• jürisinde bir adet kilosundan memnun olmadigi icin mide kucultme ameliyati olmus kadin barindiran samimiyetsiz program. ama guzelligin olcusu olmaz. aynen devam.

    (bkz: gülşah saraçoğlu)
  • jürideki yasemin isimli modacıyı ilk gördüğümde aşkolandın larin sanmıştım.
  • tv8’in iğrenç kurgu yarışmalarından biri daha. yarışmacıların ağızlarını yaya yaya konuşmaları, saçma sapan göz devirmeleri, aptal aptal mimikleri çok eğreti ve itici duruyor. kadınlar gözlerinden yaş akmadan ağlıyor, birbirlerine sataşıyor, jüri burası kavga programı değil diyip diyip yarışmacıları azarlıyor, kendini barbie bebek gibi gördüğünü düşündüğüm sarışın jüri bi anda led ışığı alıp yerlere uzanıyor, çok tuhaf.
    ben buraya şunu yazmak için geldim; emel denen en az 45 yaşında bir kadın var, kendine 30 yaşında dedirtiyor ve gerçekten 30 yaşında olduğuna inanıyor, kendinden genç olan yarışmacıları ciddi anlamda kıskandığı için sürekli bir şekilde onları tahrik eden şeyler söyleyip yapıp fitili ateşleyip kenara çekilip izliyor . hani bazı insanlar için derler ya insanı delirtip hastaneye yatırtır bir de meyve suyu-bisküvi alıp ziyarete gelir diye, hah işte bu kadın bunun canlı örneği. iş hayatımda tanıdığım ve hayatım boyunca en tiksindiğim en nefret ettiğim tek insana karakter(!) olarak öyle çok benziyor ki kadını görünce zamanında yaşadığım şeyler gözümün önünden geçiyor ve deli oluyorum.
    ha bir de sündüz ne tatlı ve içten bir kadın ya.
  • emel sen nasıl 30 yaşındasın yavrum ya? hayır yalan mı bu yoksa şizofren misin. atacaksan az destekli at. bu baya milleti aptal yerine koymak oluyor.
  • ugurkan erez'in eski turkiye'yi temsilen juri koltugunda oturdugu yarisma. ugurkan erez'in herkese karsi kibarligi karsisinda, juri uyelerinin canoluklari daha goze carpiyor.
  • izliyorum kardeşim. akşamları mayışınca alıyorum elime telefonu, açıyorum bir boyama oyunu, arkada bunu açıyorum, pamuk gibi oluyorum bak, beynime masaj yaptırmak gibi. yoğura yoğura hamur kıvamına getiriyorlar.

    yalnız orada özde karacan diye bir kız var. allah düşmanımın başına vermesin. tam bir hırs küpü, narsisist (türkçesi narsist ama kökeni narsisism olan bir kelimenin narsist’e dönmesini kabul edemiyorum), gereksiz ciddi bir başöğretmen. kızım kaç yaşındasın daha ya, bu kadar babaanneleşme, azıcık sal.
  • yarışma değil şov programı. jürisi bu kadar göstere göstere kimi yarışmacıları kayırırken diğerlerini hırpalarken yarışma programı denmez buna. bu yarışmaya ilk denk geldiğim zamanlarda bu kızların ciyak ciyak mahalle kavgalarını ve bunu izleyen yaşam enerjileri çekilmiş, bezmiş jürileri görüp jüriye çok acımıştım, para için bile çekilecek dert değil diye... şimdi kızlara daha çok acıyorum. bunları da bir eve tıkmışlar, ama dandik bir program olduğu için parayı kısmış herhalde acun, tek bir odada koğuş sistemi 7-8 kişi kalıyorlar. zaten çoğu basit, çirkef tipler birbirleriyle didişip duruyorlar, sonra geliyorlar bir de tutarsız jüri kimi sevip kimi sevmediklerine göre bunları notluyor. çekilir dert değil. para sen cidden nelere kadirsin.

    konsept: yılbaşı gecesi şıklığı
    bahar candan pijamaları çekip gelmiştir. çıplak ayak, takı çanta vs yok.
    konuk jüriyi önceden tembihlemiş yapım ekibi herhalde kadın anında atladı "çok şık, içerde de dışarda da giyebileceğin bir şey" asfdfasfaf
    seray sever (anlık boşluğuna gelir): dışarda da mı?!
    konuk jüri: tabii, gülşen filan da giyer hatta...
    seray sever (hala şokta): klipte, sahnede belki de gerçek hayatta?
    gülşah saraçoğlu: bu çok tanındık bir modacının yaptığı bir konsepti, dışarda da giyilebiliyordu blah blah, çok şıksın, çok beğendim. 3 (takı, çanta, ayakkabı yok diye yarışma kuralları gereği alabileceği en yüksek puan zaten 3)
    konuk jüri: ayıldım, bayıldım... 3 puan
    uğurken erez: çok beğendim, protest bir duruş sergiliyorsun sanırım?
    bahar candan: yoooo
    uğurken erez: eveeeettt, ben bu protest duruşunu ayakta alkışlıyorum. 3 puan
    seray sever (kulaklıktan uyardılar ve kendine getirdiler herhalde): çok değişik çok tarzsın ben beğendim seni . 3 puan

    gene yılbaşı şıklığı konsepti. programın en çirkef, en teatral o yüzden reyting için tutmak istedikleri (ve bir gün yarışmadığı için puanlarını diğer günler yüksek tutması gereken) yarışmacısı kombin yapmaktan kaçıp gene seçimini kostüm giymekten ve teatral performastan kullanıp noel ana kılığında gelir. "çok yaratıcı, çok hoş" diyerek en fazla puanları verirler.

    bildiğiniz pijama ve noel ana kılığına yılbaşı şıklığı konseptinin en yüksek puanlarını verdi bu "jüri" kollamaları gereken, elenme noktasına yakın giden reyring getiren yarışmacıları kurtarmak için. asfsqsfsfdsa

    bunun dışında özde diye bir yarışmacı var, jüri bu sezon birinci yapmaya karar vermiş bu kızı. diğerlerinden farklı davranıyorlar, ona karşı daha saygılı ve sakin yorumlar yapıyorlar, öve öve bitiremiyorlar. kızın en büyük olayı mağazaların buna sponsorluk yapıp kombin vs hediye etmeleri (yarışmacıların 500 tl bütçesi var kıyafet almak için, bu kıza mesela 3bin tllik kombinler hediye edip giydiriyor mağazalar). diğer yarışmacılar buna itiraz edecek olunca da jüri hep bir ağızdan özde'yi koruyup "demek ki taşıyabiliyor diye seviyor mağazalar. siz de iyi giyinin, size de hediye versinler" vs diye diğer kızları paylıyorlar (oysa programın güya amacı 500 tl gibi 'ekonomik' bir bütçeyle bile kilolu kadınların şık giyinebileceğini göstermek ahahahahaha). kız da bunlardan yüz buldu iyice ego patlamaları yaşıyor artık.

    bunun tersi bir de rabia diye bir yarışmacı var, izleyicinin favorisiymiş, yarışmanın kadrolu mağdur edileni. gülşah saraçoğlu zerre sevmiyor kızı, en ufak bir hatasında basıyor 1i, hatta elinde olsa kızın ne giydiğine bakmadan da 1 verecek. eleyebilse eleyecek de popüler diye prodüksiyon izin vermiyor sanırım. kızı potaya göndererek rahatlayıp stres atıyor çoğu zaman. çok belli etmeyelim diye arada bir iki iyi puan verirse veriyor. yalnız kankisi kemal doğulu gidince iyice çoştu, kızı yerin dibine soktu (kızla uğraşan diğer yarışmacılara da malzeme vermiş oldu), ciddi hırpalıyor kızı. (kız zevksiz ayrı konu ama yarışmacıların çoğu zevksiz zaten)
  • ecnebiler "guilty pleasure" diyorlar ya, bu program gerçekten benim guilty pleasure'um. işten eve gelip youtube'dan açıyorum. yemek hazırlayıp yiyene kadar atlaya atlaya izliyorum.
    takip etmek için 3 iq yetiyor. şakalar, konuşmalar, aradaki jestler falan, televizyon programı gibi televizyon programı. ne eksik ne fazla. programın matematiği var. 4. 5. seferden sonra anlıyorsunuz zaten. ha başka bir program da izlemiyorum bu arada, tv izleyen birisi değilim hatta. ama bunun çok acaip bağımlısı oldum.
  • şiddet uygalayan yarışmacıyı ağlayarak, ona haklı olduğunu ama sadece "temas" kuralını ihlal ettiği için gittiğini söyleyerek diskalifiye ettiler. geldiğinden beri biri kendisine temas etsin diye kıçını yırtan, insanların burnunun dibine giren kabadayı bir kadın, kendi yaptırmaya çalıştığı şeyi başkasına yaptı. 21-22 yaşında bir kızı dövdü, kızın arkasından söylemedikleri şeyi bırakmadılar. dövene de madalya vermedikleri kaldı giderayak. bu kadar edepsizce şiddet övüldüğünü görmemiştim hayatımda, tebriks
  • gülşah saracoğlu gibi giyinip ekrana cıkıp modacı demeye utanırım. hele bakıslarındaki versacenin bas tasarımcısı benim kibiri öldürüyor beni.

    kemal dogulu o dolgulu dudaklarını yaya yaya gözlerini ölü balık gibi devirip salak salak moda yorumları yapmıyor mu hs ordan diyesim geliyor.

    seray sever ne alaka amk sen kimsin ya milleti asağılıyorsun önce ekrana cıkmadan önce bi aynaya bak jüride degil de jürinin karsısında olsaydım ne hakaretler yerdim diye düsün.

    ugurkancım ordaki en naif ve dolu insan sen gibi duruyorsun. nasıl katlanıyorsun?

    eyyorlamam bu kadar. birbirinden varos katılımcılarla dünya salağı bir yarısma.
hesabın var mı? giriş yap