• bu tanımı ben mi uyduracağım diyordum. benden önce biri bulmuş bile.

    önümüzdeki yıllar artacak dünya nüfusu, doğal kaynakların yapma besinler için hızla tükenmesi gibi sebeplerden ötürü, geleneksel tarım teknolojilerinin yetersiz kalacağı yıllar yaklaşıyor. şöyle düşünelim: 2050 yılında dünya nüfusunun %80'i kentlerde yaşıyor olacak ve nüfus 3 milyar daha artacak. bugünlerde doya doya kullandığımız bir sürü besin altın değerine çıkacak, eğer bir şeyleri değiştirmezsek. 1 litre kola için 9 litre su harcanıyor:

    http://atiksahasi.com/…ndex.php?sayfa=blogoku&id=12

    bunu ortadan kaldırmak için yine tabii ki biz değil, elin gavuru düşünmüş ve dikey tarımı bulmuş. bildiğin gökdelenlerde, sera tarımı teknolojilerini daha da geliştirerek, yılın 365 günü çok daha verimli ve aynı besin değerlerini, hatta geleneksel tarıma göre daha iyilerini sağlayarak dikey tarımı icat etmişler. green sense farms diye bir firma, bu teknolojiyi daha da ilerletmiş ve floresan ışığa alternatif olarak çok daha efektif ve maliyetleri düşüren bir led ışığı teknolojisi geliştirmiş philips ile:

    http://www.economist.com/…king-root-light-fantastic

    mevsimler veya hava koşulları için endişelenmenize gerek yok. ekinleri günde 2 saat dinlendirip 22 saat boyunca çok daha efektif tarım yapabiliyorsunuz. suyun geri dönüşümü daha kolay. ayrıca gelişen sensör teknolojileri ile hangi besin ve minerallerin eksik olduğunu öğrenip tarlayı bu şekilde besleyebiliyorsunuz. bu yeni gelen led teknolojisi ile maliyetleriniz de düşüyor, ve gerekli serinliği sağlayabilmek daha kolay oluyor.

    tabii ki en büyük sorun, enerji. ancak binanın tepesine yerleştirilecek bir güneş piliyle bunun da sağlanması neden olmasın, en azından bir kısmının. elbet bu konuda da çalışıyorlardır.

    belli ki ilerleyen yıllarda bu teknolojilere ihtiyaç duyacak insanoğlu. bunu ilk düşünen, teknolojisini ilk kuran da daha mücadeleci, daha bağımsız olacak...

    http://en.wikipedia.org/wiki/vertical_farming
    http://gizmodo.com/…arms-where-veggies-gr-513129450
  • (bkz: gdo)
  • "yatayının amına koyduk, bir de dikine deneyelim" fikrinden yola çıkmış tarım çeşidi. doğal değildir. burdan gelecek sebzeye, meyveye elimi bile sürmem.
  • bu tarım metodu doğal değil midir? yahu doğal nedir o zaman, normal nedir ki? arkadaş bu doğal tutkunuzun amq. doğal süt çıkardılar ulan uyanık markalar sizin gibi embesillerin egosunu düdükleyip para kazanmak için. (bkz: doğal süt) (bkz: uht)

    klasik yatay tarımda ne kullanıyor gübre olarak ziraatçi; potasyum (k), azot (n) ve fosfor (p ). hayvan dışkısı doğal olduğu için konuya dahil etmiyorum. kardeşim toprak dediğimiz magma eskisini, bir şey üretmek için yatak olarak kullanıyoruz. hiç hayatında pamuk üstünde fasulye yetiştirmedin mi*? eyyy elementlerden oluşup elementlerden oluşmuş başka bir şeyi "doğal değil" diye öteleyen yurdum insanı; bir çakıl içinde enerji olarak ışık ve su vererek yeşillik yetiştirebilirsin ve gayet doğaldır. senin benim kadar doğaldır. 1

    artan ve aynı fikirde olmasam da gelecekte artacağı düşünülen insan nüfusunu doyurmak için, apartman veya çok katlı sistemi tarıma da uygulamamız elzem.

    neden elzem?

    gelecek bilimciler, gastronomlar filan insan nüfusu bu şekil artarsa en erken 50 yıl sonra yine tarıma dayalı olan besiciliğin, masraflı olmasından mütevellit karlı bir sektör olmaktan çıkacağı için azalacağını, böcek yemek durumunda kalacağımızı ön görüyor. böceğin daha sağlıklı, doğal, vitraminli olduğunu söylüyorlar. şahsen yemek benim için enerji almaktan öte keyiftir. böcek bizim damak tadımıza uygun mu bu da tartışılır. hali hazırda dünyada 2 milyar kişi böcek tüketiyor. mesela çekirge meksika'nın en popüler yiyeceği. bir kaç nesil değişene kadar çekirge, hamam böceği, solucan filan yemeyiz kanımca. o zaman ne yapacağız, azalan tarımsal alanlarımızdan tükenen tarımsal üretime dikey tarım ile format atıp, vejetaryen mutfağımızı zenginleştireceğiz, zeytinyağlı, salata, menemen vs. takılacağız.

    bu işin nasıl olacağına 2 entry üstte güzel bir entry girilmiş. sadece japonya, singapur gibi torağı az ada devletlerinde değil, özellikle avrupa'da, amerika birleşik devletleri gibi büyük ve yorgun olmayan arazilere sahip ülkelerde bile bu sistem gelişiyor.

    dikey tarım doğal değil mi? o zaman gayet doğal portakallı hamam böceği yahnisi yersiniz.

    ayrıca (bkz: bütün gıdalar gdo'dur)
  • ekilebilir arazi/tarım arazisi azalmakta olduğundan, verimli arazilerin çoğuna muhtarların da katkısı ile tarım yapılamaz raporu sayesinde bitki yerine toki diktiğimizden, verimli arazilerin dünyanın geri kalanının payına düşeninin başına da benzer işler geldiğinden (tamam benzemeyen yerler var, sanayi tesisleri kuruluyor bir kısmına), bir alternatif gerektiğine inanan büyüklerimizin çözümlerinden biri.

    insanların da yatay yerleşim ile konumlandırılması verimsiz (bkz: inefficient) olduğundan dikey büyüdük biliyorsunuz. hence the gökdelens.

    enerji verimliliği için yeşil duvarlar, yeşil çatılar (yaşayan duvar ve çatı da deniyor), yeşil binalar, hatta kentsel alanın geneline yayıp yeşil şehirler oluşturmak son on yılın küresel trendi. kent bahçeleri ve kent bostanları bu bağlamda çok popüler bir konsept. new york gibi büyük kentlerde balkon tarımı yaygınlaşıyor. insanlar canına okudukları yeryüzünün verdiklerini kule balkonlarında taklit ediyor (bkz: mimicry).

    dikey tarımın ne kadar verimli, etkin/etkili olduğunu göreceğiz. bir yandan da denizlerde oluşturulan adacıklarda yapılan tarım (bkz: yüzer çiftlikler) ve sualtında alternatif/bitkisel yakıt üretimi için kelp / yosun tarlaları var. bunlar da ilgini çekebilir sözlük.

    gerçi solframe'e baktım, yurdumun gündemi yine belli bir takım sapıkların (şaşırdık mı?) (bkz: 3 yasindaki kiz kulotla amcasinin yanina gelmemeli) bebekler hakkındaki cinsel fantazilerine odaklanmış. bok çukuru yemin ediyorum. bak durduk yere sinirlendim yine. allah belamızı vermiş, ben hala yosun mosun...

    edit: format. bakınızlara sığamamışım.
  • zirai ürün ve organik gıda üretimi konularında kentsel tarım ile birlikte gelecek yıllarda daha çok tartışılacak ve önemi daha da artacak tarımsal üretim yöntemidir.

    artan dünya nüfusu, yükselen şehirleşme eğilimi ve çeşitli etkenler neticesinde kullanılabilir tarım alanlarının gün geçtikçe daha da küçülmesi, dikey tarım olarak adlandırılabilecek intansif yetiştirme metotlarını bir alternatif olarak insanlara daha çok dayatacaktır. dünyada beslenmesi gereken boğaz sayısı her geçen gün daha da artıyor, ekonomik şartlar insanları şehirleşmeye zorluyor ve bunun yanı sıra tarım arazileri üzerinden sağlıklı organik gıda elde etme noktasında açığa çıkan handikaplar her geçen gün daha da büyüyor. küresel ısınmanın etkileri bir dehşet senaryosu biçiminde kendini göstermeye başlarsa, söz konusu durum geniş çaplı kuraklıklar ve anormal iklim olayları altında kullanılabilir tarım arazilerini daha çok zarara uğratacak ve yetiştiricilik açısından tarım alanlarının daha da küçülmesine yol açacaktır.

    peki doyurulacak insan sayısı gün geçtikçe artarken, tarım üretiminin sürekli küçülme eğiliminde olması karşısında insanlar ne yiyip içecek? işte kentsel tarım ve dikey tarım yöntemleri de bu noktada ortaya atılmış üretim tarzları olmakla birlikte, artan bir ivmeyle şehirleşme ve metropolleşme eğilimi gösteren toplumlara daha da kötüleşmesi muhtemel şartlar dolayısıyla bir alternatif sunarak, kötü koşulları bir nebze tolere etme imkanı sağlıyor.

    insanoğlunun ve tarım üretiminin yaşadığı zorluklar daha fazla kötüleşmeye başlarsa insanlar gerek profesyonel tarım üretimi, gerekse de bireysel yetiştiricilik anlamında dikey tarım gibi kavramlara daha çok yöneleceklerdir. sonuç olarak gelecek yıllarda dünya genelinde ismini daha çok duyacağımız yetiştiricilik yöntemidir.
  • geleceğin tarım şekli.

    fakat unutulan bir nokta var: evinde ot büyüten jamaikalı abiler yıllar evvel bu teknolojiyi bulmuştu zaten.
  • özellikle toprak sıkıntısı yaşayan yerlerde, az alanda yüksek verim, toprak sorunu olmadan yakıt, işçilik, bakım, gübreleme ve sulamadan tasarruf sağlayarak daha fazla ürün alınması.
  • yakında gelişmiş ülkelerin arayı daha da açacağı bir üretim metodu. artık çok büyük topraklara sahip olmaya gerek yok. çok az toprağa sahip olup da dünya tarım devi olan hollanda'dan bir kaç örneğin olduğu güzel bir yazı var linkte.

    http://m.nationalgeographic.com.tr/…yuk-atilim/3911
  • geçen sene, izmir agroexpo tarım ve hayvancılık fuarı'nda, bir firmanın dikey tarım ile ilgili ürününü görmüştüm. su borularına delikler açmak yerine baya güzel bir tasarımla bu işe yapıyorlar. yani basit durmuyordu. insanların evlerinde bile sebze yetiştirmeleri için küçük şeyler tasarlamıslar. anneme almak istemiştim, hobi amaçlı olarak kullanması için, ancak fırsat olmamıştı. açıkçası baya dikkatimi çekmişti. umarım bu sene düzenlenecek fuara da katılırlar. gitmişken o balkon şeylerinden almak istiyorum.

    not: firmanın adını reklam olmasın diye vermedim, ancak bu işe yatırım yapmak isteyen arkadaşlar yeşillendirebilirler.
hesabın var mı? giriş yap