• olması gerekeni;

    doğru ya da yanlış diye bir şey yoktur, popüler fikirler vardır.
  • bu lafin dogrusu sudur ki:

    "dogru ya da yanlis diye birsey yoktur gercek vardir"

    bazi insanlar tarafindan (ki bunlarin lugatinda prensip diye alti cizili bir kelime bulunur) kabul edilen ama gercegin* zaman icinde degismeyecegi gibi sacmasapan bi varsayima dayandigindan tarafimca reddedilen bi onermedir bu..
  • inanclar, egitim sureci, ahlaki degerler, tabular, yasanilan cevre, aile vs. nin yarattigi bir insan oluruz.dogrularimiz ve yanlislarimiz olur her donem.yasanilan deneyimlerle o dogrular ve yanlislar degisir.isimize gelen dogru olur, gelmeyen yanlis olur kendimizi kandirmak istedigimizde.baska insanlara akil verirken kullandigimiz dogrular biraz daha objectiftir, biraz daha katidir,dunyanin en ahlakli insaniyizdir.kendi hayatimizda uygulamak zorunda oldugumuz zamanlarda , o dogrular biraz yumusayiverir.asla yanlis degildir biz yaptigimizda sadece dunyaya bakis acim degisti deniverir hemen kalibina uydurulup.bu yuzden dogru ya da yanlis diye birsey yoktur demek bir kacistir.aslinda boyle bir polemige girmekte yanlistir.bu tamamen hayata bakis acisiyla ilgili birseydir.bana gore ise hayatta belli gercekler vardir.dogru ile yanlis ise o gercekleri bulmak adina hayatinimizin her dakikasinda kesfettigimiz rehberlerdir.
  • aslında ortada doğru ya da yanlış olabilecek birşey de yoktur.
    peki o zaman ortada hiçbirşey yoktur.
    öyleyse bu yazı da yoktur.**
    (bkz: there is no spoon)
  • doğru ya da yanlış yoktur; bu kavramlar yorumdur ve hatta yargılayıcı bakış açısını temsil eder.

    her zaman içselleştirip, buna göre yaşayamasam da deniyorum. olanı olduğu gibi görmeye çalışıyorum.

    iyi ve kötü yok, doğru ve yanlış yok... sadece olanlar var. başınıza gelen şeyleri nitelediğiniz anda, çok kısıtlı bir zaman dilimine hapsediyorsunuz esasen tüm akışı.

    hiç başınıza geldi mi bilmem, duymaktan en korktuğum şeyi duydum çoğunlukla insanlardan. örneğin kilo aldıysam, orası benim "yara"m ise, mutlaka kilomla ilgili bir olay geldi başıma, bir yorum duydum.

    neden?

    ben çağırdım zira kendisini.

    korku ve sevgi var hayatta. korkuyorsanız, hayatınız yargıılarla geçer. önce kendinizi sonra diğerlerini sürekli kalıplara sokar, onlara uymadıklarında onları yaftalarsınız.

    sevgiyse, aksine, hisseder. deneyimler. tüm ihtimallere açıktır. yargılamaz.

    kötü dediğiniz şeylerin kötü olmadığını bir düşünün. sadece bir olay olduğunu ve sizin yaşantınıza, o anki dünyanıza ayna tuttuğunu...

    dünya böyle çünkü siz böylesiniz.
  • bence, ahlak ve vicdan kavramlarını saf dışı bırakan bir düşüncedir bu.

    bu durumu daha iyi anlatabilmek için; 'milliyetçilik' ile 'dünya vatandaşı olmak' arasındaki bağlantıya başvurabilirim:

    olayları doğru ve yanlış olarak konumlandırmayı; koyu bir milliyetçi olmaya benzetebiliriz. zihnimiz çerçevesinde köşeleri keskin kalıplarımız var ve bunların dışına çıkmayı hıyanet, ihanet olarak kabul ediyoruz.

    öte yandan, evrensel olmak var. dünya vatandaşı olmak; kendini sınırlandırmamak demek bir nevi.
    zihnin kıvrımlarına takılmadan ve kalıplanmadan akışkan bir düşünce yapısına sahip olmak; ihtimallere açık ve her şeyin griliğinin kabulünde olmak demek. her şeyin, bizim için var olduğuna inanmak.

    doğru/yanlış yalnızca normlardan mı ibaret? aslında sadece, yapmamız gereken şeyler var ve eylemlerimiz bu şekilde mi gerçekleşiyor, kendiliğinden?

    bu cümlenin ardındaki düşünceyi savunmak oldukça riskli. kaotik. anlaşılamadan eyleme dökülmesi, doğrudan kaosa sürükleyebilecek riskte.
  • yanlış bir genelleme örneğidir*. bu yanlış genellemenin doğru yanı ise her doğruda bir sapma payı olmasıdır. oysa ki doğru doğrudur yanlış ise yalnış.
  • (bkz: dogru yanlıs)
hesabın var mı? giriş yap