• taş devrinden önceki dönemlerden kodlarımıza kazınmış bir enerjidir. mıknatısın diğer kutbu gibi, eril enerjiyi çeker. alıcı ve yapıcı konumundadır.* tıpkı eril gibi, hem kadında hem erkekte mevcuttur fakat her insanda oranı farklıdır. kişilik yapısıyla çok ilgili olduğu kadar büyüdüğünüz ve yaşadığınız çevre de çok etkilidir bu oran üzerinde. daha otoriter karakter özelliklerine sahip bir kadın ve / veya lider pozisyonunda çalışan bir kadın daha az dişil enerjidedir.

    not: konunun uzmanı değilim, henüz sadece insan psikolojisinden anlayan bir yarı-vasıflı sayılırım. dişil enerjim de neredeyse yerlerdedir.
  • dişil enerji soğuktur, etkiye tepki gösterendir. takip eden, savunan, güvenliğini düşünen, telaşsız, adım atmadan önce düşünen, edilgen, uyum sağlayan, fedakar, durağan, kolay inanan, harekete geçebilmek için dışarıdan motivasyona ihtiyaç duyan, izleyen, gözleyendir.

    dişil enerji daha yaratıcı bir formdur. doğurgandır. eril daha analitik ve yöneticidir. dişil yaratır ve eril yönetir. kontrolsüzlük dişildir. kontrol erildir.
  • dişil enerji “pasif, muhtaç, sürekli yardım isteyen, fedakar, alttan alan, idare eden, hayatına hakim olamayan” vb. davranış şekillerine işaret ediyor insanların zihninde. oysa bütün bunlar kültürel öğrenilmişliklerle ilgili. dişinin doğasında muhtaçlık yok. aksine, yavrusunu her tehlikeden korumaya yönelik, akla hayale sığmayacak bir güce sahip.

    yakın çevremde en çok eleştirildiğim konu kadın yönümü sandıklara kapatmışlığım vs. oluyor. oysa sandığa kapatılmış bir şey yok. “kadın = tek başına varlık gösteremeyen” gibi saçma sapan bir algı hakim toplumda. öyle ki kendinize ait fikrinizin, yaşam tarzınızın ve o tarzda yaşama cesaretinizin olması dahi kadınlığınızı azaltan/tehdit eden bir unsur gibi lanse ediliyor. ve ben bile bazen kendimi bu düşüncedeki kişilere açıklama yaparken buluyorum...

    yanlış zaman yanlış insan, ikilemime bir de “yanlış toplum”u ekledim, iyi mi? sonumuz hayrolsun.*
  • çok yakın zamanda enerji konusu ile ilgilenen birinden duymuştum; ilgisizliğe maruz kalan kadının bunu düzeltmeye çalışması veya öfkelenmesi onu eril enerjiye geçiriyormus. yani çokta şaapmayın bunları:)
  • yaratıcı gücün enerjisidir. bazı adamlara kadın gibi, bazı kadınlara erkek gibi denmesinin sebebi bu enerjiyi ayarlayamamak. kadın, erkek farketmeksizin hem dişil hem eril enerjiyi auralarında taşırlar. bu enerjilerden biri daha ağır basar genelde kişilerde. mesela ; haifa wehbe dişil enerjisi yüksek bir kadındır.

    (bkz: https://youtu.be/zeryiky-l5s)

    yukarıda bıraktığım videoda ki kadın dişil enerjisi yüksek kadındır.

    (bkz: https://youtu.be/fpnqse0t1g0)

    4.0 dakikadan itibaren kızın davranışlarına bakın; bağırmak, el ve kol hareketleri, giyim tarzı... son derece maskülen yani bu kız dişil enerjide değil eril enerjide.
    şunu soracaksınız bana ; dişiliğini kullanıp kişiliğini kaybetmek deyimi ne oluyor o zaman? dişiliğini basitce sergilemek ve bunu sırf ilgi için yapmaya diyorlar. yeşilçam dizilerinde dişil enerji olarak en sevdiklerim ; müjde ar, fatma girik ve gülşen bibikoğlu.
    kadınlar iş dünyasına atıldıktan sonra eril enerjiye daha çok büründü çünkü eril güçle, eril enerjide savaşmak daha kolaydır. iş
    dünyasında iz bırakan başarılı kadınlar; hem başarılı hem de dişil enerjisini koruyan kadınlardır genelde. peki soru şu ya maskülen enerjiye sahipsek ve dişil enerjimizi artırmak istiyorsak ne yapmalıyız? aşağıda ki video size bu konuda bilgi verecektir fakat şunu unutmayın dişil enerji bir aura meselesi.
    (bkz: https://youtu.be/stkvpkpbhji)

    bonus
    ********************************************************
    https://www.youtube.com/watch?v=bnflh_xyytu

    https://www.youtube.com/watch?v=obtb5qtsqcu

    ********************************************************
  • bedenin sol tarafı ve "ay" dişil enerjiyi temsil eder. (bkz: ida)
    yin dişil enerjiyi yang ise eril enerjiyi sembolize eder.
    dengeli bir dişil enerji alanında %60 dişil, %40 eril enerji bulunması gereklidir. dişil enerjinin 60'ın üzerine çıkması, eril enerjinin 40'in altına inmesi pasif dişil enerjiyi ortaya çıkarır. pasif dişiller; aşırı tembel, harekete geçemeyen ve depresif kişiliklerdir ama bu durum stabil değildir.
  • işe yaramış yönetimi olan varsa mesaj atsın.

    (bkz: pleas)
  • 6 milyar yıllık gezegende, takribi 100 bin yıldır yaşayan, bunun da son 13 bin senesini medeniyet altında geçiren, geride kalan son 6 yüz yıla kadar bilime düşman olmuş, 50-60 senedir de enerji diye bir kavramı ölçebilmiş ama ne olduğu konusunda en ufak bir bilgi sahibi olmayan türümüzün son icadıdır. ne olduğunu bilmesek de cinsiyet atayabiliyoruz görüldüğü üzere. “melekler zigilir mi” diye sormanın bir başka yolu yani.
  • kulturel kodlarimizda var olmasina ragmen aslinda is bolumu yuzunden cinsiyete atfedilmis bir "enerji". soyle aciklamaya giriselim:

    - medeniyet projesi lineer gelismedi, ortam musait oldugunda avci toplayici takildik, yabani hayvanlar azalinca toplayiciligi surdurebilmek adina ilkel tarim tekniklerini denedik. uzunca bir sure de tamamen tarima gecmeye direndi aslinda insanlik, yani kosup avlanmaya, dagin yamaclarindan cesit cesit ot bocuk bogurtlen toplamaya ve bunlarla beslenmeye alismis bir metabolizma, alti ay boyunca cakili duzen bir tarla acip, sulama sistemini kontrol edip, buralari yabani hayvanlardan (ve oncelikle hangilerinin daha zararli oldugunu bilmeden) korumak zorunda kalmak istemiyordu. garanti degildi, bilgi birikimi yoktu. ve bunu her nehir kenarinda, her sulak arazide tekrarlayabilmek, bu bilgilerin standardizasyonunu gerektiriyordu. yani rahipler, buyuk bir ihtimalle bu bilgilere sahip, toplumun yasli ve bilge insanlariydi buyuk bir ihtimalle, hani kucukken hangi mantari toplaman gerektigini sana anlatan, hayvani sagmadan once nasil sakinlestirmen gerektigini gosteren... zaman icinde fazla birikmis urunlerin de zor zamanda dagitilmasi ya da ticaret icin kullanilmasi da benzeri sekilde standardizasyon gerektirmis olsa gerek, oradan basladi mi zaten medeniyet projesinin temelleri de hazir olacakti.

    - peki bu denklemde ne eksik: girisimci enerji, sikici ve yorucu bir is yukunun altindan kalktiktan sonra eglendiren enerji, arkadaslik, akrabalik ve diger yakin iliskileri besleyen bir enerji, yani is yuku ve sosyal esitsizlige care olacak, herkesi bulundugu duruma razi getirecek, ya da sistemdeki birikmis can sikintisini isyana cevirip medeniyet projesinin bir kismini yikip yeniden insa etmek zorunda birakacak bir enerji.

    ilk kisimdaki islerin buyuk bir cogunlugu acik havada, kas gucuyle yapilan, vahsi hayvanlara ve hizaya girmek istemeyen barbar insanlara karsi yapilan islerdi. burayi ortalamada daha guclu oldugu bilinen erkekler domine etti ve bir sure sonra aile kurumu ve organize dinler sayesinde de bu kismin erkegin sorumlulugu oldugu dikte ettirildi. ikinci kisimsa bu haliyle kadinlara birakilmis oldu, bu da standardize edilmis dinler tarafindan kadinlara dikte ettirilme calisildi. ama dogasi geregi kendini ifade etmeye cok acik, dolayisiyla kalibina sigmayacak bu kuvvet, boyle bir zorlamaya gelir miydi? gelmezdi. o yuzden kadinlar, istemedikleri halde kendilerini bu oyunun icinde bulmakla kalmadi, bu enerjinin sembolu oldular. kadinlarin bir kismi zaman icinde bu role uyum sagladi -cunku medeniyet projesinden onlar da faydalaniyordu ve rolu oynamaya karar vermislerdi, diger kismiysa isyanina devam etti.

    bu da erkeklerin domine ettigi alandaki medeniyet projesi icin otoriteye saygi ve caliskanliga karsi barbarlik secenegiyle verilen ikileme kadinlarin bu oyunu kabul etmesi ya da reddetmesi seklinde bir ikilem eklenmis oldu. dinler, felsefe, yasalar ve gelenekler bunlari standardize etmeye devam etti. burada aktif olarak (genelde yazili olmayan) kurallari yazan ve uygulayan kadinlar kadar bunlari reddeden kadinlarin da bu "disil enerji"ye olan katkisini gormek lazim. bir baska gozlem de, artik standardize edilmis ortamlarda calismaya alismis erkeklerin bu "disil enerji"yi kaos olarak algilamasi ve bundan korkmasi - ya da sistemi alt ust etmek adina bundan medet ummasi. bu da medeniyet tarihindeki motivasyonlari aciklamaya yeter de artar bile.

    gunumuzde hala bu tabir kullanilabilir mi, tartismali aslinda. yani standardizasyon gereken isler, "medeniyet isleri", artik erkekler tarafindan domine edilmis degil ve hatta kadinlarin bu artan brans cesitliliginde bazi koseleri eskisine gore daha cok domine ettigi ve bir esitlige yaklastigi ortada. dolayisiyla farkli bir isim verme zamani gelmis olabilir.
  • günümüze kadar sündüre sündüre getirilmiş cinsiyet rollerine dayanarak var olduğu iddia edilen bir enerji. yıl olmuş 2022, hala dişil enerji diyen var.
    duyunca dişlerimi sıkıyorum, o daha gerçek bir dişil enerji.
hesabın var mı? giriş yap