• hiç planda yokken bir dersini dinlemiş olduğumuz mimar.

    nasıl oldu bu iş diyeceksin sözlük: ruhi mücerret okurken.

    ders neydi:

    doğan hasol bize hep “kötü binada iyi insan yetişmez” derdi. çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? romalı mimar vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: “bir binanın üç özelliği olmalı: sağlamlık, kullanışlılık, estetik.” bu nitelikler, şehrin bütünü için de lüzumludur. aksi takdirde, iyi binalar hayati çelişkilerin simgelerine dönüşür. mimari, kente karakter temin eder. sadece sembol yapılar (kabe, eiffel kulesi, hürriyet abidesi…) değil, tüm yapılar şehrin temsilcisidir. kente özgü kültürün ya canlılığına ya da can çekişmesine etki eder. mimari bütünlük, insani yakınlığı, duygu birliğini mümkün kılar. yapısal ortak paydadan mahrum bir muhitte insanların aşkları kısa sürer, kavgaları uzun. mimari, şehirde yaşayanların rollerini belirler, onları yönlendirir. yozlaşmış bir yığın mıyız, bireylerden müteşekkil bir toplum mu? bu, mimariye bakar. herhangi bir kentin panaromik fotoğrafını inceleyerek, orada oturanların ekonomik, psikolojik, eğitimsel… her türlü durumunu anlayabiliriz. kentte meydan yoksa, demokrasi gelişmez. kaldırımlar darsa, bireye saygı kıttır. yapılar çok katlıysa, kanser yaygındır. çünkü komşuluk ölmüştür. binalar, insanlardan uzun yaşar. tapusu kimde olursa olsun, her bina şehirdeki herkesindir. çünkü manzaranın değişmez bir parçasıdır. içinde barınmasan da, yapının yüzüne bakarsın. somurtkan yapılar, şehir hayatının tadını kaçırır. iyi bir bina yaptığınızda evlatlarınıza, torunlarınız a ve de komşularınıza harika bir hediye sunmuş olursunuz. kötü bina yaparsanız, gelecek nesilleri de hasta eder, kronik depresyona sürüklersiniz. eğitim kalitesini arttırmada, en az maliyetle en etkili sonuç, okul binalarının ve bahçelerinin estetikleştirilmesiyle elde edilir. bahçesi çölleşmiş, cezaevi benzeri okullarda öğretmenler şefkatli, öğrenciler mutlu olamaz. bahçeler, dünyevi eserler olan binaların, cennetle bağını kurar. bahçesiz evden çıkan cenaze cennete gidebilir mi? ha? bahçe, bir binanın asıl manzarasıdır. saklanmak için ideal yerleşimler olan metropoller, kaçaklar için tasarlanmış gibidir. çünkü insanları birbirinden yalıtır, koparır, ayırır. >dolayısıyla bir tür cezaevi işlevi de görürler. (sanal alemin hipnotik mimarisi, metropoldeki iptilalara yeni bir seri ekler.) büyük şehirde mukimsen, ya kaçaksın ya da mahkum. mimari üzerine düşünmek, bizi ideolojik obsesyonlardan kurtarır. kim ki mimariyi (inşaat ayrı) dert ediyor, kavgayı değil aşkı seçiyor demektir. (aşıklar pembe panjurlu evi aşıp, bir aşk şehri hayal etmeliler.) mimari bilmeden şehirli olunmaz. sosyalist, özgürlükçü, dindar, muhafazakar, milliyetçi … de olunmaz. bu yüzden enkazda yankılanan kuru gürültü dinmiyor. gömülmenin neresinden dönersek kardır.
  • sadece yapı dergisiyle bile tarihe geçen insan
    mimarlık sözlüğü ise mimarların, mühendislerin değil,
    kültüre ve sanata aşık her insanin kitaplığında olmalı.
  • aynı zamanda cumhuriyet gazetesinde haftalık spor yazıları yazmaktadır.
  • (bkz: pau gasol)
  • son arredamento sayısında, şu anda istanbul'da yapılmakta olan onlarca toplu konut projesinin yabancı özentisi isimlerine dikkat çekerek bizi düşüncelere sürüklemiş mimardır kendisi.

    örneklerden bazıları:

    (bkz: uphill court)
    almond city (ya da onun gibi birsey...acibademde oldugu icin almond var ismin icinde!)
    (bkz: incity)
    (bkz: kentplus)
    (bkz: antrium)

    bu arada bu projelerin hemen hepsi de yerli firmalara ait.
  • " istanbul olimpiyatları hayal oldu! " yazısıyla şaşırtıcı gerçekleri ortaya seren değerli mimarımız.
    mayıs ayında yazdığı yazılardan da örnekler verip , " 2020 olimpiyatları için istanbul neden seçilmedi" sorusuna çok güzel yanıtlar veriyor.

    " ıoc’nin değerlendirme komisyonu mayıs ayında istanbul’da incelemelerde bulunmuş, kendilerine istanbul’a ilişkin bizim de ilk kez duyduğumuz kimi projeler sunulmuştu. yürürlükteki kentsel planlarda bulunmayan, kimlere hazırlatıldığı bilinmeyen uçuk-kaçık kimi mimari(!) çalışmalar... `örneğin harem’de denize nâzır 70 bin kişilik bir stadyum gibi.` söz konusu yazımda ıoc yetkililerinin konularını iyi bildiklerini, böylesi projelerle gözlerinin boyanamayacağını, hatta bu projelerin istanbul’a zararlı olacağını düşünüp kötü puan bile verebileceklerini belirtmiştim. "

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…2678&kn=29&ka=4&kb=29
  • mimarlar dik durur kitabının yazarı. çok sevdiğim yem yayınevi'nin de içinde bulunduğu yapı endüstri merkezi nin kurucusu.
    kitap gerçekten çok ilgi çekici, cumhuriyet tarihi boyunca özellikle istanbul'un nasıl talan edildiğinin, plansız yapılaşma karşısında bir kaç iyi insan-mimarın mücadele hikayelerini kısa nükteli yazılarla okuyuculara aktarıyor doğan hasol.
  • e bookunu fellik fellik aradığım sözlüğün yazarı
    elinizde varsa bir yeşillendirin.
  • sanat ve bilim insanı.
hesabın var mı? giriş yap