*

  • doga'nin verili, toplumun ve toplumsal iliskilerin disinda olmamasindan ote, toplumdaki hakim uretim iliskileri cercevesinde uretildigini savunan marxist tez.

    buna gore, her ekonomik uretim bicimi kacinilmaz olarak doga'yla bir iliski gerektirdiginden, insan ile doga arasinda diyalektik bir alaka kurar. bu iliski uretim surecinde insani ve toplumsal sistemi urettigi kadar doga'yi da uretir. dolayisiyla, doga'yi insan eylem ve uretiminin disinda dusunmek mumkun degildir. doga'nin uretilmesi tezi, insanlarin ve teknolojinin doga'yi nasil disaridan etkiledigi, ona nasil zarar verdigi, veya bilmem-hangi erdemlerle onu nasi koruma altina aldigi gibi soylemlere de elestirel yaklasir. cunku ustune oturdugu kuramsal temel tam da insan eylem ve uretiminin doga'nin icerisinde, onunla kurulmasi kacinilmaz olan iliskiler butununde olustuguna vurgu yapar. bu acidan bakildiginda, doga'nin bilimle sirlari desifre edilerek teknoloji sayesinde uzerinde hakimeyet kurulacak, kontrol edilecek insana dissal bir varlik oldugunu savunan teknokratik anlayisa da, doga'nin insansizlastirilarak, insanlardan korunarak, muzelestirilmis bir sekilde muhafaza edilmesi gerektigini savunan konzervatist cevrecilere de ayni derecede elestirel durur. temel sorulari doga'yi hangi siniflar, hangi uretim iliskileri icerisinde, kim icin ne bicimde uretiyor seklinde ozetlenebilir. kisaca, cernobil hadisesini de, yerel halklari yerinden ederek "evrensel oneme sahip" dogal degerleri koruma altina alip turistize eden unesconun dunya mirasi projesi'ni de kapitalist uretim iliskilerinin var ettigi doga uretim bicimleri olarak gorur.

    "production of nature" tezi ilk once neil smith tarafindan uneven development (1984) kitabinda onerildi. daha sonra david harvey, cindi katz noel castree ve digerleri onemli katkilarda bulundular. dogal felaketlerin aslinda dogal olmadiginin anlasilmasi icin kulak kabartilmasi gereken, yesil alanlarin etrafina hat cekerek kapitalizmin urettigi ekolojik problemlerle basa cikilamayacaginin anlasilmasi acisindan surekli dusunulmesi gereken doga, cevre ve ekoloji kurami.

    ayrica alakali olarak (bkz: emek/@ajax)
  • doga ile insani uretim iliskileri duzleminde bir butun olarak anlamaya calisan ekolojik tez.

    temelinde marxin kendi yazilarinda da bulunabilecek su tip bir varsayim yatar: insan kullanim degeri uretmeden hayatta kalamaz; kullanim degeri uretmenin olmazsa olmaz kosulu emekle bicimlendirilecek ham maddeyi dogadan tedarik etmektir. insanin emegi tarihin hicbir doneminde salt bireysel-izole kosullarda gerceklesmediginden, emek sureci kacinilmaz olarak toplumsal olarak uretilir. bu da bizi belirli bir toplumun verili bir doneminde uretim iliskilerini anlamaya davet eder.

    dolayisiyla bahse konu ekolojik teze gore insan ile doganin kacinilmaz birligi toplumsal olarak belirlenen kullanim degeri uretme sureciyle saglanir. yani insan ve doganin geri kalani birbirine dissal olarak anlasilamaz.

    haaa gun gelir, kullanim degerleri degisim degerleri olarak degisip tokusulur, insan emegi de, doga da meta olarak, piyasada birbirilerine dissal nesneler olarak kafa kafaya gelirler, o gun biz de dogayi kendimizden ayri bir nesne olarak algilama hiyarligina kapiliriz...

    gecti mi lan o gun yoksa?
  • henri lefebvre'nin production of space argumanindan beslenip onun ustune oturan, ve fakat uslu durmayip bahse konu argumani elestirerek kendisini var eden marxist siyasi ekoloji kurami.

    lefebvre'nin mekan konusundaki en buyuk dehasi mekanin hakim toplumsal ve ekonomik iliskiler cercevesinde uretilme mekanizmalarini ifsa etmesi idi. buna gore mekan ici bos, verili bir zemin degil, toplumsal pratikler ile uretilen bir seydir. her devrim kendi mekanini yaratmak zorundadir der lefebvre, yoksa kendisini gerceklestiremez. kilisesiz katoliklik fikri mumkun degildir kisaca.

    amenna. lakin okyanuslari asip bir kasik suda bogulma kuramsal hastaligi nukseder lefebvre dayinin. toplumsal mekanin toplumsal uretimi'nin ilk sonucu, doganin olumudur lefebvre'ye gore. yani toplumsal mekan doganin pahasina uretilir, o uretildikce doga kaybolur, yok olur der. bu, neil smith'in gosterdigi gibi, tam da dogayi el degmemis, insansiz (pristine) olarak algilayan bati metafizigine cuk oturur, ve metalastirmak icin dogayi dissal algilamak zorunda olan burjuva ideolojisini istemeden yeniden uretir.

    doganin uretimi tezi ise, daha once de yukaridaki entarilerde bahsettigim uzere, doganin hangi hakim siniflarin ekonomik duzeninde, ne bicimlerde uretildigine bakar. cok basitce, doganin olmesi soyle dursun, avci toplayicinin kendini urettigi yagmur ormaninin dogasi, bu ormani donusturup plantasyona ceviren kolonicinin dogasi, bu koloniciyi iflas ettirip, yerine turistik otel veya doga turizmine acan kapitalistin dogasi ayni doga degildir. bu siniflari ve toplumsal formasyonlari hayatta tutan toplumsal surecler icerisinde yeniden uretilir doga.

    dogayi oldurup ardindan fatiha okumaktansa bu kuramsal cerceve, ekolojik olgularin siyasi ekonomisini anlamak ve ekolojik problemlere deva aramak maksati guder.
hesabın var mı? giriş yap