• (bkz: katarakt)
  • hipergliseminin sebep olduğu neovaskülarizasyon alanlarının retinaya hasar vermesi neticesiyle ortaya çıkan hastalık. hb a1c seviyelerinde düzensizlik olan dm hastalarında görülür. günümüzde fotokoagülasyon ile neovaskülarize alanlar oklüze edilmekte veya vegf (vasküler endotelyal growth faktör) inhibitörleri göz içine verilmektedir. diyabet hastalarının her yıl göz dibi muayenesi olması bu yüzden çok önemlidir.
  • batı dünyasında en sık körlüğe neden olan hastalıktır. bu bile bize sosyolojik bir tespit yapma olanağı sunar. tüketim toplumunun etkisiyle baş gösteren diyabetin neticede körlüğe sebep olduğu hastalık türünün batı dünyasında görülmesi tesadüfi değildir kuşkusuz.
  • gelişmiş ülkelerde 20-65 yaşlar arasında en önemli önlenebilir körlük sebebidir. temel lezyonlar mikroanjiopatilerin oluşturduğu mikroanevrizmalar ve damar tıkanıklarının oluşturduğu neovaskülarizasyonlardır.

    evreleri;

    nonproliferatif (background) retinopati: ilk belirti özellikle maküladaki kırmızı noktalar şeklinde mikroanevrizmalardır. daha sonra retinal kanamalar(nokta ve mum alevi), ödem, sarı renkli sert (yağ ve protein içeren sıvı sızması) ve yumuşak (mikroenfarkt) eksudalar, venöz dilatasyon, kapiller tıkanıklığa bağlı iskemik alanlar görülür. bu evredeki esas patofizyolojik tetikleyici retinal perisitlerin kaybı, artmış intraretinal vasküler permeablite, retinal kan akımında değişiklik ve anormal retinal mikrovaskülaritenin sebep olduğu retinal iskemidir. klinik olarak gözlenebilecek makül ödemi nonproliferatif evrede gelişir, bu önümüzdeki 3 sene içinde %25 risk oranı ile görme kaybı gelişeceğinin işaretidir. bu evre tip 2 diyabetteki en sık görme kaybı nedenidir.

    proliferatif retinopati: mevcut retinal patolojilerine ek olarak retinal iskemi ve hipoksiye karşı gelişen neovaskülarizasyona bağlı olaylar gelişir. optik sinirin veya makulanın çevresinde oluşan bu yeni damarlar kolayca rüptüre olmaya, vitreus içine kanamaya ve bu nedenle ani görme kaybına neden olmaya eğilimlidirler. iristeki neovaskülarizasyon glokom* da yapabilir. ayrıca bu evredeki artmış fibrozis nedeniyle traksiyonel tip retina dekolmanına neden olabilirler.

    tedavisinde hiperglisemi ve yüksek kan basıncı kontrol altına alınmaya çalışılır. argon lazer ile makül ödemi azaltılır, proliferatif evrede tüm retinaya (optik sinir ve maküla hariç) lazer fotokoagülasyon uygulanır,. göz içi kanamalarda vitrektomi yapılarak vitreus temizlenir. ayrıca neovaskülarizasyonu önlemek için vitreus içine vegf inhibitörleri* yarar sağlar.
  • tip 1 dm lilerde daha sık ve şiddetli olarak görülür
  • bunun gelişmesinde en önemli faktör diyabet'in süresidir. ve diyabetik retinopati gelişmesi için en az 5 yıl geçmesi gerekiyor.

    diyabet her yerde yaptığını yapıyor yani mikroanjiopati yapar.( küçük damar hasarı yapar)

    tutulan kapillerde: perisit sayısında azalma, endotel sayısında artma ve mikroanevrizmalar görülür. bu mikroanevrizma diyabetik retinopati'nin ilk bulgusudur.

    bu mikroanevrizma sızdırmaya başlarlar damar dışına ilk başta sarı lipid-sıvı karışımı sızdırır buna da sert eksuda denir. ve intra retinal hemorajiler olursa . buna evre-1 diyabetik retinopati denir.

    daha sonra hasta diyabetine dikkat etmezse endotel hasarı olur. ve tromboz gelişir. ve retinal infarklar olur. ayrıca boş damarlar görürüz ki bunlara hayalet damarlar deriz. ölmüş ganglion hücre debrisleri beyaz renklidir. ve buna da yumuşak eksuda denir. işte bunlardan 4-5 tanesi bir araya geldi mi buna da atılmış pamuk manzarası denir.

    yani hayalet damarlar, yumuşak eksuda ve atılmış pamuk manzarası görürsek evre 2 diyabetik retinopati deriz.

    artık bu retina o kadar iskemik hale gelir ki buradan vegf salgılanır. neovaskülarizasyona yol açar. eğer yeni damarlar görürsek evre 3 diyabetik retinopati deriz. bu damarlar iskemik retina'yı beslemezler. hatta çok frajildir çok da kanarlar. hatta vitrektomi yapmak zorunda kalırız hastaya.

    bu evrede ya vitreus içine anti-vegf monoklonal antikor olan bevacizumab veririz yada fotokoagülasyon yaparız lazerle.
  • kök hücre yardımıyla tedavi edildiğini bilen uzman kişiler bizleri aydınlatırsa sevinirim. annem 40 yıldır diyabet 1 hastasıdır. doktorlar lazer ile retina kanamalarını kontrol edebiliyor fakat sadece kontrol edebiliyoruz. daha iyi bir yol bulunduğunda memnun olacağız.
  • diyabete bağlı gelişebilecek en önemli komplikasyonlardan biridir. en önemli ortaya çıkış nedeni tabii ki kontrolsüz diyabettir.
    diyabetik retinopati non-proliferatif ve proliferatif olarak 2 evreye ayrılır. basitçe bu ikisini ayıran en önemli fark neovaskülarizasyon yani yeni damar oluşumudur. diyabetik retinopatide erken evrelerde gelişebilen retinal iskemi nedeniyle vegf salınımı artar ve son evrede neovaskülarizasyon gelişir.
    diyabetik retinopatinin tüm evrelerinde en önemli görme kaybı nedeni diyabetik makula ödemidir. günümüzde makula ödemi tedavisinde intravitreal yani göz içine uygulanan anti-vegf ilaçlar kullanılmakta ve oldukça başarılı sonuçlar alınmaktadır. lazer yani panretinal fotokoagülasyon ise iskemik hastalarda tercih edilmekte olup amaç görmeyi arttırmaktan ziyade iskemik alanlara lazer uygulayarak vegf yükünün azaltılmasıdır. hastaların uzun süreli takipleri önemlidir. takipte tedavilerin etkinliğini sağlayan en önemli unsur ise iyi bir kan şekeri kontrolüdür. diyabete sahip olan her hastanın her sene fundus muayenesi olması gereklidir. çünkü erken evrelerde makula ödemi gelişmemişse görme keskinliği tamamen normal olabilir.
  • zordur, hasta içinde zordur doktor içinde uğraştırıcı, yorucu iştir. iğne ile kuyu kazmaktır... bir göz hekimi bu işle uğraşmak yerine yapsın oküloplasti geçsin derim ben... ama tabii bu işi yapan birileride olacak mecbur... keşke bizim evden olmasaydı..
hesabın var mı? giriş yap