkünüzü alın güle güle kullanın, kime ne? diyeceğim fakat onlar; burada bunları okuyan insanları davet etmiyorlar bu turlara, işte sorun burada.
  • isini duzgun yapan devremulk firmalarini ayri tutarak diyebiliriz ki:

    bazi sahtekar firmalar bitmemis otellerden "haftaları" devremulk adi altinda fahis fiyatlarla satti. bu magdurlara dunyanin istediginiz yerine 90 dolar odeyerek gidebilirsiniz" denildi. sitem soyle isliyordu:

    1-anketorler belli bir gelir seviyesine sahip kisileri belirleyip satis ofisine ulastirir.

    2- telefon basindaki ekip potansiyel magdurlari arayip tanitima gelmeleri icin ikna etmeye calisir. karsiliginda bir haftalik bedava bir tatil onerirler. genelde ocak subat ayinda ustune para verilmesi gereken bir tatil teklifi olur bu. bu muhtesem tatili kazanmanin tek sarti 2 saatlik tanitimi tamamlamaktir. (her tanitima katilan musteri icin anketorler ve telefon basindakiler komisyon alir)

    3-tanitima gelenlerin direnclerini kirmak icin ozel yontemler kullanilir. tanitimi yapanlar ozel bir egitimden gecirilir. ortamda yuksek sesle muzik yayini yapilir ki yan masadakilerin ne konustugu anlasilmasin. ilk saat boyunca havadan sudan konusulur. tanitimi yapan kisi musterilerin guvenini kazanmaya calisir. isin puf noktasi salak rolu oynamaktir. musteri soru sordugunda “ben daha yeniyim, muduru cagiralim o size anlatsin” denir. boylece musteriler "bu salak bana bir sey satamaz, daha acemi" diye dusunur. kimi zaman yabancilar mudur rolunu oynar ki musteriler kendilerini guvende hissetsin.

    4-tanitim sirasinda (bkz: rci) sistemi ballandira ballandira eksik bilgilerle anlatilir. ınsaat halindeki otel bitmis gibi gosterilir. tanitimin sonunda binlerce dolarlik sozlesmeyi imzaltmak icin musterilere baski yapilir. muhtesem bir firsat yakalamislar hissi yaratilir.

    5- eger musteri sozlesmeyi imzalarsa anketorler, telefonla gelmeye ikna eden kisi ve tanitimi yapan yuklu pirim alir.
  • miras birakilmasi durumunda asla gitmeyeceginiz ve gitmek istemeyeceginiz, akli basinda kimse almayacagi icin satamayacaginiz, zorunlu olarak aidat odemekle mahkum olacaginiz, ve sizden sonra kendi cocuklariniza da miras olarak birakacaginiz bir lanet.
  • ben bu tip sistemleri bulan herfileri gerçekten takdir ediyorum.
    çünkü adamı öyle keyif aldırarak sikiyolarki ve öyle güzel para kazanıyorlar ki hayret ediyorum.

    normalde yalova armutluda 1+1 yeni yapı bi eve 50-60 bin lira ödersiniz.
    hadi termal suyla ısınmasına deniz görmesine de (armutluda çoğu ev deniz görür) bi o kadar değer biçtiniz diyelim. 1+1 evin değeri 120 bin lira olmalı. (çok cömert davrandım)
    bu herifler 1+1 aynı daireyi senelik ikişer haftadan 23 kişiye ortalama 12 bin liradan satıyolar.
    yani 1+1 sikindirik daireyi 280 bin liraya satmış oluyolar.
    yetmiyor aynı daireden senelik 23 kişiden 300 er lira aidat alıyolar, yani 280 bin liraya sattıkları 1+1 daireden bir de aylık 600 lira kira alıyolar.
    bu da yetmiyor; marketi, kuaförü, bowlingi, havuzu, hamamı, yunusu, bisikleti, atv si, çayı, yemeği, simiti..vs derken ücra bir yere kurduğu komplekse dünyanın tüketicisini toplayıp dünyanın parasını kazanıyor.

    bir de sistem sahibi değil de kişi açısından bakalım.
    ara tatil, ve yaz tatilinde bir de baharlarda devremülkü normalden daha pahalı alıyosunuz.
    diyelimki ilk alıştan her yıla düşen pay kabaca 300 lira olsun, her yıl 300 lira da aidatı var. yani yıllık 2 haftalık tatilin sadece yatma bedeli size 600 liraya mal olmuş oluyor. işin en kötü yanı da belirlediğiniz 2 hafta her sene orda olmak zorundasınız. 600 liraya iki haftalık değil ama istediğiniz sezon istediğiniz yerden bir haftalık villa kiralarsınız. tarihleriniz esnek olur.

    yok ben illa termal olsun istiyorum diyosanız da,
    tatiller dışında armutludan 2 haftalık 600 liraya çok rahat devremülk bulabilirsiniz.
    tatillerde de haftalık 600 liraya çok rahat bulabilirsiniz. (iki haftalık termal tatili sıkar, bir hafta yeterli oluyor)

    ben armutluda çalışıyoken gelmeyenleri takip edebiliyordum ve kendilerine ulaşıp aidatlarını (300 lirayı) ödemem karşılığında dairelerinde 2 hafta çatır çatır kalıyordum.
    benim istediğim tarihlerde üstelik 2 haftayı 300 liraya mal ettiğimde cazip oluyor, ama senenin aynı iki haftası üstelik 600 lira olunca devremülk satın almak enayilik, kerizlik..
  • size pazarlanıyorsa sonucu pişmanlıktır.
    yok sağlam bir tanıdığınız uzun zamandır kullanıyordur, memnundur, size de tavsiye ediyordur, herhangi baskı altında kalmadan almaya karar veriyorsunuzdur, o ayrı.

    içimi dökecem, vaktiniz varsa okuyun, vaktiniz yoksa da yukarıdaki paragraf işin özeti.
    (peşin özür: bu yazıda bahsi geçen sığır, öküz, eşşek vb. hayvanlardan isimlerini böyle bir niyetle kullandığım için özür dilerim.)

    öncelikle şikayetvar.com'a girip devremülk yazınca çıkanların okunması tavsiye edilir.

    "ucuz etin yahnisi yenmez"in vücut bulmuş halidir. ilk başta yılda iki hafta kendi mülkünde havuzlu bir tatil yapma fikri insana hoş gelir. ama size 5 yıldızlı konfor gibi tanıttıkları mülkteki ilk yılınızda kazın ayağının öyle olmadığını görürsünüz. ama kondurmak istemezsiniz.

    biraz da "bu eğitimli kadınlar nasıl şiddet görüyor"un cevabı gibidir. herşey aşama aşama daha da kötüye gitse de her aşamayı benimseyerek inersiniz. kazıklanmadığınıza kendinizi inandırmak istersiniz. tek teselliniz "beterin beteri var, hiç değil tapumuz var, tesis var." olur. çünkü tesisten başka bir şey yoktur. koca tesisi yapan adamlar üç kuruşluk saç kurutma makinesi koymazlar odaya. "unutmuşlardır canım" deyip istersiniz, vermezler.
    -bakın gözünüzü açın iyi okuyun-
    milyonluk inşaat yapan adamlar on paralık bir saç kurutma makinesini odanıza veremeyeceklerini anlatmak için otuz paralık laf yaparlar.

    en iyi yaptıkları da budur zaten: laf yaparlar, başka da bir işe yaramazlar. odanıza internet koymazlar. lan itin oğlu, internet lan internet! açık büfe istemiyorum lan internet? odama gelince iki haber okuyayım, iki de youtube'a gireyim, hepi topu o? yok ama işte.

    bitti mi? hayır tabi. yanınıza adam takarlar. ağzı çok laf yapan gençten arkadaşlar olur bunlar. kızamazsınız. size habire bir şey satmaya çalışırlar. zengin-fakir olmanız farketmez onlar için, taksitle size ayı bile satabileceklerine inandırılmışlardır. (uydu olan ay)
    küçük de bir not: müşteri yelpazelerinde kalantor zenginler filan da yoktur zaten. zengin adamın devremülkle ne işi olurki? gider basar parasını istediği zaman yapar tatilini. hedef kitleleri sizin gibi dişinden tırnağından ayırdığıyla biriktirmiş sabit gelirli grubudur. bu paragözlere ekmek vermeyeceksin bunlara. su da vermeyeceksin, çöle salacaksın ne halleri varsa görsünler.

    yıldatları olur bir de. "yıldat" terimiyle tanışırsınız. evde yöneticinize ödediğiniz "aidat" var ya, bu da "yıldat". kulağı tırmalaması ayrı konu, kalsanız da kalmasanız da ödemek zorundasınız. bak iki haftalık devremülke yıldat diye 800 tl isterler. hayvanoğlu hayvan, diğer iki haftanın sahibinden de alır onu, etti mi sana 1.600tl? lan aidatı 1.600 tl olan yerlere bak, bu dümbüklerin yere bak. verdiği hizmet bir şeye benzese içim yanmayacak. bir lavaboda bir yerde bozukluk olur, süründürürler de süründürüler. ulan bu eşşoğlu eşşekler, 800 tl para alırken almasını bilirler, eve usta çağırsan yirmi liraya yapılacak tamiratı yapmaz hayvanlar.

    bitti mi? dur daha yeni başlıyoruz: satayım bunu kurtulayım dersiniz, internete ilan koyarsınız. aradan vakit geçer sizi birileri arar.
    "efenim biz bilmemne şirketler grubundan arıyoruz"
    ee?
    "devremülkünüzü almak istiyoruz".
    iyi çok güzel, notere gidelim satalım işte di mi?
    "efenim önce tesisimize götürelim sizi, fiyatta anlaşırsak işlemleri yapalım."
    hadi ona da tamam denir, haftasonu olur, "bu işte bi gariplik var ya dur bakalım" diye gidilir. yaklaşık 2-3 saatlik yağlama ballama, sunum falan fıstıktan sonra kendisine "müdürüm" diye hitap ettirilen yaşı ya 20 ya 19 bir çocuk yanınıza gelir. tam bir pazarlamacı uslübuyla teklfi patlatır:

    "siz bilmem kaç liraya bizden bi devremülk alın, biz bu sizin elinizdeki devremülkü ağrı dağının karları erir erimez başka birine satalım"

    -bakın, iyi okuyun-
    bu, "sizden mülkünüzü satın almak istiyoruz" diyenler, gözünüze baka baka size bu teklifi yaparlar.

    lan enayi yerine koymanın da bi üslubu olur di mi? satmak için oturduğum masada sığıroğlu sığır bana bi devremülk daha ittirecek, elimdekini de bilmem ne zaman gelince başka birine satacak?
    işin kötüsü buna inananlar da var , şikayetvar'da okudum, adama içim acıdı lan. "bi daha ne arayan oldu ne soran" diyor.

    başta "baskı altında kalmadan" dedim ya, onu da açayım. bu adamlar nerden buluyorlarsa sizi buluyorlar. ben öğrenciyken beni davet ettiler lan. öğrenci adamım lan ben, iki şeyimi zor denkleştiriyom, neyin devremülkü, nerden buluyonuz numaramı?
    neyse, buluyorlar sizi, mesela "tatil kazandınız, sizi misafir edelim" veya bunun gibi bir dalavereyle gidiyorsunuz. (bedavaya kim kime tatil veriyor di mi, uyan işte, yok ama uyuyorsun bir şekilde)
    sizi bir mekana alıyorlar, bangır bangır bir müzik, ağzına motor takılmış bir pazarlamacı ve siz. hipnotize oluyorsunuz resmen. o ilk telefonda "tamam bi dinleyelim" dediğiniz zaman sarı öküzü de vermiş oluyorsunuz, haberiniz olsun.

    sonra bir bakmışsınız resepsiyondaki garibana bar bar bağırıyorsunuz:

    "kurutma makinesi lan saç kurutma makinesi!"
  • sahiplik iddiasının sınırlı ve belirli bir zaman dilimiyle kısıtlandığı varlık, mülk. kısaca hayat ve hayata dair herşey de aynı tanım içerisinde değerlendirilebilir.
  • yurtdışında çalışan ve her yıl en az bir kere çeşme'de tatil yapan benim gibi kişiler için ideal olan mülk tipi. yazlık alsak boş duracak ve büyük paralar gidecek. otel desen odası vardı yoktu fiyatı uçtu düştü vs. uğraşıyorsun. aldım bir 2 haftalık tapulu devremülk. yıllık 900 tl aidatı var sadece. çeşme'de 2 günlük otel parasından az paraya ömür boyu her yıl 2 hafta tatil. daha ne?
  • mülk onun bunun oyuncağı olmuştur, bir elden diğerine dolaşıp durur.
  • nasil ki eskiden insanlar 38-43 yasinda emekli oldugu icin yazliklar modaysa, bizim gibi 60 yasina kadar calisacak insanlar sayesinde, onumuzdeki yillarda cok moda olmasini bekledigim tatil sekli. yillik 2 hafta izni olan adam neden yazlik aslin ki?
  • - güneyde yazlığım var.
    - nah var !!!
hesabın var mı? giriş yap