• hadislere dayanarak, islamiyetin bedevi kulturunun bir urunu oldugunu ve hz muhammedin bu yeni dinin gucunu, ganimete ve yagmaya dayanan gocebe bedevi toplumlarinin onderi olarak iktidar alanini genisletmek ve bu yayilmaciligi mesru gostermek icin kullandigini anlatan kitaptir.

    kisacasi, halk arasinda da denildigi gibi, hz muhammed araplari "yemis" ve guce kavusmustur. manevi mesrulugunu ispat etmek icin de onceki buyuk dinlerden bol bol doktrin ve sembol odunc almis, kendini onlarin ardili olarak gostermis ve dahasi orwell in ciftdusun u gibi, agresif bir yayilmacilik politikasi izlenirken bir yandan da islam baris ve huzurdur diyerek propaganda yapilmistir.

    hz muhammedin cinsel aktivitelerini mesru kilmak amaciyla, peygamberlik sifatinin bedevi kulturune uygun olarak nasil kullanildigina dair kitaptan ornekler: muhammedin bircok karisinin bir tanesini disinda hepsi genc, guzel ve azgindir. muhammed "adalet" icin hepsiyla cinsel munasebetini siraya koymustur, her gun biriyle yatar. daha sonra gelen esrarengiz bir vahiyle artik diledigi karisini one alir, diledigini bos birakir, secim onundur. iste bunun uzerine aise (en favori karisi) dayanamayip o sozu soyluyor "goruyorum ki senin efendi tanrin senin seyinin keyfini icin kosuyor yanlizca"

    baska bircok ornek, hadisleri kaynak gostererek verilmis: aisenin 9 yasindayken hz muhammedle gerdege girmesi, karilari arasinda kiskanclik ve kutuplasma, aisenin zina etmesi uzerine supheler ve daha sonra onun zinasini rededen 18 ayetin birden inmesi, esir alinmis 200 aile tam idam edilmek uzereyken, aralarinda guzel bir kizin hz muhammed tarafindan gorulup alinmasi uzerine ailelere "merhamet" edilmesi, hz muhammedin esir kadinlarinin gaziler tarafindan irza gecilmesine musaade etmesi, hz muhammedin karilarinin sayisini kisitlayan ve sonra kisitlamayi kaldiran vahiyler inmesi (bu kisitlamalara cariyeler dahil degil), sevhetine defalarca yenik dususunun ve karilarini ve cariyelerini bile aldatmasinin anlatildigi bircok hadis...

    1. karsit gorus: peygamber kadinlara acidigi icin onlari yanina aldi.
    kitabin yazarinin cevabi: kadinlarinin kaci yoksul ve caresiz durumdaydi? o yorelerde sayisiz yoksul ve caresiz kadin varken, istese bile, hangi birini alacakti? ayrica yoksulluklarini gidermenin tek yolu onlarla evlenip, yatmasi miydi?

    2. karsit gorus: evlilikler siyasi sebeplerdendi
    yazarin cevabi: hz muhammed bir peygamber idiyse, boyle ufak siyasi hesaplara ve sebeplere niye gerek duyuyordu, tanrisinin yardimi yeterli degil miydi? ustelik kadinlar nedense cogunlukla, genc ve sevhetli ve bu kadinlarin hepsini ebedi dul olarak birakti. aise ve cuverriye 18 yaslarinda bir daha evlenmeleri yasak bir halde dul kaldilar. ayrica karilarinin yaninda cariyeleri de vardi, siyasi sebepler bunu da mi gerektirdi? hz muhammed cok kari aldi, bunda da ana etken, donemin arap kulturune uygun olarak, erkekligin ve liderligin en onemli geregi olan cinsel istekti.

    kitabin ikinci bolumu islamin sanildiginin aksine siddet karsiti degil, yayilmaciligi mesru kilan ve gerektiginde fazlasiyla siddete basvuran bir din oldugunu savunuyor. peygamberin yaslilar dahil esirleri imha emirleri verdigi hadisler bile var. ayrica bariscilligin aksine, kisas sadece pratikte bir uygulama degil, ayni zamanda farzdi: bakara suresi 178. ayet "ey inananlar, oldurmede kisas size farz kilindi, hure hur, koleye kole, kadina kadin"

    ek olarak, muslumanligin yayilmasinin tek aracinin fetihler degil, ayni zamanda komsu topluluklara rusvet olarak verilen savas ganimetleri de oldugu anlatiliyor. kuranin orjinallerinin basina gelenlerden ve sonrasindaki degisikliklerden bahsediliyor. islamda hurafe yoktur dogmasini da yalanliyor ve kuran da bile dile getirilen buyu ve buyuye inananlarin etkilenebilecekleri inancina dikkat cekiliyor.

    daha fazla ayrintiya gerek yok, yanliz bir kitapcida bu kitabi elinize alirsaniz, sayfa 125, 128, 132, 156, 177, 181-185, 187, 240 ve 248 deki noktalari okuyun. hic olmazsa son bolumlerdeki mektuplari ve zaman gazetesiyle gorusmesini, 289. sayfayi okuyun.

    butun bunlardan sorna, sahsen bu adam kesin hakli diyemeyecegim, cunku gosterdigi kaynaklari incelemedim ve yeterli bilgim yok. fakat dediklerinin ve kaynaklarinin ancak yarisi gercek olsa bile, bugun inanilanlarin ne kadar safsatalarla dolu oldugunu gozler onune seriyor. acikcasi ozgur ve analitik dusunebilen bir kafa olmasi bile tek basina, yazilarini okumaya deger yapiyor ve goruluyor ki turan dursun ve karsisinda dikilenlerin arasindaki evrimsel fark inanilmaz boyutlarda. her ayrintiya girmeden, kisaca bir goz gezdirmeniz bile yararli olacaktir saniyorum.
  • turan dursunun sonunu hazırlamıs ve islamiyetin ne kadar bariscil bir din oldugunu gostermistir. turan dursun kitabı yazdıktan sonra oldurulmustur.
  • onsozundeki alintilarin gercekten bir kez daha alintilanmaya degecegini dusundugum kitap

    o marcion ki hristiyanligin daha ilk yuzyilinda "mukemmel olmaktan uzak, kotuluklerle dolu bu dunya, tanrinin keyfi, gaddar, insan yazgisina egemen niteliklerle tanimlayan zihniyetin olusturdugu bir dunyadir. tanri anlayisini akilci temele dayatmak ve sevgi ogesi yapmak ...gerekir" diyerek din adamlarina catmistir

    o abelard ki, 12.yy da "gerceklere din kitaplari ile degil akil yolu ile erisilebilir, din verilerini akilci temele dayatmak gerekir....insanlar arasinda sevgiyi ve kardesligi saglamak icin korkutucu ve keyfi tanri fikri yerine iyilik tanrisi fikrini yerlestirmek gerekir" demistir.

    o nicholas ki, hem de kardinalken "kutsal diye bilinen din kitaplarini gercekler kaynagi saymak hatadir" demistir.

    "nerede ki akil ozgur ve egemendir, orada din adamina yer yoktur" voltaire
  • bugün sahip olduğum turan dursun kitabı. hard cover olduğunu görmek beni daha bir mutlu etti. çok severim ciltli kitapları. indeksten konu başlıklarına göz gezdirdim, biraz saldırgan bir tutumla yazıldığı başlıklardan bile belli oluyor. ben şahsen bu durumdan rahatsız değilim çünkü adam inanmıyor zaten, "o benim kutsalım, saygı göstermek zorundasın!" diye karşısına dikilenlere "o senin kutsalın!" cevabını verebiliyor o yüzden rahatlıkla. o bakımdan takdir ettim yazarını. haince katledilmek (bkz: sırtından 7 kurşunla vurulmak) pahasına da olsa ne düşünüyorsa yazmış adam. "helal olsun, mekanı cennet olsun" diyeceğim ama, ben de inanmıyorum.
  • zamanında çalıştığım kitabevinde, kitapları kontrol ederken şuna rastlamıştım: yamulmuyorsam 2000 tarihli baskısında "muhammed'in cinsel hayatı" bölümünden bazı sayfalar koparılmıştı bi müşteri tarafından. e yuh yani.

    aklıma geldi de, buradan sesleneyim. eğer ki, kitabı alacak paran yoksa ve sadece ilgili bölümleri okuma niyetindeysen, söyleseydin yahu bana. gider bedavaya fotokopi çekerdim. yoook, rahatsız olup da "kimse öğrenmesin bunu" deyu düşünmüşsen; üzgünüm canım, internet gelişti, yaygınlaştı ve bu bölümler çooooktan paylaşıldı. geçmiş ossun.
  • kitabın ikinci cildinde* hz. muhammed'in cinsel hayatıyla ilgili hadisler ve ayetlerle desteklenmiş bilgiler içeren, mutlaka okunması gereken kitap.

    (...)

    karılarından aişe kendini tutamadı:
    - "görüyorum ki senin efendi tanrı'n (rabb), yalnızca senin şeyinin keyfini (hevanı) yerine getirmek için koşuyor." (kaynak: buhari, tesfir/7; tecrid, hadis no: 1721; müslim, rıda/49-50, hadis no: 1464; ibn mace, nikah/57, hadis: 200; ahmed ibn hanbel, 6/134, 158, 261.)

    peygamber'e dilediği kadını alma yetkisi verilmişti. kimi kadınlarda "kendilerini peygamber'e armağan" ediyordu. bu kadınlardan konuşulurken aişe: "olacak şey mi? bir kadın utanmaz mı ki, kendini bir erkeğe armağan etsin?" diye konuştu. (kaynak: buhari, e's sahih, kitabu tefsiri'l-kur'an/336; müslim, hadis no. 1464; tecrid, hadis no. 1721.) ne var ki hemen ayet gelmişti. kendini peygamber'e armağan eden kadınların özel durumlarından söz edilmiş ve peygamber'e bu kadınları 'mehirsiz alma' yetkisi verilmişti.

    ahzab suresi 50. ayet:

    - mehirlerini verdiğin eşlerini allah'ın sana ganimet olarak nasip ettiği cariyeleri seninle birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını peygamber'le nikahlanmayı istediği takdirde diğer inananlardan ayrı olarak sırf sana ait olmak üzere kendisinin mehrini peygamber'e bağışlayan inanan kadını helal kıldık. bir güçlüğe uğramaman için inananların eşleri ve cariyeleri hakkında onların da üzerine neyi farz kılmış olduğumuzu bildirdik. allah bağışlayandır. merhamet edendir.

    (...)

    peygamber dilediği kadınla değil de, günü-nöbeti gelen kadınla birlikte oluyor, birleşiyordu. bunu istemeyerek yapıyordu. (kaynak: ahmed ibn hanbel, el müsned, c.6, s.108.) peygamber'in çok karısı var. yaşlanmış olan sevde bint zem'a'nın dışında hepsi genç. "adalet" olsun diye, muhammed'in karılarıyla birleşmesi "sıra"ya konmuştur. sevde'nin dışında kimse, sırasını başkasına kaptırmak istemiyor. işte bu böyleyken, "ayet" geliyor; durumu değiştiriyor.

    ahzab suresi 51. ayet:

    - ey muhammed, bunlardan kimi dilersen geri bırakır, dilediğini alabilirsin. boşadığını tekrar almanda da sana bir vebal yoktur. bu onların gözlerinin aydın olmasından tasalanmamalarını hepsine verdiğin şeylere razı olmanı daha iyi temin eder. allah gönüllerinde olanı bilir. allah bilendir, azap etmede de acele etmez.

    ne demek bu? hadis ve yorumlara göre şu demek:

    - "ey muhammed! artık nöbet, sıra zorunlu değil senin için. nöbeti, sırası gelse bile, dilediğin karınla cinsel birleşmeyi erteleyebilir, ondan önce dilediğin karınla yatabilirsin." (kaynak: tefsiru'n-nesefi, 3/309; fahreddin razi, e't-tefsirü'l-kebir, 25/221; taberi, camiü'l-beyan, 22/20; celaleyn, 2/111.)

    kamil miras da, diyanet'in yayınlarından olan tecrid'de, ahzab suresi'nin ayetleriyle ilgili tefsirlere ilişkin hadislere başlarken bu ayetin başındaki sözlere şu anlamı veriyor:

    - "aziz peygamberim! aile muaşeretinde kadınlarından dilediğinin nevbetini (nöbetini) geriye bırakabilirsin, dilediğini de yanına alırsın. aralarında nevbete mecbur değilsin. geri bıraktığından yanına almak istediğin olursa, onu almakta sana bir günah yoktur..."

    sözün özü; kur'an'ın "efendi tanrı"sı (rabb), muhammed'in, karılarıyla olan "cinsel ilişki düzeni"ndeki işini kolaylaştırıyor. ilişkiyi "sıraya koyma (nöbet)" zorunluğunu kaldırıyor. "heva"sının seçiminde özgür olsun diye onu serbest bırakıyor. "hangi karınla ne zaman yatmak istersen, özgürsün, yatabilirsin!" diyor.

    işte bunun üzerine, aişe dayanamayıp o sözü söylüyor:

    - "görüyorum ki senin efendi tanrı'n, senin şeyinin keyfini..."
  • muazzam güzel bilgiler içeren turan dursun kitabı.

    günümüze dönüp baktığınız zaman, ışid yamyamlarının nelerden beslendiğini,
    nasıl bu derece canavarlaştıklarını/canavarlaşabildiklerini okudukça bu kitabı,
    anlıyorsunuz...

    kitaptan alalım ve yazalım, turan babayı anarak :

    "islam şeriatı, tüm dünyayı bir savaş alanı olarak görür. bu savaş, islam inanırlarıyla inanmazlar arasındadır. şeriat, güçleninceye dek, "mümaşat" yolunu, yani "birlikte barış içinde bulunma"yı kullanır. bu da bir çeşit hiledir. ama güçlenince, iki yoldan birinin seçilmesini ister insanlardan:
    - ya ölüm
    - ya da islam.

    islam, hiçbir din'i din olarak tanımaz. kuran'ın "tanrı"sı, "tanrı'nın dininden başka bir din mi istiyorlar? (yani hiç olur mu?)" diye sorar (al-i imran suresi, 83.ayet). sonra, "kim islamdan başka bir din isterse, onunki kabul edilmeyecektir hiçbir zaman" der. ve yine şöyle der: "tanrı katında din, kuşkusuz, yalnızca islamdır". güçleninceye dek şöyle demiştir: "senin dinin sana, benim dinim bana" (kafirun suresi) "dinde zorlama yoktur..." (bakara suresi, 256. ayet). güçlendikten sonraysa, inanmazlar gösterilerek müslümanlara şu buyruk verilmiştir:
    "...onları nerede bulursanız orada öldürün!" (bakara suresi, 191 . ayet; nisa suresi, 89-91. ayet; tevbe suresi, 5. ayet).

    iran 'da mollalar, şah'a karşı, sol kesimle "mümaşat" yapmıştır (barış içinde birlikte yürümüştür, şah'a karşı birlikte savaşmıştır). ama ne zamanki güçlenmişlerdir; daha önce "ittifak" kurduklarına ne yaptıklarını herkes bilir. mollalar, islam şeriatındaki "hile" yöntemini kullanmışlardır.
  • "elinizdeki kitap, daha güzel bir dünya için açılmış bir çığırın kitabıdır. (...) biliyorum, bütün bunları okuyacak­sın sevgili okurum."
    turan dursun, haziran 1990. http://www.gencalevilerharekati.eu/…an dursun 1.htm

    (bkz: tabu can çekişiyor)
  • inanılması güç bir şekilde, yakınlarda el değiştiren d&r'ın bir mağazasındaki 'ramazan seçkisi'nde yer alan kitap serisi. ya büyük trollük yaptı birisi, ya da büyük gaf var.
hesabın var mı? giriş yap