• kısa veya uzun oyunlardan oluşan, konuyu veya oyunun gidişatını seyircinin belirlediği, türkiye'de mahşer-i cümbüş ile adından söz ettirmeye başlayan tiyatro biçimidir.

    (bkz: anında görüntü show)

    (bkz: whose line is it anyway)
  • sürç-ü lisan- istanbul
    ehl-i keyf- istanbul
    istanbul impro- istanbul
    oyun istasyonu- kocaeli
    tornavida- istanbul
    kuru sıkı- istanbul
    tuluatmasyon- ankara
    bunlar onlar- ankara
    duru tiyatro- istanbul
    izmir sanat kulesi - izmir
    sahne bahane - denizli
    yap boz - istanbul
  • 1500-1700'lü yıllarda, commedia dell arte sanatçılarının italya sokaklarında sergiledikleri doğaçlama performanslarla tohumları atılmış, avrupa'da improvisational theatre ya da kısaca improvisation, improv, impro denen tiyatro türü. 1890'larda oyunculuk teorisinde önemli akımlara öncülük eden constantin sergeyevich stanislavski ve jacques copeau tarafından tiyatro eğitimi ve prova çalışması olarak yoğunlukla kullanılmıştır. modern anlamda doğaçlama skeçlerin bir oyun olarak kullanılmasıysa 1940'larda viola spolin (nam-ı diğer doğaçlamanın amerikalı büyükannesi) ve 1950'lerde keith johnstone ile başlar.
    viola spolin'den etkilenerek doğaçlama tiyatronun kurgusuz komedi tadı kazanmasını sağlayan ve impro kurallarının şekillenmesine öncü olan, 1950 ve 1960'larda şikago'da the compass players ve the second city topluluklarıdır. saturday night live'ın da orjinal ekibinin çoğu the second city topluluğundan gelir ve programın bazı ülkelerde gösterilen uyarlamaları mike myers, chris farley ve john belushi gibi komedyenlerin yıldızlaşmalarını sağlamıştır.
    keith johnstone'ın londra kökenli grubu the theatre machine'in avrupa turnesi, sanatçının sadece atölye çalışmalarında kullandığı doğaçlama sporunun sahnede de kullanılmasını başlatmış ve kendisinin kanada'ya yerleşmesiyle bu performansların kalbi toronto olmuştur.
    avrupa ve amerika'da hızla yaygınlaşan doğaçlama tiyatro, 1988'de ilk kez amerika ulusal komedi ligi turnuvasının yapılmasıyla popülerliğini arttırmıştır.
    doğaçlama tiyatronun, komedinin yanı sıra politik bir yolu da kullanması 1950'lerin sonlarında polonya'da jerzy grotowski, 1960'ların başlarında ingiltere'de peter brook ve 1960'ların sonlarında amerika'da augusto boal ile görülmüştür. bunlardan bazıları saf doğaçlama performansları, bazıları da öncü deneyleri geliştirmişlerdir. (bkz: forum tiyatrosu) (bkz: görünmez tiyatro)

    günümüzde türkiye'de futbol maçı neyse, şu anda amerika, ingiltere, fransa, belçika, kanada vb'de doğaçlama tiyatro biraz öyledir. bir çok profesyonel (bkz: süper lig) ve amatör (bkz: halı saha) tarafından sevilir, yapılılır, takip edilir.
    he, bi de ülkemizde örneklerini gördüğümüz kadarıyla zihin açar, canlandırır, insanın kendini ve çevresini algılamasını geliştirir, yapanlar iyi ki vardır, artsındır.

    daha detaylı bilgi için:
    (bkz: oyuncular ve oyuncu olmayanlar için oyunlar), (bkz: augusto boal)
    (bkz: stanilavski sistemi), (bkz: sonia moore)
    http://improvencyclopedia.org/…eferences/index.html
    http://en.wikipedia.org/…ki/improvisational_theatre
  • son dönemlerde çoğu barın kapısında ismini gördüğümüz "eğlence" çeşidi..

    hem popüler hale geldi, hem de para kazanmak için büyük bir fırsat. çoğu zaman üç beş kişinin geyiği haline gelen, hatta bazen soytarılık derecesine kadar ilerleyen bu iş beni rahatsız etmeye başladı. insanlar bu tip gösteriler yüzünden, adı tiyatroyla beraber anıldığından dolayı, her gittiği tiyatroda bunu arıyor. bundan dolayı sahnedeki mizaha değil oyuncunun küçük düştüğü duruma da gülebilir hale geliyor. oyuncu ezber unuttuğunda, kayıp yere düştüğünde..

    tiyatro sporu kuramına dayanıyor kökenleri.

    --- spoiler ---

    "1977’de alberta, calgary’de keith johnstone tarafından geliştirilen tiyatro sporu fikri, hararet yaratan ve seyirci tepkisi çeken profesyonel güreş müsabakalarında kullanılan tekniklerin johnstone tarafından gözlemlenmesiyle icat edilmiştir. tiyatro sporu; oyuncuların iki takıma ayrılıp her iki takımın da seyircilerden alınan çıkış noktalarıyla çeşitli “shortform” adı verilen kısa turlar oynayarak birbirleri ile müsabaka etmesi mantığına dayanır. her turun sonunda takımlara seyirciler tarafından puanlar verilir ve gösterinin sonunda bu puanlar toplanır. ortaya bir galip ve bir mağlup çıkar ya da her iki takımın da puanları eşitse gösteri beraberlikle sonuçlanır."

    tiyatrosporu.com

    --- spoiler ---

    ülkemize mahşer-i cümbüş grubuyla giren bir olgu. hatta popülerliğe ulaşmaları televizyondaki bir “eğlence” programıyla oldu. bu “eğlence” programının popülerliği işletmecilerin iştahını kabarttı belki de.şimdi bütün eğlence mekanlarında bu tip ilanları görmek mümkün. “doğaçlama tiyatro”, “doğaçlama tiyatro geldi”, “çok komik, gülmekten gebereceksiniz” ... daha da ucuz espirilerle bezenmişleri de mümkün. mahşer-i cümbüş taklitleriyle başlayan süreç, şimdilerde ayyuka çıkmış durumda. hatta, bazen “doğaçla-ma!” diye haykırası geliyor insanın.

    gerçek manada doğaçlamanın tiyatronun mutfağında yer alması gerektiğini düşünüyorum. oyunculuk eğitiminde kullanılan doğaçlamanın şimdilerde oyuncunun cebini dolduruyor olması da bir o kadar garip. bir çoğu, arkadaş gruplarından oluşan bu eğlence platformunda kendi aralarındaki geyikleri bizlere sunmaları da bir o kadar rahatsızlık verici.

    bir de bu var;
    (bkz: #22694013)

    ha bunlar benim fikirlerim. belki de benim idealist diye tanımlanabilecek bir tiyatro algım olmasından kaynaklı bütün bunlar. ben birtakım şaklabanlıkların tiyatro ismiyle anılmasını kaldıramıyorum.

    ben bunları ne zaman bir yerlerde söylesem. bertolt brechtte tiyatronun eğlendirici olmasını söyler tezi ortaya atılır ama yanlış anlaşılan bir şey vardır. brecht, tiyatronun eğlendirici yönünü ne kadar önemli bulduğunu söyler, evet. ancak bunu burjuva tiyatrosunun eğlence anlayışını eleştirerek yapar. brecht'in epik tiyatrosunun ulaşmaya çalıştığı seyircinin kandırmacadan değil, öğrenmekten, bilmekten ve çözümlemekten zevk alan bir seyirci olduğunu söyler.
  • klasik tiyatrodan farklı olarak, oyunculuk yeteneğinden ziyade hızlı düşünme ve yaratıcılığın daha önemli (ve gerekli) olduğu tiyatro biçimidir. kendi içinde uzun form ve kısa form olmak üzere ikiye ayrılır. herkesin aşina olduğu mahşer-i cümbüş tarzı doğaçlama, kısa form doğaçlamadır.

    uzaktan göründüğü kadar kolay olmamakla birlikte, doğaçlama tiyatronun büyükannesi viola spolin'in kaleme aldığı improvisation for the theater kitabının giriş cümlesi şu şekildedir:

    "everyone can act. everyone can improvise. anyone who
    wishes to can play in the theater and learn to become 'stage-
    worthy.'"

    türkçe meali:

    "herkes rol yapabilir. herkes doğaçlayabilir. isteyen herkes tiyatroda oynayabilir ve 'sahneye layık' olmayı öğrenebilir."

    peki bu nasıl olacak? her ne kadar doğaçlama da olsa, bu tiyatro çeşidinin de kendi içinde birtakım kuralları var. spolin zaten konu hakkında yeterince ahkam kesmiş olduğu için ben çok fazla teknik bilgiye girmeden naçizane en önemli bulduğum iki maddeyi yazacağım.

    1) dinlemek

    dinlemek deyip geçersek çok hakkını verememiş oluruz aslında. o yüzden birinci kural için "dinlemek, dinlemek, daha çok dinlemek, hep dinlemek" diyebiliriz.

    doğaçlama bir oyun oynarken, oyuncular birbirlerini çok iyi dinlemeli, verecekleri tepkiye, girecekleri role ya da söylecekleri repliğe ona göre karar vermelidirler. birbirini dinlemeyen oyuncular arasında geçen diyaloglar da alakasız olur. örneğin, bir oyuncu arabadan bahsetmek isterken öteki oyuncunun ona annesinin yaptığı kısırı anlatıyor olması ortaya saçma sapan bir diyalog çıkmasına neden olur. başka bir örnek olarak, bir oyuncu sahnede kendini tanıtırken adını söylediğinde, karşısındaki oyuncu onu iyi dinlemediği için bu adı unutup oyunun ilerleyen bölümlerinde ona başka bir isimle seslenirse, seyircideki hikaye algısı yerle bir olur.

    2) kabul

    kabul, bir oyuncunun diğer oyuncudan gelen fikri, teklifi, karakteri vb. kabul edip, hemen uyum sağlamasıdır. kabul için, yine çok iyi dinlemek gereklidir. kabulün tersi reddetmektir ve redler hikayenin akıcılığını öldüren katillerdir. red, bir doğaçlama tiyatro oyununda yapılmaması gereken yegane şeydir. örnek vermek gerekirse, bir oyuncunun diğer oyuncuya "gel seni arabamla biraz gezdireyim" demesi, hikayenin akması için açılan bir kapıdır. diğer oyuncunun "yok yea istemem" şeklinde vereceği cevap, bu kapıyı kapatarak hikayenin tıkanmasına ve oyunun seyir zevkinin düşmesine sebep olur.

    kısacası, doğaçlama tiyatronun da tıpkı klasik tiyatro gibi kendi içinde kural ve dinamikleri vardır. herkes doğaçlama tiyatro yapabilir ama doğaçlama tiyatro herkesin yapabileceği kadar da kolay değildir.
  • dışardan bakınca tahminen "işte doğaçlama yahu bi yerden tutar işi götürürsün diye düşünmemeli sonunu bağlayamazsan seni ortada öylece bırakır."
  • 2000'li yıllarda mahşer-i cümbüş tarafından ülkemizde ünlenen, ismini geleneğini tülüat'tan alan, tamamen güldürü, commedia dell arte, orta oyun ruhuna sahip olan, aslında tam da ülkemiz insanını anlatan tiyatro türüdür. ülkemizde pek çok doğaçlama tiyatro ekibi ortaya çıkmış ve çıkmaya da devam etmektedir. lakin bu kadar fazla olan bir ürünün de değeri azaltmaktadır. çünkü büyük şehirlerde nereye gitseniz daha önce sahnede duruş eğitimi bile almamış insanlar doğaçlama tiyatro yapmaktadır. doğaçlama tiyatroya insanları çağırıyorsunuz, günlerinden ortalama 2 saat çalıyorsunuz ve tamamen eğlendirme ve güldürme sözü veriyorsunuz ve insanlara sahnede arkanızı dönüyorsunuz(diagonal duruş önemli). yeri geliyor 10 dakika insanların yüz hatları oynamıyor ve insanlar sizi vasat bulabiliyorlar. yani demem o ki bir oyuncu için zorluk açısından metinli tiyatrodan daha zor olan ve tamamen komik olmanız gereken bir türdür. her babayiğidin harcı değildir. fazla yayılmasın, az olsun öz olsun, kaliteli mizahlar olsun.

    doğaçlama tiyatronun en büyük gerekçesi her dakika kaliteli bir şekilde güldürmektir. bu tiyatro türünde oyuncular hiçbir metne bağlı kalmadan oynarlar ve tüm oyunu seyirci söylemleriyle belirler. örneğin oyun moderatör tarafından durdurulur ve oyun hakkında bir soru sorar. sorunun cevabına göre oyun devam edebilir. oyun boyu seyirciler yönetmen rolünde koltuklarında oturmaktadırlar.
  • yapması eğlenceli ama bir o kadar da zor olan tiyatro türü.

    konuya giriş yapmaktan ziyade önemli ama konunun kopmasını önleyerek devamını getirebilmek, akıcılığı kaybettirmemek ve seyir zevkinin düşmesine fırsat vermemek. bu konuda her oyuncuya önemli bir görev düşüyor.
hesabın var mı? giriş yap