• hiç öyle 'iyi olduk da ne oldu?', 'iyi insan olmak bir işe yaramıyor' demagojisine girmeye gerek yok. bir fayda elde etmek için doğru insan olmaya çalışıyorsanız doğru bir insan olamamışsınız demektir. beklentisiz bir biçimde doğru insan olmaya çalışanlara selamlar, sizi tanımadan sevenler var.
  • hepimiz kendimizden bu kadar eminsek bu kadar kötülüğü kim yapıyor?

    tanim: insan olmanın doğal şartlar altındaki gereğidir. olması gerekendir kısaca, lüksmüş gibi gösterilmesi değil.
  • şu hayatta belki takıntı derecesinde kafa yorduğum, uğraştığım ve hala çalışmaktan öteye gidemediğim eylem.
  • doğrular fırkalara bölünür ama doğruluk tektir. bu sebeptendir ki, doğru insan ideal olarak var olabilir. ancak elbetteki genel geçerlerden gitmek gerekli idea'nın kendini gerçeklemesi için.

    örneğin senin inandıklarına karşı taraf inanmayabilir. doğru olmak adına diktelemek seni ancak sen'ce doğru kılar. ama yanlışlık yapma olasılığın yüksektir.
    ancak bir huzurevi ziyareti yapıp, ev yemekleri götürmen, koruyucu ailelik yapman, dedikodudan uzak durman ideal olandandır. genel kabuldedir.

    kısacası
    yalan söyleme,
    dedikodu yapma,
    kimsenin hakkına girme,
    başkasının malına mülküne ırzına göz dikme
    bilimsel, niteliksel anlamda hırslan ama haset etme,
    paylaşmayı bil, ortaklaşmayı bil,
    önce anlamaya çalış sonra yargıla hatta mümkünse yargılama.
    özgürlüğünün başkalarının özgürlüğüne müdahale etme noktasında bittiğini hep hatırla,
    empatiyi bir an olsun bırakma.

    bunlar yeterli.
  • ideal olan gibi görünse de, insanı dibine çeken bi çukur haline de gelebiliyor bu çaba bazen belki de.

    biraz köşeli bi insan olabilirim bu konuda. gevşemeye çalışıyorum bi süredir. geçen seans psikiyatristimin sorduğu bi soruyla başladım bunun üstüne düşünmeye.

    fazla da idealize etmemek mi lazım acaba bu "doğru insan olma" konusunu?
    yani savaş meydanını herkes çoktan terkedip gitmişken, tek kılıcınla kan ter içinde savaşmaya devam etmek mesela, ne kadar "doğru" yapar insanı?
    delikanlılıkla salaklık arasındaki ince çizgi tam olarak nerede duruyor?

    belki de biraz bırakmak lazım ucunu. kendine "de" hata yapabilme kredisi tanımak. zaafların olabileceğini, bunların sana kendi değer sistemin içinde "yanlış" olarak kodlanmış şeyler yaptırabileceğini...
    ve bunun, -aslında- dünyanın sonu olmadığını...
    veya yorulup havlu atmanın seni bi anda yamuk yumuk bi insan haline çevirmeyeceğini.. neysen o olarak devam edebileceğini...

    ...

    bazen kendi tarafında durabilmek için, "doğru"larından biraz uzaklaşma cesaretini de gösterebilmek gerekiyor belki de.
    doğrularına benim kadar bağlı olan insanlar için, yanlışlar yapabilmek; kendine bu krediyi verebilmek, cesaret gerektiren bişey çünkü.

    üstüne fikir cimnastiği yapmak bile, bi uçurumun kenarından aşağıya bakmak gibi hissettiriyor
  • doğuş'un bir dönem yaptığı şeydir. başarılı oldu mu bilmiyorum.

    (bkz: bunlar babadan oğula nesil herhalde)
  • öncelikle söz verdiysen tutucaksın, kibir yapmayacaksın. söylediklerinle davranışların bir olacak.
  • doğrular ve gerçekler arasında sıkışan insandır. olanlar ile olması gerekenler hep farklıdır zira...
  • doğru ve yanlış göreli kavramlar olduğundan fuzuli bir çabadır.
  • benim ve başlığı açan yazarın da dahil olduğu dünya üzerindeki tüm insanların birçok kez yaptıkları/yapıyor oldukları/ yapacakları eylem.

    çünkü insanın doğasında vardır bu. doğru, düzgün, iyi olmak ister ya da istemsizce buna yönelir. özellikle yahudilik ve müslümanlıkta vurgulanan bir olaydır; tanrı doğrudur ve insan da onun yapısına benzer yaratılmıştır/ilk yaratılış esnasındaki saf, kötülükten uzak olan kendisine dönmek istemektedir insan. tıpkı 'bir yaratıcıya inanmak' gibi bir içgüdüdür bu.

    uzakdoğu öğretilerinin de en ya da tek önemli amaçlarından biridir. çeşitli yollarla aklı, bedeni ve hisleri doğru olana uydurmayı hedefler.

    o kadar öğreti ve din olmasına rağmen birçok insan doğru olmaktan uzaktır çünkü para, şöhret ve güç hep zıt yollara mesken olmuştur. doğru insan, yalnız kalmaya ve dağın eteklerinde gezmeye mahkumdur; zirvedekiler ve çoğunluk, eğri oldukları müddetçe kazanırlar.

    biz doğru olalım ve doğruların çoğunlukta olduğu asil geleceklerin hayaliyle verelim son nefesimizi...
hesabın var mı? giriş yap