• bugün kendisinin doğum günü. muhtemelen x yıl evvel şu saatlerde kel sarı kafalı bir bebek olarak içli içli ağlıyordu. annesine onu nasıl beslemesi gerektiğini uygun bir dille anlattığından hemen hemen eminim. hep şahsına münhasır bir titizlikteydi, nizami sıçar, disiplinle şımarır, duruşundan taviz vermezdi.
    nice yeni yaşlara sağlıkla. sevgiyle kucaklıyorum, ayrıca angara'ya bekliyorum.
    p.s: sözlüğe geri dön tülay. okurken beyin yakan entrylerini özledim.
  • yeni keşfettiğim bir yazar.

    akademisyen olduğunu söylemiş. sanırım siyaset bilimi ile uğraşıyor. kafa açıcı bir kaç entyrsini okudum.

    badilere eklendi.
  • niçe'yi hatmettiğini düşündüğüm yazar.
  • o artık doktor... potansiyel "hastalarına"
    bildirmeyi borç bilirim:)
  • hakkında en çok yazdığım ekşi sözlük yazarı, konuşurken gülmekten birbirimizi tam duyamadığımız dost. adamın beli ağrıyor, ben buradan hissediyorum, geçen "hep proteinle besleniyorsun bu ne la kabız olacan" (evet, böyle fantastik muhabbetlerimiz var, bazıları akla fikre zarar) diye çemkirmiştim, verdiğim sebze sotesi tarifini ağrıyan beline bakmadan gidip malzeme alarak pişirmiş.
    ne derdi olsa seve seve başımla beraber dinlerim, dediği gibi aynı şehirde olsak sürekli içer ve küfrederdik, dedikodu yapardık. akıllı adamla gıybet bile bir ayrı haz, yüzüne pek söylemem ama onu çok zeki ve duyarlı buluyorum. ve atansiyon sivuple: ufak kadın çakallıkları konusunda 56 bilimsel yayını olan bir kadınolog, yemez yani. arada asabileşip girdiği entriler var, hemcinslerime kızıyor, özellikle evli olmadığı, olmayı da düşünmediği halde "nafaka" ya takık olmasına hastayım ki bilir bunu:) geçen "benle bir kaç saat evlensene lan, boşanırız, maaşının dörtte biri de benim olur, hem çocuğum var" dedim, bana "ama niye, o benim değil ki, hem koskoca kız bana ne ya" dedi. böyle de ciddiye alır beni:) şimdi "bunlar birbirine yürüyor" demeyin, az gelir o ifade, goşuyoruz... ama bambaşka biçimde.
    ankara'ya geldiğinde ona pirenz, lord, şövalye, sir diogenes van smyrna gibi davranacağım.
  • “three beads for the elven-kings under the sky,
    seven for the dwarf-lords in halls of stone,
    nine for mortal men, doomed to die,
    one for the luminous lord on his bright throne
    in the land of smyrna where the light lies.
    one bead to rule them all, one bead to find them,
    one bead to bring them all and in the light bind them.
    in the land of smyrna where the light lies.”

    "hafif" (!) tolkien esinlenmeli yukarıdaki dizeleri armağan ettiğim, dakikalar sonra doğum gününe girecek olan sevgili diyojenkozmosu benim gözümde tespihlerin efendisi olduğu için ona bunu yazmadan edemedim.
    kimse mavi tespihe onun gibi hükmedemez... oturduğu aydınlık tahtında yeni yaşının ona en başta sağlık ve şans getirmesini diliyorum.
    iyi ki doğdu, böyle kalabildiği, kendi gibi olabildiği nice yıllara...

    aaa girmiş bile yeni yaşına.
  • son girisiyle göte göt demiş zarif yazar. silmeden okuyalım :) (#75715802).
  • şimdi ben diyojenkozmosu hakkında ne yazsam onu anlatırım acaba diye düşünüyor ama kararsız kalıyorum, hele hakkımda yazdığı onca güzel şeyden sonra.
    bir kere bu adam "temiz". her anlamda. titiz. ruhunda, sözcüklerinde, üstünde başında, tespihinde:) ve kendine yabancı değil, insan olduğunun, insani zaafları olduğunun fazlasıyla farkında, egosuna yenilmeyecek biri, adalet duygusunun yüksek olduğunu gözlemledim ayrıca. tam bir ege beyefendisi, en asil duyguların insanı, maçta ibne hakem diye bağır desen " cinsel tercihini kendi cinsi yönünde kullanan hakem" der, öyle anlatayım.
    eğer ekşide en nefret ettiğim bakınız olan " okuyacak durumumuz yoktu kardeş" hala var ise bunda diyojenkozmozunun yazdığı entriler pay sahibidir. ben örneğin birkaç entrisinin içinde kayboldum, gözlerim kör oldu, aklım sustu, herkesin okuyabileceği şeyler yazmıyor, çok da iyi ediyor. bazı entrileri google marifetiyle çözülebiliyor:)
    her şeyi bir makale düzeni içinde ve olabilecek en zarif biçimde ifade etme ustası ayrıca, şarap almak için tekel bayisine gittiğini düşününce " merhaba ey tekel bayici dost, dionysus' un kutsadığı üzümlerden yapılan nektarı almam mümkün mü" falan bir girizgah yapabileceğini düşünüyor, bu hayalle çok eğleniyorum:)
    hakkında yazacaklarım bitmedi, bir dahaki sefere.
  • sanattır kültürdür ağır donanımlı bi abimiz. okurken sedat ergin okuyomuş gibi oluyorum veya işte diyo kimi takip ediyosa o gasteciyi okuyormuş gibi. benim bro'lar zaten böyle hep abi.
hesabın var mı? giriş yap