• tolstoy'un kitabı olan diriliş için:
    (bkz: voskresenie)
  • sözleri pablo neruda'dan çeviri grup yorum şarkısı. bi de sözlerini yazayım tam olsun:

    tankların önünden bir dağ düşse toprağa
    çoğalır toprakta dağlara gülen yürek
    dağlarda sokakta fabrikada tarlada
    halkız biz yeniden doğarız ölümlerde
  • okuduktan sonra mustafa kemal'in askerlik hayatı hakkında daha detaylı bir izlenim edindiğim turgut özakman kitabıdır. savaşta bulunan yerli yabancı subayların/askerlerin kitaplarına, günlüklerine dayanarak kaleme alınmış olan diriliş'i bir roman olarak kabul edersek; romanın baş karakterlerinden biri şüphesiz yarbay (kısa süre sonra albay) mustafa kemal'dir. bir okur olarak sonra yaptıklarını da bilince o'na farklı bir gözle bakıyorsunuz tabi... fakat sadece çanakkale savaşı'nın içinde düşününce heyecan verici bir karakter olup çıkıyor. zira kendisinin arıburnu ve conkbayırı'ndaki müdahaleleri olmasa muhtemelen çanakkale düşecekti.
    mustafa kemal, savaş alanını bir tablo gibi açık seçik görebilen, gerçekleşecek olaylara çok önceden önlem alan, sorunun anında temeline inen bir kurmay subay olarak işleniyor. bir seneyi bulmayan bir savaş süresinde; eksik bir tümenin komutanlığından (bkz: 19.tümen), altı tümenin bağlı olduğu ordu düzeyindeki grup komutanlığına yükseliyor. (bkz: anafartalar grup komutanı) öyle ki yararlılık gösteriyor ki, çanakkaleyi savunan 5. ordunun generali liman von sanders kendisini ekselans diye çağırıyor.
    1915'teki savaştan önce trablusgarp'ta ve balkanlarda; sonrasında ise anadolu'da yürüttüğü mücadele göz önüne alınırsa, 10 yıl ara vermeksizin savaştığı ve mücadele ettiği görülüyor. hastalıklar, cephede uykusuz geceler, ölümle kol kola bir on sene ve sonucunda yeni bir devlet. bu olayları diriliş'in devamı olan şu çılgın türkler romanı ile tamamlayıp, resmi tarihte karşılaşmadığımız kadar detaylı ve akıcı bir biçimde sunduğu için turgut özakman'a teşekkürü borç bilirim. haftalarca kitabı elimden bırakamadım.
  • şükür ki beklentilerimin çok üstünde çıkan dizi. muhteşem yüzyıl sonrası bir gazla çekilen diğer kofti osmanlı dizilerinde yapılan yanlışlardan tam olarak olmasa da ders alınmış şükür ki.

    görüntü yönetmenliği ve ışık kullanımı anlamında şimdiye kadar türkiye'de çekilmiş diziler içinde en iyisi. muhteşem yüzyıl'ın 3. ve 4. sezonlarındaki harikulade çalışmaların da üstüne çıkılmış. tamamen dünya standardında. aynı şekilde kurulan setler de oldukça başarılı. sarayların salonları (henüz iki tane görebilsek de) adam gibi inandırıcı genişlikte en azından, muhteşem yüzyıl'daki kıç kadar daracık saray koridorları gibi gerçeklikten uzak değiller. aynı şekilde obadaki çadırların iç genişlikleri de öyle. kostüm tasarımı ve şapka / başlık tasarımı zaten muhteşem yüzyıl'ın ekibine ait olduğu için tahmin ettiğim üzere estetik anlamda hiçbir sıkıntı yok, gayet başarılılar. yalnız serdar başbuğ ve ekibine buradan naçizane bir tavsiye ; muhteşem yüzyıl çoğunlukla pembe dizi klasmanına ait bir dizi olduğu için oradaki sultanın ve şehzadelerin giysilerinin şıkır şıkır olması çok da göze batmıyordu. sonuçta şatafat gösterme amaçlıydı. ama madem bu dizinin iddiası "hayatını at sırtında geçirip bileğinin gücüyle savaşan" ecdadımızı göstermek, o zaman o erkek oyuncuların kıyafetlerini biraz eskitin, biraz pisletin...adamlar bir tabur tapınak şövalyesi'ni kılıçtan geçiriyorlar, kanlar havalarda uçuşuyor ama üstleri başları maaşallah vakko'dan yeni çıkmış gibi pırıl pırıl. sanırsın adamlar o oba senin bu oba benim göçebe yaşayan tipler değil de, topkapı sarayı'nda bir eli yağda bir eli balda, bir giydiğini bir daha giymemecesine bolluk içinde saltanat süren hanedanlık üyeleri...gerçekçiliğe dikkat lütfen.

    engin altan düzyatan beklediğimden bayağı başarılı bir performans sergilemiş. fatih dizisindeki korkunç mehmet akif alakurt performansını hatırlıyorum da, çölde vaha gibi resmen. onun haricinde kadroda ustalığıyla sıyrılan - şimdilik - bence tek isim hayme ana rolüyle hülya darcan. yalnız dizinin kötü adamlarının performansları cidden korkunç kere korkunçtu. inanılmaz abartılı, inanılmaz steryotipik kötü adam performanslarıydı. cüneyt arkın'ın malkoçoğlu filmlerindeki hain haçlılar gibi kötülükten katılıp kakır kakır kahkaha atmadıkları kalmıştı. haçlısı da öyle, selçuklu sultanının arkasından iş çeviren bir gözü kör olan arkadaşın performansı özellikte berbattı. çok beylik, çok karikatürize işler bunlar. düzeltilmesinde fayda var. müzikler pek ön plana çıkmamakla birlikte pek eksiklik hissi de yaratmamış. yine de daha çeşitlendirilip iyileştirilebilirler.

    tabii dediğimiz gibi dizi direk hükümetten destekli, hatta bizatihi hükümet projesi olduğu için en küçük bir yapımdaki en ufak bir kan görüntüsüne bile tahammülü olmayan rtük'e rağmen trt1, çoluk çocuğun izlediği saatte ekranda herhangi bir yaş uyarısı da olmaksızın çatır çatır kafa kesmeleri, kelle bir yana vücut bir yana devrilmeleri, çatışma sahnelerinde havalarda uçuşan kanları pek tabii ki görmezden geldi rahat rahat. kendilerini bu yüzden kovuşturan da olmayacaktır zaten. yapımın devlet politikasına birebir hizmet eden bir "ecdad sevdirme" misyonu olduğu için böyle iltimaslar geçiliyor tabii. açın bakın bakalım, başka bir kanaldaki başka bir dizide en ufak bir kan görebilecek misiniz, kaldı ki kopan kafaları görebilesiniz. aynı şekilde yüksek yerden destekli bir proje olduğu için kesenin ağzı sonuna kadar açılınca ne güzel setler kurup, ne güzel teknikler kullanarak diziler çekebileceğimizi de görmüş olduk. ama dediğim gibi, amaca hizmet ettikleri sürece. yoksa önlerini kesmek için edilmeyen lanetlik kalmıyor.

    bakalım her bölümü 2'şer saatten olacak gibi duran dizinin 3-4 hafta sonraki bölümleri de teknik anlamda bu kadar iyi olabilecek mi, göreceğiz. nihayetinde uzun zamandır özel olarak hazırlanan bir ilk bölüm ve devamında gelecek 2-3 bölüm de önceden hazır edildiği için pek bir sorun olmaz da, sonrasında haftalık tempoya girilince ilk bölümdeki umut vaadeden standart aynı kalabilir mi göreceğiz...

    haydi hayırlı olsun bakalım şanlı ecdadın torpilli dizisi...işlerini iyi yaptıkları sürece yolları açık olsun.
  • şans vereceğim dizi.

    ilgi duyduğum bir dönem ve coğrafya. keşke vikings kıvamında verseler diziyi. kaldı ki ele alınan dönem buna çok uygun. nasıl ki ragnar ince ince yükseldi, dizi bize hem aralarda viking kültürünü tanıttı hem de yeni bir gücün doğuşunu adım adım verdi, benzer bir şey bu yapımda da gerçekleştirilebilir ama işte işin içinde trt olunca insan tırsıyor.

    umarım hamasetin dozunu kaçırmazlar.
  • tolstoy'un muhteşem romanı.

    rus edebiyatının feragat kavramı ekseninde evrene açıldığını düşünüyorum. örneğin suç ve ceza'da raskolnikov özgürlüğünden feragat ediyordu. anna karenina'daki anna ise düzenli yaşamından ve ailesinden feragat etmeyi seçmişti.

    diriliş'te ise nehludov zenginlikten, sosyal yaşamından ve nüfuzlu çevresinden feragat ederek karanlık mazisi dolayımında kendisini cezalandırır ve rus sosyetesine aykırı gelen bir tür kişisel-ahlâki bir kimliğe bürünür.

    tolstoy bununla da kalmayıp nehludov'un penceresinden hristiyanlık geleneğini, ortodoks kilisesini, lüks alışkanlığını, sınıfsal eşitsizliği, bürokrasiyi, kısacası rus toplumunu kıyasıya eleştirir ve büyük bir temizlik için nehludov aracılığıyla tavsiyelerde bulunur.

    bütün bu uyarı ve tavsiyelerin demokrasisi sakatlanmış ülkeler için halen geçerli olduğunu söylemeye lüzum var mı bilmiyorum!

    savaş ve barış, anna karenina gibi başyapıtların yanına konulabilecek mükemmellikte bir roman diriliş.
  • insana neden var olduğunu ve bu dünya'da o varlığı nasıl devam ettireceğine cevap niteliğinde olan sezai karakoç kitabı.

    --- spoiler ---
    ''allah'a inanıyorum. ben bir diriliş işçisiyim. allah kentinin işçisiyim. allah'ın öğdüğü, beğendiği islam toplumunu ören, toplumun örülen duvarında en küçük bir kum tanesi olmaktan öğüncüm olamaz.

    allah'a inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. insanın boynuna zincir atan, takan eşyadan ve öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak allah kurtarır. yani insanı ancak allah özgür kılar.

    inkâr tutsaklık, inanç özgürlüktür.''

    --- spoiler ---
  • tolstoy hali de, grup yorum hali de, orhan baba hali de mükemmel. güzel bir insan ismi olabilirdi.
  • konu edindikleri zaman dilimi oldukça hassas.. bir de tanıtımlarında "ertuğrul" adı geçiyor ki, yüreğim ağzımda bekliyorum.. yakın zamandaki fetih* fiyaskosundan, kendi başına bir moda-fenomen olmuş ama tarihin t'siyle bile ilgisi olmayan muhteşem yüzyıl faciasından sonra ödüm kopuyor trt'nin bu dizisinin tanıtımlarını gördükçe..

    bu isim, harcadığınız diğer isimlere benzemez..
    en ufak bir zırvalığı, dikkatsizliği kaldırmaz "ertuğrul" adı..

    incitmeyin sakın, ne olur..

    (bkz: türk/#33101463)
hesabın var mı? giriş yap