• türkiye attığı adımlar ile libya cephesini güçlendirmeye çalışıyor.

    bizim asıl amacımız münhasır ekonomik bölge ilan edip libya ile deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması yapmak. bu sayede doğu akdeniz'de yunanistan'ın söz hakkı kısıtlanacak. kaddafi devrildikten sonra yunanistan libya'nın 39 bin kilometrekarelik deniz alanını sahiplendi. buraları libya'nın tekrar alması gerekiyor. bizim marmaris, fethiye ve kaş kıyılarımız ile libya’nın derne, tobruk ve bordiya kıyılarının karşılıklı kıyılar olarak almayı planlıyoruz karasu hakları konusunda. bu yunanistan için büyük bir sorun demek.

    diğer yandan güney kıbrıs rum yönetimi mısır'la 2003'te, lübnan'la 2007'de ve israil'le 2010'da bu anlaşmayı yaptı. türkiye eğer libya ile bu anlaşmayı yapabilirse doğu akdeniz'de yunanistan'ın yüzüne kapılar kapanacak. libya daha öncesinde tunus ve malta ile de bu konuda ters düşmüştü.

    nisan ayında libya ulusal ordusu yani bae, suud destekli tobruk hükümeti saldırmaya başladı, birleşmiş milletler tarafından tanınan ve türkiye'nin çok yüksek perdeden iletişim kurduğu libya ulusal mutabakat hükümeti yani libya'nın şu an resmi yönetimi trablus hükümetini indirmeyi hedefliyorlar. türkiye ve katar bunun olmaması için ciddi çaba harcıyor. maalesef türkiye'nin gönderdiği zırhlılar falan video olarak paylaşıldı geçtiğimiz günlerde. gönderilmesine karşı değilim. libya'da kaybedemeyiz ama bunun önemli alınmalı. türk zırhlılarının videoları öyle gemilerde bütün dünyaya servis edilememeli.

    türkiye'nin desteği sonrası trablus hükümeti libya ulusal ordusunu (tobruk hükümeti) dışarıda tutmayı başardı. çatışmalar devam ediyor. libya ulusal ordusu saldırılara devam ediyor.

    yunan haber kaynağı pentapostagma bu konular için şunlara yer vermiş:

    "türkler uzun süredir girit'in güneyinden libya'ya silah, cephane ve malzeme gönderiyorlar. türk subayları libya'da islamcıları eğitiyor. sadece silah göndermekle kalmıyorlar. aktif türk subayları libya'da varlık gösteriyorlar. suriye'de iran'ın yaptığı şeyin aynısını libya'da türkiye yapıyor.

    türkiye'de ekonomi çökmesine rağmen libya'daki islamcılara silah ve insansız hava araçları gönderilmeye devam ediliyor. bu insansız hava araçları trablus hükümetine bağlı savaşçıların gece operasyon yapabilmesini de sağlamaktadır.

    türkiye ve katar bir tarafta; suudi arabistan ve birleşik arap emirlikleri bir tarafta savaşa dahil oluyor.

    sorulması gereken şey şu: türkiye neden libya'daki savaşa dahil olmuştur?

    2011 yılında türkler rodos kerpe çoban adasının batı sınırlarından doğudaysa kıbrıs bölgesine kadar uzanan yerde hak iddiasında bulundular. eylül 2011'de bu durum geçiştirildi. 2018 ekim'inde türk milli savunma bakanı hulusi akar tarafından girit'in güneyine kadar türklerin hak ve taleplerini gösteren haritalar ortaya çıkarıldı. mavi vatan doktrini ile ilerleyen türkler kıta sahanlığı çözümü ile yetinmiyorlar. doğu akdeniz'de kıta sahanlığının kıyıdaş ülkeler arasında bölünmesini istiyorlar. (yani buna göre doğu akdeniz'de yunan karasuları sayılan bölgeler türkiye ve libya arasında paylaştırılacak)

    bu fikirler ilk kez 2011 yılında küçük rütbeli olan cihat yaycı tarafından ortaya atıldı. şimdi cihat yaycı türk deniz kuvvetlerinin kurmay başkanı ve türk yönetimi tarafından tam yetkili.

    cihat yaycı bu konuda 2011'de ve 2012'de birçok makale yazdı. türk amiralin bu önerisi yunan karasularını yok saymakta, türkiye'nin doğu akdeniz'de muhatabının mısır ve libya olduğunu ortaya atmaktadır. türk kuvvetleri ve akar bu öneriyi desteklemektedir. artık türklerin yaptığı şeyler hayal değildir. yunanistan için büyük bir tehlike yaklaşmaktadır. deniz kurdu tatbikatında güç gösterisi yapan türk ordusu herkesin gördüğü gibi tehdittir ve tehdit ortadadır."

    yunanistan'ın libya'dan işgal ettiği alan şu şekilde gözükebilir. türkiye'nin akdeniz'de kurmak istediği kıta sahanlığı ve libya ile sınırı da şu şekilde.

    milli savunma bakanı akar yanında genelkurmay başkanı yaşar güler ile kasımın başında libya'ya gitmişti. libya'nın askeri inşası için çalışılacağına dair görüşmeler gerçekleşti.

    türkiye'nin amacı doğu akdeniz'de bir müttefik yaratmak ve doğu akdeniz'den yunanistan'ı atıp hakkı olanı almak. bu konuda türk silahlı kuvvetleri hiçbir şekilde geri adım atmıyor ve gerekirse politikaya karışıp bu tip görüşmeler ile köprü kuruyor.

    yunan basını, blog siteleri bile bu olayları takip ediyor.

    amerika birleşik devletleri'nin dedeağaç limanı'na 700 zırhlı iki bin asker göndermesi çok tesadüf gibi gözükmüyor. bunun tatbikat için olacağını söylediler ama neden yunanistan tercih edildi? neden türkiye'nin 60 kilometre ötesindeki bölge tercih edildi? tatbikat yunanistan'da yapılmayacak. macaristan'da yapılacak tatbikat için başka birçok liman tercih edilebilirdi. yunanistan uzak bile sayılır.

    yunan basını kasımda hulusi akar'ın libya'ya yaptığı ziyaretimercek altına almış, ziyaretten sonra yunan ordusunun türk ordusunu birkaç kez denediğini, 15 temmuz sonrası güç kaybedip kaybetmediğini anlamak için uğraş verdiğini yazmıştı. türk ordusu bu kadar net tedbirler alırken, mavi vatanda işgal olmaması için savaşa hazırlanırken amerika birleşik devletleri'nin yunanistan'a bu kadar yığınak yapmasının sebebi yunan ordusunun 15 temmuz sonrası türk ordusunun daha etkin ve caydırıcı olduğunu fark etmiş olması mıdır?

    hep yazıyorum, yine yazacağım: fırat'ın doğusu için zaman azalıyor. türk ordusunun doğu akdeniz'de aldığı tedbirler, yaptığı şeyler takdire şayan. aynı şekilde adım adım ege'ye geliyoruz. yapılan yanlışlar bir günde düzeltilmiyor. buna tamam. aynı şekilde kuzey ırak'ta da çok başarılıyız ama suriye'de çok fazla bekledik, çok fazla vakit kaybettik. doğu akdeniz'de ciddi bir sıcak çatışma yaşanırsa fırat'ın doğusu bize her zaman için tehdit olacak. trump'ın türkiye'ye geleceği iddia ediliyor haziran sonunda veya temmuzda. umarım gereken konuşulur, gereken yapılır. makas iyice daraldı çünkü.
  • amerika birleşik devletleri, israil, yunanistan ve güney kıbrıs rum yönetimi doğu akdeniz'de türkiye'ye karşı hareket edecekler, koalisyonu kurdular.

    20 mart akşamı israil tarafından işgal edilen kudüs'te bir görüşme gerçekleştirildi. ortak paydada buluştuklarını belirttiler.

    türkiye cumhuriyeti'nin mavi vatan tatbikatını yapması sonrası hemen böyle bir adımın atılması tesadüf değil elbette. doğu akdeniz büyük bir mücadele alanı ve amerika birleşik devletleri şimdiden yolunu yapıyor.

    önemli noktalardan birisi şu: türkiye cumhuriyeti deniz sınırlarında mavi vatan tatbikatı'nı gerçekleştirirken sürekli bir senaryo üstünde çalışıldı, gemiye yaklaşan f-16.

    yani tatbikat diyoruz ama aslında türk ordusu denizlerdeki gücünü ölçtü, üstündeki pası attı ve mesajlar verdi. f-16 kimde var? yunanistan'da var, israil'de var. direkt savaşa gireceğimizi düşünmüyorum, öyle 2-3 ay sürecek bir savaştan bahsetmiyorum ama 2-3 gün sürecek büyük gerginlikler olacaktır.

    şimdi bu yukarıdaki ittifaka dahil olmayan bir ülke daha var, o ülke de mısır. o da yakında dahil olacaktır, ona da küçük bir kemik sallayacaklardır elbette. mısır'ın iş bilmez politikacıları türk ordusunu fırsat buldukları her seferde tehdit ediyorlar; saldırmaktan çekinmeyeceklerini, türk ordusunun ayağını denk alması gerektiğini söylüyorlar.

    elbette sisi direkt böyle açıklama yapmıyor, çünkü kendisi asker. türk ordusunun mısır ordusu üstünde neler yapabileceğini gayet iyi biliyor. yine de mısır'ın öyle veya böyle bir gücü var. bunu inkar edemeyiz. türkiye ile mısır arasında kalmayacak bu savaş. israil, yunanistan, güney kıbrıs rum kesimi ve bunları destekleyen abd ile uğraşmak gerekirken isteyeceğimiz son şey başka bir ülkenin daha mücadeleye girişmesi ama mısır büyük ihtimal abd ve israil yanında olacaktır. zaten ülkemizin harika politikacıları mısır'da bir adım attılar, başarılı oldular. darbe sonrası da kindar bir politika izlediler. sisi onların başarısız olduğunun kanıtıydı çünkü. mısır ile aramız bozuldu.

    dikkat edilmesi gereken nokta erdoğan'ın aksine putin mısır ile ilişki kuruyor. mısır ile ilişkilerini üst seviyeye çıkardı rusya'nın.

    rusya da bu savaşta bulunacak demiştim. sebebini ilk entryde yazdım. yani mısır ikilemde olabilir eğer bunların yanında savaşa dahil olmazsa tek sebebi putin'in müthiş siyasi zekası.

    bir diğer yandan yakında savaşların patlayacağı kızıldeniz'de doğal gaz bulundu. mısır yine buna ortak eğer israil ve abd karşısında yer alırsa suudi arabistan araya güç koyarak mısır'ın kızıldeniz'deki hakkına çökmeye çalışabilir. bu yüzden mısır'ın taraf değiştirmesi pek olası gözükmüyor.

    yine de putin diyip susuyorum.

    türkiye'nin rusya ve iran ile ilişkilerini geliştirdiği dönemin aksine aralıktan sonra büyük kopukluklar mevcut. rusya ve iran mecburen doğu akdeniz için sahada olacaklar ama türkiye ile iş birliği hangi seviyede olur bilemiyorum.

    başlığı açtığım günden bugüne yavaş yavaş gelişiyor olaylar. amerika birleşik devletleri kesinlikle doğu akdeniz'i bırakmayacak, rusya'ya büyük bir darbe vurma şansları varken vazgeçmeyecekler. israil de büyük bir enerji gördü, bırakmayacaktır.

    israil'in başka şeyler ile meşgul olması gerekiyor. biz fırat'ın doğusunu temizleyene kadar oyalanması gerekiyor.

    bütün ülkeler bir bir strateji üretmişken bizim de cumhurbaşkanımız elinden mikrofonu bırakırsa bir şeyler düşünecektir.

    doğu akdeniz'de saydığım ülkelerle kafa kafaya gelmişken, fırat'ın doğusunda abd ve neredeyse bütün ab ile mücadeleye girişme ihtimali varken cumhurbaşkanımız beka sorununun elindeki mikrofon ile halledemeyeceğini yakında fark edecek umuyorum.
  • gelişmeler gümbür gümbür de dengeler çok değişken. yine de bugün bayağı önemli şeyler yaşanıyor.

    atlantic council uzmanlarından damon wilson bir teklif ortaya atıyor ve diyor ki: "kıbrıs'ı nato'ya alalım ve kıbrıs sorununun çözümüne gidelim."

    bir anda böyle bir hamlenin ortaya çıkması çok garip, yaklaşık iki hafta önce kudüs'teki buluşmayı yazmıştım. (#88044806)

    wilson'a göre nato adaya karargâh kurabilirmiş böylece. türkiye'nin de adadaki etkinliğini de sınırlandırmak gerekiyormuş. hatta nikos anastasiadis bu karara sıcak bakıyormuş.

    türkiye cumhuriyeti'nin doğu akdeniz'deki hakkına el uzatan ülkeler hızını almış şekilde geliyor. türkiye'nin terör sorunu var, seçim geçti şimdi siyasiler konuşmayacak ama beka sorunu var. fırat'ın doğusunda 500 kilometre sınırımız pkk işgali altında. bu bölgeyi temizlemek zorundayız. biz bu bölgeyi temizlerken doğu akdeniz'de atılacak taklanın, yapılacak manipülasyonun hesabını tutmak zor olacaktır.

    kesin bir şey var: türkiye doğu akdeniz'de sıcak çatışmaya hazırlanmalı. yok öyle oradaki doğal gaz hiç az değil. bizim insanımızın, çocuklarımızın, gelecek nesillerimizin hakkı. refah sağlayabilecek bir şey. bu hakkı çalmaya çalışanla da her türlü sıcak çatışmaya girilmeli. türkiye'nin hakkını kimse çalamaz. bizim çocuklarımızın hakkına kimse göz dikemez. elbette diplomasinin kapıları hep açık olmalı ama diplomasinin bitebileceğini düşünmek gerekiyor.

    türkiye fırat'ın doğusunda oyalanırken israil'in de bir şeylerle oyalanması lazım. lübnan halkının acı çekmesini istemem ama keşke demeden edemiyorum. israil'i oyalayacak şey belli şu an.

    amerika birleşik devletleri suriye'de yenildikten sonra müttefiksiz kalacak ve türkiye ile ilişki kurmaya başlayacak. buna mecbur ama bu ana gelene kadar türkiye burada hakkını savunmak zorunda. mecbur.

    bir diğer yandan başka önemli bir gelişme oldu. libya iç savaşı hızlandı. zaten hafter ekimden beri hazırlık yapıyordu. şimdi trablus'a yürümeye başladı.

    birçok ayrık grup olsa bile libya'da iki grup var. birisi hafter liderliğinde libya ulusal ordusu yani bunlara tobruk hükümeti deniyor diğer taraf trablus'ta bulunan libya ulusal mutabakat hükümeti. bunlar da trablus hükümeti olarak geçiyorlar. kaddafi'nin ölümünden sonra birleşmiş milletler, avrupa birliği gibi kuruluşlar libya ulusal mutabakat hükümeti'ni tanımıştı. sonra 2014'te hafter liderliğinde libya ulusal ordusu işgallere başladı. iç savaş çıktı.

    iç savaş'ta son durum şu, trt world de güzel bir video ile açıklamış.

    türkiye de bu savaşta bir tarafı destekleyerek yer alıyor. tahmin etmesi zor değil, yeşilleri yani kaybeden tarafı destekliyoruz. bizimle birlikte katar da trablus hükümetini destekliyor. hatta libya ulusal konseyi'ne bağlı hesaplar bazı silah videoları paylaşıp "türk ordusu, türk istihbaratı trablus'a silah gönderiyor!" diye açıklama yapıyordu. yine de libya ulusal ordusu libya'da daha güçlü. tobruk hükümetini destekleyen ülkelerse klasik: suudi arabistan, birleşik arap emirlikleri, mısır.

    hafter liderliğindeki libya ulusal ordusu eğer olur da trablus'u düşürürse türkiye'nin libya'da elini uzatabileceği bir şey kalmıyor. öyle gözüküyor ki maalesef girecekler trablus'a.

    peki neden bunu anlattım? libya ile doğu akdeniz'in ilgisi ne?

    doğu akdeniz haritası incelenmeli.

    doğu akdeniz'e sınır olan ülkelerin birçoğu karşı tarafın eline geçiyor. bu çok ciddi bir risk demek. orada tutulan küçük bir bölge bile türkiye'nin gelecek günlerde işine yarayabilir ama maalesef elde tutulamayacak gibi gözüküyor. akdeniz'e sınırı olan libya'da savaş hızlandı. tesadüf olarak görmemek gerekiyor. zaten dediğim gibi çok uzun süredir hazırlık yapıyorlardı.

    libya'da bunlar olurken yunanistan-güney kıbrıs-israil-abd ititfakı elini hızlandırıyor. türkiye'nin bir an önce terör belasını bitirip, pkk'yı doğu fırat'a gömüp başka bir çatışmaya hazırlanması gerekiyor. vakit kalmadı. en geç 10 nisan'a kadar fırat'ın doğusuna girilmeli. zaten yeterince geç kalındı.

    eğer türkiye doğu fırat'ı temizlerse ve doğu akdeniz'e inecek gücü olduğunu belli ederse çatışmaya gerek kalmadan mecbur türkiye ile anlaşacaklarını düşünüyorum ama yok fırat'ın doğusu bekler bekler hâlâ siyasi çözüm aranırsa ya iki yerde birden savaşmayı göze alacaksınız öyle bir durumda ya da vazgeçeceksiniz. iki yerde birden savaşma şansımız çok düşük. bu yüzden fırat'ın doğusuna operasyon başlamalı. doğu akdeniz için de milis güçler desteklenilmeli, diplomasi "oyalama" şeklinde yürümeli.
  • her türk vatandaşının görmesi gerekendir.

    doğu akdeniz'de ciddi bir savaş yaklaşıyor. türkiye'ye karşı israil, mısır ve yunanistan bir ittifak kurdu ve önemli bir gerginlik yaşanıyor. gerginlik bu ülkeler arasında kalsa elbette tehlike bir dozda kontrol edilebilir ama olay aslında direkt abd ve rusya'yı etkiliyor.

    yunanistan ekonomisi çökerken avrupa birliği yardımda bulunuyor gibi gözükmüştü hatırlayacaksınız ama nasıl olduysa yunanistan ekonomisi çöktü, öyle bir çöktü ki internetten bağış falan yapılıyordu. sonra yavaş yavaş toparlanmaya başladılar ama karşılık olarak abd'ye ve ab'ye çokça taviz verdiler. verilen son taviz hepimizin hatırladığı büyük yangında yanan stratejik bölgelere abd'nin askeri üs kurmasına izin vermek oldu. evet, bu tavizi verdiler. tesadüfi olarak yanan bölgeler çok stratejik sayılıyormuş ve barışın, demokrasinin temsilcisi buralara askeri üs kuracak şimdi.

    yunanistan halkı bu gelişmelerin farkında mı? benim aldığım bilgilere göre farkındalar. o bölgeyle iş yapan arkadaşlarım bu yönde konuşuyor. özellikle balkan bölgelerinde yoksullaşma ve fakirleşme sonrası devletlerin bir bir abd ve ab'ye karşı taviz vermesi halk tarafından takip ediliyor, bir diğer yandan yunanistan içinde ab karşıtı ciddi bir ses yükselmeye başladı. bunlar konumuz değil ama abd'nin bölgeye nasıl yerleştiği pekişsin diye belirtmek istedim.

    ortada bir doğal gaz var ve bu doğal gaz uygun şekilde paylaşılmak isteniyor, türkiye pastadan pay almasınlar istiyorlar. kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti'nde türkiye'nin işgalci olduğunu savunuyorlar.

    burası görünen kısım, şimdi daha fazla görmek için bir adım geri çıkıyoruz.

    dünyada en fazla doğal gaz ihcaratı yapan ülke hangisi? rusya. hem de öyle az buz değil, dünyanın üçte birini sırtlıyor bu konuda ruslar. hatta bazı kaynaklara göre abd bile doğal gazı rusya'dan alıyor çeşitli yollarla. bunlar çok ciddi iddialar. daha öncesinde trump'ın merkel'e "doğal gaz alarak rusya'yı besliyorsunuz!" tepkisini gündemi takip edenler hatırlamıştır. rusların ciddi anlamda para çevirdiği üç yer var: enerji, uyuşturucu ve silah. en büyük pazar enerjide. ruslar enerjiyi bir kaybederse şu an küçülen ekonomileri tamamen zarar görecek. en çok ne satıyorlar dedik? doğal gaz. şu an akdeniz'in doğusundan ne çıkıyor? doğal gaz. kim çıkıyor? yunanistan ve israil. bu doğal gaz yunanistan'dan kime gidebilir? avrupa'ya. rusya en çok gazı kime satıyor? avrupa'ya. denklem kuruldu. yani bu doğal gazın yunanistan eline geçmesi, avrupa'ya açılması rusya için çok çok büyük sorun. bu durumda rusya olduğu yerden izlemeyecek olacakları.

    bir adım daha geri çıkalım.

    israil'in bölgede enerji ile güçlenmesi en çok kimi tehdit ediyor bizden başka? iran. yani rusya gibi doğrudan meseleye karışacak olan diğer ülke iran. rusya ve iran'ın müttefik olduğunu biliyorum fakat müttefiklik demek her konuya karışmak değil, bu gaz sadece yunanistan tarafına gidecek olsa iran bu olaya karışmazdı. çıkarlar olduğu sürece var müttefiklik. ruslar ile farslar akıl üstüne yönetir dış politikayı. çıkar varsa varlardır, yoksa yoklar. bu yüzden israil meselesiyle birlikte iran da olaya karışmış oluyor. iran, israil'in gelişmemesi için her şeyi yapacak durumda.

    sonra bir adım daha geri çıkıyoruz.

    abd ile enerji konusunda savaşan, abd'nin belini kırmaya çalışan; özellikle ekonomi konusunda savaşa girişen ülke kim? çin. abd eğer rusya'ya karşı üstünlük elde ederse özellikle sömürülen ülkelerde daha büyük güç kazanacak. çünkü yeniden tek baş olma şansına sahip olacak. sonrası? bu yüzden çin de istemeye istemeye bölgeye geliyor. hiç ipek yolu'nu konuşmadık bile.

    gördünüz mü? her şey birbiriyle nasıl bağlantılı. şimdi biraz sağa sola bakalım.

    iran savunma bakanlığı aralık ayının başında bir toplantı düzenleyecek. toplantıya türkiye'den türk silahlı kuvvetleri, türk hükümeti ve vatan partisi davet edildi. yani artık harekete geçme vakti geldi. her şeyden daha önemlisi 19 kasım 2018 tarihinde türkakım projesi için putin türkiye'ye geldi. bu projenin amacını bilmeyenler için kısaca şöyle söyleyeyim: rusların doğal gazı karadeniz üstünden türkiye'ye gönderiliyor, türkiye'den de avrupa'ya taşınıyor.

    peki ne olacak? türkiye ne yapacak, rusya ve iran nasıl hamleler yapacak? bundan sonrası gerçek değil ancak komplo teorisi olur. buraya kadar olan kısım içine azıcık yorum katılmış gerçeklerdir, bundan sonrası kendi kişisel görüşlerim. başlığın amacına geldik.

    şahsi görüşüm lübnan ve gazze kullanılarak israil sıkıştırılacak. en son gazze saldırısı sonra neye uğradığını şaşıran, bütün ipleri elinden düşüren israil hiç beklenmedik şekilde baskı altına girdi. ilk kez ateşkesi kabul etmek zorunda kaldılar. bir de hiçbir zarar veremeden yaptılar bunu. gazze kuşkusuz israil'in ayağına dolanacaktır, israil bu konuda yavaşlayacaktır. hatta lübnan meselesi bir patlarsa israil kafasını kaldırıp da akdeniz'e bakamaz.

    türkiye, suriye'den çok ciddi sıkıştırılıyor. türkiye de bu sıkıştırmalara karşı boyun eğmemek için mücadele ediyor. mevcut hükümetin yaptığı suriye hataları düzeltilemiyor, meşru suriye devleti ile birçok kez heyetler üstünden konuşmalar yapıldı. türkiye'nin amacı suriye'deki terör bölgesini suriye ile birlikte temizleyip çıkmak ama suriye, türkiye'ye güvenmediği için o bölgelere öso'nun tekrar girmesinden çekiniyor. mevcut ypg'nin kalmasından da memnun değil. rusya ypg'yi terör örgütü olarak görmüyor ve suriye'nin %96'sının terörden temizlendiğini iddia ediyor. yine de akdeniz meselesinde rusya, türkiye'nin olaya karışmasını ve hakkını aramasını isteyecektir. böyle bir durumda türkiye elbette hakkını arayacaktır. rusya'dan taviz isteyerek ypg bölgelerine saldırıda destek istemek hiç anormal bir şey olmaz. rusya olaya direkt karışmasa bile esad'ı yönlendirerek ypg'ye müdahaleye başlayabilir. idlib konusunda makas daralırken ben idlib'e operasyonu türkiye'ye bırakacaklarını düşünüyorum. bu şekilde anlaşma tamamlanabilir. htş bölgeden temizlendiği sürece rusya bunu sorun etmeyecektir, esad istediği kadar yırtınsın putin "he" dediği zaman suriye'nin cevabı da "he" olacaktır. böylece türkiye, suriye masasında kalacak; fırat'ın doğusuna operasyonlara başlayacaktır.

    aynı zamanda yunanistan üstünden de türkiye çok ciddi sıkıştırılacak. ege'de de sular kaynayacak. türkiye, akdeniz'de ruslarla hareket ettikçe kıbrıs'ta bulunan ingilizler başta olmak üzere avrupalı devletler ve abd yunanistan'a destek vererek türkiye'nin üstüne itecek.

    toparlarsak,

    doğu akdeniz kaynıyor, kaynayacak. sıcak çatışma riski çok fazla. rusya bütün kazanımlarını kaybetmeyi göze alamaz. rusya'yı geriletmek isteyen ülkeler de bu fırsatı kaçırmayı göze alamaz. günden güne tansiyon artıyor, türkiye de bu denklemin içinde.

    rusya'yı zora sokmak için ukrayna'ya yapılan yardım çoğaltılacak, gürcistan bir şekilde kaşınmaya çalışılacaktır. rusları da bu şekilde sıkıştırmak isteyecekler. biz bu işin gürcistan kısmındayız. sözde müttefiklerimiz gürcistan'a yardımı bizim üstümüzden yapmak istiyordu, öyle gözüküyor ki bu hiçbir zaman olmayacak.

    rusya bu saldırılara karşı dediğim gibi başta türkiye'ye suriye'de destek verecek ve abd güdümlü ypg'ye saldırılara ses etmeyecek. abd'nin orta doğu'daki gücü büyük zarar görecek. diğer yanan çin'in ipek yolu projesi için de çin'e destek çıkacak. afganistan başta olmak üzere abd karşıtı olan her grup dozunda destekleyecek. özellikle gazze ve lübnan konusunda israil'i zora sokmak için her şeyi yapacak.

    doğu akdeniz 21. yüzyılın örtülü savaşlarının kalbi, en gizli geri ve doğu akdeniz'de savaş gümbür gümbür geliyor.

    bir diğer yandan doğu akdeniz'de savaş patlamazsa üçüncü körfez savaşı patlayacak, iran ile suudi arabistan birbirine girecek. o mükemmel şey olacak ve orta doğu'da kartlar yeniden dağıtılacak. doğu akdeniz'e yine kimse egemen olmayacak ve ikinci plana düşecek. üçüncü körfez savaşı sonrası herkes yeni hamle için bekleyecek. ikisinden birisi çok yakın ama hangisi kestiremiyorum.

    doğu akdeniz'de sıcak çatışma mı yoksa iran ve suudi arabistan arasında başlayacak üçüncü körfez savaşı ile bölgesel savaş mı, göreceğiz.
  • bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar entry girmeye başladığına göre 1-2 cümle de ben kurayım.
    öncelikle bir yazar "savaşlar 2 taraf arasında olur, türkiye bunlardan biri değil çünkü ekonomisi kaldırmaz..." içerikli çok talihsiz bir entry girmiş.
    2 ülke tipinden korkacaksın. bunlar;
    petrol kokusu almış kapitalistler ve ekonomisi tamamen bitmiş devletler.
    şöyle ki bu tanıma uyan devletler savaşa girmekten,savaş çıkartmaktan çekinmezler.
    özellikle de iflas etmiş, ekonomisi bombok olan ülkelerden korkacaksın.

    kendi yağında kavrulan,ekonomisini döndüren ülke risk almaz, düzenini bozmak istemez.
    kasasında para kalmamış,krizde olan bir ülke ise kan kokusu almış köpekbalıklarından farksızdır.
  • tespitlerin çoğuna katılıyorum. türkiye'nin son yillarda ihalardaki gibi denız gücünü de artırma motivasyonunun bu olduğunu düşündüğüm için aslında o kadar da basiretsiz olduğumuzu düşünmüyorum. bazı kararlar siyaset üstüdür ve devlet politikasıdır.
  • doğu akdeniz'de savaşın gelişi artık gümbür gümbürün de ötesine geçti, bildiğin geldi denebilir. fakat ne yazıktır ki dünyanın sayılı operasyonel güçlerinden olan türk silahlı kuvvetlerine sahip bu ülkenin başında kendi ikballerini ülkesinin önüne koymuş bir güruh oturuyor.

    bugün almanya'dan açıklama geldi. kıbrıs rum kesimi'nin doğu akdeniz'de ki çıkarlarını türkiye'ye karşı muhafaza edeceklerine dair. daha önce benzer bir açıklama da fransa'dan gelmişti. abd malum, artık açık açık türkiye'yi bu konuda tenkit ederek konuşur oldu. yunanistan, israil, mısır ve rum kesiminin kendi aralarında kurduğu ittifak zaten herkesin malumu.

    peki tüm bu ahval içinde ülkenin reisi cumhur'u ne yapıyor dersiniz? tam 1,5 aydır sikik bir belediyenin peşine düşmüş durumda ve başka bir işle uğraşmıyor gibi bir cevap alırsınız muhtemelen. kendileri ayrıca önümüzdeki 1,5 ayı da istanbul'da 39 miting yaparak geçirmeyi planlıyorlarmış. evet, doğru okudunuz. bu ülkenin seçilmiş iktidarı, ülke akdeniz'de ve ege'de kıskaça alınırken, etrafında ittifaklar kurulurken boktan bir belediyenin peşine düşmüş durumda ve son 2 aydır ülke tüm bu problemleri konuşmak yerine bir belediyeyi konuşuyor.

    90'lı yıllarda, apo itini bir generalinin sınırda yaptığı konuşma ile suriye'den kovdurabilen, rum kesiminin aldığı s-300'leri gerekirse rus gemilerini batıracağını deklare ederek kıbrıs'a kurdurmayacak siyasi ağırlığı koyabilen, kardak kayalıklarına yaptığı operasyonla yunan genelkurmay başkanını istifa ettiren türkiye'den geldiğimiz noktayı görün. sizce ordumuz o günlerden daha güçsüz diye mi bu caydırıcılık kaybedilmiş durumda? asla. nasıl ki biz başımızdakilerin tıynetini biliyorsak, elin ecnebisi bizden de kat kat daha iyi biliyor ve ona göre üzerimize oynuyor.

    korkarım ki türkiye cumhuriyeti devletini ve milletini çok karanlık yıllar bekliyor. türkiye'nin örtülü değil, açık açık tehdit edildiği ve ufukta görünen bu savaşta maalesef bu siyasi irade ile en en ufak bir şansımız yok. kişisel görüşüme göre türkiye cumhuriyeti devletinin mevcut egemenlik alanları ile 5 sene sonrayı görüp göremeyeceği bile tartışmaya açık hale gelmiştir.

    edit: tansu çiller kardak konuşması

    asarız keseriz deyip lafını yiyen değil, dediğini yapan, o askeri oradan gönderen, o bayrağı indiren, yunan genelkurmay başkanını istifa ettiren türkiye'den kıbrıs üzerindeki garantörlük hakları tartışmaya açılan, ege'de adalarına yunanistan'ın çöktüğü türkiye'ye geldik.
  • doğu akdeniz havzasının potansiyeli biz türklerin düşündüğü kadar büyük olmayabilir.
    kaldı ki denizden gaz çıkarıp ihraç etmek, petrol çıkarıp ihraç etmeye göre daha düşük marjlı bir iş, daha büyük yatırım gerektiriyor. zaten alternatif komplo teorilerinde doğal gaz yeterli gelmediği için akdeniz'de aslında sağlam petrol var deniyor.

    her halükarda fosil yakıt önemli, en az 30 sene daha ekonomi politiği belirleyecek. kaldı ki suriye ve ırak'ın bu şekilde karışmasında katar gazının türkiye üzerinden avrupa'ya ulaştırılması projesinin rusya tarafından engellenmesi vardı. ruslar önce esad eliyle taş koydu, esad sıkışınca doğrudan devreye girdi.

    amerika'nın kıbrıs ve yunanistan üzerinde bazı hesapları olduğu anlaşılıyor. nisan ayında yaptırım uygulanan rus işadamları arasındabank of cyprus'un en büyük ortağı rus vekselberg de vardı. (trump'ın seks rüşvetlerini bu yasaklanan rusların ödediği düşünülürse, trump'ın putin'in kuklası olduğu o kadar da büyük bir komplo teorisi olmayabilir)

    ancak bir savaş gümbür gümbür gelmek zorunda değil, rus ekonomisinin yavaşlaması ve/veya sağlık sorunları ile putin zayıflatılır/uzaklaştırılırsa, insanlar çözümsüzlük değil çözüm peşinde olacaktır.

    keza abd'nin, petrodolar'a en büyük teveccühü silah satmak, birileri sırf inşaattan anlıyor, birileri silah satmaktan... ülkelerin kamuoyu bilinçli olursa; bu iş o kadar kolay değil. türkiye'de bu zor, hamasetten kolay satan birşey yok, ama yunan halkı daha makul. hele trump allahın izniyle defolduktan sonra diyalogları daha kolay görürüz.

    ve en önemlisi de bölgenin ekonomik potansiyelinin bilincinde olmak, ve gerçekçi olmak, hemen hayallere dalmamak gerekiyor.
    batı afrika kıyılarında angola, nijerya gibi ülkeler petrolden çok zengin oldukları gibi, bp'nin, shell'in terkettiği, milyarlarca dolar harcadıkları kuyuları da var. benzeri doğu akdeniz için geçerli olabilir. "burada büyük kaynak var" rüzgarıyla halka savaş çığırtkanlığı aşılamaktansa; konsorsiyumlar ve anlaşmalarla bu havzaların lisanslarını satmak daha karlı bir iş olur. varsın bp çıkarıp satsın; bize de sabit belli bir para ve cirodan daha küçük bir ödeme yapsın. diğer türlü, savaş olmasa da ambargoların ortasında ilgili gazı çıkarmak için milyarlarca dolar harcayıp boş boş oturmak da var.
  • üzerine düşünülmesi gereken durum. s400 ısrarımıza sebep tehlike.
hesabın var mı? giriş yap