• ışıktan hızlı bilgi iletmek için kullanılamaz, önden onu bir söyleyeyim. hah bir de kuramsal fizikçi kuruntusu değildir, deneysel olarak çok ciddi şekilde sınanmıştır. bu kavramı 'böyle uzaktan etkileşim gibi bişii, fakat ışıktan hızlı diilmiş, bi de bişey daha vardı' seviyesinde bilmek isteyenler entrinin geri kalanını okumak zorunda hissetmesinler kendilerini, ana noktalar bu kadar.

    efendim bu kavramın ne kadar garip olduğunu anlayabilmek için geçen yüzyılın fiziğinden üç adet sonucu bilmeniz gereklidir

    -ışıktan hızlı bilgi transferi yapabilirseniz, geçmişe gidip dedenizi oldürebilirsiniz. 'niye öldüreyim ulan dedemi hasta mısın?' diyen yazarlar da entriyi burada terk etsin. demek istediğim bilgi iletimi hızında bir üst limit bulunması nedensellik ile bire bir bağlantılı. eğer yaşadığmız evrende gelecekteki olayların geçmiştekileri etkilemediğine eminsek bilgi iletiminin hızının bir üst limiti olmalı.

    -kuantum mekniğinde ölçüm olasılıksal sonuçlar verir, yani aynı duruma sahip olduğuna emin olduğumuz iki sisteme aynı deneyi yaptığımızda farklı sonuçlar bulabiliriz. schrödinger'in kedisi bu değil, onu diyen sen de çık.

    -kuantum mekaniğinde ayrı nicelikler için yapılan ölçümler birbirini etkiler, parçacığın önce enerjisini sonra konumunu ölçmekle önce konumunu sonra enerjisini ölçmek çok farklı işlemlerdir, ilk ölçüm ikincinin sonucunu etkiler. aferin ulen, heisenberg belirsizlik ilkesi bu, olcak, olcak, sonuna kadar oku.

    yukarıdaki ikinci nokta, yani ölçümün olasılıksal sonuçlar vermesi pek çok insanı rahatsız etmiş. 'zar attığımızda da olasılıksal sonuçlar buluyoruz, niye o rahatsız etmemiş de bu rahatsız etmiş?' diye sormak lazım. yazı tura her ne kadar olasılıksal dursa da, aslında zarın elden çıktığındaki durumunu ve hızını, havanın sürtünme katsayısını, masanın elastik sabitini vs. bilsek zarın ne geleceğini bilebiliriz. yanı zarı olasılıksal sanmamızın sebebi, bir çok değişkeni hesaba katmıyor olmamız. tam bu noktada bir çok fizikçi demiş ki kuantum teorisinde de böyle bir sürü gizli değişken var onlari bilemediğimizden olasılık işin içine giriyor. bir kısım fizikçi ise kuantumdaki olasılıkların gerçek olasılıklar olduğunda israrcı olmuş. bu mesele bizi dolanıklık deneyine getiriyor, onun bir versiyonunu anlatayım: (entri daha uzun burada uyumaya başlarsan ohooo)

    bir gün annenden şöyle bir kısa mesaj geliyor 'iki gömlek aldım, biri siyah diğeri beyaz, biri kısa kollu diğeri uzun, sizlere gönderiyorum', annen mesaj yazmaya üşendiğinden aynı mesajı sana ve bin kilometre ötedeki kardeşine göndermiş. başka bir bilgi gelmezse kargodan gelen paketi açana kadar siyah veya beyaz gömleğe sahip olma şansınız eşit. ama kargodan beyaz gömlek çıktığı anda kardeşinin siyah gömleğe sahip olduğunu biliyorsun. dolanıklık bu değil, buraya kadar okuduysan devam et, sonra elaleme yalan yanlış anlatma.

    şimdi annenizin sapıttığını ve bu işi her gün tekrarladığını hayal et, her allahın günü bir gömlek geliyor siyah uzun kollu, beyaz uzun kollu, siyah kısa kollu veya beyaz kisa kollu. artık gömlek görmek bile istemediğin için sadece şöyle bir liste yapıyorsun:

    renk r=+1 (siyah) veya r=-1 (beyaz), kol k=+1 (uzun), k=-1 (kisa).

    kardeşin de benzer bir liste tutuyor, ama ingiliz hayranı oldugu için r yerine c, k yerine de s kullanıyor. her gun su degeri not ediyorsunuz

    r*c+r*s+k*c-k*s=b

    n gun sonunda bu degerleri toplayip n'e bolerseniz bulacaginiz sayi her zaman

    b<=2 olmak zorunda. ( gelen kisa kollu gomleklerin kacinin beyaz olduguna gore degisecek ama hep ikiden kucuk).

    ıste acayiplik tam burada. eger annenizin size gonderdigi gomlekler kuantum gomlekler olsa ve renk olcumu kol boyu olcumunu etkiliyor olsa ayni deneyi hic fark etmeden yapabilir ve yukaridaki sayiyi tekrar hesaplayabilirsiniz. sonuc

    b=2*kok(2)= 2.83 çıkar.

    peki deneyi yapınca ne çıkıyor, haliyle kuantum gömlek diye birşey henüz icad edilmediğinden fotonlarla yapıyorlar deneyi. sonuç 2.83, yani bell eşitsizliği sağlanmıyor deneysel olarak.

    deney sonucuna göre evrenimizde olası durumlar şu

    - evren nedensel değil (gelecekteki olaylar geçmişi etkiliyor).
    - gizli değişken diye bir şey yok, ölçümde ortaya çıkan olasılıkları belirleyen sebepler yok.
    - gizli değişkenler arası ilişkiler nedensel değil, ama bu ölçülebilen hiçbir şeyi etkilemiyor. yani ölçülmesi mümkün olmayan bir etki ışıktan hızlı giderken, bilgi yine hız sınırına takılıyor.

    yani ya nedensellikten vaz geçecez, ki yuh artık ondan da vaz geçmeyelim, ya determinizm den yani geçmişin geleceği tamamıyla belirlediği fikrinden.

    anlamadınız tabii, ekşisözlükten fizik mi öğrenilir, en iyisi ben size artistik bir cümle söyleyeyim tekrarlayıp hava atabilirsiniz. einstein "tanrı zar atmaz" demiş, eğer atmıyorsa geçmişe gidip kendisini yalancılıkla suçlayabilirsiniz. (paradoks içine paradoks soktum, okuduğunuzun karşılığı bu mu olacaktı?)
  • basitçe 2 nesnenin zaman ve uzaydan bağımsızolarak birbirinden haberdar olması denebilir.yada dolanık halde bulunan 2 elektrondan birine birbirlerindenmilyonlarca ışık yılı uzakta bulunsalar dahi (teorik olarak tabi) bir etki yapıldığında eş zamanlı olarak diğer elektronunda bunu hissetmesidir. eş zamanlı olarak... işte anahtar kelime bu.
  • en basit haliyle kuantum dolanıklık, iki veya daha fazla sayıdaki kuantum taneciğinin birbirlerinden ne kadar uzakta olursa olsunlar birbirleriyle eşzamanlı olarak etkileşebileceğini yani haberleşebileceğini ifade eder. daha basit bir ifadeyle aynı orijinden gelen tokya’daki bir elektron ile istanbul’daki bir elektron birbirleriyle kuantum dolanıklık sayesinde eşzamanlı olarak haberleşebilmektedir. bu teorik öngörü daha sonra gelişmiş pek çok laboratuvarda şüphe götürmez şekilde deneysel olarak ispatlanmıştır.

    bugün artık kuantum dolanıklık bilimsel bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. d.salart ve arkadaşları isviçre telekom fiber iletişim hatlarını kullanarak cenevre civarında ve aralarında yaklaşık 18 kilometre mesafe bulunan ve aynı kaynaktan gelen fotonların kuantum dolanıklık hızlarını ölçmüşlerdir. buldukları sonuç bilim dünyasını temelden sarsacak niteliktedir. en basit ifadeyle iki foton arasındaki kuantum dolanıklık haberleşme hızı, ışık hızından minimum 10 000 kat ama ortalama 70 000 kat daha büyük olarak ölçülmüştür.

    kaynakça:(testing the speed of ‘spooky action at a distance, daniel salart, augustin baas, cyril branciard, nicolas gisin & hugo zbinden, vol 454, 14 august 2008, doi:10.1038/nature07121)bu yazı prof. dr. mustafa erol'dan alıntıdır devamı için; ışık hızının geçilmesi,bilim ve teknolojide yeni umutlar
  • heisenberg uncertainty principle var hani. atıyorum arkadaşım şükrü aniden yanımdan saniyede 200000 metre hızla (2/3 c) geçiyor. ben şükrü'nün hızını kesin olarak hesaplamaya çalışırsam şükrü'nün yerini tespit etmem o kadar zorlaşır, şükrü her yerde olabilir. tam tersi de geçerli, yerini kesin olarak biliyorsam hızını bilmem de imkansız.

    işte neyse. einstein, yanına rosen ve p ile başlayan hatırlayamadığım bir bilim adamını alıp 1935'te epr paradox dediğimiz fenomeni yaratacak makaleyi yayınlıyor. epr baş harfleri. çok basitleştirilmiş şekilde diyorlar ki, varsayalım bir atomdan iki tane eşdeğer ortamda eşdeğer parçacık yayıldı. bunlara bakana kadar superposition halindeler ((bkz: superposition)) ve ikisinin de hızını, yerlerini ya da şükrü ile alakalarını bilmiyoruz. bunlara bakana kadar bu parçacıklar kuantum ve islam tarzı kitap yazan tiplerin bile bildiği schrödinger'in kedisi metaforundaki kutunun içindeki elektron gibiler kısacası. epr paradox yine vurguluyorum, çok basitleştirilmiş şekilde diyor ki, ben bunlardan birinin sadece hızını, diğerinin sadece yerini aynı anda ölçsem, bunlar gözlemlendiklerini şükrü'den ve ışıktan hızlı birbirlerine iletemeyeceklerine göre bu parçacıklar tanımlanmadan bunlar hakkında istediğim tüm bilgilere sahip olurum, yala beni heisenberg diyor.

    john bell de diyor ki, "e evet, oluyor". dolanıklık az çok bu. bunlar bir şekilde birbirleriyle ışıktan hızlı iletişim mi kuruyor? bu doğruysa nedenselliğe * ne olacak? skati bizi ışınlayacak mı?

    cevap var mı? elbette hayır, çünkü kuantum fiziğinde cidden hiçbir şeye cevap yok. copenhagen interpretation'ın tamamen doğru olmadığından eminiz, aşk hayatınız ile kuantum fiziğinin kişisel gelişim kitaplarının dediğinin aksine alakalı olmadığına da eminiz. az çok o kadar.

    ben size bir soru daha sorayım:
    "ekşi sözlükten modern fizik mi öğrenilir?"
  • kuantum dolaşıklığı (entanglement) ile nesneler birbirinden ayrı ama yine de iletişim halinde bulundukları bir durumu ifade eder. klasik fizikte buna benzer bir durum söz konusu değildir. dolaşıklık en iyi şekilde eintein-podolsky-
    rosen (epr) deneyi ile ortaya konulmuştur. bu deney albert einstein, boris podolsky ve nathan rosen'ın adlarını taşır. ''doğanın kuantum mekaniksel tasviri tamamlanmış kabul edilebilir mi?'' adlı makalelerinde (1935), kuantum fiziğinde mikro evrensel nesnelerin dalga fonksiyonu çökmesini belirten dalga fonksiyonunun, tamamlanmış bir betimleme olmadığı sonucuna varmışlardı.

    baştan beri kuantum fiziğinden hoşlanmayan einstein, ışıktan hızlı giden bir haberleşme aracısını kabul etmeyip, kuantum kuramının ''tam'' olmadığını öne sürmüştü. bu nedenle bu bağlantıyı ''tekinsiz uzaktan etki'' olarak adlandırmışlardı. daha sonraki dönemlerde john bell (1964) teorik olarak zemini hazırladı ve ardından alain aspect (1982) deneysel olarak dolaşıklığı doğruladılar. yani, tüm nesneler birbirleriyle dolaşık olarak ilişkilidir ve bu atomsal gerçekliğin ve evrenin, temel kuantum fiziksel bir özelliğidir.

    kaynak: schrödinger'in kedisi neden şizofren oldu, sultan tarlacı
  • üzerinde ciddi çalışmalar yapılan, belki de sonuçlarıyla bize çağ atlatacak bilimsel terim.

    türkçe: kuantum dolaşıklığı

    prensip, birbirinden ayrılan iki elektron çiftinin ya da foton çiftinin eşlenik davranışlarına dayanıyor. gözlemlenen davranışlar elektron için spin, foton için polarizasyon olarak seçiliyor.

    ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, zamandan ve mekandan bağımsız eşlenik davranışlar değişmiyor. yani elektron çiftinin teki dünyada, diğeri evrenin diğer ucunda olsa da, dünyadaki elektronun spinini inceleyerek evrenin diğer ucundaki halini söyleyebiliyorsunuz.

    eğer gerçek olabilirse, iletişim artık ışık hızıyla değil, "anlık" olarak gerçekleşeceğinden büyük bir devrim olacak. iletişim teknolojisi dışında nelere gebe olabileceğini şimdiden kestirmek zor olsa da, gelişmeleri görmek oldukça heyecan verici!
  • ayni zamanda en romantik fizik kavramlarindan biridir. iki nesnenin mekandan ve mesafeden bagimsiz olarak eszamanli sekilde birbirini etkilemesi ve ayni harmonide tepki vermesi, gercekten asik insanlarin nerede olurlarsa olsunlar her zaman aralarinda bir bag olmasiyla ve birbirlerini hissetmeleriyle benzerlik gosteriyor.
    only lovers left alive filminde de bu kavrama guzel bir gonderme mevcut.
  • entanglement'in turkcesiymis. (bkz: #3797928)
    quantum mekaniginde onemli bir kavramdir. ozellikle quantum cryptography ve quantum computing ile ilgilenenler kesin rastlayacaklardir. soyle aciklayabiliriz: duragan bi kaynaktan iki tane parcacik cikarsa, bu parcaciklarin state'leri birbirine ters olacaktir. yani biri yatay polarize bir photonsa oburu dikey polarize olcak. biri spin-0 elektronsa otekisi spin-1 olacak, vs.
    konuyla ilgili olarak (bkz: epr) (bkz: bell's inequality) (bkz: j. s. bell) (bkz: chsh inequality)
  • kafayı yedirmese de ilgimi çekti. fizikçi olmadığım, hatta formel bilimci olmadığım için bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olamıyorum, ama ilginç işte..

    -yav argadaş sen nası... ?

    http://davidjarvis.ca/entanglement/wave.shtml
  • tam olarak bir parçacığa etkide bulunulduğunda uzaktaki parçacıkta ters yönlü bir etki gözlemlenmesi değildir. eğer böyle olsaydı ışıktan hızlı bilgi iletilebilirdi. ancak özel görelilik teorisine göre bu imkansızdır, ki kuantum fiziği de buna izin vermez zaten.

    burada olan şey tek bir dalga fonksiyonuyla ifade edilen bir kuantum sistemini dalga fonksiyonunu çökertmeden iki parçaya ayırıp parçaları birbirlerinde uzaklaştırdığımızda, biri üzerindeki bir ölçümle dalga fonksiyonunun çöküşünün, ortada tek bir dalga fonksiyonu olduğu için diğerinin de matematiksel ifadesini değiştirmesidir. sadece bu tür bir çöküşü kullanarak bilgi iletmek, nihayetinde çöküşün sonucu rastgele olacağı için mümkün değildir. yani sen sendeki parçada bir ölçüm yapıyorsun, sonuç rastgele bir değer çıkıyor, bunun sonucunda diğer parçada ölçüm yapılırsa çıkacak sonucu da biliyorsun, ancak çıkacak değeri kontrol edemediğin için herhangi bir bilgi iletmek mümkün olmuyor.

    bu açıklamadan tatmin olmayanlar şöyle söylüyor: ya tamam belki pratikte bir bilgi iletilemez ama sonuçta uzaktaki parçanın bir şekilde ölçüm yapıldığı bilgisini alması gerek ki o da dalga fonksiyonunun çökmüş olmasıyla uyumlu sonuçlar versin. burada henüz bilinmeyen birtakım fiziksel etkilerin rol almadığını nereden bilebiliriz? işte buradan sonrası biraz felsefi yoruma giriyor. kopenhag yorumunu savunanlar herhangi bir eklemeye gerek duymuyor, zaten pratik olarak bilgi iletilemediği için özel görelilikle de çelişmiyor bu durum, her ne kadar evreni algılayış şeklimize aykırı olsa da durum böyle diyorlar. einstein yerel gizli değişkenleri savunuyor ancak önerdiği yaklaşım bell deneyleriyle büyük oranda çürütülmüş durumda (neden büyük oranda dediğimi şuradan okuyabilirsiniz). başka bir ton görüş daha var konuyla ilgili.

    son olarak ışıktan hızlı bilgi iletmenin neden imkansız olduğunu şuradan daha detaylı bir şekilde okuyabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap