• küre tanım gereği bir noktaya eşit mesafedeki noktalar kümesidir. bundan dolayı merkezi dışlarda olacak küre, kürenin dışını ima edecek biçimdedir. ancak biraz sonra anlatacağım şeyler için küreyi, merkez noktasını referans alacağım. tabi küreyi seçmemdeki asıl gaye insanların küre deyince akıllarına ortalama bir şeyin gelmesi ve merkez kavramını anlayabileceği en iyi cisimlerden birisi olması. aslına bakılırsa dış merkezli kapalı eğrilerden bahsedeceğim. sizi kandırdım, ee buraya kadar da okumuş bulundunuz.

    iç döllenme geçiren türlerin bir çoğunda ilk haftalarda süreçler neredeyse aynı gibidir. elbette bir embriyolog için yumurtalar arasında bile pürüz farkı vardır. ancak makul bir ihmalden öne gelen haklarımı kullanmak istemekteyim. *

    sabit bir noktamız var. ona eşit mesafelerde koordinat düzlemi adı altında bir sitem oluşturmaktayız. burada bilgisi olanlar küresel koordinat sistemlerini kullanıyor, geri kalan benim gibi avam sınıfa kartezyen koordinat sistemini önereceğim. işte eşit mesafeler tanımlanmakta. arkadaşlarımız buradalar, dostlar hemen onlardan önce, akrabaları aralara serpiştirir çoğu insan, karşı cinsten biri ki muhtemel eş, aile mensupları.

    dünyaya açık olmak diye bir şey vardır, bu adamlar herhalde eşit uzaklık kavramını dimağlarının ve ufuklarını yettiği ölçüde geniş tutuyorlar. evrensel olmanın iddiası bu düşünme prensibine göre yıldızlar arası mesafeler için ışık yılını* zaman saymakta! ufak bir değindirme yapmadan edemeyeceğim uzaklık artıkça kapasite azalıyor. küçük ve kapalı bir eğrinin içine yüzlerce belki de binlerce eleman sığdırılabilirken açık ve büyük(!) eğrilerin elemanlarının mevcudiyeti son derece tartışmalı, bir varlar bir yoklar misali.

    her şeyi hazırladınız. meşrebinize göre elemanları sıraladınız. kümenizi kapalı veya açık bir şekilde tanımladınız.* şimdi bir değerlendirme yapmamız gerekmekte.

    bu kapalı eğri bir küre olabilir mi? eğer sizde de mükemmeliyetçilik varsa neden olmasın. herşeyin muhteşem bir aheng ve nizama tabi olduğu fikrine binlerce senedir tapılıyor. bu küre meselesi hem sizi büyük bir yükten kurtaracaktır. kürenin hesaplanması kolaydır, kartezyen(adii) işlemler takip edilerek çok kısa sürelerde tatminkar bir hayat yaşarsınız. hem içini bir kez dizdiniz mi sadece yeni eleman eklemeleri ve çıkarmaları kalır geriye. temizlemesi, silmesi kolaydır; kutu gibi ev deyip daire almıyor musunuz? ama bazı adamlar, istemsiz, bu küre işine hiç girmezler. mükemmeliyetçililik onları da düşünmüş olacak ki 7 adet mükemmel şekil daha vardır. küp mesela, prizmalar, düzgün sekiz yüzlüler. bunların piri tabi küredir. (n)gen kavramını sonsuza taşımıştır. bu yüzden pi sayısı sonlu bir sayı değildir.

    ancak mükemmeliyetçililik sıkıcıdır. hafif meşreplik iyidir. işin kaos dozunu abartmadan yamuk yumuk eğriler elde etmeyi size tavsiye edebilirim. ama belirtmek isterim bu yorucudur. sürekli dinç ve pür kalmalısınız mevcudiyete. ayrıntılar hem kafada hem sistemde fazladan yer işgal eder, hesap kitap işlerine herkes beş lira verirken siz kooperatifsiz kalırsınız*

    şimdi işleri biraz karmaşıklaştıralım. hadi bi çay için de kendinize gelin, burdan sonrası için ekstra bir uyanıklığa ihtiyacınız var. şeker bağımlısı beyinleriniz şimdiden tüm hammadeyi tüketti bile.

    --- spoiler ---

    devam ediyorum bak!
    --- spoiler ---

    şu sizin koordinat sistemini hafiften döndürelim, bakalım sağlam mı? burada dönmesindeki gaye gerçekle* iştigaldir. çünkü bir simülasyon elde etmek istemiyoruz, sadece birazdan bahsedeceğim asıl mesele açısından dönmesi gerekmektedir.

    tabi sizin elemanlar da başladı dönmeye, dönmeyenler bön bön bakıyor. açık eğri olarak sistem kuranların elemanları açıklıktan birer ikişer fırlıyor, sağa sola. toz dumana karışıyor, yine kimse bir şey anlamıyor(!) hesabı kolay olsun diye mükemmele kaçanlar işlerin garipliğinden sıyırmak üzere. bugün, bu saatte, burada olması gereken eleman; burada değil...yok, yok olmuş. tam umudu kesmişken yırtık dondan fırlar gibi birazdan geliyor. mükemmeliyetçililik delirir böylesi yobazlıklara, sus bide bahane bulma diye kendince hakka iman etmekte. çok değerli bir büyüğünde de böyle bir şey görünce, aramalarını bu kez yıldız falında mı dersin, el falında mı, diye hesabı imkansız muhasebelerde gözlemekte.

    şişede durduğu gibi durmuyor şu meret, döndü müydü gitti ayağının altından dünya. eş dost alışana kadar bir hayli zaman geçti. hoş olmadı da değil aslında, olaylar serden geçtikçe.

    döndü dünya, durdu zaman.. girdi içeri kapıdan..öylece bakakaldım

    değerlendirmesi artık çok daha zor bir yerdesiniz. dönmeyen referansların merkezi tayin edilirken keyfilik söz konusu olabilir. bu yüzden dönmesi son derece elzem. insan burada merkez kavramına takılmıyor değil. eşit uzaklıklar mı ararsın eşit ağırlıklar mı? eşit sevaplar mı eşit günahlar mı? dengenin hangi hali için merkez lazım bize. güneş, tarım toplumları için bulunmaz bir merkezdir. bazen sağdan soldan duyuyorum yok bilgi toplumu yok burcuvazi*. lan oğlum şu güneş olmasa kaç taneniz çükünü doğrultabilir yele karşı. gececi taife aya tapar oldu. bende teleskoptan bakar bakar çekerim, ah ah diye. ama merkezi bunlarda görmek artık eskisi kadar moda değil. rönesans'da insanı koydular merkeze. vitruvius adamı, adamlığın tarihini baştan yazdı. inanmayan bakar

    kapalı eğrinizin merkezine kimi koyarsanız koyun, hep içeriden bir şey olacak. bu da benim size bahsedeceğim şey değildir. merkez içeride değil çünkü. merkez dışarıda. merkeze göbek bağımızdan bağlıyız. göbek bağımız tüm referans sistemlerini ve onları oluşturanların tek bir noktaya eşit uzaklıkta bir şeye bağlıyor. bu ölümdür.
    1-ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum
    2-aynı nehirde iki kez yıkanamazsın
    3-her şey akar
    -eğer ölüm, kapalı veya açık bir eğrinin içinde olacak şekilde değerlendirilebilseydi
    -birden fazla merkezli sistemlerde durulanabilinseydi
    -eşit mesafeler gerçekten eşit olabilseydi.
hesabın var mı? giriş yap