• siz ''amaan ne molası bu şimdi kapatın ışıkları uyucam ben nam nam nam...''diye mışıldanırken, kendileri yaz da olsa kış da olsa o ayazda bir gram üşüme efekti vermeden soğukla birebir muhatap olan insanlardır.otobüsün camlarına vuran suyun o görüntüsünü içerden görmek bile sizin içinizi ürpertirken onlar bu uğurda dur durak bilmezler. hatta o kadar bi üşümemek ki, genelde terlik falan giyer bu adsız kahramanlar. öyle de bir meydan okumaları vardır. sanki otobüs temizlendikçe onların da içi rahatlar. çılgınca tutarlar hortumu otobüsün en görülmedik yerlerine.
  • hayatımı kurtaran adamdır.

    toplam dört buçuk saaatlik, kısa mesafeli otobüs yolculuğunda, yanımda bir arkadaşımla gevezelik ediyoruz. eve gelmemize yarım saat var ama otobüs, bir dinlenme tesisinde mola veriyor. otobüsten bunalmış bünyem, molaya çıkmak istemiyor ama arkadaşım 'hadi, ayaklarımız açılır biraz' diye ısrar ediyor. oturmaktan uyuşmuş popolarımız biraz da donsun diyerekten dolaşmaya başlıyoruz.

    kasım ayı, hava buz gibi, yağmur yağmış, yerlek ıslak... ellerinde fırça ve hortumun birlikte tutulabildiği bir şeyle otobüs yıkayan adamlar var. onları gördükçe ben, biraz daha üşüyorum.

    bu arada biz, dolaşma işini biraz abartıp tesisin ücra köşelerini keşfe çıkıyoruz. dolaşırken, arkamızdan bir köpek hırıltısı duyuyoruz önce. adımlarımızı hızlandırıyoruz. sonra, arkadaşım kaçmaya başlıyor. köpek de bize doğru havlayarak ilerliyor. önce kaçmıyorum. kaçsam, köpek beni kovalar mantığıyla düşünüyorum. (yolda köpek görsem, yolumu değiştiren bir insanım halbuki. )ama o kurt -köpek kırması o kadar heybetli bir şekilde havlayarak geliyor ki başka çare yok. kaçmaya başlıyorum. arkamda köpek. kalbimin atış sayısının tavan yaptığı anlar... ıslak zeminde hemen kayıp düşüyorum. eğer küfreden biri olsaydım, bir ağız dolusu 'hassiktir' demenin en uygun zamanıydı sanırım. artık celladını bekleyen bir kurban gibiyim. köpeğin gelip beni parçalamasını bekliyorum. aklımdan tuhaf şeyler geçiyor. bundan sonra bende film kopuyor tabi.

    hayır, köpek filan parçalamadı beni. bundan sonrasını arkadaşımdan öğreniyorum. köpeğin beni kovaladığını gören dinlenme tesisinde otobus yikayan adamlardan biri elindeki fırçalı hortumla köpeği durduruyor. sağ dizi yırtılmış kotumla, otobüse biniyorum. eve gelene kadar gülme krizleri geçiriyoruz arkadaşımla.

    hala, sağ dizimde ve bel kemiğimde o düşüşün izlerini taşıyan biri olarak, o izleri her gördüğümde, yüzünü bile görmediğim, bir teşekkür bile edemediğim o adamı hatırlıyorum.
  • kardeşimin her gördüğünde neden olduğunu asla anlayamadığım birşekilde hüzünlenip ağlamasına sebebiyet veren bir nevi meslek grubu. içleniyor resmen 18 yaşındaki kız.
  • uykusuzluk ve soğuk nedeniyle zombi gibi olmuş, zor koşulların adamlarıdır.
    iç burkar zaman zaman ama yapabilecek bişey yoktur.
  • ağızda sürekli sigara ile çalışan versiyonları da mevcuttur. sigara genelde samsun 216 dır. (bkz: samsun 216) sigara ağız ile 45 derecelik açı yapacak şekilde ve içene göre ağız solunda konumlandırılmıştır. sol göz bu esnada kapalıdır ve marlboro man halt etsindir. (bkz: marlboro man)
  • evine ekmek goturmek icin kosullar ne olursa olsun dimdik ayakta kalmayi basarabilen insanlardir. onlara ya da benzer islerde calisanlara bakildiginda kimsenin isinden, hayatindan sikayet etmeye hakki yoktur. kariyer, terfi, sevgili, tatil, evlilik yildonumu, dogumgunu, sukran gunu farketmiyor. para kazanmanin amac oldugu ortaya cikiyor.
  • şehirlerarası otobüs dinlenme tesisinde mola verdiği zamanlarda camlara su hortumu tutarak, otobüsün mola verdiğini farketmeden uyumaya devam eden insanların uyanmasını da sağlayan adamlardır. sabahın 4'ünde uyanmış, "burası neresi?" modunda, el ve ayaklarını anca hareket ettirebilen ben, bu adamların enerjik bir şekilde camları yıkadıklarını görünce önce şaşırır sonra kendime gelirim daima.

    hortum ve fırçayı ayrı ayrı tutmuyorlar; hortumun fırça ile entegre olduğu garip bir cihaz kullanıyorlar.
  • hep gece yarısı rastgeldim. hep de uykumun orta yerinde uyandığımda rastgeldim. uyanmaya çok uzak olduğum saatlerde mesela, uyandıktan sonra da uyumaya hep çok uzak olduğum saatlerde. geldiğim yere ne kadar uzaksam, gideceğim yere de o kadar uzak olduğum mesafedeler. ama bir gerçek var ki senin çok uzak olduğun yerde onlar hayatın tam içindeler.
  • bol bol su israf eden adamlardır.

    bu konuda kendilerine seçenek sunulmuyor tabi; orası ayrı.
hesabın var mı? giriş yap