• işlerini kablosuz internet, laptop, akıllı telefon gibi teknoloji nimetlerini kullanarak görebildikleri için farklı coğrafyalarda gezerek çalışan profesyonelleri tanımlayan bir ifade.

    bu tarz işlerde çalışanların tercih ettiği birkaç durak şöyle.
  • (bkz: dream job)
  • konu ile ilgili haber
    ben bu akşam bu belgesel haberi izlerken öğrendim.

    kendi içinde zorlukları var sonuç olarak insan belirli bir yaştan sonra yerleşik olmak istiyor

    fakat güzel kısmı dünyayı dolaşıp çalışmak çoğu az kanaat yaşıyor ama mutlu.

    alman kadın ben erkenden çalışmaya başladım yirmilerimde burnout oldum diyor. kripto para işi uğraşan eleman ben anı biriktiriyorum diyor ileride asyada kendi hostelimi işletmeyi düşünüyorum diyor.
  • dijital göçebelik kavramı aslında bireyin sistemin dayatmalarından kaçışını simgeliyor. dijital göçebe olmaya çalışan biri olarak, bu yaşam stiline uygun bir meslek seçiminin ilk şart olduğunu düşünüyorum. bilişim sektörünün dışında freelance olarak ofis dışında çalışabileceğiniz çok az meslek vardır. yaklaşık 2 yıl önce türkiyede görece iyi bir üniversitenin mühendislik fakültesini bırakarak bunlardan biri olan çevirmenliği seçmiş olmam da bu yaşam stiline yönelik attığım ilk ve belki de en önemli adımlardan biridir. kimsenin boyunduruğu altında olmadan, salt bireysel yeteneklerime ve bilgime dayanarak kendi işimde çalışacak ve en önemlisi bir yerleri geziyor, gerçek anlamda yaşıyor(!) olacak olma fikri bile beni mest etmeye fazlasıyla yetiyor. aile kurmak gibi bir derdim veya ihtiyacım yok. mgtow öğretisinin insan ilişkilerindeki pasif tutumunu temel aldığımdan büyük bir sorun da teşkil etmiyor. belki yol arkadaşı olabilir. minimalistik bir yaşam tarzını da benimseyince gerçekten ihtiyaç fazlası her şey gözünüze hata gibi gözükebiliyor ki bu da gayet normaldir. 10 kalem yerine 2 kalem, 6 defter yerine 2 defter neyimize yetmiyor ki? koca bir kitaplık yerine kindle... her şeyden kısa kısa rahatlıyorsunuz. sosyal medya, e-mail vb. gereksiz hesaplarınızı da kapattıysanız büyük oranda popüler kültürün baskısından kurtulmuşsunuzdur. içe dönük bireyler için ideal bir yaşam stili diyebilirim. insanlardan, kaostan ve karmaşadan uzakta sakin bir hayat.

    edit: yaşam alanı olarak tanımlayabileceğimiz pek çok alternatif var. oteller, rv karavanlar, pick-up kamyonetler, yelkenli yatlar vb. bisiklet ve dolayısıyla doğanın kendisi de olabilir. nitekim dört duvar arasında 480 ay taksitle ev almaya çalışmaktan daha mantıklı bir yaşam stilidir.
  • yeni dünya düzeninin de aç kalmadan gezmek isteyip hayatı kaçırmadan işlerini yaparken dünyayı turlamak isteyen vizyonlu kişilerin sahip olduğu göçebelik. dünya düzeni değişmiş olsa bile genetik miraslarımız hâlâ bizim içimizde.
  • unutmayın ki devletler yeryüzünün en büyük mafyalarıdır.bu sebeple vergiden kaçınmak kutsaldır.
  • dijital göçebeler belirli ölçüde, keyif alarak çalışma stiline sahip kişilerdir. rutin hayatın akışına uyum sağlamak yerine, kendi hazlarının ve özgürlüklerinin peşinde koşturdukları bir alışkanlık elde ederler. dijital göçebeler diyebilmemiz için yani anlamlandırmak için ihtiyaç duyulan dört temel kavram; dijital çalışma, kısa süreli çalışma, farklı yerlerde haz alınan seyahatler ve göçebe olarak çalışmadır.

    edit: imlâ.
  • mekandan münezzeh.
  • olmak istediğim. anonimliğimi kaybetme pahasına bu entryi gireceğim çünkü içimde tutamıyorum :)

    (bkz: digital nomad)

    tanım: yaptığı iş fiziksel olarak bir mekanda düzenli olarak bulunmayı gerektirmeyen, tek ihtiyacı bilgisayar ve internet olan, dünyanın istediği yerinden geze geze çalışıp para kazanan kişilere verilen isim. faydalı linkleri en sona ekleyeceğim.

    benim yakınlarıma anlattığım haliyle tanım: bak şöyle düşün ufak bir valiz ve bilgisayarımla 3 ay arjantin'e gidiyorum; orada hostelde kalıyorum ve işime devam ediyorum. oradan biraz daha kuzeye çıkayım diyip meksika'ya geçiyorum. hayal et meksika'dayım akşam mesaim bitiyor ve orada tanıştığım arkadaşlarla akşam taco yemeye gidiyorum.1 ay da orada çalışınca coğrafya değiştirmeye karar verip hoop sri lankaya geçiyorum. 2 ay planladığım sri lanka gezim sri lankayı çok sevdiğim için 3 aya çıkıyor. sonra 1 aylığına avrupaya gidiyorum. bilgisayarım da yanımda ya hala çalışıyorum. ispanya'dan fas'a geçmeye karar veriyorum. şöyle düşün, mesaim bitiyor ve hoop okyanusta yüzmeye gidiyorum. ailemi özleyince birkaç ay da istanbul'a gelirim. nasıl?

    buraya kadar okuyan çevrem beni çoktan tanımıştır :) biraz kendi serüvenimden ve planımdan bahsetmek istiyorum çünkü benim gibi düşünen birileri varsa aramızda fikir alışverişi yapmayı da çok istiyorum.

    aslında hem dünyayı görmek hem de kariyerime devam etmek fikri aklımda dönüp duruyordu. özellikle tam zamanlı bir işe başladıktan sonra hayatım kapana kısılmış gibi hissetmeye başlamıştım. ömür boyu böyle mi devam edecektim? dünyayı sadece 14 günlük yıllık izinlerimde mi gezecektim? neye yeter ki bu? ben ki evrensel olabilmek adına klinik psikolog olmamayı seçmiş biriyken. şu gezginlere bakayım ne yapıyorlar? (bkz: oğuzhan tıraş) ahh çok güzel geziyor ama yolda bileklik satarak gezmek bana çok uygun değil sanki. hem ben çok okudum, bölüm birincisi oldum bunu nasıl anlatacağım çevreme?
    tam bunları düşünürken bir videosunu izledikten sonra 'benim yapmak istediğim şeyin adı dijital göçebelikmiş, ben aslında onun gibi olmak istiyorum' dediğim youtuberla karşılaştım. (bkz: engin özdemir)

    rahalamıştım. çünkü artık 'ne olmak' istediğime karar vermiştim. fakat hala büyük bir problem vardı önümde 'benim yaptığım iş buna uygun değil.' işte benim 'olmak istediğim' kişi yolculuğum da bu şekilde başlamış oldu. efendim ben ne bir yazılımcı ne bir tasarımcıyım. ne bir çevirmen ne bir danışmanım ki online çalışabileyim.

    engin özdemir, dijital göçebeliği şu şekilde özetliyor. konum özgürlüğü, zaman özgürlüğü, finansal özgürlük.

    1. konum özgürlüğü: senin işin, işini istediğin yerde yapmaya uygun mu?
    3 yıldır iş hayatındayım. sadece 8 ay ofisten çalıştım. eski şirketim hem yoğun çalışma saatlerine sahipti hem de hybrid modelde devam etmeye karar verdi. buna benzer bir iki nedenden sonra iş değiştirmeye karar verdim ve uluslararası bir şirkete geçtim. hem ingilizce'mi sürekli kullanıyorum, hem de her ne kadar türklerle de çalışsam ofise gitme zorunluluğum bulunmuyor. bingo! ilk adım tamam remote çalışabilirim.

    2. zaman özgürlüğü: senin işin illa bir mesai saati içinde mi olmalı, yoksa istediğin zaman çalışıp istediğin zaman mola verebileceğin; istediğin zaman iş alıp istediğin zaman alamayacağın bir iş mi?
    efenim benim takıldığım noktalardan birine geldik. benim işim tr mesai saatleri içinde çalışmamı gerektiren bir iş. fakat ben yapı olarak mesai kavramını seven, çünkü durmam gereken noktayı belirleyebilecek olgunlukta olmayan biriyim. yani gittiğim ülkede gece de olsa mesai saatimde çalışıp mesai bitince bilgisayarımı kapatma fikrine sıcak bakan biriyim.

    3. finansal özgürlük: aslında engin'in burada bahsettiği pasif gelir. yani sen çalışmasan da pasif gelir kaynağın var mı?
    hemen cevap vereyim yok :) işin biraz daha takıldığımız kısmına geldim. biraz şans, iyi derecede ingiliççe biliyor olmam vs sebebiyle yaptığım işe göre maaşım fena değil. fakat uluslararası bir şirkette çalışımama rağmen tl ile maaş alıyorum :) üstelik ailemde tek çalışan benim :)
    bu noktada bu planı yapabileceğim ülkeler sınırlı. örneğin devülasyon yaşadıklarından dolayı birkaç ay para biriktirip 1 ay arjantinden çalışabilirim ama sonra başka ülkeye geçmek yerine türkiyeye geri dönmem gerekir. ya da burası türkiye olası bir kur dalgalanmasında her şeyimi kaybedebilirim. o yüzden asıl hedefim remote çalışmaya zeval vermeden döviz kazanabilmek.

    işin bu kısmını çözemiyorum. şu an en yakın görünen arjantin planı. hem benim için başlangıç olur. fakat tr'de akan yaşamım olduğu için de hayata geçiremiyorum. belki de gizliden gizliye bilinçdışımda korkuyorumdur. çevremden çok destek gördüğüm söylenemez. onlara çok yabancı ama ben hazırım.bu noktada sevgili/eş/arkadaş bana eşlik edecek birilerine de açık buluyorum kendimi. acele etmiyorum. çünkü hedefim tüm bu koşulları sağlayıp 30-35 yaş arasında dijital göçebe olarak yaşamak. yani şimdi yapabilsem ne ala, yapamazsam da sürem var 30'a kadar :) 35'den sonra yerleşik yaşamı deneyebilirim.

    planımı sekteye uğratabilecek şeyler:
    1. zaman özgürlüğünün sorun olmayacağını düşünüyorum. yani ben gece de olsa çalışırım. fakat ya buna dayanamazsam?
    2. şirketim şu an karışmasa da yurt dışında olmama sonradan laf ederse?
    3. relocate olmayı çok istiyorum. çalıştığım şirkete de söylüyorum. eğer allah yüzüme gülerse (bkz: türkiyeden siktir olup gitmek) hayırlısıyla başka ülkeye yerleşirsem bu planı ertelemek zorunda kalabilirim.

    şu an bu yapıya alışmak için haftanın bazı günleri ev dışında, arkadaşlarımda, plajlardan çalışıyorum.bunları paylaşmak istedim, çünkü bu fikir beni inanılmaz heyecanlandırıyor. gözü karartıp kendimi her an arjantinde bulabilirim. 6 ay sonra ya da ne zaman bilinmez. ben bunu hayatımın bir döneminde yapacağıma %100 eminim. inancım tam!

    dijital göçebeler için lokasyon, yaşam pahalılığı gibi konularda rehber olabilecek site:

    engin özdemir'in youtube sayfası

    engin'in eşi lena'nın yazdığı dijital göçebe rehberi kitap

    edit: insan başına gelecekleri asla öngöremiyor ne tuhaf!
    bu entry'i yazdıktan kısa bir süre sonra lay-off'a uğradım ve bir takım oyunlarla hiçbir tazminat almadan işten çıkarıldım. dünyada işe alımların durduğu bir zamanda ne büyük talihsizlik dedim fakat sonrasında euro ile maaş veren başka bir şirketten iş teklifi aldım. birkaç aydır burada çalışıyorum :) üstelik istediğimiz kadar izin kullanabiliyoruz.

    yeni şirketimde çok mutlu değilim ama istediğim finansal özgürlüğe kavuştum. dahası şirketim tamamen remote ve istediğimiz yerden çalışmayı destekliyor :d
    işe girdikten 3 ay sonra valizimi alıp tek başıma küçük bir valizle balkanlara gittim. sadece gidiş bileti aldım, ne zaman eve dönmek istediğime yolda karar vermek istedim. 1 ay boyunca balkan ülkelerinden gezerek çalıştım. yeni zorluklar gördüm, yepyeni insanlarla tanıştım. en güzeli kaldığım hosteli/oteli/ülkeyi, ülkenin insanlarını beğendiysem aşağı resepsiyona inip ben burada 2 gün daha kalmak istiyorum diyebilmek oldu.

    arjantin hayaliye çıktığım bu yolda kendimi balkanlara atmam elbette biraz hayal kırıklığı oldu ama lay-off sonrası sanırım kendimi güvende hissetmek istedim. şimdi ise daha cesaretliyim, aklımda direkt bir rota yok ama neden yeniden tek yön bir bilet daha almayayım?
hesabın var mı? giriş yap