• az önce 11. açık radyo şenliğinde dinlediğim büyük ev ablukada'nın en sevdiğim 2. şarkısı sanırım (?). birincisi hiç şüphesiz en güzel yerinde durur evin...
  • galvaniz'in seslendirdiğidir. dinazorlar kaldıramayınca gerçeği gitmişler burdan. (bkz: büyük ev ablukada)
  • (bkz: dinozor)
  • bir zaman türkiye'de de yayınlanmış müthiş bir diziydi..bilgi için
  • büyük ev ablukada'nın bu aralar konserlerinde hep çaldığı şarkıdır. ne de güzel şarkı, düşündürüyor insanı. yalnız dikkat: ağza dolanıyor!
  • kaldırağ-mayıncadaki arabesk güzelliği.
    galvaniz yüzünden sigaraya başladım.
  • kesinlikle müzik tarihimizin en iyi sözlerine sahip şarkılardan biri. okullarda dünyanın oluşumu konusunda ve maddi manevi her anlamda büyüklüğün bokluğunu anlamaları için çocuklara yüksek sesle söyletilmeli, öğretmenler kalemleriyle orkestra şefi triplerine girmeli.
  • dinazorların ölümüyle sonuçlanan 65 milyon yıl önceki beşinci büyük yok oluş hadisesi, tam olarak şöyle yaşanmış: https://pbs.twimg.com/media/bydbowlcqaixzcw.jpg

    dinazorlar yumurtlayarak üreyen canlılar... atalarımız olan memelilerle birlikte yıllarca barış içinde yaşamışlar. tabii o vakitlerde memeli, aşağı yukarı şöyle bir şey oluyor. yani, henüz ortalıkta insan yok. o dönem itibariyle henüz fare ile primat arası bir tür kemirgen durumundayız. yukarıdaki canlandırma, bu gerçeğe işaret etmiş.

    not 1: bu noktada atlamamak lazım: cosmos'un the lost worlds of planet earth adlı dokuzuncu bölümü, dinazorların (ve daha pek çok türün) yok oluşuyla sonuçlanan ilgili hadiseyi ve ardından hayatta kalarak (biz dahil) sayısız türü sonuç veren kemirgenleri müthiş tasvir eder. kaçırılmaması gereken bir bölümdür. hatta, biri bana, "cosmos'dan sadece bir bölüm izleyecek olsam, hangi bölümü izlemem gerekir?" gibi bir soru soracak olsa, hiç düşünmeden, "dokuzuncu bölüm" derim.

    not 2: kuşlar, dinazorlardan evrilmiş. timsahlar da dinazorla akraba imişler. zaten dinazorlarla kelime manası itibariyle, korkunç kertenkele demekmiş. hayat ne tuhaf...

    tema:
    (bkz: evrim teorisi /@derinsular)

    tekmili birden: pdf
  • "yahu bu kadar güzel; bir yandan çok da anlam(?) ifade etmezken diğer yandan hüzünlere gark eden bir şarkı olabilir mi?" sorusunun cevabıdır.

    -kötü günlere uyanıp berbat gecelere kapıyorum gözlerimi. bahara daha çok varmış gibi. günler geçiyor. ama her geçen gün, sanki, daha karanlık bir kışa doğru götürüyor bizi. bir sürü çocuk, insan öldürülüyor. geri kalan güzellikler susturuluyor, karartılıyor. dayanamayacak gibi oluyorum, hep. ama dayanıyorum. niye bilmiyorum. kafamı duvarlara vura vura, ağlaya sızlaya, kendimi uyuştura uyuştura dayanıyorum. alışamıyorum ama dayanıyorum. kaldıramıyorum ama dayanıyorum. niye? çünkü güzel şeyler hep, bir şekilde bir yerden gösteriyor kendini. "varız ılan!" diyor, "yalnız değilsin!" neyse. nereden nereye, işte. -

    bembeyaz yağan karın ardından her yeri çamur sarmıştı şehirde. o sabahın kör vakti iş için evden çıktığım günden beri sürekli bu şarkıyı dinliyorum. önceden de dinlemiştim. ama o kadar. ne olduysa o çamurun ortasında buldu beni işte. işte, o sabahtan bu yana bağıra çağıra söyleyerek yürüyorum bir de, büyüyemediğim için herhalde.

    "dinazorlaaaaağr!
    kaldıramayınca ger-çe-ği gitmişler buradan."

    çok güzel be!
    çocuk doğurup bu şarkıyı öğretmem ve onunla beraber söylemem lazım. acil!*

    bilinenler darlıyooooor!
hesabın var mı? giriş yap