• dmt (dimetiltriptamin) üzerine bir belgesel. 2010 yapımı. altyazısının hala çıkmamış olması üzücü.

    http://www.imdb.com/title/tt1340425/
  • http://vimeo.com/22275825

    hemde altyazılı =)
  • son zamanlarda izlediğim en iyi belgesel. rick strassman'ın "dmt:the spirit molecule" adlı kitabının bol konuşmalı, bilgilendirip aydınlatıcı uyarlaması.
    tonton bilimadamlarının yanı sıra birbirinden ilginç gönüllü deneklerin de konuşmaları harika.
    umarım insanlık bu nimetin farkına varıp ona gereken saygıyı göstererek kolektif aydınlanma ve kurtuluşa ulaşır.
  • belgeselin full (türkçe) metni için,

    http://ismailhakkialtuntas.com/…-2010-ruh-molekulu/
  • son 40 senedir hantal şekilde ilerleyen bilim dünyasına da güzel eleştirilerin olduğu, en yerinde ve en cesur sorularla, bilime olan sadakati kaybetmeden yapılan bi beyin fırtınası var bu belgeselin özünde.

    bilim yaratıcı ve radikal aslına geri dönmeli başlıklı bi yazı okumuştum geçenlerde ve o yazı üzerine bu belgesel kafamı güzelleştirdi diyebilirim.

    bu belgeseli izleyenlerin bakış açılarını da üçe indirmek istiyorum izninizle:

    1) aklı mekanik işleyen tipik doğa bilimleri öğrencisi zihniyeti: belgeselin başından itibaren deneyimlerin tümünü halüsinasyonlara yorar bunlar ve elde edilecek yeni bulguların şaşırtıcı olmayacağına adları gibi emindirler şimdiden. ''ya bunlar hep bilincin oyunu'' gibisinden cümlelerle yaklaşırlar olaya. bedenle beraber bilincin de öleceğinden adları gibi emindirler.

    2) uyanış belgesellerine meraklı zihniyet: bu belgeseli izledikten sonra paralel evrenlere olan inançları artar, kapitalizmin bizi ruhumuzdan uzaklaştırdığına dair yeni bir sistem karşıtı argüman bulmanın sevincini falan yaşarlar vs.

    3) agnostik zihniyet: en çok keyifi bu grup alır içlerinden. beyinleri henüz yargılarını askıda bırakacak kadar özgür olduğu ve boyunlarında tanrı veya spagetti gibi bağlar olmadığı için keyifle takarlar soru işaretlerini zihinlerinin bi köşesine.

    sistemin sadece alkole izin vermesi ve bunu da insana tanıdığı bir ''nefes alma hakkı'' olarak görüp geri kalan tüm farklı bilinçlere kapılarını kapatıp yasaklar koyması üzerine çok güzel bi tespit var ayrıca konuşmalarda.

    eminim zeki ve donanımlı birileri bi gün bu başlığı ziyaret edip güzel bi analizini yapar ve biz de okuyup feyz alırız.
  • buna hurafe diyen adamın bilincine zorla dmt zerketmek farzdır dedirten belgesel.
    al bi bak gör dene sonra konuş birader. öyle alışık olduğun insani bilincinden konuşması kolay.

    şayet dmt ve kazanımları üzerine kolektif bir anlayış, farkındalık ve bilinç gelişirse, bütün dünyada din ayrımları ve savaşları biter. tanrıyı ve kainatı aracısız, vasıtasız, doğrudan deneyimleme imkanı oluştuğu için bütün dini metinlerde bahsedilen üstü kapalı-sembolik anlatımlar da hakettiği aydınlığa kavuşur. 21. yüzyıl, enteojenler ve bilincin sıçrama/atılım yapması üzerinden gelişecektir. bunu hep beraber göreceğiz.

    gerici ve muhafazakar zihniyetler hakikatin doğrudan deneyimlenmesi karşısında ne kadar direnirlerse dirensinler, azalarak bitmek durumunda kalacaklar.
  • belgesel, bir belgeselin sahip olması gereken bilimsel tarafsızlıktan ziyade "abiii yeaa çok manyak bi şey" şeklinde uyuşturucu denemiş ergen heyecanına sahip bilim adamları tarafından çekilmiş gibi bir izlenim oluşturuyor.

    zaten dimetiltriptamin'in molekül yapısından kısaca bahsettikten sonra, deneydeki gönüllülere dmt verilmesinin ardından yaşadıkları fizyolojik değişimlerden hiç bahsedilmeden, direkt gördükleri hayallerden bahsediliyor -ki bunun pek bilimsel bir kabulü olduğunu sanmıyorum. bilim somut ölçülebilen, karşılaştırılabilen , tekrarlanabilen değerlerle ilgilenir. (belgeselde bahsedilen deneyle ilgili bir makale olmalı, fakat biz izlediğimiz şey içinde de bu bilgilere ulaşabilmeliydik)

    uyuşturucunun illegal olmasını saçma bulan bir grup insanın, dmt'nin spiritüel dünyaya açılan bir kapı olduğunu ve tedavide kullanılabileceği gibi çekici yanlarından bahsederek, bizi ikna etmeye ve özendirmeye çalışmasından başka elde kalan bir şey olmuyor bu 1 saatlik belgeselin sonunda. hatta dmt hakkında sözlükte okuduklarım daha ilgi çekici ve bilimseldi.

    konu ilginç ve bilimsel olarak araştırılmaya açık. fakat dmt'nin gerçekten bedenden ayrılıp, başka bir boyuta geçmeye sebep olabildiği bilimsel olarak kanıtlanmadığı sürece, hayal görmeye sebep olan bir kimyasal olmaktan öte bir anlam kazanamayacaktır. keza dmt'nin spiritüel etkisine inanan insan, buna inanmak istediği için inanıyordur, ama sonuçta bu yine yalnızca bir inançtır ve herhangi bir soyut inanç sisteminden farkı yoktur.

    dmt'nin oluşturduğu tanrısal bir boyut var, o kısmı anladık, fakat bu tanrısal boyutun; beynin dmt etkisinde oluşturduğu bir yanılsama olmadığı kanıtlanmadan, insanların buna nasıl inanmadığına inanamamak, bir insanın kuran'a nasıl inanamadığını anlayamamaktan öte bir şey değil. netice itibariyle bir enerjiden bahsediyoruz, bu enerjinin bedenden çıkışı ölçülebilir, ölçüldüğü zaman da kabul edilir. gericilik ve muhafazakarlıkla ilgisi olan bir durum değil, tamamen teknolojik yetersizlik.
  • belgeselle benzer içerikte bi bilimkurgu filmi izlemek isteyenler için: (bkz: altered states)
  • öncelikle belirtmek gerekiyor ki, fiziksel ya da mental herhangi bir bağımlılık yapmayan dmt, neredeyse dünyanın her yerinde illegal.
    filmdeki hiç kimse "evet, tribe giriyorsunuz, mantar yutmanın daha fazlası." demiyor, bir spiritüalizmdir almış başını gidiyor. evet, başlangıçta ilginç olan bu konu uzadıkça, filmin süresinin kısa olmasına rağmen (75') baymaya başlıyor. hakikaten izlerken çok sıkıldım.

    oysa serotoninin nasıl keşfedildiği, '60lardaki karşı-hareketin neden yavaşça yok olup gittiği, uyuşturucular hakkında bilimsel çalışma yapmanın zorlukları/saygınlığa etkisi gibi çok daha değerli konulara dokunup geçen film, çok daha geniş (ve eminim çok daha etkili) bir tartışma platformu oluşturabilirdi.
    (http://yucitek.blogspot.com/…t-spirit-molecule.html)
hesabın var mı? giriş yap