• ing. ördek çorbası.
  • bittorrent' de kazara bulunup indirilmis, devlete ayar verme konusunda oldukca basarili oldugu icin hastasi olunmus enterasan bir film... tabi bu ayarlari 1933 yilinda vermis olmasi ayri bir guzellik.

    http://us.imdb.com/title/tt0023969/
  • 1933 yapımı leo mccarey 'in yönettiği gelmiş geçmiş en iyi yüz film arasında gösterilen komedi filmi.
    başrollerde meşhur marx kardeşler ;

    groucho marx .... rufus t. firefly
    harpo marx .... pinky
    chico marx .... chicolini
    zeppo marx .... lt. bob roland

    rollerindedirler..

    senaryosunu bert kalmar ve harry ruby yazmıştır.

    film freedonia diye bir devlette geçer. devletin insanları özgür ve cesurdur.
    devletin başına firefly'ı getirirler. ateşböceği manasındadır ki zaten bütün film boyunca cır cır eder durur
    bir de gider durduk yerde komşu devlete savaş açar.

    filmin girişinde dört tane ördek bir tencerede vaklayarak *kaynamaktadırlar. bunların marx kardeşler olduğu ve bakın biz kaynatıyoruz dedikleri aşikardır.
    zaten filmin politik anlamını sorduklarında groucho ne önemi biz dört yahudi gülmek için bir film yaptık o kadar der..

    ancak filmde gerçekten çok fazla miktarda gönderme mevcuttur.
    savaş sahnesinde groucho 5 ayrı üniforma giyer askeri birlik üniforması,
    konfederasyon üniforması,gözcülerin lideri üniforması, ingiliz devrimci general üniforması ve davy crockett üniforması.

    ayrıca benito mussolini bu filmin italya'da gösterimini yasaklamıştır. mussolini'ye göre bu film direkt kendine bir saldırıdır.

    filmde bir de harpo bir kadının evine atı ile dalar. kadın onu beklemektedir.
    daha sonraki sahnede yatağın dibinde ilk olarak harpo'nun ayakkabıları, ....sonra kadının ayakkabıları ....en son da atın 4 tane nalı gösterilir.
    bir sonraki karede ise kadın yalnız bir yatakta,
    harpo ve at ise iki kişilik bir yatakta yatmaktadır.
  • kasapın üzümlerine bakmayın siz, 70 küsür yıl sonra bile güncelliğini koruyan espirilerle doludur bu film. bazı espiriler 70 yıldır ilkokullarda bile yapıla yapıla elbet yalama olacak, bayatlayacak ve işlevini yitirecektir ama filmde ifade ediliş biçimleri itibariyle gayet eğlenceli dururlar. tıpkı bir espirinin atıyorum cem yılmaz'ın ağzında farklı, sözlükte farklı durması gibi.

    monty python'un da göndermeleri, saygı duruşları vardır bu filme. woody allen ise zaten groucho marx'ın bıyıksız halidir. ama devraldığı bayrağı daha ileriye götürdüğü de su götürmez.
  • marx kardeşlerin hepsi birbirinden güzel hayvanlı filmlerinin sonuncusudur.*** bence en güzelidir, hatta gelmiş geçmiş en iyi komedi filmidir.***

    "take two turkeys, one goose, four cabbages, but no duck, and mix them together. after one taste, you'll duck soup for the rest of your life." *

    aynen böyle bir filmdir, iki ölçek saçmalık, bir tane kamera, dört tane marx kardeş ve sıfır ciddiyet! bunları karıştırın, tek bir saniyesini izlerseniz hayatınız boyunca unutamazsınız. film açılır açılmaz cümle başına yüz milyon espiri düşmeye başlar*, sonuna kadar aralıksız devam eder. zaten kısadır*, bitince başınızın döndüğünü hissedersiniz. haftanın günleri sahnesi, savaş sırasında rufus t firefly'ın mütemadiyen değişen kıyafetleri, limonatacı, marx kardeşlerin söylediği her cümle, her şey komiktir... bütün replikleri kollarınıza yazıp günlük hayatta kullanmak istersiniz.* önceleri hadi bir daha izleyeyim şunu dersiniz, duck soup seansları gittikçe sıklaşır. sonunda filmi baştan sona ezberlediğinizi fark edersiniz. dışarıda, olur olmaz yerlerde filmi hatırlarsınız. kendi kendize canlandırıp gülmeye başlarsınız. insanlar garip garip bakar, kahkaha atmamak için dudaklarınızı ısırırsınız. öyle bir tecrübedir duck soup.

    o kadar övüyorum, peki hiç kusuru yok mu? film çok garip kesilmiştir, sanırsınız ki izlediğimiz o atmış dakika üç yüz atmışmış da o şekle sokmuşlar! üstelik o kadar kötü bir şekilde kesilmiştir ki ona da gülmeye başlarsınız. konuşma akıp giderken bir bakarsınız insanların yeri değişmiş, kamera açısı değişmiş. bir nevi kolaj çalışmasına benzer film, ama her parçası birbirinden güzeldir. a bout de souffle de değişik kesilmiştir, onun fikir babasına duck soup desek yeridir.*

    son olarak, fredonia diye bir kasaba çıkıp adımızı kirletiyorsunuz demesi üzerine marx kardeşler:
    "asıl siz bizim filmimize zarar veriyorsunuz, şehrinizin adını değiştirin."

    gidip bir daha izleyeceğim!
  • the pervert's guide to cinema'da slavoj zizek, talepkar groucho'nun superego'yu, mantıklı ve aklı başında chico'nun ego'yu, dilsiz kardeş harpo'nun ise id'i yansıttığını söyler. freud'un söylediği gibi dürtüler sessizdir. harpo'nun karakterinin bir çocuk gibi masum olup, aklına estiğinde saldırganlaşıp ortalığı birbirine katmaktan kaçınmaması da id'le örtüşür.
  • absürd komedinin önde gideniymiş. bi süre sonra acayip sıkmaya başlar. izlemeyin izlettirmeyin.
  • çok iyi film. bilenler bilmeyenlere tavsiye etsin.
  • absürd komediye olan bakışınıza göre sizi fena şekilde sıkabilecek bu film, önceden yazılmış esprilere göre şekillendirilmiş gibi duran öykü yapısı ve dünya komedi tarihinin en gıcık olunası karakterlerinden biri olan pinky'ye rağmen doğru anda yakalarsa yerlerde süründürebilecek bir filme de dönüşebiliyor. groucho üstadımız dizmiş de dizmiş esprileri. o kadar atış olduğu için karavanaların da olması normal -hatta içinde pinky olan sahneler insanı sinir edip filmi kapattırabilecek düzeyde- ancak komedisever adamın ne yapıp edip izlemesi, en olmadı imdb'den girip filmin içindeki quote'ları bi okuması lazım.

    "- adamı motele kadar takip ettik. ve motelde evli bir kadınla buluşurken gördük.
    - evli bir kadınla mı buluştu?
    - evet. sanırım karısıydı."
hesabın var mı? giriş yap