• kelimeleri yasargen harpleri karştrmak veel yazı5ınpa bozuyklug olur pu ki5ilerpe.
  • en guzel t-shirt laflarindan biri dyslexic'ler icindir: dyslexics of the world - untie!
  • 1988 yılında, abd ulusal öğrenme bozukluğu birleşik komitesinin (njcld) yayınladığı tanıma göre; "öğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren, heterojen bir bozukluk grubudur." okuma sorunları için disleksi (dyslexia), yazı sorunları için disgrafi (disgraphia), matematik sorunları için diskalkuli (dyscalculia) terimleri kullanılır. ilk bulgular, 1896 yılında bir ingiliz doktor olan w. pringle morgan tarafından elde edilmiştir.

    ilk başlarda disleksinin görme sistemiyle ilgili olduğu düşünülmüş; çünkü disleksinin en belirgin özelliklerinden biri, harflerin ve kelimelerin karıştırılması ve tersten algılanmasıdır. bu inanışla, disleksiyle baş etmek için göz eğitimleri yaptırılmış fakat bunların bir ilerleme sağlamadığı anlaşılmış. bunun üzerine yapılan çalışmalarda, disleksinin görmeyle ilgili bir bozukluk olmayıp, dil sistemiyle ilgili bir aksaklık olduğuna dair bulgular elde edilmiş. bu bulgular, neden zeka düzeyi yüksek bazı insanların okumayı öğrenmede ve dille ilişkili bazı işleri yapmada zorluk çektiklerini de açıklar. günümüzde disleksi bir hastalık değil, beynin işleyişiyle ilgili farklılıklardan ötürü meydana gelen bir aksaklık olarak kabul edilmeye başlanmıştir.

    liberman’a göre konuşma doğal olarak gelişir fakat okuma bir buluştur ve öğrenilir. işte bu öğretim sırasında disleksili çocuklar beyin işleyişlerindeki aksaklığın kurbanı olurlar. nasıl mı? alfabeyi öğrenmede zorluk çekme, harf yönlerini ve şekillerini karıştırma, ses ve heceleri birleştirmede zorlanma, harflerin ya da hecelerin yerini değiştirme, yeni kelimeleri öğrenmede zorluk çekme, aşırı heceleme, hızlı okuyamama, okurken satır veya kelime atlama gibi. bunlar okumayı ilk öğrenmeye başladıkları zaman üstesinden gelmek zorunda kaldıkları sorunlar. sadece bu kadar mı?* yazılanları kopyalamada zorlanma, yön tayininde güçlükler yaşama, uzaklık ve derinlik algılamasında sorunlar, dün, bugün ve yarın gibi zaman kavramlarını sıralamada güçlük, görsel mekansal analiz yapamama problemleri de vardır. hayatları boyunca bu zorluklarla savaş halinde olacaklar…

    peki, sadece akademik sorunlar mı yaratır disleksi? maalesef çok daha fazlası... disleksi genelde ilköğretim 1’de fark edilir. tanı konulana dek, dislektik çocuklar en sık yargılanan, eleştirilen ve suçlanan çocuklardır. okul başarısının düşüklüğünden ötürü tembel, dağınıklığından ötürü savruk, sağ-sol kavramlarını karıştırmasından ötürü aptal, harfleri karıştırması nedeniyle dikkatsiz gibi yaftalar yapıştırıldığı için çocuğun üzerinde oldukça ağır bir yük vardır. üstelik gelişimsel koordinasyon bozukluğundan ötürü, kaslarını tam olarak kontrol edemeyen sakarlık abidesinin sosyal hayatı bu halinden oldukça etkilenir. “ne de olsa düşüp duruyor. bizim takımda oynamasın!” denerek oyun gruplarına alınmaz. arkadaşları, kırmasından korkarak oyuncaklarını paylaşmak istemezler. çeşitli organizasyonlardan uzak tutulur. evde anne-babası devamlı olarak onu etraftan sakınırlar. aile ve öğretmen, problemin disleksiden kaynaklandığını anlayana dek çocuğa yüklenir; ki tanıdan sonra bile yüklenilir. üstelik doğru tanı oranı %6,6 olarak geçer! peki çocuk n’apar? dışlanma ve ayrımdan ötürü kendine güveni oldukça zedelenen çocuk, içten içe öfke duymaya başlar. bu da etrafındaki kişi ve eşyalara daha çok zarar verme, saldırganlık ve hırçınlık olarak dışa vurur. neden başarılı olamadığını anlayamaz; öz güvenini zedelenir, benlik saygısı azalır.diğerlerinden farkı, kendisini anormal ve garip hissettirir. bu da toplumdan kaçınmasına, giderek asosyalleşmesine neden olur. okula gitmek istemez. aileden uzaklaşır… aslında arkadaşlarının kendisi ile ilgili acımasız eleştiriler yapmasından, öğretmeninin azarlamasından ve ailesinin baskısından kaçınmaya çalışır. çocuk hayattan soğuyup, içe kapanık davranışlar sergilemeye başlar.

    zekâsından kuşku duyulduğu için, normal hatta üstün zekâsına ve yeteneklerine rağmen başarabileceği konulardan uzak durur. konsantrasyon ve dikkat bozukluğu yaşayabilirler. bu yüzden başladıkları işleri yarım bırakma eğilimi gösterebilirler. (bkz: leonardo da vinci)` : mona lisa`

    disleksi, konuşmasına da yansıdıysa işi iyice zorlaşır! konuşma bozukluğundan ötürü derdini anlatmada ve düşündüklerini ifade etmekte zorlanacaktır. saçmalama veya boş konuşma olarak görüneceği için, insanlar dislektik çocuğu uzun süre dinlemez. bu da çocuğu fazlasıyla etkiler. kendini ifade edememenin hırçınlığı, kimsenin ciddiyetle kendisini dinlemediği ve anlamadığı düşüncesiyle birleşerek çocuğu bunalıma sürükleyebilir.

    disleksi nasıl ortaya çıkıyor diyorsanız; disleksi kalıtımsal olabilir. bunun yanı sıra doğum öncesi-sonrası komplikasyonlar yüzünden de ortaya çıkabilmektedir. yetersiz ve dengesiz beslenme, gebelik sırasında geçirilen enfeksiyonlar, bilinçsiz ilaç kullanımı, uzun ve zor doğum, plesenta anomalileri disleksiye sebep olabilir.

    bu çocuklara safra kesesi muamelesi yapan dangalaklar yüzünden, parlak zekalı pek çok insan heba oluyor! yıldız gibi kayıp gidiyorlar hayattan...
  • 11 yaşındaki kızıma dün bir üniversite hastanesinin çocuk psikiyatri profesörü tarafından konulmuş teşhis.
    yukarida süreçte yapılması gerekenleri tane tane ve tertemiz anlatmış bir entry var.
    (bkz: #55364816)

    çocuğun hafif bir dikkat eksikliği ve odaklanma problemi olduğuna dair teşhis 4.5 yaşında pedagogu tarafından konmuştu.

    ilkokul icin "20 kişinin ustunde mevcudu olan bir sınıfta bu çocuk kaybolur" dedi. referanslı bir öğretmenin 20 kişi olması planlanan sınıfına yazdırdık 6.5 yasina geldiginde.
    öğretmenin mezun ettiği sınıf da 20 kişiydi.
    şansımıza 38 kişiye çıkmış sınıf mevcudu o dönem.
    çocuk okuyamadı birinci sınıfta. bayağı okuyamadı yani. sene sonunda, 38 kişilik sınıfta 37. okuyan çocuktu artık (38. öğrenci kaynaştırma ogrencisi)

    normalden akıllı bir çocuk olduğunu annesi olarak bildigim için hemen disleksi şüphesi oluştu bende. maalesef çocuğun son derece akıllı olduğunu bilen sadece ben ve pedagoguyduk. çocuk bi sekilde yetersiz, istidatsiz görülmeye başlamıştı çevre tarafindan.
    mamafih "8-9 yaşından önce disleksi testleri yanıltıcı sonuç verir, beklemeniz lazım" dendi bize. goturemedik
    (bu bilgi sonradan götürdüğüm rehberlik araştırma merkezinde yalanlandı. 1. sınıfın sonunda benzer durumdaki çocuğunuzu okul sevkiyle rehberlik araştırmaya goturmekten cekinmeyin)

    2. sınıfın ilk dönemlerinde öğretmenin tavsiyesiyle bir göz doktoruna götürdük ve gözler 3-3.5 numara bozuk çıktı...
    "haa, çocuk tahtayı goremiyormus" dedik.
    zaten o dönem okumasi biraz daha düzeldi (yazısı hala korkunctu)

    tam o dönem pandemi patladı. okullar kapandi... online eğitimi beceremedik ve bir etüd merkezine yazdırdım çocuğu.
    6 kişilik sınıfların olduğu bu merkezde çocuk okula göre bayağı ciddi toparladı öğretmeninin bireysel çabasıyla.

    4. sınıfa kadar kah etüd, açık olduğu zamanlarda okul+etüd şeklinde maçı götürdük. öğretmenleri memnundu notlarından.
    yazısı hala korkunçtu... koca bir paragrafı kelime arası boşluk vermeksizin, bütün harfler bitişik olmak üzere tek bir kelime gibi yazıyordu (hala biraz oyle)
    r s l gibi harflerin küçük halini değil büyük halini yazıyor kelime içlerinde.
    ilkokul 1-2-3-4 boyunca bazı harf ve rakamları ters yazdı (şu an duraklaya duraklaya düz yazabiliyor)
    hala bağcıklarını bağlayamıyor.

    5. sınıfta koleje yazdırdım, rahat eder diye düşündüm.
    hiç üstüne gitmedik, nasılsa okulda haftada 17 saat ingilizce görüyor filan diye serdik.
    ilk dönem veli toplantısında öğretmenler çocuğun dersi dinlemediginden, bazen zihnen tamamen dersten ve sınıftan kopuk olduğundan yakındı ve üstü kapalı olarak biraz disiplinsizlik iması yaptılar.
    bir anne olarak çocuğumun disiplinsizlik ya da şımarıklık gibi bir halinin olmadığını biliyorum.
    o dönemlerde kızım bana dersleri anlamadığını, arkadaşlarının zaman zaman onunla bu yüzden dalga gectigini söyledi üzülerek. (ketum bir çocuktur, böyle şeyleri zor paylasir)
    "tamam kızım, ben sana ödev ve ders tekrarlarında evde yardımcı olurum" dedim.

    evde beraber calismaya basladik ve işte o dönem anladım ki bisey var.
    patinaj cekiyorduk.
    babası ve ben evdeki ders tahtasiyla, sürekli olarak 1 hafta uğraştık ve çocuğa am is are dahi ogretemedik.
    defterleri hala allahlikti.

    babası günlerce çabaladı kelimeler arası boşluk kullanmayı ogrenebilmesi, kelime içinde büyük harf kullanmayı bırakmasıyla ilgili. olmadi.

    "evet bu disleksi" dedim içimden.
    hemen onu yillardir taniyan ve goren pedagoguyla durumu paylaştım, "evet olabilir" dedi.
    yukarıda refere ettigim sistemle başladık. önce okulu bilgilendirdim. rehberlik servisinden rehberlik araştırma merkezine (ram) istem çıkarıldı. ram bize test günü randevusu verdi. günü gelince çocuğu götürdüm ve wisc-r (zeka) testi yapıldı.
    test sonucu bana kapalı zarf içinde verildi, üniversite ya da devlet hastanesine bu sonucu cocukla birlikte götürmem söylendi.
    bir üniversite hastanesinin çocuk psikiyatri profesorune dün götürdüm cocukla zarfı.
    hoca değerlendirdi ve "evet çocuğunuz disleksi. aynı zamanda üstün zekalı. ve biraz da odaklanma bozukluğu var" dedi.
    odaklanma için ilaç başlayacak. disleksi icin heyet raporu çıkacak ve rapor sonucu ram'a götürülüp tanı resmilesecek.
    "tanı resmilesirse asker polis olamaz ilerde" dedi hoca, "sıkıntı yok" dedim.

    yıllarca sınıf içinde gördüğü tepkiler yüzünden kızım kendini biraz kıt akıllı zannediyor.
    temel olarak derdim bu aslında. akademik gelişimi umursayan biri kesinlikle degilim. türk eğitim sistemine ve müfredatına inanmıyorum.
    mamafih çocuk günün 8 saatini o yapi içinde geçiriyor ve benim için esas önemli olan, bu kadar yoğun vakit geçirdiği bir yerde konforlu ve rahat hissetmesi.
    yetersizlik duyguları bir çocuğu, bir insanı küf gibi, pas gibi çürütür. içten içe yer bitirir.
    çocuğumun bu şekilde içten içe çürümesini, o harika zihinden ve zekasından şüphe içinde yaşamasını istemiyorum.

    bu yazıyı okuyan herhangi bir ebeveynin, çocuktaki olası işaretleri kesfetmesine yardımcı olabilir diye süreci paylaştım.

    çocuklar gerçekten harika varlıklar. lütfen çocuğunuzda ongorulmemis bir takim farklılıklara rastlar ya da okuldan buna dair geri bildirimler alırsanız çocuğunuzu yargılamadan ve suçlamadan önce iki adım geri çekilip büyük resmi görmeye çalışın.

    çocuklar içinde bulundukları vaziyetleri anlayamıyorlar çoğu zaman.
    belli bir yapı içinde doğup büyüyor ve bazı şeylerin normal olmadığını teşhis ve ifade etmeleri (diğer yapı içinde hiç varolmadigindan) mümkün olmuyor.
    bunun en somut örneğini biz göz bozukluguyla ilgili yaşadık.
    çocuk 3.5 numara astigmatmis. çocuk dünyayı bulanık görüyormuş ve onun normali o olduğu için dünyayı öyle sanıyormuş. biz bunu çocuk 7.5 yaşındayken öğrendik göz doktorunda...

    ne kadar masum ve savunmasız olduğunu görebiliyor musunuz?

    biz ebeveynler olarak onları yargılamadan anlamaya çalışmakla mükellefiz. çünkü çok küçükler, dünyadan ve kendilerinden habersizler. şefkat, anlama isteği ve merakla yaklaşmalıyız onlara...
    yargılama ve suçlamayla değil.

    bu süreci evladında yaşayan her ebeveyne kolaylıklar dilerim
  • genelde üstün zekalı çocuklarda görülen bir simetri hastalığıdır. çocuğun önüne 2 nesne konur ve gözleri kapatılır. çocuk 2 nesnenin de ne olduğunu, detaylarını çok iyi hatırlar fakat ne yöne baktıklarını ve hangisinin sol hangisinin sağ tarafta olduğunu hatırlayamaz. yaş ilerledikçe bir çok belirtisi kaybolur ancak sağ-sol hatası yapmak baki kalır.
  • değişik bir misal olarak, harfleri değilde rakkamları karıştırmak. mesela yedi düşünürken 4 yazmak veya 7 okurken dört demek.
  • üstüne gidildikçe, stres yaratan ve bu yüzden daha da saçma hatalar yaptıran, bir rahatsızlıktır.*. duyulan şeyi yüksek sesle tekrar ederek yazmak bu rahatsızlığı biraz önlüyor.
  • beynin sol tarafının çalışma bozukluğundan kaynaklanan , sözel beceride sorun çıkaran rahatsızlık. iddiaya göre einstein da muzdaripmiş bu olaydan. yazarken b ve p harflerinin karıştırılması da bu rahatsızlıktan kaynaklanıyormuş.
  • bir tür öğrenme bozukluğu. ne güzel böyle söyleyince değil mi? peki bir insan 22 yaşında bu teşhisi aldığında ne hisseder? kocaman bir boşluk. hele de son 10 yıldır bu konuda hem milli eğitim bakanlığından hem de yökten bir sürü destek ve eğitimi ile ilgili iyileştirmeler alabileceğini öğrendiğinde, sadece kızgınlık.

    yıllarca yapamadığı birçok şeyi telafi etmek için kıçını yırttığını ve kendisi için daha kolay yollar sunulabileceğini, öğretilebileceğini fark etmek çok hoş oluyor. mesela genel olarak farklı öğrenme ve çalışma teknikleri öğretileceğini ve diğer çocuklar ile eşit düzeyde olabileceğini biliyor muydunuz? sınavları kendilerine uygun hazırlanacağını ve uygun materyaller ve ortamlarda uygulanacağını? öss veya lgs gibi sınavlarda kendilerine bazı haklar tanındığı ve öncelik tanındığını bu insanlara?

    bunu bilmeyen ve zeka geriliği sanan insanlardan "ama sen çok zekisin? ayrıca başarılısın nasıl olabilir ki?" lafını duymak en güzeli. bu bir zeka meselesi değil ki, sadece hayata başka bakma ve öğrenme yollarının başka olması meselesi. aile desteği ile ve çocuğun kendini ite kaka zorlaması ile başarısızlığı kabullenememekle bir yerlere gelinebiliyor; ama geçmişe dönüp baktığınızda tek hissiniz okuldan ve hocalarınızdan nefret etmek. hala çok sevdiğiniz bir bölümü okurken bile ders çalışmak kabus gibi gelir; çünkü öğrenim hayatınızın ilk 12 senesi kabus gibidir.

    insanlar size sürekli "senin kafan fiziğe, matematiğe basmıyor. fen bölümünü okuma." derler. okuldaki ilgisizliğinizi ve sürekli dikkatinizin dağılmasını isteksizliğinize ve tembelliğinize bağlarlar ve en kötü ihtimalle bişiyi başaramadığınızda zekanız yetmiyordur. kapasiteniz bu kadardır. arada çok parlak yanıtlar veriyorsunuzdur; ama işte ödevleriniz ve sınavlarınız öyle olmadığını gösteriyordur.

    daha kötüsü en basit şeyleri bile yapamadığınız için dalga konusu olmaktır. ayakkabı bağlamayı bir türlü öğrenememek gibi basit bir şey bile rahatsız edicidir. bisiklete binemediğinizi söylediğinizde salakmışsınız gibi bakarlar. üniversite okuyup da boş kağıda düz yazı yazamamanıza anlam veremezler. dans edemiyorum ben lafınıza kahkahalarla gülerler, ne var ki canım dans etmekte? arkadaşlarınıza veya sevgilililerinize yemek yapmak istersiniz; mutfağa girince sakarlığınızı görünce "aman boşver, ya kendini yaralayacaksın ya da evi yakacaksın!" lafını duyarsınız, isteğiniz kursağınızda kalır. zaten her zaman sakarsınızdır sadece mutfakta değil ki, hep bir yerleriniz mordur, oraya buraya çarpmaktan. etrafınızdaki her şeyi düşürürsünüz, çarptığınız için veya koordinasyonu sağlayamadığınız için.

    yani sadece okuma yazma zorluğu değildir bu; 22 yaşına geldiğiniz halde 4 işlem yapamamaktır, yardım almadığınız için.

    harfleri yazmayı öğrenseniz bile bazı harfleriniz el yazınızda birbirine karışır. yazı yazarken imla ve dil bilgisi hataları yaparsınız. okumanız çok farklıdır, diğerleri gibi algılamaz beyniniz. seslerle, harfleri ve heceleri birleştirmek yerine kelimeleri birer resim gibi öğrenip kavramları ile birleştirirsiniz.

    yabancı dil ise garip ve anlamsız bir denklemdir sizin için, anlamları ve kelimeleri birleştiremediğiniz.

    o yüzden erken teşhis ve yardım almak çok önemlidir. gözardı edilmemesi gerekir; çünkü bu çocuklar da çok başarılı olabilirler.
  • disleksik insanlar normal yolların dışında öğrenme yeteneğine sahiptir. yani sorun olarak addedilen şey, aslında herkesin yaptığı şeyi aynı şekilde yapamamaktır. bu kişiler b,d harflerinin, içinde geçtiği cümleleri defalarca okuyarak, doğru şekilde algılamaya çalışabilirler. bunun dışında pek çok birbirine benzeyen harfte de aynı sorunu yaşayacaklardır. klavye de ne yazık ki tam olarak çözüm değildir bu kişiler için. zira yazarken, bir kelimenin harflerini sırasız bir şekilde ortaya dökmek pek sık yaptıkları bir şeydir.
    disleksik kişilerden genelde dahiler çıkar. ancak normal insanlarla da aralarında daima sorunlar çıkacaktır. çünkü aslında onlar herşeyi biraz farklı algılamaktadır..
hesabın var mı? giriş yap