• drag olan kisinin (queen ya da king) asil amaci giydigi kiyafetler ve girdigi kimlik dogrultusunda toplumun basite indirgedigi toplumsal cinsiyet rollerini hicvetmektir. yapilan sovlarda kisi eger kraliceyse toplumun metalastirdigi seks duskunu, sozde kolay, genelde sarisin amerikan kadınını sahneye tasiyip toplumun yaratisina comak sokmaktir. ote yandan ulkemizde gelismemis olan bu kabare kulturu ve show dunyasi neticesiyle zorunlu seks isciligi yapmak zorunda kalan cogu travesti ve transeksüel avrupanin bazi sehirlerinde ve amerika'da bu sahne sovlariyla para kazanmaktadirlar. ne kadar donusturucu olup olmadigi sorgulansa da zorunlu olarak seks isciligi yapmaktan cok daha iyi gidibir bu şovlar (seks isciligi asagilik bir meslektir gibi anlasilmasın, zorunlusuna karsıyım)

    judith buttler'in guzel cumlesine de gonderme yapilmadan gecilemez...

    toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretimi en çok da “beden” üzerinden oluyor. erkeksilik-kadınsılık beden üzerinden kurgulanıyor, bedenin performansı sizin cinsel kimliğinizi ifşa ediyor.

    butler bu tabulaşmış ve tekrarlanagelen cinsiyet rollerinin aslında özcü temellere sahip olmadığını ve yapıbozuma uğratılabileceğini “drag” metaforuyla bize veriyor. “drag” yani karşı cinsin kıyafetini giyme metaforu aslında karşı cinse ait tüm davranış modellerini üstünüze giydiğinizde sizin karşı cinsi oynayabileceğinizi, örneğin erkekken bu kıyafet değiştirmeyle bir kadın olabileceğinizi (being) vurguluyor. böylece, cinsiyet kimliklerinin aslında ne kadar akışkan, değişken yani sabit olmadığını gösteriyor. (ceviri icin sevgilime tesekkurler)
  • (bkz: huysuz virjin)
  • amerika'daki gay hareketini ilk bunlar cikarmislar. bir amerikali zengin, temiz yuzlu gay ciftin bana anlattigina gore;

    polisler, new york'da gizli sakli isletilen gay clublara ikide bir dalar, milleti dover cikarlarmis. bu gay clublarda takilan drag queenler (ki hepsi ille de gay olacak diye birsey yok, crossdressing psikolojik bir olay olarak literaturde yerini almistir bile) bu olaya isyan ederler.

    ve bir gun, yine buna benzer bir polis baskini sirasinda, artik canlarina tak etmis drag queenler, gaylerin hakkini aramak icin bunlar da polisleri doverler.

    ondan sonra once new york, sonra dogal olarak san francisco filan derken butun amerika'da "gaylere ozgurluk" olayi filan dalga dalga yayilir.

    iste boyle yararli seyler yapmislardir drag queenler.

    (ride'in bana soyledigine gore bahsi gecen barin ismi stonewall imis, tesekkur ederim kendisine).
  • kadın kılığına girip milleti eğlendiren adam.
  • ingiliiz gay argosundan "would make drag", ("dressed as girl" den kısaltma) deyiminden türetilmiş ifade.
  • friends dizisindeki chandler'ın baba mesleği... kendisi las vegas'da bir klüpte huysuz virjin tadında bir şov yapmakta, gündelik hayatta da yalnız kadın kıyafetlerinin içinden çıkmamaktadır... babası ilk başlarda daha chandler çocukken gözü önünde taylandlı oğlan hizmetçi ile öpüşmeye başlar ve olaylar gelişir, buraya kadar gelir...
  • (bkz: zenne)

    ingilizce olunca daha bir saygi goruyormu$ ama hadise, ben bugun bunu gordum.
  • drag kelimesi köken olarak 1870'lere victoria dönemine kadar inmektedir. düşünülür ki o dönemde kadın giysisi giyerek gösteri yapan erkeklerin çağın modası olan ağır etekleri yerlerde sürümek zorunda kalmalarını ifade için kullanılmaya başlanmıştır. (bkz: drag) ne var ki kelimeye bir yüceltme havası kazandıran tamlama drag queen, 1960'larda cinsel özgürlük mücadeleleri sırasında ortaya çımıştır.
  • kadın kıyafeti giymiş erkeklere ingilizcede verilen isim...genelde şov dünyasında çalışırlar ve aslında travesti gbi algılansa da ikisi biraz farklıdır
  • artık bir sahne sanatı olarak kabul ediliyor. türkiye de de yeni yeni isimlendirilen ve tanınan bir alan oldu. huysuz virjin gibi bir ordinaryus varken onun yeri doldurulmaz elbet. küçük çaplı yerlerde, barlarda amatör olarak yapan arkadaşlarım var. enerjilerine hayranım.
hesabın var mı? giriş yap